sırat-ı müstakim
Aktif Üyemiz
SALİHLERLE BERABERLİK ve SALİH SOHBETLERİ
erleriyle bir an bile sohbet etmek,
yüz yıl takvadan daha iyidir.ismail ankaravi hz leri
Sohbet ve kardeşlik yoluyla ruhlar birbirleriyle koklaşmalarıyla rahatlarlar;birbirlerine olan teveccühleriyle bir anda refiki alaya yükselirler.misali şudur:Sesler bir noktada toplanınca felekleri deler geçer; göğe yükselir.Tek bir ses ise, cılızdır;hedefe ulaşmaktan geri kalır.Avarifül mearif s.549
Ebu Bekir Sayralani ks:
Allahla sohbet ediniz.Eğer buna kadir olamazsanız, Allahla sohbet edenle sohbet ediniz.TAKİ ONUN SOHBETİ BEREKETİNE ALLAHA ERESİNİZ VE İKİ CİHANDA HALAS BULASINIZ. TE.S.724
Yüce Sadatlar(
Dostları) ; Sohbet her türlü alakayı keserek gerçek imana erdirir.buyuruyorlar.NŞMS
Tövbe edenlere tövbelerinden sonra sohbeti tebdil etmelidirler. Cenab-ı Risaletmeab Efendimiz Hz.leri, bir Hadisi Şerifte; “Ey ademoğlu tövbe edersen kabul ederim. Cehd edersen hidayet ederim.” buyuruyor.
Sohbeti tebdil etmelidir. Zira tebdil etmez ve yine evvelki gibi muhalif kimselerle sohbete devam ederse tövbe ettiği yolda bulunmamış olur. Zira o muhalif arkadaşları, kendisini yine tövbe yolundan çıkarırlar. Onun için tövbe eden kimse cahillik zamanında arkadaşlık ettiği kimselerden ayrılmalıdır, tövbekarlar ile arkadaşlık etmelidir. Ancak bu sayede Siratı Mustakim üzerinde bulunabilir. Çünkü herkes düşüp kalktığı görüşüp kaynaştığı kimselerin huylarını kapar ve kıyamet gününde herkes düşüp kalktığı kimselerle haşrolur. Fesat ehline yoldaşlık edenler de, onların fiillerine uymuş ve onlarla birlik olmuş sayılırlar. Halbuki sonunda pişman olur. “Yazık yazık bana ki filan kişiyi nolaydı da dost ve ahbap edinmeseydim, derler.
Fahri alem (s.a.v.); “Bir kimse ile dostluk ve ahbaplık etmek istediğiniz zaman, onun kimlerle dostluk ettiğine bakınız. Eğer kötü kişilerle düşüp kalkıyorsa, ondan uzaklaşınız. Onun için daima Salih kişilerle (
dostlarıyla) ahbaplık etmelidir ki, kıyamet gününde Salihlerle, Sadıklarla haşrolunalım.
İnsan
dostları, iyilerle bulunup onların sohbetini yaptığı zaman “Salihlerin anıldığı yere rahmet iner” düsturunca, toplantıda bulunanları kaplayan rahmeti ilahi, kalpleri tasfiye eder, nefisleri tezkiye eder ve insan salih amel işlemeye koyulup, kulluk şuurunu yakalar.
Alimler demişlerdir ki; kişiye nasıl olduğunu sorma! Kimlerle düşüp kalktığına bak, yoldaş olduğu kimselerin hallerinden, onun da hali anlaşılır. Zira yoldaş yoldaşa uyar ve birbirlerinin işlediklerini işlerler. Herkesin haline yoldaşı tanık olur demişlerdir. Denilmiştir ki; tabiat, tabiattan sahibinin haberi olmadan çalar. Yani bir kişi arkadaşlık ettiği kimsenin huyunu farkında olmaksızın alır, onunla huylanır.
Resulullah S.A.V. Efendimiz buyurmuşlar ki, Her kim bir kavmin içine karışır ve kaynaşırsa, onlardan olur.buyuruyor Yine başka bir Hadisi Şerifte “Men teşebehe bikavmin fehuve minh kim bir kavme benzerse o onlardandır.Bu benzeme ister zahiri surette olsun ister iç alemiyle benzeme olsun, isterse iç ve dışın birbirine kenetlenmesi, benzemesi şeklinde olsun, kim bir kavme benzerse o onlardandır, buyuruluyor.. Diğer bir Hadisi Şerifte, “ Kötü arkadaşın misali demirci dükkanına benzer. Oraya girip oturanlar, körüklenen ocaktan ve dövülen demirlerin kıvılcımlarından yanmasalar bile, kötü kokular üzerlerine siner, toz ve kurum her yanlarına bulaşır. Hatta yakması da muhtemeldir. Zira o kötü kokular ve tozlarla kurumlar, etrafa saçılan kıvılcımlar, mutlaka bir yerlerine dokunur. Mevlana Celalettin Rumi KS.; Salihlerle sohbet et ki, Salihlerden olursun. Zalimlerle sohbet etme, zalimlerden olursun.buyurmaktadır. Şeyh Sadi-i Şirazi ks.; kötü kişilerle düşüp kalkanlara nasihat olsun ve daima iyilerle oturup kalksınlar ve iyilerin kemallerinin yakın olanlara da sirayet ettiğini bilsinler diye aynen sunuyoruz.
Bir gün bir hamamda bazı kimselerin bir tas içine koydukları güzel kokulu çamuru başlarına ve sakallarına sürdüklerini gördüm. O kadar nefis ve güzel kokuyordu ki; kokusu dimağıma sindi. Gönül diliyle sordum:
“Ey kil, bu izzet ve şeref sana nereden hasıl oldu? Misk misin, amber misin ki, kokundan mest oldum” dedim. O da, bana hal diliyle cevap verdi.
