MURATS44
Özel Üye
Başbakan Erdoğan katıldığı canlı yayında paralel yapının işleyiş şemasını anlatırken, bu yapının ulusal güvenliği tehdit etiğini ve temizleneceğini söyledi.
İşte Erdoğan'ın çok konuşulacak, paralel yapıyı temizleyecek yol haritası;
DEVLETİN TÜM MEKANİZMALARINA GİRMİŞLER
"Mesela az önce ifade ettiğiniz konuda, devletin bütün kurumlarında bunlar var. Fakat bizim şu andaki ilk etapta hedefimiz karar mekanizmalarını temizlemek. Çünkü karar mekanizmalarından bunları temizlediğimiz takdirde yavaş yavaş aşağı doğru bu inecek. Ondan sonra bu işi büyük ölçüde hallederiz. Ondan sonra asıl korku onları alacak. Ondan sonra 'nereye bundan sonra gideriz' diyecekler. Çünkü karar mekanizmalarındaki ağabeyler yok olunca o zaman tabii korku bacayı saracak."
Erdoğan, "Üst akıl kim? Siz paylaşıyor musunuz bu ifadeyi" sorusuna karşılık "Benim üst akıl diye birisini değil de ben kainat imamı diye birisini sadece tanıdım. Önüme geldi baktım kainat imamı var, altında kıtaların imamları var. Baktım ki devletin yapısı içerisinde aman Yarabbim yargının imamından, güvenliğin imamından bahsediyor. O zaman zaten dengelerim sarsılmaya başladı. Çünkü iyi niyetimizin kurbanı olmuşuz. Bizim dinimiz iyi niyet dini. Biz de zannediyorduk ki karşımızdaki de iyi niyet gösteriyor. Meğerse öyle değilmiş" değerlendirmesinde bulundu.
34 YILDIR BU ÇARK ÇALIŞIYOR
Erdoğan, "Sadece Cumhurbaşkanlığı mı dinlenmemiş" sorusu üzerine de "Ben orada da ikili telefon görüşmelerinin dinlenmediğine inanmıyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız o konuda ne derse desin. Arşivde duruyor, vakti saati geldiğinde bunlar onu da açıklarlar. Bu olayların bir defa geçmişe bir bakın, sene 1980, bu işin başlangıcıdır. Şu anda 2014'teyiz. 34 yıl. 34 yıldır bu çark çalışıyor ve şu anda zirve yaptığı noktadır" değerlendirmesinde bulundu.
"Zirve yerine zırva deseniz daha doğru olmaz mı" sorusu üzerine Erdoğan, "Olabilir. Hani şerrin de bir zirvesi olur ya. Ama bundan sonra artık dönüş başlayacak" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu zırvalık projesini, başarılı bir şekilde uyguladılar" ifadesini kullanan Erdoğan, bundan sonra vatana, millete sevgilerini, muhabbetlerini el birliği, gönül birliğiyle ortaya koymaları gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Çünkü bunlarda bir de şu var, bunlarda takiyye meşrudur, yalan meşrudur, iftira meşrudur, fitne fesat meşrudur. Yani amaca ulaşmak için, gayeye ulaşmak için her yol meşrudur. Bu bir dini örgüt değildir, dini cemaat hiç değildir. Tamamen siyasi bir örgüttür ve bu örgütün içerisinde casusluğa varıncaya kadar her şey vardır" dedi.
ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ TEHDİT ALTINDA
"Geçenlerde biliyorsunuz, başsavcının yaptığı açıklama, 'bu 3 bin değil' dedi, 'daha geleceği var' dedi. Niye? Çünkü açıldıkça ve yaptıkları atamalar neticesinde göreve başlayan savcılar bir de bakıyorlar ki karıştırdıkça başka şeyler çıkıyor. Emniyette bakıyorsunuz başka başka dosyalar ortaya çıkmaya başladı, bunlar ortaya çıkıyor. Bir çok şeyler de CD'ler vesaire kaçırılmış durumda. Bir taraftan iz sürülüyor. Şimdi iş burada bitmiyor ki bir de üst mahkeme var. Yargıdaki durum ne olacak? Yargıya geldiğiniz zaman orada da farklı düzenleme var. Dolayısıyla burada adil bir düzenleme yapmadığınız sürece bir defa netice almak mümkün değil.
