Peygamberimiz'e Salavat Getirmenin Önemi Nedir?

romeo

Yeni Üyemiz
Peygamberimiz'e salavat getirmenin önemi nedir? Niçin Efendimiz'in adı anıldığında salavattan sonra eler yüze sürülür?

- Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'e bir salavat getirince on sevap verildiği, on günah silindiği ve bir derece verildiğini okuyoruz. Bu doğru mudur?

- Bu durumda günde en az yüz kere ve en kısasından "Allahümme salli ala Muhammed", "Allahümme salli ala seyyidina Muhammed" gibi salavatlar söylesek, her gün yüz derece mi alırız? - Bu salavatları çok fazla söylesek şehitler kadar olmasa da yinede çok yüksek dereceler mi kazanırız?

Bilindiği üzere Efendimiz (sas) Hazretleri’nin adı anıldığında, duyan her Müslüman’ın salavat getirmesi ihmal edilmez bir görevi, unutulmaz bir vefa borcudur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
AYET-İ KERiME

"Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." (Ahzab, 33/56)​
Veya “tam bir teslimiyetle ona teslim olun.”

Peygambere Allah’ın salât etmesi, rahmet etmek; meleklerin ve bizim salât etmemiz de onun için rahmet duası etmek anlamına gelir. Onun rahmete erişmesi ise, ümmeti olarak bizim rahmete erişmemiz demektir. Çünkü hayatı boyunca görüldüğü gibi, onun bütün kaygısı ümmetinden ibarettir. Bir gece sabaha kadar ümmeti için Rabbine yakardıktan sonra Allah ona Cebrail ile

“Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz.” (Müslim, İman: 346.)
şeklinde haber göndermiştir. İsra Suresi 79. âyette de ona “Övülmüş Makam” adıyla şefaat makamının verileceği müjdelenmiştir ki, bu durum, bizi Allah’ın Resulü ile çok yakın ve sıcak bir ilişki içinde bulunmaya davet etmektedir. İşte salâvat, onunla bizim aramızda bu sıcak ilişkiyi kuran, devam ettiren ve pekiştiren en önemli bir vasıtadır.

O kadar ki, O’nun irşadıyla var oluş hikmetini anlayan her Müslüman’ın üzerine bu salavatın ömründe bir keresi farz, sonrakileri vacip, tekrarlarda ise sünnet olduğu bildirilmiş, salavatın terki ise şefaatten mahrumiyete sebeptir, denmiştir.

İyilik gördüğü kimselere iyilik etme minnettarlığı duyan, hatta bir kahvenin kırk yıl hatırını sayan insanlar, ebedi hayatını kurtarmaya vesile olan Resulüllah’a da (sas) elbette minnettarlık duyacak, adını duyunca büyük bir hürmet ve sevgiyle salavat getirecek, böylece gösterdiği bu bağlılıkla da şefaatine nail olacaktır.

"Ey iman edenler, siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." âyetinin emri gereği olarak, ömürde bir defa salavat getirmek farz, sonraları her ilk duyuşta vacip, aynı yerde tekrarlanmalarda ise sünnet olduğu ifade edilmiştir.

Anlaşılan odur ki, getirilen salat–ü selamdan hem Rabbimiz, hem de melekleri razı olmakta, ayrıca melekler salavat getirenlere de dua etmekteler. Hadis kitaplarında görüyoruz ki, Efendimizin (sas) Cennet’teki makamının yükselmesine sebep olan salavatı okuyan insana melekler, “Allah da senin makamını yükseltsin!” diye dua etmekte, öteki melekler de bu duaya amin demekteler. Salavat getiremeyene ise, “Allah da senin makamını yükseltmesin!” diye tepki göstermekte, öteki melekler de bu tepkiye amin diyerek iştirak etmekteler.

Demek ki, Efendimizin (sas) adını duyunca salavat getirenler meleklerin hayır duasını alır, getirmeyenler ise bedduasına maruz kalırlar. Ayrıca, Peygamberimiz (sas) de, adını duyduğu halde salavat getirmeyen vefasız ümmetine kırılmakta, bunu da “Burnu sürtülsün!” sitemiyle dile getirmektedir.