“Ben hakir bir toprak idim. Lakin bir müddet o aziz gül ile birlikte bulundum. Onun izzetinden bana da kemal sirayet etti. Onunla kısa zaman beraber bulunup sohbet etmemin eseri ve neticesi olarak bu azizlerin başlarında ve sakallarında yer buldum ve aziz oldum. Amma, yine hor hakir toprağım dedi. İyilerle beraber olmak hem maddi planda hemde ruhi beraberlik yoluyla olmaktadır.Bazen onların yanında bulunarak maddi ve manevi yücelikler elde edilirken, bazen de ruhi olarak düşünce ve tefekkür yoluyla veya sohbet ve onlardan söz etmekle beraberlik sağlanmaktadır.
Konu ile ilgili olarak ;Ubeydullah Ahrar ks. buyurur ki;
Sadıklarla beraber olunuz. (Tevbe 119) ayetinde anlatılan beraberliğin iki anlamı vardır. Hissi ve manevi beraberlik, hissi beraberlik, sadıklarla oturup kalkmak, sohbetlerinde bulunmaktır. Onlara yakın olan sohbetlerine devam eden kimsenin kalbi, sadık kulların batın nuruyla nurlanır. Huyu da onların güzel huyları sayesinde güzelleşir. Manevi beraberlik, kalbi onlara bağlayıp, ruhaniyetlerine yönelmektir. Bu durumda onların yakınında da olunsa, uzaklarında da bulunulsa hep onlarla olunur. Aradaki manevi bağa ve rabıtaya sahip olanlara yansır, buyuruyor.
Eğer Hak katında sevilmeye layık hale gelindiyse O’nun dostlarıyla hem hal olmak nasip olur. Ş. Nakşibend Efendimiz de;
“
-u Teâlâ sevdiği kimseleri dostlarının yanına gönderir. Sizi de bir dostunun yanına gönderirse sizi de seviyor demektir, buyuruyor.
İnsan edebe ulaşabilmesi için,irşad olabilmesi, Hakka ulaşabilmesi için Veresetul enbiya olan
dostlarıyla beraber bulunmalı ,onların sohbetiyle olgunlaşmalı ve terbiye edicisine karşı itikat ve sadakatı sağlam olmalıdır
İ. Şarani Efendimiz buyuruyor ki:
“İrşad işinde kim mürşidini Resulullah’ın gerçek varisi görmezse Hak yoluna ulaşamaz. Çünkü mürşidinin elinde terbiye edilmeyen kişi, C. Hakka karşı edebe erişemez.
-u Teâlâ huzuruna çağıracağı kimseyi, sadakatinden dolayı önce bir velinin huzuruna çağırır. Onunla sohbeti nasip eder. Ama pek çok mürid nedense mürşitlerinden elde edecekleri güzellikleri hep sadakatsızlıkları yüzünden kaybetmişlerdir” buyururlar.
Sohbet ruhi tekamülü sağlar.İnsanı olgunlaştırır ve kurtuluşun yolunu gösterir.
Abdurrahman-ı Taği k.s.;
Yolumuz sevgi ve muhabbet üzerine kurulmuştur. Bu yolun müntesipleri arasına katılan her insan yeter ki inkar etmesin. Sohbetlerinden yararlanır. Büyüklerin himmetiyle cehennem ehli olmaktan kurtulur. İnsanın hiçbir karı olmasa bile bu sohbet meclislerinde bulunması ona yeter. Zira H.Ş.de “Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyurulur.
Zikir ehliyle ,salihlerle düşüp kalkan kötü olamaz. Resulullahla düşüp kalkanlar sahabe oldular ‘ona imanları sayesinde. Ama O’nu inkar eden Ebu Cehil ve Ebu leheb gibi inkarcılar O’nunla düşüp kalktıkları halde inkarlarından dolayı hiçbir menfaate eremediler.İnsan inkarcı olmadıktan sonra illaki fayda göreceği nakillerle sabit hale gelmiştir.
GavsıHizani KS.der;
“Seven sevilir ve yolumuzda sayılır.” Bakınız! Kıyamet günü bir kişi getirilir. Bakılır ki amel defteri bomboştur. Kurtuluşuna sebep olacak hayırlı bir ameli yoktur. Adama hiç mi hayırlı amel işlemedin? denilir. Adam bir gün bir yerde oturuyordum. Baktım ki üzerimde bir gölge düştü. Bu gölgenin sahibi gönül ehli bir
dostuydu.. der ve boynunu büker. O kişi, bunun üzerine affedilir.
Dostlarının sohbeti ibadetü taatle kırılamayan nefis zincirini kırmakta,bütün zulmani ve nurani perdeleri kaldırmakta Yüce Zata doğru seyru sülük ettirmekte, ve kalpdeki vesveseleri yok ederek kalbi safi hale getirmektedir.Bazen ibadetü taatten riya veya ucub meydana gelmekte ve bu İ.Azam Hz.lerinin ifadesiyle ameli yakmaktadır.
dostlarının sohbeti ise nefsin kötü sıfatlarını iyiye çevirmekte nefsi zebun ve perişan hale getirmektedir O yüzden, Gavs Abdulhakim Hz.leri;
İnsanda muhabbet meydana getirmesi yönünden sohbet,
sohbeti
dostlarının sohbeti nafile namazdan da oruçtan da faydalıdır. Sohbetle
’a muhabbet,
aşkı meydana gelir. Sohbetle taat ve ibadete iştiyak artar, buyuruyor. (32. sohbet)
Ebu Hasan Harakani KS ;
Dur ve
de ki; Onda fani olasın. “Salihleri zikrettiğinde, beyaz bir bulut peyda olur ve aşk yağmuru yağar. Salihleri anmak, avam için rahmet, havas için gaflettir, buyuruyor.
Hangi alimlerin, Salihlerin sohbeti yapılacak, herkes
dostu olmuş, havas olmuş mudur? Her yapılan kişinin sohbeti insana fayda temin eder mi?