Mesela adam kalkıyor diyor ki hakarete 'ağırlaştırılmış eleştiri' diyor veya bu dinlemelerle ilgili adam dinlemedi de diyebilir. Çok zor bir şey değil. Bizim başımızda bilirkişi denilen bir bela var mesela. Nasıl bir bilirkişiye gönderecek? Gönderdiği bilirkişi kalkıp istedikleri istikamette rapor hazırladığı anda herşey bitmiştir. Kendini de kurtarıyor, ajanı da kurtarıyor, casusu da kurtarıyor. Casusluk olayının müeyyidesi tabii çok ama çok ağır. Bu bakımdan bizim şu anda 30 Mart'ı hayırlısıyla atlatıp sonra önümüze bu noktada çok farklı bakmaya mecburuz. Yargıda bir düzenlemenin yapıması şart. Bunun adımlarını atmadığımız sürece çok açık net söylüyorum, ulusal güvenliğimiz tehdit altındadır. Ulusal güvenliğimizi bu tehditten kurtarmak için alacağımız tedbirlerin başı da yargıdaki düzenlemelerdir. İlk adımını bununla attık ama bunun devamı mahiyetinde olan adımlar var ki bunları da atmak zorundayız. O zaman inanıyorum ki vatandaşım rahatlayacaktır."
ERDOĞAN İLK NE ZAMAN ŞÜPHELENDİ?
"Dedik, 'Şu gayrete bak, nasıl çalışıyorlar' filan. Tabii seçimi atlattık. Seçimden sonra bu atamalar Yargıtay'da, Danıştay'da filan, bunlar başlayınca orada bazı şeyler beni rahatsız etmeye başladı. İlgililere de aynı şeyi söyledim. Ben kişileri tek tek tanıyamam ki, böyle bir şeyim yok. Kim tanıyacak? Diyelim ki Adalet Bakanlığındaki birimlerimiz, personeliydi, müsteşarıydı, şu anda öldü, Allah rahmet etsin. Bunlar tanıyacak. Biz de onları uyarıyoruz tabii. Ama bütün bu işler bittikten sonra onların tabii 'Hiç endişe etmeyin, asla böyle bir şey söz konusu değil' vs. gibi ifadeleri bizi gerçekten bu noktada aldatmıştır. Ne zaman biz uyandık? MİT Müsteşarımızla alakalı, çünkü oradaki olayda rol alanları görünce dedik ki 'Bu iş belli oldu.' Ondan sonra zaten artık biz yoğurdu üfleyerek yemeye başladık. Sadece orada değil, birçok birimlerde. Bakanlıkların hemen hemen hepsinde."
DİNLEMELER CASUSLUK SUÇUDUR
Bu sırada dinlemelerin devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Dinlemeler devam ediyor çünkü dinlemelerle ilgili diyelim ki Bakan arkadaşımıza sorduğun zaman, 'Asla böyle bir şey yok endişe etmeyin', bu söyleniyor. Siz, tabii bir de Bakansınız, Başbakansınız, kriptolu hattan konuşuyorsunuz. Böyle bir şeyin dinlenildiğini falan anlamak mümkün değil ki üstelik de yasak. 'Bu adamlar bu yasağı nasıl çiğnerler' diyorsunuz. Bu, bir casusluk suçuna girer. Çünkü adamlar oraya güveniyor tabii. Oralardan belki de, orada da imamları var ya. Biz imamı zaten sadece camide biliyorduk meğerse oralarda da imamı varmış yani" diye konuştu.
İYİ NİYETİMİZİN KURBANI OLDUK!
Erdoğan, "Üst akıl kim? Siz paylaşıyor musunuz bu ifadeyi" sorusuna karşılık "Benim üst akıl diye birisini değil de ben kainat imamı diye birisini sadece tanıdım. Önüme geldi baktım kainat imamı var, altında kıtaların imamları var. Baktım ki devletin yapısı içerisinde aman Yarabbim yargının imamından, güvenliğin imamından bahsediyor. O zaman zaten dengelerim sarsılmaya başladı. Biz imamı zaten sadece camide biliyorduk meğerse oralarda da imamı varmış yani. Çünkü iyi niyetimizin kurbanı olmuşuz. Bizim dinimiz iyi niyet dini. Biz de zannediyorduk ki karşımızdaki de iyi niyet gösteriyor. Meğerse öyle değilmiş" değerlendirmesinde bulundu.
ERDOĞAN, PARALEL YAPIYI NASIL TEMİZLEYECEK?
Yol haritasını açıkladı
Başbakan Erdoğan, "Yargıda ve emniyette sağlam kadrolar da var. Ancak hepsinde paralel yapının elemanlarınca dinlendikleri ve şantaja her an maruz kalabilecekleri korkusu var. Her türlü yasal düzenlemeyi yaptıktan sonra dahi o korukları yenemezseniz, onların felç durumundan çıkmaları kolay olmayacak. Temiz kadroları rahatlatacak nasıl bir adım atmayı düşünüyorsunuz?" sorusunu yanıtlarken, getirilen internet yasasına bazı çevrelerin hemen karşı çıktığını ifade etti.
