SözDüŞü
Banned
EKOL:
Herhangi bir alanda Bilimde, Sanatta ve Felsefede aynı konuyu işleyen, aynı yöntemi kullanan ve aynı amacı paylaşan insanların oluşturduğu birliğe denir.
Aynı olguyu açıklamaya çalışan farklı yaklaşımlar her bilimde olmuştur. Özellikle doğa bilimlerinde, bu farklılıklar zamanla aşılmış ve yerlerini, evrensel olarak kabul gören genel-geçer yaklaşımlara bırakmışlardır. Psikolojide ise başlangıçtan beri var olan görüş ayrılıkları varlıklarını bugün de devam ettirmektedir. Bunun nedeni:
Doğa bilimlerini kesin sonuçlara ulaştıran deney yönteminin kullanılmasındaki sınırlılık.
İnsan davranışlarının olağanüstü, çok yönlü ve karmaşık olması.
Psikoloji’nin oldukça yeni ve genç bir bilim olması.
YAPISALCILIK ( Strüktüralizm )
Konusu: İnsan bilincinin (zihnin) yapısı ve işleyişi
Yöntemi: İçe bakış (iç gözlem)
Temsilcileri: Wilhelm WUNDT, Edward TİTCHENER
Yapısalcılar insan zihninin öğelerini ve bunlar arasındaki ilişkiyi, yani zihinsel süreçleri ( duyum, algı, bellek, düşünce, duygu, irade, dikkat gibi) incelemişlerdir. Onlara göre insanın ayırt edici özelliği, düşünen ve düşünerek davranışta bulunan bir varlık olmasıdır. Öyleyse, insan davranışlarının anlaşılmasının önkoşulu, insanın düşünme ve anlama yeteneğinin kavranmasıdır.
Yapısalcılar, Kimya biliminden etkilenmişlerdir. Nasıl ki; Kimya maddenin en küçük birimi olan atomu bulunca, kimyasal olayları anlamak kolaylaştıysa, Psikolojide zihin ve zihinsel süreçleri en küçük parçalarına ayırarak insan bilincini anlayıp, açıklayacaktı. Bilinci içe bakış yöntemiyle incelemişlerdir. İçe bakış, bireyin kendi kendisini gözlemlemesi demektir. Bireye ( ses, ışık, koku gibi ) uyarıcılar verilerek bireyin bu uyarıcılar karşısında hissettiklerini anlatması istenir.
NOT: Birey sorulan sorulara yanlış cevaplar verebilir. Buda araştırmanın ob jektif olmama durumunu ortaya çıkarır.
DAVRANIŞÇILIK ( Bihevyorizm )
Konusu: Dışardan gözlenebilen, ölçülebilen davranışlar
Yöntemi: Deney
Temsilcileri: John Watson, İvan PAVLOV, Frederic SKİNNER, Edvard THORNDİKE
Davranışçılar, yapısalcıların incelediği bilinci somut olmadığı için bilimin konusu olamayacağı ve kullandıkları içe bakış yönteminin yeterince objektif olmadığını söyleyerek eleştirmişlerdir. Davranışçılar araştırmalarında, doğuştan getirilen kalıtımları (yetenek, zeka, eğilim, iç dürtüler vb.) hesaba katmazlar. Davranışlar üzerinde eğitimin ve çevrenin etkili olduğunu savunurlar. Uygun uyarıcı, uygun çevre, uygun eğitim verilirse istenilen davranış ortaya çıkar. Bundan dolayı bunlara U – T psikologları denmiştir.
NOT 1: J. Watson kendisine bir çocuk verildiğinde onu isterse bir doktor, isterse bir hırsız yapabileceğini söyler.
NOT 2: İlk hayvan deneylerini davranışçılar yapmıştır.
İŞLEVSELCİLER ( Fonksiyonalizm )
Konusu: Çevreye uyum sağlayan davranışlar, Bilinç ne işe yarar
Yöntemi: İçebakış, Deney, Gözlem
Temsilcileri: W. James, J. Dewey
Yapısalcılar, bilinç nedir? Derken, İşlevselciler bilin ne işe yarar? Sorusuna cevap aramışlardır. İnsanın çevreye uyum sağlayan davranışlarıyla ilgilenirler. Önemli olan davranışın kendisi değil, ne işe yaradığıdır. Davranış organizmanın çevreye uyumunu sağlamalıdır. Asıl amaç, algılama, düşünme, duygulanma ve irade gibi bilinç olaylarının hayatta karşılaşılan sorunların çözümlenmesine nasıl yardımcı olduğudur.