Ebu Ali Şakik KS ;
Sizi şekten yakine, husumetten samimiyete, kibirden tevazuya, riyadan ihlasa, arzulu olmaktan, endişeli olmaya davet eden alimler hariç hiçbir alimin sohbetine katılmayınız. Buyuruluyor ki; “İster edip, ister müfessir, muhaddis, fakih veya kelamcı olsun, ilmin hangi dalında derinleşmiş bulunursa bulunsun dünyadan ve dünyevi arzulardan mal ve makam sevgisinden, halktan ve bütün dünyevi lezzetlerden,zevklerden kalben yüz çevirip kendini marifetullah yoluna vakfetmedikçe dinin hakikatlerini haliyle ve kavliyle yaşamadıkça avamdan sayılır. (S.Dana)
Yine İ.Şarani KS;
Boğazına ve şehvetlerine düşkün olup da
ın O yüce meclislerinden kovulmuş gaflet ehli ile düşüp kalkan kimseler, zinadan kurtulacaklarını sanıyorlarsa aldanıyorlar.buyurur.UK.927
Avam insanların sohbetleri ise şifa yerine zehir olur. Bela olur, müsibet olur,Allahla kul arasında kesif bir zulmani perde olur. Hele gaflet ehli ve münkirlerle sohbet insanı masiyetten masiyete ,günahdan günaha düşürür.
Hadis-i Şerifte
’a ve ahiret gününe imanı olan ya hayır söylesin veya sussun buyuruluyor. Hayır ve şer olmayan konuşmalar lüzumsuz konuşmalardır. Hele mahlukat, insanlar hakkında konuşmak ise Hz. Ömer’in ifadesiyle beladır. Sadatlar Resulullah’ın ve Sahabeyi Kiramın yolunu takip ettiklerinden mecbur kalmayınca konuşmamışlardır. Hatta Ulu Sahabiler dışarıdan birisi gelse bir soru sorsa da Resulullah’ın sesini duysak sohbetini işitsek diye arzu ettikleri ifade edilir. Susan kurtulmuştur, düsturunca hal diliyle, manevi tasarrufla sohbetlerini ifade ederler. Mevlana, kimi suskun görürseniz ona yapışınız. Zira o hikmeti telkin ediyor buyurur. Hikmeti telkin eden, sözlerin de marifet ve muhabbet kokan, bu zatların aşkları doruk noktada olduğundan dilleri lal olmuştur. Kendilerinden (enaniyet ve nefislerinden) konuşmaz ancak konuştururlar. Kendileri konuşturuldukları gibi konuşması gereken kişileri de tasarruflarıyla konuştururlar.
Derviş Ahmet’in vaazlarındaki coşkunluktan insanlar bayılır, ölür. Gün gelir kendisinde çok güzel vaaz ettiğinden dolayı kibir, benlik meydana gelir. Ne hoş, ne güzel vaaz ediyorum diye düşünce kalbine gelince, bir anda her şeyi unutur. Bari Fatiha okuyayım der. O da yok, bari besmele çekeyim der bakar ki, sadrından o da silinmiş. Kafasını kaldırır. Cemaate göz gezdirir. Bakar ki kafasını cüppesinin içine çekmiş Ubeydullah Ahrar Hz.leri cemaatin içindedir. İner kürsüden Ubeydullah Ahrar Hz.den himmet ister elini öper ve izin ve emir üzerine tekrar kürsiye çıkar, tasarrufun nerden geldiğinin şuuru içinde, kaybolanların geldiğini görerek vaazına sohbetine devam eder. Ulu sadatlar himmet etmese yapılan sözler sohbetler nursuz olur ve tesirsiz olur. Sözün nurlu olması kalbin nurlu olmasına bağlıdır. Kalbin nurlu olması imanın nurlu olmasına bağlıdır. Onların nurlu kalplerinden çıkan nurlu sözler tesirli olur.
’ın dostlarının sohbeti ne kadar kıymetliyse O’nun dostlarının aleyhinde bulunmak ise felakettir. Ebu Talib Mekki
dostlarından birinin makamını veya ariflerin yollarından bir yolu inkar eden kimsenin en iyi hali yakin zayıflığı, en kötü hali ise küfürdür. Yahut bu kimse en azından vecd ve şuhud anlayışına ulaşamaz. buyuruluyor.
Ey gerçekten Hakka talip olanlar ve sadık mürid olmak isteyen mümin kardeşler, sakın bazı kendini bilmezlerin tasavvuf zevkinden anlamazların kendini beğenmiş kimselerin sövüp saymalarından atıp, tutmalarından ve kötü gözle bakmalarından kaçarak, sofiler sohbetinden ve sofiler semtinden uzak kalma. Olur ki, onların hal ve meşreplerinden sana da bir hal sirayet eder de, münkirlerden olursun . Yarın kıyamet gününde onlar sevinip gülerken, sen oturur ve ağlarsın. Zira bu tasavvuf yolu (
dostluğu) zuhur edeliden beri sofilerin, velilerin sözlerine ve fiillerine kızanlar, sövenler, kötü söyleyenler olmuştur. Hatta dini Muhammedi zuhurunda kafirler ve münafıklar müminlerin halleri ve fiilleriyle nasıl alay etmiş, eğlenmişlerse sofilere da aynı tecavüz ve haksızlıklar yapılagelmiştir. Sövmek ve alay etmek, münafıklardan kalmış bir huydur. Sadık müminler ve aşık müritler, bu gibilerin sövüp saymalarına ve atıp tutmalarına asla aldırış etmezler, bilakis şevk ve heyecanla sadıkların peşi sıra gitmeye ve iki cihanda saadet ve devlet elde etmeye çalışırlar. Bu halde Meşayihin tarikine uymak lazımdır.