Erdoğan şunları söyledi; Mesela devletin bütün kurumlarında bunlar var. Fakat bizim şu andaki ilk etapta hedefimiz karar mekanizmalarını temizlemek. Çünkü karar mekanizmalarından bunları temizlediğimiz takdirde yavaş yavaş aşağı doğru bu inecek. Ondan sonra bu işi büyük ölçüde hallederiz. Ondan sonra asıl korku onları alacak. Ondan sonra 'nereye bundan sonra gideriz' diyecekler. Çünkü karar mekanizmalarındaki ağabeyler yok olunca o zaman tabii korku bacayı saracak."
Erdoğan, "Çünkü bunlarda şu var, bunlarda takiyye meşrudur, yalan meşrudur, iftira meşrudur, fitne fesat meşrudur. Yani amaca ulaşmak için, gayeye ulaşmak için her yol meşrudur. Bu bir dini örgüt değildir, dini cemaat hiç değildir. Tamamen siyasi bir örgüttür ve bu örgütün içerisinde casusluğa varıncaya kadar her şey vardır" dedi.
LAMI CİMİ YOK TEMİZLEYECEĞİZ!
"Bu durumdan nasıl kurtulunacak? Devlet için bir risk" sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda TÜBİTAK'ta vesaire çok kararlı adımlar attık, atıyoruz. Bunu temizleyeceğiz, bunun hiç lamı cimi yok. Öyle hafiften geçemeyiz ve mutlaka da bunun hesabını en ciddi şekilde, en kararlı şekilde soracağız. Onun için diyorum, 'bunların inlerine gireceğiz' derken bunu söylüyorum. Bunu millet adına söylüyorum, şahsım adına değil. Bunun ortaklarının içinde anamuhalefeti de var diğerleri de var. Niye onlar bizimle beraber bu yolda bu mücadeleyi vermiyorlar. Onlar da hesabını verecekler. Bu ülkede hakimi dinleniyor, savcısı dinleniyor. Çıkıyor diyor ki 'ben de dinleniyorum,' öbürü diyor ki 'ben de dinleniyorum' niye beraber değilsin?"
İşte Erdoğan'ın çok konuşulacak, paralel yapıyı temizleyecek yol haritası;
DEVLETİN TÜM MEKANİZMALARINA GİRMİŞLER
"Mesela az önce ifade ettiğiniz konuda, devletin bütün kurumlarında bunlar var. Fakat bizim şu andaki ilk etapta hedefimiz karar mekanizmalarını temizlemek. Çünkü karar mekanizmalarından bunları temizlediğimiz takdirde yavaş yavaş aşağı doğru bu inecek. Ondan sonra bu işi büyük ölçüde hallederiz. Ondan sonra asıl korku onları alacak. Ondan sonra 'nereye bundan sonra gideriz' diyecekler. Çünkü karar mekanizmalarındaki ağabeyler yok olunca o zaman tabii korku bacayı saracak."
Erdoğan, "Üst akıl kim? Siz paylaşıyor musunuz bu ifadeyi" sorusuna karşılık "Benim üst akıl diye birisini değil de ben kainat imamı diye birisini sadece tanıdım. Önüme geldi baktım kainat imamı var, altında kıtaların imamları var. Baktım ki devletin yapısı içerisinde aman Yarabbim yargının imamından, güvenliğin imamından bahsediyor. O zaman zaten dengelerim sarsılmaya başladı. Çünkü iyi niyetimizin kurbanı olmuşuz. Bizim dinimiz iyi niyet dini. Biz de zannediyorduk ki karşımızdaki de iyi niyet gösteriyor. Meğerse öyle değilmiş" değerlendirmesinde bulundu.
34 YILDIR BU ÇARK ÇALIŞIYOR
Erdoğan, "Sadece Cumhurbaşkanlığı mı dinlenmemiş" sorusu üzerine de "Ben orada da ikili telefon görüşmelerinin dinlenmediğine inanmıyorum, Sayın Cumhurbaşkanımız o konuda ne derse desin. Arşivde duruyor, vakti saati geldiğinde bunlar onu da açıklarlar. Bu olayların bir defa geçmişe bir bakın, sene 1980, bu işin başlangıcıdır. Şu anda 2014'teyiz. 34 yıl. 34 yıldır bu çark çalışıyor ve şu anda zirve yaptığı noktadır" değerlendirmesinde bulundu.
