Türkçe, kelime sayısı bakımından her ne kadar Dünya’nın en zengin dilleri arasında yer almasa da, anlatım gücü ve çeşitliliği bakımından ilk sıralarda yer alır. Bu da bize dilin esasında oldukça zengin fakat bu zenginliğin kaynağının türetilebilen kelimelerden kaynaklı olduğunun bir göstergesidir. İngilizce’de bir kelimenin farklı bir mana ifade edebilmesi için o kelimenin başka bir kelime ile kaynaşmadan bağdaşması gerekir.
Birkaç örnek vermek gerekirse, Türkçe’deki “arabaya” sözcüğü İngilizce’de “to car”, Türkçeki “bende” sözcüğü İngilizce’de “at me” olarak ifade edilir. Elbette yalnızca bu özelliklere bakılarak “Türkçe, İngilizce’den üstün bir dildir” şeklinde yorum yapılamaz; tıpkı kelime zenginliğinin bir dili diğerinden üstün tutamayacağı gibi.
Sözcük türemesine bağlı olarak anlatım zenginliğinin bu denli ön plana çıktığı Türkçemizde, birden fazla anlatım türü ya da şeması kullanılır. Öyküleyici anlatım,betimleyici anlatım, açıklayıcı anlatım, tartışmacı anlatım olmak üzere dilimizde dört çeşit anlatım türü vardır. Bu yazımızda öyküleyici anlatım ve betimleyici anlatım üzerinde detaylı bir şekilde durmaya çalışacağız.
Öyküleyici Anlatım Nedir?
Öyküleyici anlatım, herhangi bir vakanın zaman sınırları içerisinde, genelde düzenli cümle kurgusuyla aktarıldığı anlatım türüdür. Yani burada esasında “vaka”dan kasıt, dikkate değer biçimde bir olayın olma şartı değildir. Bir hikaye karakterinin otobüsle yaşadığı şehre dönmesi de olay sayılabilir, bir uçak kazası da… Bu anlatım türünde devrik cümleler nadiren kullanılsa da, cümlelerin sonu genellikle fiillerle biter. Hikaye, roman ve masal gibi edebi türlerin okuyucuya aktarılmasında genelde öyküleyici anlatıma başvurulur. Öyküleyici anlatım örnekleri için aşağıdaki hikaye iyi bir seçimdir:
Öyküleyici Anlatım Örnekleri
“Gece sabaha kadar uyumayı beceremeyen Ahmet, bu zaman dilimini derin düşünceler içerisinde geçirmişti. Güneş yavaş yavaş doğuyor ancak Ahmet’in uyumak aklının ucundan beri geçmiyordu. “Hayır uyuyamam, bu işi halledemeden uyuyamam” diye mırıldanıyor ve bir yandan da tedirginliğini sürdürüyordu. Bir gün önce herkesin içinde kendisini ve ailesini aşağılayan zengin arkadaşının cezasını bir şekilde kesmeliydi. Böyle olmasını kendisi istemese bile içindeki o intikam duygusu öyle olması gerektiğini hissettiriyordu. Sabaha kadar yaptığı planlar arasında zengin arkadaşını öldürmek de vardı! Evet, öldürmeyi kendisi de çok istiyordu ama hapis yollarına düşmekten de bir o kadar korkuyordu.
Bu işi yapacaksa sessiz sedasız yapmalıydı. Uykusuzluğun etki ettiği şuurla birden doğruldu, diğer odadaki av tüfeğini bükerek bir çuvala koydu ve zengin arkadaşının evine doğru yola koyuldu. Zengin arkadaşı her gün o saatlerde evden çıkıyordu. Ahmet yürüdü yürüdü ve yürüdü… Sonun zengin arkadaşının kapısına kadar gelmişti. Kapıyı şöyle bir süzdükten sonra gözleri pusu kuracağı bir siper aradı. Siper hem görünmez hem de kaçması kolay olmalıydı. Zengin adam kapısını açtı, Ahmet biraz da elleri titreyerekten tüfeğini adama doğrulttu. Zengin adam hala Ahmet’i görmemişti ancak Ahmet onun kendisini görmesini istiyordu. Bu yüzden bir anda siperden fırladı ve zengin adamın karşısında belirdi…”
Bu yazıda Ali karakterinin işe gidiş ve işten dönüşü belirli bir süre zarfı içerisinde anlatılmış. Betimlemeler de dahil tüm cümleler fiil ile bitirilmiş. Yine, Ali karakterinin işe gitmek için uyanma süreci olayın kurgusunu şekillendirmiş. Zaman sınırı, olay örgüsü ve cümle kurgusu tüm öyküleyici anlatımın özellikleri ile beraber sunulmuş. Yazı üçüncü kişi ağzından okura aktarılmış fakat bu anlatım türünde birinci kişi ağzının veya üçüncü kişi ağzının kullanılmasının pek fazla bir önemi yok. Önemli olan bir olayın olması, anlatımın düzenli cümleyle yapılmış olması , başı ve sonu olan zaman diliminin yer almasıdır. Betimleyici öyküye geçmeden önce öyküleyici anlatımın esaslarını madde madde sıralayalım:
Betimleyici Anlatımın Özellikleri