-u Teâlâ’dan korkanlar tövbe ederler ve o tövbeleri üzerinde sabit olurlar. Ölmeğe razı olurlar, tövbelerini bozmağa razı olmazlar. Bir kişi tövbe etse ve Salihler sohbetine (
dostlarının sohbetine onların sohbetlerinin yapıldığı sohbetlere) devam etse) nefsi şeytana karşı çıkıp, onunla cenk etmiş gibi olur. O Hak yolunda gaza eden gazilere benzer. Bunun için nefisle mücadeleye Gazayı Ekber demişlerdir. Nitekim Hadisi Şerifte “Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.” Büyük cihat buyurdukları nefisle yapılan cihattır. Nefse karşı gelmek, onun arzularını kırmaktır. Bunun için Ankebut Suresinde (6. ayet) “Kim mücahede ederse, ancak kendi nefsi için macahede eder” buyrulmuştur.
Bu sebeple tövbesini bozmak, Salihlerin sohbetinden, (Evliyaullah’ın sohbetinin yapıldığı sohbetlerden) uzaklaşmak, harp meydanından kaçmak gibidir. Eğer Salihleri inkar ederek tövbesini bozarsa, kafir saflarına kaçmış gibi olur. Nefsini yenemeyerek tövbesini bozarsa müslümana kaçmış gibi olur. İkisi de iyi değildir.
Eğer tövbesini bozmaz ve Salihler (sadıklar, sadatlar) meclisinde itikat üzere bulunursa hem gazi, hem hacı ve hem de şehittir. Bir çokları bu yolda can vermiş tövbelerini bozmamış (mukarrebleri) terk etmemişlerdir.
Sen ki bunca tövbeler edersin , bir huyunu bile değiştiremezsin. Bütün kötü ve çirkin huylar, hep üzerinde durur. Bu nedendir bilir misin?
Çünkü tövbe edersin amma şartlarını yerine getiremezsin. Kötü arkadaşlarınla düşüp kalkmaktan vazgeçemez, onlardan ayrılamazsın. Salihler sohbetine gidip, güzel sözler dinlemezsin. İşinden gücünden bir lahza ayrılıp onların yüzlerine bakmayı ganimet bilmezsin. Şunu muhakkak olarak bilmiş ol ki, iki cihanın saadeti Salihlerin sohbetinde hasıl olur.
CC herkesi manevi makamında bulunan insanlarla hem hal eder.Abidler abidlerle ,zahidler zahidlerle ,aşıklar aşıklarla beraber bulundurulur ki, hususen bunları kendi adının anıldığı sohbetlerde bir araya getirir.Bütün bu büyük zatların bulunduğu sohbet meclisine katılan avam ise onların arasında bulunmak şerefini yakaladığı gibi farkında olsun veya olmasın buralarda bulunmanın menfaatınnı bereketini maddi ve manevi planda görür.Ulu Sadatlardan Abdurrahmanı Taği KS.;Sohbet peşinde koşmayı severim. Sohbet ehli olan bir kimseyi nerede bulabilirsem oraya gitmek isterim. Mümkün olduğu oranda, hiçbir dervişin sohbetini kaçırmak istemem. İnsanlara şaşıyorum niye sohbeti istemezler, niye sohbet meclisine katılmazlar, insan niye kendini dervişlerin saflarına katmaz? Oysa dervişlerin ev sahibi ulu
, minderlerini seren Hz. Ali ve kendilerine su sunan da Hızır a.s.dır. Onların mertebesinden daha yüksek mertebe yoktur. Eğer sohbet etmek üzere 7 kişi bir araya gelirse bu mertebeye erebilirler. Çünkü her 7 kişi arasında mutlaka bir
dostu ( Veliyyullah ) vardır. Sohbet sırasında uyanık olan kimse, kalbini üstattan hiç ayırmayan kimsedir. Böyle olan kimseden ilahi feyzin akışı hiç kesilmez. Çünkü kalbine devamlı şekilde feyiz akar. Zamanımızın şeyhlerinin azametinin hikmeti şudur: Kalplerine ilahi feyizler devamlı şekilde gelir. Çünkü zaman gaflet zamanıdır. Bu yüzden insanlar arasında kalbini uyanık tutanların kalplerine tüm feyizler giriverir. Böyle bir kimse kendi payı ile birlikte başkalarının payına düşen feyze de sahip olur ve böylece olağanüstü şekilde büyür. buyuruyor.NŞMS. Say.215-.219
İnsanı Allaha ulaştıracak kapı
Dostlarının kalp kapılarıdır.Evlere kapılarından girin buyurulduğu gibi, her işteki usul ve esas takip edilmeli, sebepler vasıtalar dairesindeki dostlarının gönül kapılarından,sohbet meclislerinden geçilerek Yüce Zata erişile ve sohbetinde bulunula.Ebu Bekir Saydalani KS:
Hak ile sohbet ediniz.Şayet gücünüz yetmez ise..Hak ile sohbet edenlerle sohbet ediniz.Taki Bunların sohbet bereketleri sizi o yüce zata eriştire.buyuruyor.N.Üns.419
Gerek Ayeti Kerimelerde, Hadisi Şeriflerde gerek büyüklerin sözlerinde nasıl kişilerle bulunmamız ve hangi kişilerle nasıl sohbetler yapmamızın gerektiği belirtilmektedir.
Resulu Sav;
Kişi arkadaşının dini anlayışı üzerinedir.O halde kim kimle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin.Tirmizi
Namaz kılmayan kimseyle arkadaşlık yapmak mekruhtur.(Ehli Sünnet adlı kitaptan)
İnsan hendemi olduğu kişilerin huyları ile huylanır.Bu sebepten dolayı arkadaşlarını iyi seç.UK.934
İnsanın değeri düşüp kalktıkları ve beraber yaşadığı insanlardan anlaşılır.Hz.Ali KS
.................................................. ........