"Zirve yerine zırva deseniz daha doğru olmaz mı" sorusu üzerine Erdoğan, "Olabilir. Hani şerrin de bir zirvesi olur ya. Ama bundan sonra artık dönüş başlayacak" değerlendirmesinde bulundu.
"Bu zırvalık projesini, başarılı bir şekilde uyguladılar" ifadesini kullanan Erdoğan, bundan sonra vatana, millete sevgilerini, muhabbetlerini el birliği, gönül birliğiyle ortaya koymaları gerektiğini söyledi. Erdoğan, "Çünkü bunlarda bir de şu var, bunlarda takiyye meşrudur, yalan meşrudur, iftira meşrudur, fitne fesat meşrudur. Yani amaca ulaşmak için, gayeye ulaşmak için her yol meşrudur. Bu bir dini örgüt değildir, dini cemaat hiç değildir. Tamamen siyasi bir örgüttür ve bu örgütün içerisinde casusluğa varıncaya kadar her şey vardır" dedi.
ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ TEHDİT ALTINDA
"Geçenlerde biliyorsunuz, başsavcının yaptığı açıklama, 'bu 3 bin değil' dedi, 'daha geleceği var' dedi. Niye? Çünkü açıldıkça ve yaptıkları atamalar neticesinde göreve başlayan savcılar bir de bakıyorlar ki karıştırdıkça başka şeyler çıkıyor. Emniyette bakıyorsunuz başka başka dosyalar ortaya çıkmaya başladı, bunlar ortaya çıkıyor. Bir çok şeyler de CD'ler vesaire kaçırılmış durumda. Bir taraftan iz sürülüyor. Şimdi iş burada bitmiyor ki bir de üst mahkeme var. Yargıdaki durum ne olacak? Yargıya geldiğiniz zaman orada da farklı düzenleme var. Dolayısıyla burada adil bir düzenleme yapmadığınız sürece bir defa netice almak mümkün değil.
Mesela adam kalkıyor diyor ki hakarete 'ağırlaştırılmış eleştiri' diyor veya bu dinlemelerle ilgili adam dinlemedi de diyebilir. Çok zor bir şey değil. Bizim başımızda bilirkişi denilen bir bela var mesela. Nasıl bir bilirkişiye gönderecek? Gönderdiği bilirkişi kalkıp istedikleri istikamette rapor hazırladığı anda herşey bitmiştir. Kendini de kurtarıyor, ajanı da kurtarıyor, casusu da kurtarıyor. Casusluk olayının müeyyidesi tabii çok ama çok ağır. Bu bakımdan bizim şu anda 30 Mart'ı hayırlısıyla atlatıp sonra önümüze bu noktada çok farklı bakmaya mecburuz. Yargıda bir düzenlemenin yapıması şart. Bunun adımlarını atmadığımız sürece çok açık net söylüyorum, ulusal güvenliğimiz tehdit altındadır. Ulusal güvenliğimizi bu tehditten kurtarmak için alacağımız tedbirlerin başı da yargıdaki düzenlemelerdir. İlk adımını bununla attık ama bunun devamı mahiyetinde olan adımlar var ki bunları da atmak zorundayız. O zaman inanıyorum ki vatandaşım rahatlayacaktır."
ERDOĞAN İLK NE ZAMAN ŞÜPHELENDİ?
"Dedik, 'Şu gayrete bak, nasıl çalışıyorlar' filan. Tabii seçimi atlattık. Seçimden sonra bu atamalar Yargıtay'da, Danıştay'da filan, bunlar başlayınca orada bazı şeyler beni rahatsız etmeye başladı. İlgililere de aynı şeyi söyledim. Ben kişileri tek tek tanıyamam ki, böyle bir şeyim yok. Kim tanıyacak? Diyelim ki Adalet Bakanlığındaki birimlerimiz, personeliydi, müsteşarıydı, şu anda öldü, Allah rahmet etsin. Bunlar tanıyacak. Biz de onları uyarıyoruz tabii. Ama bütün bu işler bittikten sonra onların tabii 'Hiç endişe etmeyin, asla böyle bir şey söz konusu değil' vs. gibi ifadeleri bizi gerçekten bu noktada aldatmıştır. Ne zaman biz uyandık? MİT Müsteşarımızla alakalı, çünkü oradaki olayda rol alanları görünce dedik ki 'Bu iş belli oldu.' Ondan sonra zaten artık biz yoğurdu üfleyerek yemeye başladık. Sadece orada değil, birçok birimlerde. Bakanlıkların hemen hemen hepsinde."