NOT: İşlevselciler, sayesinde psikolojinin hayata uygulanması ile Çocuk Psikolojisi, testler, Eğitim Psikolojisi gibi yeni alanlar doğmuştur.
PSİKANALİZM ( Psikodinamik, Psikoanalitik, Dinamik, Derinlik, Bilinçaltı )
Konusu: Bilinçaltına itilen olumsuz düşünceler, duygular
Yöntemi: Serbest çağrışım, Telkin, Hipnoz, Rüya analiz, Mülakat, Test, İçebakış
Temsilcileri: S. Freud, A. Adler, J.G. Jung
Freud’a göre “cinsellik” ve “saldırganlık” insanların doğuştan getirdikleri iki temel eğilimdir. Bu iki güdü insanoğlunun toplum içerisinde yaşamasını zorlaştırır. Bunun yanında kişi kendisini rahatsız eden duyguları ve düşünceleri bastırarak bilinçaltına atar. Ama bunlar insanı rahatsız etmeye devam eder. Zamanla birey bu bastırılmış duygu ve düşünceleri çeşitli rüyalar, dil sürçmeleri, unutmalar şeklinde dışa vurur.
Psikanalistlere göre kişilik üç bölüme ayrılır;
İD - İlkel istekler
EGO - Bilinç, Düzenleyici
SÜPEREGO – Toplumsal değerler
Freud’a göre insanın davranışlarını anlamak için bireyin bilinçaltını çözümlemek gerekir.
GESTALT ( Bütünlük) EKOLÜ
Konusu: Davranışlar bir bütündür.
Yöntemi: Tümdengelim
Temsilcileri: Wertheimer, Koffka, Köhler
Diğer ekollerin parçacı yaklaşımını eleştirirler. Davranışları bir bütün olarak incelemişlerdir. Davranışları ancak bir bütün olarak incelediğimizde doğru anlayabileceğimizi ileri sürmüşlerdir. Doğal gözleme önem vermişlerdir. Algı ve öğrenme alanında önemli çalışmalar yapmışlardır.
HÜMANİST (İnsancıl) YAKLAŞIM
Konusu: İnsan kendine özgü özellikleri ve ihtiyaçları olan özgür bir varlıktır.
Yöntemi: İçebakış, Empati
Temsilcileri: Maslow, Rogers, Sartre
İnsanı temele alan hümanist yaklaşım, varoluşçuluk felsefesinden etkilenerek doğmuştur. Onlara göre insan sadece beslenme gereksinimi olan bir varlık değildir. İnsanın güven, sevgi, saygı gibi psikolojik ve toplumsal gereksinimleri de vardır. Birey önce güven daha sonra sevgi, saygı gereksinimlerini karşılarsa olumlu kişilik özellikleri ile biçimlenir. Her birey kendine özgü özellikleri olan bir varlıktır. Psikoloji insan davranışlarını incelerken bireyler arası farklılıkları göz önünde bulundurmalıdır. Çünkü her birey kendi seçimlerinde özgürdür.
BİYOLOJİK YAKLAŞIM
Konusu: Davranışlardaki biyolojik yapı
Yöntemi: Deney
Temsilcileri: A. Meyer
Davranışların kökeninde biyolojik özelliklerin etkisi vardır. Davranış, uyarıcıların beyni etkilemesiyle başlar. Oradan sinirler aracılığıyla kaslara geçer ve gözlenebilir davranışlar olarak ortaya çıkar. İnsanın davranışlarını anlamak için beyindeki sinir sistemini, insanın biyolojik çalışma sistemini bilmek gerekir.
BİLİŞSEL YAKLAŞIM
Konusu: Bilişsel faaliyetler
Yöntemi: Deney
Temsilcileri: J. Piaget
Davranışın kökeninde bilişsel faaliyetler vardır. Biliş insanın hayatı anlamaya, tanımaya yönelik etkinliğidir. Davranışın kökeninde (duyum, algı, bellek, dikkat, öğrenme) gibi bilişsel faaliyetler vardır. Birey bu faaliyetleri kullanarak çevresi ve kendisi hakkında bilgi edinir ve davranışta bulunur.