İnsan,
dostlarından menfaatlenmek ve onların isimlerinin yazıldığı defterlere kendisini yazdırmak istiyorsa O’nları sevmeli ve sevdiğinin alameti devamlı onlardan bahsetmelidir.Çünkü aşıklar devamlı olarak maşuklarından bahsederler.
İbrahim b.Ethem KS. şunu anlatır; Elinde bir defter olduğu halde Cebrail as ‘ın semadan yeryüzüne inmekte olduğunu bir gece rüyada gördüm ve sual edip,
-Burada ne yapacaksın? Dedim.
-Hak dostlarının ismini (bu Deftere)kaydedeceğim.
-Benim ismimi de kaydedecek misin?
-Sen onlardan değilsin ki!
-Ama Hak dostlarının dostuyum.Bunun üzerine Cebrail bir süre düşünceye daldıktan sonra,dedi ki:
-İlk defa İbrahim’in adını kaydet,diye şimdi ferman geldi, zira bu yolda ümit,ümitsizlikten zuhur etmektedir!T.Ev.161 Bunun adını da tomarın başına şöyle yaz.Benim dostlarımın dostudur.N.üns.392
.................................................. .............
Yanında bulunmanın sana faydası, sukutunun sana faydası olmayanın sohbetinin de faydası olmaz. Sen kendini kapamış, gönülden gönüle yapılan sohbet ve feyz akışından bir şey alamıyorsan, sana söz sohbeti yapılsa ne faydası olacak.Sohbet bazan tek bir bakışla meydana gelir ve insanın kurtulmasına o tek bir bakış sebep olabilir. Nakledilir ki:Bir kanlıyı idam sehpasında asmışlardı. O gece katilin üzerinde gayet değerli hulleler olduğu halde, cennet bahçelerinde salına salına gezmekte olduğu rüyada görülmüş ve,
-Sen bir katil değil misin?Bu dereceyi nereden buldun? Diye sorulmuş.Adam demiş ki:Beni idam sehpasında asarlarken Habib-i Acemi oradan geçti ve göz ucuyla şöyle bir nazar eyledi ve niyazda bulundu.Bütün bunlar işte onun yüzü suyu hürmetinedir.buyuruluyor.T.Ev.102
.................................................. ......................
Bu yolun büyüklüğündendir ki daha bu yola intisap etmeden, onların sohbetleriyle şereflenmeden insan muhabbet ettiği için iyiler defterine kaydolunabilmektedir.Hele intisap edip,onlarla bulunanın manevi makamlarının nasıl yüce ve ali olacağı tasavvur edilebilir. Ebu Cafer Saydalani şöyle diyor;.
-Müridliğimin ilk devrelerinde Resulullah sav efendimizi rüyamda gördüm Meclisin baş köşesinde oturmuştu.Bu taifeden de bir bölük kimseler onun çevresine toplanmış ona bakıyorlardı.
Bu arada,semanın kapısı açıldı.Bir melek aşağıya indi.Elinde de bir leğen, .irde ibrik vardı.Onlardan her birinin önüne koydu.ellerini yıkadılar.Sıra bana gelince şöyle denildi.
-Leğeni bırakın.bu kimse bunlardan değildir.
İbrik tutan melek şöyle dedi._O bunlardan değil midir? Böylece leğeni alıp gitti.Şöyle dedim:_Ya Resulullah ben bunlardan değilim...Ama bilirsin ki:Ben bunları severim...Bunun üzerine Resulullah sav şöyle buyurdu.-Bunları seven bunlardandır.Leğeni geri getirin
Getirdiler;bende elimi yıkadım.Bundan sonra Resulullah sav bana bakıp gülümsedi ve şöyle buyurdu.
-Muhabbbet ettiğin süre bizimlesin...
Ebu Cafer şöyle dedi.O vakte kadar benim bu sofiye taifesi ile bir sohbetim yoktu.N.Üns.391
DOST EDİNİLMESİ YASAKLANANLAR:
Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” Furkân Sûresinin 28 . Ayetinde
Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa
ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır.
asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş
’adır. Âl-i İmrân(*) Sûresinin 28 . Ayetinde
Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar
yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı. Nisâ(*) Sûresinin 89 . Ayetinde
Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize
’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? Nisâ(*) Sûresinin 144 . Ayetinde
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz
zalimler topluluğunu doğruya iletmez.16 Mâide(*) Sûresinin 51 . Ayetinde
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz
’a karşı gelmekten sakının. Mâide(*) Sûresinin 57 . Ayetinde
Eğer
’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir. Mâide(*) Sûresinin 81 . Ayetinde
Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir. Tevbe(*) Sûresinin 23 . Ayetinde
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Halbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan
’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer rızamı kazanmak üzere benim yolumda cihad etmek için çıktıysanız (böyle yapmayın). Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz.1 Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa mutlaka doğru yoldan sapmıştır. Mümtehine(*) Sûresinin 1 . Ayetinde
, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Mümtehine(*) Sûresi nin 9 . Ayetinde
yüz yıl takvadan daha iyidir.ismail ankaravi hz leri
Sohbet ve kardeşlik yoluyla ruhlar birbirleriyle koklaşmalarıyla rahatlarlar;birbirlerine olan teveccühleriyle bir anda refiki alaya yükselirler.misali şudur:Sesler bir noktada toplanınca felekleri deler geçer; göğe yükselir.Tek bir ses ise, cılızdır;hedefe ulaşmaktan geri kalır.Avarifül mearif s.549
Ebu Bekir Sayralani ks:
Allahla sohbet ediniz.Eğer buna kadir olamazsanız, Allahla sohbet edenle sohbet ediniz.TAKİ ONUN SOHBETİ BEREKETİNE ALLAHA ERESİNİZ VE İKİ CİHANDA HALAS BULASINIZ. TE.S.724
Yüce Sadatlar(
Tövbe edenlere tövbelerinden sonra sohbeti tebdil etmelidirler. Cenab-ı Risaletmeab Efendimiz Hz.leri, bir Hadisi Şerifte; “Ey ademoğlu tövbe edersen kabul ederim. Cehd edersen hidayet ederim.” buyuruyor.