Salavatın çeşidi sayılamayacak kadar çoktur. Bunların en meşhurları da namazlarda tahiyyattan sonra okuduğumuz, “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed” ile “Sallallahü aleyhi vesellem” salavatlarıdır. Manaları şöyle özetlenebilir:

–Rabbimizin rahmeti, meleklerinin istiğfarı ve bizim de selamımız Efendimiz Hazreti Muhammed ve ailesi üzerine olsun.

Bu konuda Peygamberimizin birçok hadisi bulunmaktadır ki, bunlardan birkaç tanesi şöyledir:


“Kabrimi bayram yerine çevirmeyin. Bana salât ve selâm edin. Çünkü nerede olsanız salât ve selâmınız bana ulaşır.” (Ebû Davud, Menâsik: 97.)
“Günlerinizin en üstünü Cuma günüdür. O gün bana çok salât ve selâm getirin. Çünkü sizin salât ve selâmlarınız bana sunulur.”
“Ey Allah’ın Elçisi, sen ölüp de senden bir iz kalmadıktan sonra, salât ve selâmlarımız sana nasıl sunulur?” diye sordular. Peygamberimiz buyurdu ki:​
“Allah, peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa yasaklamıştır.”(Ebû Davud, Salât: 201.)
Übeyy ibni Kâ’b birgün Peygamberimize şöyle sordu:

“Ey Allah’ın Elçisi, ben sana çok salâvat getiriyorum. Duamın ne kadarını salâvata ayırayım?” Peygamberimiz​
“Dilediğin kadarını” buyurdu. Übeyy yine sordu:​
“Dörtte birini ayırayım mı?” Peygamberimiz yine​
“Dilediğin kadarını, ama arttırırsan senin için daha iyi olur.” buyurdu.​
“Yarısını?”
“Dilediğin kadarını. Ama arttırırsan senin için daha iyi olur.”
“Peki, duamın tamamını salâvata ayırsam?”
“İşte o zaman Allah senin bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını da bağışlar.” (Tirmizî, Kıyamet: 23.)
“Yeryüzünde Allah’ın seyyah melekleri vardır; ümmetimin selâmlarını bana ulaştırırlar.” (Müstedrek, 2:456, no. 3576.)
“Ey Allah’ın Elçisi, sana selâm vermeyi anlıyoruz; peki, nasıl salât edeceğiz?” sorusuna karşılık ise, Peygamberimiz, namazların teşehhüdlerinde okumakta olduğumuz “Allahümme salli, Allahümme bârik” duâlarını öğretmiştir. (Buhârî, Tefsir 33:10; Tirmizî, Tefsir 33:23.)
Bu gibi salavatlar Efendimize has bir dua olduğundan, O’na mahsus duayı Rabbimiz reddetmez. Bu niyetle bizler de özel dualarımıza redde uğramayan salavatla başlar, salavatla bitirirsek iki makbul dua arasına aldığımız duamızın kabul olacağını ümit ederiz.

Okuma ve yazmalarda ise Efendimizin (sas) adı geçince açıkça: “Allahümme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed” yahut da “Sallallahü aleyhi ve sellem” demek en güzeli olduğu gibi, yazanların salavatın baş harfleriyle (asm) yahut da (sas) şeklinde işaretlemeleri de salavatı hatırlatmak demektir. Ancak yazıda bu gibi salavat getirme işaretleri çoğalınca, okuyanlar bazen zorlanmakta ve maksadının aksine, hürmet için konan işaretler bazen hürmet zedelenmesine de sebep olmaktadır. Böyle bir hürmet eksilmesine sebep olmaktansa işaretleri azaltıp okuyanın irfanına bırakmakta isabet olsa gerektir.

Efendimize getirilen salavat, günahının affına sebep denemez. Çünkü O’nun böyle bir durumu söz konusu değildir. Makamının yükselmesine vesiledir. O yüzden Efendimizin makamını kimse tahmin ve tespit edememektedir. Çünkü her saniye, iyiliğine sebep olduğu ümmetinden nehirler gibi salavat duaları akmakta, böylece yükselmenin hiç durmayıp kıyamete kadar da devam edeceği anlaşılmaktadır.