Alıntı
Herhangi bir alanda Bilimde, Sanatta ve Felsefede aynı konuyu işleyen, aynı yöntemi kullanan ve aynı amacı paylaşan insanların oluşturduğu birliğe denir.
Aynı olguyu açıklamaya çalışan farklı yaklaşımlar her bilimde olmuştur. Özellikle doğa bilimlerinde, bu farklılıklar zamanla aşılmış ve yerlerini, evrensel olarak kabul gören genel-geçer yaklaşımlara bırakmışlardır. Psikolojide ise başlangıçtan beri var olan görüş ayrılıkları varlıklarını bugün de devam ettirmektedir. Bunun nedeni:
Doğa bilimlerini kesin sonuçlara ulaştıran deney yönteminin kullanılmasındaki sınırlılık.
İnsan davranışlarının olağanüstü, çok yönlü ve karmaşık olması.
Psikoloji’nin oldukça yeni ve genç bir bilim olması.
YAPISALCILIK ( Strüktüralizm )
Konusu: İnsan bilincinin (zihnin) yapısı ve işleyişi
Yöntemi: İçe bakış (iç gözlem)
Temsilcileri: Wilhelm WUNDT, Edward TİTCHENER
Yapısalcılar insan zihninin öğelerini ve bunlar arasındaki ilişkiyi, yani zihinsel süreçleri ( duyum, algı, bellek, düşünce, duygu, irade, dikkat gibi) incelemişlerdir. Onlara göre insanın ayırt edici özelliği, düşünen ve düşünerek davranışta bulunan bir varlık olmasıdır. Öyleyse, insan davranışlarının anlaşılmasının önkoşulu, insanın düşünme ve anlama yeteneğinin kavranmasıdır.
Yapısalcılar, Kimya biliminden etkilenmişlerdir. Nasıl ki; Kimya maddenin en küçük birimi olan atomu bulunca, kimyasal olayları anlamak kolaylaştıysa, Psikolojide zihin ve zihinsel süreçleri en küçük parçalarına ayırarak insan bilincini anlayıp, açıklayacaktı. Bilinci içe bakış yöntemiyle incelemişlerdir. İçe bakış, bireyin kendi kendisini gözlemlemesi demektir. Bireye ( ses, ışık, koku gibi ) uyarıcılar verilerek bireyin bu uyarıcılar karşısında hissettiklerini anlatması istenir.
NOT: Birey sorulan sorulara yanlış cevaplar verebilir. Buda araştırmanın ob jektif olmama durumunu ortaya çıkarır.
DAVRANIŞÇILIK ( Bihevyorizm )
Konusu: Dışardan gözlenebilen, ölçülebilen davranışlar
Yöntemi: Deney
Temsilcileri: John Watson, İvan PAVLOV, Frederic SKİNNER, Edvard THORNDİKE
Davranışçılar, yapısalcıların incelediği bilinci somut olmadığı için bilimin konusu olamayacağı ve kullandıkları içe bakış yönteminin yeterince objektif olmadığını söyleyerek eleştirmişlerdir. Davranışçılar araştırmalarında, doğuştan getirilen kalıtımları (yetenek, zeka, eğilim, iç dürtüler vb.) hesaba katmazlar. Davranışlar üzerinde eğitimin ve çevrenin etkili olduğunu savunurlar. Uygun uyarıcı, uygun çevre, uygun eğitim verilirse istenilen davranış ortaya çıkar. Bundan dolayı bunlara U – T psikologları denmiştir.
NOT 1: J. Watson kendisine bir çocuk verildiğinde onu isterse bir doktor, isterse bir hırsız yapabileceğini söyler.
NOT 2: İlk hayvan deneylerini davranışçılar yapmıştır.
İŞLEVSELCİLER ( Fonksiyonalizm )
Konusu: Çevreye uyum sağlayan davranışlar, Bilinç ne işe yarar
Yöntemi: İçebakış, Deney, Gözlem
Temsilcileri: W. James, J. Dewey
Yapısalcılar, bilinç nedir? Derken, İşlevselciler bilin ne işe yarar? Sorusuna cevap aramışlardır. İnsanın çevreye uyum sağlayan davranışlarıyla ilgilenirler. Önemli olan davranışın kendisi değil, ne işe yaradığıdır. Davranış organizmanın çevreye uyumunu sağlamalıdır. Asıl amaç, algılama, düşünme, duygulanma ve irade gibi bilinç olaylarının hayatta karşılaşılan sorunların çözümlenmesine nasıl yardımcı olduğudur.