Sohbeti tebdil etmelidir. Zira tebdil etmez ve yine evvelki gibi muhalif kimselerle sohbete devam ederse tövbe ettiği yolda bulunmamış olur. Zira o muhalif arkadaşları, kendisini yine tövbe yolundan çıkarırlar. Onun için tövbe eden kimse cahillik zamanında arkadaşlık ettiği kimselerden ayrılmalıdır, tövbekarlar ile arkadaşlık etmelidir. Ancak bu sayede Siratı Mustakim üzerinde bulunabilir. Çünkü herkes düşüp kalktığı görüşüp kaynaştığı kimselerin huylarını kapar ve kıyamet gününde herkes düşüp kalktığı kimselerle haşrolur. Fesat ehline yoldaşlık edenler de, onların fiillerine uymuş ve onlarla birlik olmuş sayılırlar. Halbuki sonunda pişman olur. “Yazık yazık bana ki filan kişiyi nolaydı da dost ve ahbap edinmeseydim, derler.
Fahri alem (s.a.v.); “Bir kimse ile dostluk ve ahbaplık etmek istediğiniz zaman, onun kimlerle dostluk ettiğine bakınız. Eğer kötü kişilerle düşüp kalkıyorsa, ondan uzaklaşınız. Onun için daima Salih kişilerle (
İnsan
Alimler demişlerdir ki; kişiye nasıl olduğunu sorma! Kimlerle düşüp kalktığına bak, yoldaş olduğu kimselerin hallerinden, onun da hali anlaşılır. Zira yoldaş yoldaşa uyar ve birbirlerinin işlediklerini işlerler. Herkesin haline yoldaşı tanık olur demişlerdir. Denilmiştir ki; tabiat, tabiattan sahibinin haberi olmadan çalar. Yani bir kişi arkadaşlık ettiği kimsenin huyunu farkında olmaksızın alır, onunla huylanır.
Resulullah S.A.V. Efendimiz buyurmuşlar ki, Her kim bir kavmin içine karışır ve kaynaşırsa, onlardan olur.buyuruyor Yine başka bir Hadisi Şerifte “Men teşebehe bikavmin fehuve minh kim bir kavme benzerse o onlardandır.Bu benzeme ister zahiri surette olsun ister iç alemiyle benzeme olsun, isterse iç ve dışın birbirine kenetlenmesi, benzemesi şeklinde olsun, kim bir kavme benzerse o onlardandır, buyuruluyor.. Diğer bir Hadisi Şerifte, “ Kötü arkadaşın misali demirci dükkanına benzer. Oraya girip oturanlar, körüklenen ocaktan ve dövülen demirlerin kıvılcımlarından yanmasalar bile, kötü kokular üzerlerine siner, toz ve kurum her yanlarına bulaşır. Hatta yakması da muhtemeldir. Zira o kötü kokular ve tozlarla kurumlar, etrafa saçılan kıvılcımlar, mutlaka bir yerlerine dokunur. Mevlana Celalettin Rumi KS.; Salihlerle sohbet et ki, Salihlerden olursun. Zalimlerle sohbet etme, zalimlerden olursun.buyurmaktadır. Şeyh Sadi-i Şirazi ks.; kötü kişilerle düşüp kalkanlara nasihat olsun ve daima iyilerle oturup kalksınlar ve iyilerin kemallerinin yakın olanlara da sirayet ettiğini bilsinler diye aynen sunuyoruz.
Bir gün bir hamamda bazı kimselerin bir tas içine koydukları güzel kokulu çamuru başlarına ve sakallarına sürdüklerini gördüm. O kadar nefis ve güzel kokuyordu ki; kokusu dimağıma sindi. Gönül diliyle sordum:
“Ey kil, bu izzet ve şeref sana nereden hasıl oldu? Misk misin, amber misin ki, kokundan mest oldum” dedim. O da, bana hal diliyle cevap verdi.
“Ben hakir bir toprak idim. Lakin bir müddet o aziz gül ile birlikte bulundum. Onun izzetinden bana da kemal sirayet etti. Onunla kısa zaman beraber bulunup sohbet etmemin eseri ve neticesi olarak bu azizlerin başlarında ve sakallarında yer buldum ve aziz oldum. Amma, yine hor hakir toprağım dedi. İyilerle beraber olmak hem maddi planda hemde ruhi beraberlik yoluyla olmaktadır.Bazen onların yanında bulunarak maddi ve manevi yücelikler elde edilirken, bazen de ruhi olarak düşünce ve tefekkür yoluyla veya sohbet ve onlardan söz etmekle beraberlik sağlanmaktadır.
Konu ile ilgili olarak ;Ubeydullah Ahrar ks. buyurur ki;
Sadıklarla beraber olunuz. (Tevbe 119) ayetinde anlatılan beraberliğin iki anlamı vardır. Hissi ve manevi beraberlik, hissi beraberlik, sadıklarla oturup kalkmak, sohbetlerinde bulunmaktır. Onlara yakın olan sohbetlerine devam eden kimsenin kalbi, sadık kulların batın nuruyla nurlanır. Huyu da onların güzel huyları sayesinde güzelleşir. Manevi beraberlik, kalbi onlara bağlayıp, ruhaniyetlerine yönelmektir. Bu durumda onların yakınında da olunsa, uzaklarında da bulunulsa hep onlarla olunur. Aradaki manevi bağa ve rabıtaya sahip olanlara yansır, buyuruyor.