Tarihi Bir Saygı Örneği:


Sultan Mahmud Gaznevi, Muhammed adındaki hizmetçisine her defasında çok sevdiği bu Muhammed adıyla hitap ettiği halde, bir defa da babasının ismiyle hitap eder. Buna üzülen hizmetçi, neden çok sevdiği güzel ismiyle değil de babasının ismiyle çağırdığını sorunca Sultan’dan şu cevabı alır:

– Ben her defa abdestli bulunuyor, o yüce ismi abdestle söylüyordum. Bu defa abdestim yok! O mübarek ismi abdestsiz ağzıma almaktan utandım!

Mübarek ismi duyduğu hâlde gönlü kıpırdamayan salavat tembellerine ithaf olunur.

Elleri Yüze Sürmek


Efendimizin ismi anıldığında salavat getirmek sünnettir. Salavat da bir dua olduğu için, nasılki dualardan sonra eller yüze sürülür öyle de salavattan sonra da eller yüze sürülebilir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

NuSReT

Aktif Üyemiz
NOT
“tam bir teslimiyetle ona teslim olun.”

Peygambere Allah’ın salât etmesi, rahmet etmek; meleklerin ve bizim salât etmemiz de onun için rahmet duası etmek anlamına gelir. Onun rahmete erişmesi ise, ümmeti olarak bizim rahmete erişmemiz demektir. Çünkü hayatı boyunca görüldüğü gibi, onun bütün kaygısı ümmetinden ibarettir. Bir gece sabaha kadar ümmeti için Rabbine yakardıktan sonra Allah ona Cebrail ile

“Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz.” (Müslim, İman: 346.)



TAVSİYE
Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil
fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı
Vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi
Ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym.

Manası:Allah'ım! kapalılıkları açan, geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan,mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz muhammede O'nun aline ve ashabına O'nun yüce kadrü kıymetince salat eyle,ve O'nu mübarek kıl.


Böyle bir peygamberin ümmeti olduğumuz için Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Peygamber efendimiz (sav) 'e salat-u selamlar olsun. Allah cc razı olsun inşaallah.

Türkçe Okunuşu

Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin salâten tühallü bihel'ukadü
Ve tüferracü bihel'kürabü
Ve tüşrahu bihessudûru
Ve tüseyyeru bihel'ümûru
Ve alâ Âlihî ve sahbihî vesellim.

Allahümme Salli alâ seyyidinâ mühammedibniabdillahil'Kâimi
Bihakkıllâhi adede mâ fî ilmillâhi
Salâten ve selâmen dâimeyni
Yedümâni bidevâmi mülkillâhi
Ve Alâ Ehîhi Cibrîlel'mütavvekî binnûri.
Ve Âlihî ve sahbihî ve ferric annî
Mâ ehemmnî

İnneke alâ külli şeyin Kadîr.

Türkçesi

"Ey Allahım! Efendimiz Muhammed'e ve al-i ashabına öyle bir salat ve selam et ki, onunla düğümler çözülsün, sıkıntılar açılsın, gönüller şerh olunsun ve işler kolaylaştırılsın.

Ey Allah! Efendimiz olan ve Allah'ın hakkını yerine getiren Abdullah oğlu Muhammed'e, nurla taçlanmış olan kardeşi Cibril'e ve al-i ashabına, Allah'ın ilimlerdekiler sayısınca ve Allah'ın mülkünün devamıyla daim olacak kadar salat-ü selam eyle ve beni dertlendiren şeylerden beni aç.

Şüphesiz ki Sen, herşeye hakkıyla gücü yetensin."
 

HASAN CAN

Active member
Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı Vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi Ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym.

Manası:Allah'ım! kapalılıkları açan, geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan,mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz muhammede O'nun aline ve ashabına O'nun yüce kadrü kıymetince salat eyle,ve O'nu mübarek kıl.
 

Adilbey

Aktif Üyemiz

TAVSİYE
Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil
fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı
Vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi
Ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym.

Manası:Allah'ım! kapalılıkları açan, geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan,mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz muhammede O'nun aline ve ashabına O'nun yüce kadrü kıymetince salat eyle,ve O'nu mübarek kıl.
 
Üst Alt