NOT: İşlevselciler, sayesinde psikolojinin hayata uygulanması ile Çocuk Psikolojisi, testler, Eğitim Psikolojisi gibi yeni alanlar doğmuştur.
PSİKANALİZM ( Psikodinamik, Psikoanalitik, Dinamik, Derinlik, Bilinçaltı )
Konusu: Bilinçaltına itilen olumsuz düşünceler, duygular
Yöntemi: Serbest çağrışım, Telkin, Hipnoz, Rüya analiz, Mülakat, Test, İçebakış
Temsilcileri: S. Freud, A. Adler, J.G. Jung
Freud’a göre “cinsellik” ve “saldırganlık” insanların doğuştan getirdikleri iki temel eğilimdir. Bu iki güdü insanoğlunun toplum içerisinde yaşamasını zorlaştırır. Bunun yanında kişi kendisini rahatsız eden duyguları ve düşünceleri bastırarak bilinçaltına atar. Ama bunlar insanı rahatsız etmeye devam eder. Zamanla birey bu bastırılmış duygu ve düşünceleri çeşitli rüyalar, dil sürçmeleri, unutmalar şeklinde dışa vurur.
Psikanalistlere göre kişilik üç bölüme ayrılır;
İD - İlkel istekler
EGO - Bilinç, Düzenleyici
SÜPEREGO – Toplumsal değerler
Freud’a göre insanın davranışlarını anlamak için bireyin bilinçaltını çözümlemek gerekir.
GESTALT ( Bütünlük) EKOLÜ
Konusu: Davranışlar bir bütündür.
Yöntemi: Tümdengelim
Temsilcileri: Wertheimer, Koffka, Köhler
Diğer ekollerin parçacı yaklaşımını eleştirirler. Davranışları bir bütün olarak incelemişlerdir. Davranışları ancak bir bütün olarak incelediğimizde doğru anlayabileceğimizi ileri sürmüşlerdir. Doğal gözleme önem vermişlerdir. Algı ve öğrenme alanında önemli çalışmalar yapmışlardır.
HÜMANİST (İnsancıl) YAKLAŞIM
Konusu: İnsan kendine özgü özellikleri ve ihtiyaçları olan özgür bir varlıktır.
Yöntemi: İçebakış, Empati
Temsilcileri: Maslow, Rogers, Sartre
İnsanı temele alan hümanist yaklaşım, varoluşçuluk felsefesinden etkilenerek doğmuştur. Onlara göre insan sadece beslenme gereksinimi olan bir varlık değildir. İnsanın güven, sevgi, saygı gibi psikolojik ve toplumsal gereksinimleri de vardır. Birey önce güven daha sonra sevgi, saygı gereksinimlerini karşılarsa olumlu kişilik özellikleri ile biçimlenir. Her birey kendine özgü özellikleri olan bir varlıktır. Psikoloji insan davranışlarını incelerken bireyler arası farklılıkları göz önünde bulundurmalıdır. Çünkü her birey kendi seçimlerinde özgürdür.
BİYOLOJİK YAKLAŞIM
Konusu: Davranışlardaki biyolojik yapı
Yöntemi: Deney
Temsilcileri: A. Meyer
Davranışların kökeninde biyolojik özelliklerin etkisi vardır. Davranış, uyarıcıların beyni etkilemesiyle başlar. Oradan sinirler aracılığıyla kaslara geçer ve gözlenebilir davranışlar olarak ortaya çıkar. İnsanın davranışlarını anlamak için beyindeki sinir sistemini, insanın biyolojik çalışma sistemini bilmek gerekir.
BİLİŞSEL YAKLAŞIM
Konusu: Bilişsel faaliyetler
Yöntemi: Deney
Temsilcileri: J. Piaget
Davranışın kökeninde bilişsel faaliyetler vardır. Biliş insanın hayatı anlamaya, tanımaya yönelik etkinliğidir. Davranışın kökeninde (duyum, algı, bellek, dikkat, öğrenme) gibi bilişsel faaliyetler vardır. Birey bu faaliyetleri kullanarak çevresi ve kendisi hakkında bilgi edinir ve davranışta bulunur.
Alıntı