Eğer Hak katında sevilmeye layık hale gelindiyse O’nun dostlarıyla hem hal olmak nasip olur. Ş. Nakşibend Efendimiz de;
“
İnsan edebe ulaşabilmesi için,irşad olabilmesi, Hakka ulaşabilmesi için Veresetul enbiya olan
İ. Şarani Efendimiz buyuruyor ki:
“İrşad işinde kim mürşidini Resulullah’ın gerçek varisi görmezse Hak yoluna ulaşamaz. Çünkü mürşidinin elinde terbiye edilmeyen kişi, C. Hakka karşı edebe erişemez.
Sohbet ruhi tekamülü sağlar.İnsanı olgunlaştırır ve kurtuluşun yolunu gösterir.
Abdurrahman-ı Taği k.s.;
Yolumuz sevgi ve muhabbet üzerine kurulmuştur. Bu yolun müntesipleri arasına katılan her insan yeter ki inkar etmesin. Sohbetlerinden yararlanır. Büyüklerin himmetiyle cehennem ehli olmaktan kurtulur. İnsanın hiçbir karı olmasa bile bu sohbet meclislerinde bulunması ona yeter. Zira H.Ş.de “Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyurulur.
Zikir ehliyle ,salihlerle düşüp kalkan kötü olamaz. Resulullahla düşüp kalkanlar sahabe oldular ‘ona imanları sayesinde. Ama O’nu inkar eden Ebu Cehil ve Ebu leheb gibi inkarcılar O’nunla düşüp kalktıkları halde inkarlarından dolayı hiçbir menfaate eremediler.İnsan inkarcı olmadıktan sonra illaki fayda göreceği nakillerle sabit hale gelmiştir.
GavsıHizani KS.der;
“Seven sevilir ve yolumuzda sayılır.” Bakınız! Kıyamet günü bir kişi getirilir. Bakılır ki amel defteri bomboştur. Kurtuluşuna sebep olacak hayırlı bir ameli yoktur. Adama hiç mi hayırlı amel işlemedin? denilir. Adam bir gün bir yerde oturuyordum. Baktım ki üzerimde bir gölge düştü. Bu gölgenin sahibi gönül ehli bir
İnsanda muhabbet meydana getirmesi yönünden sohbet,
Ebu Hasan Harakani KS ;
Dur ve
Hangi alimlerin, Salihlerin sohbeti yapılacak, herkes
Ebu Ali Şakik KS ;
Sizi şekten yakine, husumetten samimiyete, kibirden tevazuya, riyadan ihlasa, arzulu olmaktan, endişeli olmaya davet eden alimler hariç hiçbir alimin sohbetine katılmayınız. Buyuruluyor ki; “İster edip, ister müfessir, muhaddis, fakih veya kelamcı olsun, ilmin hangi dalında derinleşmiş bulunursa bulunsun dünyadan ve dünyevi arzulardan mal ve makam sevgisinden, halktan ve bütün dünyevi lezzetlerden,zevklerden kalben yüz çevirip kendini marifetullah yoluna vakfetmedikçe dinin hakikatlerini haliyle ve kavliyle yaşamadıkça avamdan sayılır. (S.Dana)
Yine İ.Şarani KS;
Boğazına ve şehvetlerine düşkün olup da
Avam insanların sohbetleri ise şifa yerine zehir olur. Bela olur, müsibet olur,Allahla kul arasında kesif bir zulmani perde olur. Hele gaflet ehli ve münkirlerle sohbet insanı masiyetten masiyete ,günahdan günaha düşürür.
Hadis-i Şerifte
Derviş Ahmet’in vaazlarındaki coşkunluktan insanlar bayılır, ölür. Gün gelir kendisinde çok güzel vaaz ettiğinden dolayı kibir, benlik meydana gelir. Ne hoş, ne güzel vaaz ediyorum diye düşünce kalbine gelince, bir anda her şeyi unutur. Bari Fatiha okuyayım der. O da yok, bari besmele çekeyim der bakar ki, sadrından o da silinmiş. Kafasını kaldırır. Cemaate göz gezdirir. Bakar ki kafasını cüppesinin içine çekmiş Ubeydullah Ahrar Hz.leri cemaatin içindedir. İner kürsüden Ubeydullah Ahrar Hz.den himmet ister elini öper ve izin ve emir üzerine tekrar kürsiye çıkar, tasarrufun nerden geldiğinin şuuru içinde, kaybolanların geldiğini görerek vaazına sohbetine devam eder. Ulu sadatlar himmet etmese yapılan sözler sohbetler nursuz olur ve tesirsiz olur. Sözün nurlu olması kalbin nurlu olmasına bağlıdır. Kalbin nurlu olması imanın nurlu olmasına bağlıdır. Onların nurlu kalplerinden çıkan nurlu sözler tesirli olur.
Ey gerçekten Hakka talip olanlar ve sadık mürid olmak isteyen mümin kardeşler, sakın bazı kendini bilmezlerin tasavvuf zevkinden anlamazların kendini beğenmiş kimselerin sövüp saymalarından atıp, tutmalarından ve kötü gözle bakmalarından kaçarak, sofiler sohbetinden ve sofiler semtinden uzak kalma. Olur ki, onların hal ve meşreplerinden sana da bir hal sirayet eder de, münkirlerden olursun . Yarın kıyamet gününde onlar sevinip gülerken, sen oturur ve ağlarsın. Zira bu tasavvuf yolu (
Bu sebeple tövbesini bozmak, Salihlerin sohbetinden, (Evliyaullah’ın sohbetinin yapıldığı sohbetlerden) uzaklaşmak, harp meydanından kaçmak gibidir. Eğer Salihleri inkar ederek tövbesini bozarsa, kafir saflarına kaçmış gibi olur. Nefsini yenemeyerek tövbesini bozarsa müslümana kaçmış gibi olur. İkisi de iyi değildir.