DİNLEMELER CASUSLUK SUÇUDUR
Bu sırada dinlemelerin devam ettiğini anlatan Erdoğan, "Dinlemeler devam ediyor çünkü dinlemelerle ilgili diyelim ki Bakan arkadaşımıza sorduğun zaman, 'Asla böyle bir şey yok endişe etmeyin', bu söyleniyor. Siz, tabii bir de Bakansınız, Başbakansınız, kriptolu hattan konuşuyorsunuz. Böyle bir şeyin dinlenildiğini falan anlamak mümkün değil ki üstelik de yasak. 'Bu adamlar bu yasağı nasıl çiğnerler' diyorsunuz. Bu, bir casusluk suçuna girer. Çünkü adamlar oraya güveniyor tabii. Oralardan belki de, orada da imamları var ya. Biz imamı zaten sadece camide biliyorduk meğerse oralarda da imamı varmış yani" diye konuştu.
İYİ NİYETİMİZİN KURBANI OLDUK!
Erdoğan, "Üst akıl kim? Siz paylaşıyor musunuz bu ifadeyi" sorusuna karşılık "Benim üst akıl diye birisini değil de ben kainat imamı diye birisini sadece tanıdım. Önüme geldi baktım kainat imamı var, altında kıtaların imamları var. Baktım ki devletin yapısı içerisinde aman Yarabbim yargının imamından, güvenliğin imamından bahsediyor. O zaman zaten dengelerim sarsılmaya başladı. Biz imamı zaten sadece camide biliyorduk meğerse oralarda da imamı varmış yani. Çünkü iyi niyetimizin kurbanı olmuşuz. Bizim dinimiz iyi niyet dini. Biz de zannediyorduk ki karşımızdaki de iyi niyet gösteriyor. Meğerse öyle değilmiş" değerlendirmesinde bulundu.
ERDOĞAN, PARALEL YAPIYI NASIL TEMİZLEYECEK?
Yol haritasını açıkladı
Başbakan Erdoğan, "Yargıda ve emniyette sağlam kadrolar da var. Ancak hepsinde paralel yapının elemanlarınca dinlendikleri ve şantaja her an maruz kalabilecekleri korkusu var. Her türlü yasal düzenlemeyi yaptıktan sonra dahi o korukları yenemezseniz, onların felç durumundan çıkmaları kolay olmayacak. Temiz kadroları rahatlatacak nasıl bir adım atmayı düşünüyorsunuz?" sorusunu yanıtlarken, getirilen internet yasasına bazı çevrelerin hemen karşı çıktığını ifade etti.
Erdoğan şunları söyledi; Mesela devletin bütün kurumlarında bunlar var. Fakat bizim şu andaki ilk etapta hedefimiz karar mekanizmalarını temizlemek. Çünkü karar mekanizmalarından bunları temizlediğimiz takdirde yavaş yavaş aşağı doğru bu inecek. Ondan sonra bu işi büyük ölçüde hallederiz. Ondan sonra asıl korku onları alacak. Ondan sonra 'nereye bundan sonra gideriz' diyecekler. Çünkü karar mekanizmalarındaki ağabeyler yok olunca o zaman tabii korku bacayı saracak."
Erdoğan, "Çünkü bunlarda şu var, bunlarda takiyye meşrudur, yalan meşrudur, iftira meşrudur, fitne fesat meşrudur. Yani amaca ulaşmak için, gayeye ulaşmak için her yol meşrudur. Bu bir dini örgüt değildir, dini cemaat hiç değildir. Tamamen siyasi bir örgüttür ve bu örgütün içerisinde casusluğa varıncaya kadar her şey vardır" dedi.
LAMI CİMİ YOK TEMİZLEYECEĞİZ!
"Bu durumdan nasıl kurtulunacak? Devlet için bir risk" sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu anda TÜBİTAK'ta vesaire çok kararlı adımlar attık, atıyoruz. Bunu temizleyeceğiz, bunun hiç lamı cimi yok. Öyle hafiften geçemeyiz ve mutlaka da bunun hesabını en ciddi şekilde, en kararlı şekilde soracağız. Onun için diyorum, 'bunların inlerine gireceğiz' derken bunu söylüyorum. Bunu millet adına söylüyorum, şahsım adına değil. Bunun ortaklarının içinde anamuhalefeti de var diğerleri de var. Niye onlar bizimle beraber bu yolda bu mücadeleyi vermiyorlar. Onlar da hesabını verecekler. Bu ülkede hakimi dinleniyor, savcısı dinleniyor. Çıkıyor diyor ki 'ben de dinleniyorum,' öbürü diyor ki 'ben de dinleniyorum' niye beraber değilsin?"