ceylannur
Yeni Üyemiz
Saklı Mektup
Yollanmamış mektuplarım vardı Şehr-i Kalbimde
Kahrını geceden alan bir sabahla Azalan umutlarımı
çoğaltan bir yangının şahidiydim!
Geceydi.
Bir feryâdın kınasını ellerime yaktığım ah-u figânım; mektuplarımdı.
Mektup dediğimse, insana Kulaksız duyduran, gözsüz gördürendi.
Küllü bir sırdı …
Yüzü suyu hürmetine yaratıldığımın HATRINA inleyen Nağmeler tutturdum her gece.
Derdimi dert ile kavurdum
Derdimde kavruldum!
Dedim; “Rabbim! Ben sana dua etmekle hiç bedbaht ve mahsun olmadım! “
İhbarı ertelenen isteğimdi tek müsebbibim.
Isteğim; Tüm kederlerimi helak edecek bir MUSTU!
Çilem; Taşıyabileceğim kadar!
Sabahın tekil çoğulluğuna yakındı Karanlıklar.
Bir gün mekânın meçhule yakın avuçlarındayken ben,
Yalaz Yalaz kıyılarıma Düşerken Yıldırımlar,
Yükümü taşıyamazken dağlar,
Kıracakken dalımı kahırla esen rüzgarlar,
Kurşun kurşun izini sürdüğüm adresi buldum!
Yusuf’u görenlerin bıçağındaki sır ne ise,
Mecnun’u çöllere düşüren ne ise,
Insanı dünyadan firar ettiren şey ne ise,
Işte onu buldum!
Rahmet vardı gazabın üstünde
Ve tüm sözlerin öncesine yazdım adını.
Onu şahit tuttum âhiretime
Onu şahit tuttum emânetime
Yolunu Yoluma bağladım.
Tüm üşümeklerden sıyrıldım
Açtım yüreğimi nasibime
Mektuplarımı yollamaya başladım bir bir adresine.
Eriyiverdi havf ile reca arasında gidip gelen satırlarımın buzları
Murâdımdı bu!
Dedi; “Her duâya cevap var!”