Eğer tövbesini bozmaz ve Salihler (sadıklar, sadatlar) meclisinde itikat üzere bulunursa hem gazi, hem hacı ve hem de şehittir. Bir çokları bu yolda can vermiş tövbelerini bozmamış (mukarrebleri) terk etmemişlerdir.
Sen ki bunca tövbeler edersin , bir huyunu bile değiştiremezsin. Bütün kötü ve çirkin huylar, hep üzerinde durur. Bu nedendir bilir misin?
Çünkü tövbe edersin amma şartlarını yerine getiremezsin. Kötü arkadaşlarınla düşüp kalkmaktan vazgeçemez, onlardan ayrılamazsın. Salihler sohbetine gidip, güzel sözler dinlemezsin. İşinden gücünden bir lahza ayrılıp onların yüzlerine bakmayı ganimet bilmezsin. Şunu muhakkak olarak bilmiş ol ki, iki cihanın saadeti Salihlerin sohbetinde hasıl olur.
İnsanı Allaha ulaştıracak kapı
Hak ile sohbet ediniz.Şayet gücünüz yetmez ise..Hak ile sohbet edenlerle sohbet ediniz.Taki Bunların sohbet bereketleri sizi o yüce zata eriştire.buyuruyor.N.Üns.419
Gerek Ayeti Kerimelerde, Hadisi Şeriflerde gerek büyüklerin sözlerinde nasıl kişilerle bulunmamız ve hangi kişilerle nasıl sohbetler yapmamızın gerektiği belirtilmektedir.
Kişi arkadaşının dini anlayışı üzerinedir.O halde kim kimle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin.Tirmizi
Namaz kılmayan kimseyle arkadaşlık yapmak mekruhtur.(Ehli Sünnet adlı kitaptan)
İnsan hendemi olduğu kişilerin huyları ile huylanır.Bu sebepten dolayı arkadaşlarını iyi seç.UK.934
İnsanın değeri düşüp kalktıkları ve beraber yaşadığı insanlardan anlaşılır.Hz.Ali KS
.................................................. ........
İnsan,
İbrahim b.Ethem KS. şunu anlatır; Elinde bir defter olduğu halde Cebrail as ‘ın semadan yeryüzüne inmekte olduğunu bir gece rüyada gördüm ve sual edip,
-Burada ne yapacaksın? Dedim.
-Hak dostlarının ismini (bu Deftere)kaydedeceğim.
-Benim ismimi de kaydedecek misin?
-Sen onlardan değilsin ki!
-Ama Hak dostlarının dostuyum.Bunun üzerine Cebrail bir süre düşünceye daldıktan sonra,dedi ki:
-İlk defa İbrahim’in adını kaydet,diye şimdi ferman geldi, zira bu yolda ümit,ümitsizlikten zuhur etmektedir!T.Ev.161 Bunun adını da tomarın başına şöyle yaz.Benim dostlarımın dostudur.N.üns.392
.................................................. .............
Yanında bulunmanın sana faydası, sukutunun sana faydası olmayanın sohbetinin de faydası olmaz. Sen kendini kapamış, gönülden gönüle yapılan sohbet ve feyz akışından bir şey alamıyorsan, sana söz sohbeti yapılsa ne faydası olacak.Sohbet bazan tek bir bakışla meydana gelir ve insanın kurtulmasına o tek bir bakış sebep olabilir. Nakledilir ki:Bir kanlıyı idam sehpasında asmışlardı. O gece katilin üzerinde gayet değerli hulleler olduğu halde, cennet bahçelerinde salına salına gezmekte olduğu rüyada görülmüş ve,
-Sen bir katil değil misin?Bu dereceyi nereden buldun? Diye sorulmuş.Adam demiş ki:Beni idam sehpasında asarlarken Habib-i Acemi oradan geçti ve göz ucuyla şöyle bir nazar eyledi ve niyazda bulundu.Bütün bunlar işte onun yüzü suyu hürmetinedir.buyuruluyor.T.Ev.102
.................................................. ......................
Bu yolun büyüklüğündendir ki daha bu yola intisap etmeden, onların sohbetleriyle şereflenmeden insan muhabbet ettiği için iyiler defterine kaydolunabilmektedir.Hele intisap edip,onlarla bulunanın manevi makamlarının nasıl yüce ve ali olacağı tasavvur edilebilir. Ebu Cafer Saydalani şöyle diyor;.
-Müridliğimin ilk devrelerinde Resulullah sav efendimizi rüyamda gördüm Meclisin baş köşesinde oturmuştu.Bu taifeden de bir bölük kimseler onun çevresine toplanmış ona bakıyorlardı.
Bu arada,semanın kapısı açıldı.Bir melek aşağıya indi.Elinde de bir leğen, .irde ibrik vardı.Onlardan her birinin önüne koydu.ellerini yıkadılar.Sıra bana gelince şöyle denildi.
-Leğeni bırakın.bu kimse bunlardan değildir.
İbrik tutan melek şöyle dedi._O bunlardan değil midir? Böylece leğeni alıp gitti.Şöyle dedim:_Ya Resulullah ben bunlardan değilim...Ama bilirsin ki:Ben bunları severim...Bunun üzerine Resulullah sav şöyle buyurdu.-Bunları seven bunlardandır.Leğeni geri getirin
Getirdiler;bende elimi yıkadım.Bundan sonra Resulullah sav bana bakıp gülümsedi ve şöyle buyurdu.
-Muhabbbet ettiğin süre bizimlesin...
Ebu Cafer şöyle dedi.O vakte kadar benim bu sofiye taifesi ile bir sohbetim yoktu.N.Üns.391
DOST EDİNİLMESİ YASAKLANANLAR:
Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!” Furkân Sûresinin 28 . Ayetinde
Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa
Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar
Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kafirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz
Eğer
Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir. Tevbe(*) Sûresinin 23 . Ayetinde
Ey İman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Halbuki onlar size gelen hakkı inkâr ettiler. Rabbiniz olan