Betimleyici anlatımın kendine has belli başlı bazı yöntemleri vardır. Bunları maddeler halinde sıralamak gerekirse:
“Kimsesiz bir sabahın anlık telaşı içinde uyandım. Tıpkı dün, ondan önceki ve ondan önceki gibi nice uyanışlarımda karşımda gördüklerim gibiydi her şey. Gece yatmadan önce çıkardığım mavi kazağım, acilen temizlenmesi gereken bir gardropun yüzeyinde bana ışıldıyordu. Masanın üzerinde maviye boyanmış, gümüş vazo yine her zamanki yerinde duruyor, 1 santim bile kıpırdamıyordu. İşte hayatımın monotunluğunu bu vazo ve kazak en iyi şekilde anlatıyordu…” Merlin Walker
Betimleyici anlatım için bir başka örnek:
“ O iri yapılı omurgasıyla birden karşımda belirdi. Bordo renge yakın bir pantolon, siyah bir ceket ve kirli bir gömlek giymişti. Önce beni süzer gibi yaptıktan sonra yanımda duran işlemeli vazoya ağır ağır baktı. Aslında vazo bahane gibiyidi, sanki kafası başka yerlerdeydi. Vazonun düşmemesini sağlayan camekanda hafif çatlaklar vardı. Camekan hem kirli hem de artık vazonun ağırlığına dayanamamış gibiydi. Bir ağacın gölgesine oturur gibi yere serildi kalın omurgalı adam; hala susuyor, tek bir kelime dahi etmiyordu. Onun bu rahatsız edici suskunluğu yakın zaman içerisinde çok vahim olayların gelişeceğinin de bir habercisi olabilir miydi… Tüm bunların bilinmezliği ile beraber elini cebine daldırdı. Cebinden çıkan şey kenarları yırtık bir kağıt parçasından başka bir şey değildi. Bana dönüp sessizce “al buna bir bak, ne görüyorsun?” dedi.”
Birkaç örnek vermek gerekirse, Türkçe’deki “arabaya” sözcüğü İngilizce’de “to car”, Türkçeki “bende” sözcüğü İngilizce’de “at me” olarak ifade edilir. Elbette yalnızca bu özelliklere bakılarak “Türkçe, İngilizce’den üstün bir dildir” şeklinde yorum yapılamaz; tıpkı kelime zenginliğinin bir dili diğerinden üstün tutamayacağı gibi.
Sözcük türemesine bağlı olarak anlatım zenginliğinin bu denli ön plana çıktığı Türkçemizde, birden fazla anlatım türü ya da şeması kullanılır. Öyküleyici anlatım,betimleyici anlatım, açıklayıcı anlatım, tartışmacı anlatım olmak üzere dilimizde dört çeşit anlatım türü vardır. Bu yazımızda öyküleyici anlatım ve betimleyici anlatım üzerinde detaylı bir şekilde durmaya çalışacağız.
Öyküleyici Anlatım Nedir?
Öyküleyici anlatım, herhangi bir vakanın zaman sınırları içerisinde, genelde düzenli cümle kurgusuyla aktarıldığı anlatım türüdür. Yani burada esasında “vaka”dan kasıt, dikkate değer biçimde bir olayın olma şartı değildir. Bir hikaye karakterinin otobüsle yaşadığı şehre dönmesi de olay sayılabilir, bir uçak kazası da… Bu anlatım türünde devrik cümleler nadiren kullanılsa da, cümlelerin sonu genellikle fiillerle biter. Hikaye, roman ve masal gibi edebi türlerin okuyucuya aktarılmasında genelde öyküleyici anlatıma başvurulur. Öyküleyici anlatım örnekleri için aşağıdaki hikaye iyi bir seçimdir:
Öyküleyici Anlatım Örnekleri
“Gece sabaha kadar uyumayı beceremeyen Ahmet, bu zaman dilimini derin düşünceler içerisinde geçirmişti. Güneş yavaş yavaş doğuyor ancak Ahmet’in uyumak aklının ucundan beri geçmiyordu. “Hayır uyuyamam, bu işi halledemeden uyuyamam” diye mırıldanıyor ve bir yandan da tedirginliğini sürdürüyordu. Bir gün önce herkesin içinde kendisini ve ailesini aşağılayan zengin arkadaşının cezasını bir şekilde kesmeliydi. Böyle olmasını kendisi istemese bile içindeki o intikam duygusu öyle olması gerektiğini hissettiriyordu. Sabaha kadar yaptığı planlar arasında zengin arkadaşını öldürmek de vardı! Evet, öldürmeyi kendisi de çok istiyordu ama hapis yollarına düşmekten de bir o kadar korkuyordu.
Bu işi yapacaksa sessiz sedasız yapmalıydı. Uykusuzluğun etki ettiği şuurla birden doğruldu, diğer odadaki av tüfeğini bükerek bir çuvala koydu ve zengin arkadaşının evine doğru yola koyuldu. Zengin arkadaşı her gün o saatlerde evden çıkıyordu. Ahmet yürüdü yürüdü ve yürüdü… Sonun zengin arkadaşının kapısına kadar gelmişti. Kapıyı şöyle bir süzdükten sonra gözleri pusu kuracağı bir siper aradı. Siper hem görünmez hem de kaçması kolay olmalıydı. Zengin adam kapısını açtı, Ahmet biraz da elleri titreyerekten tüfeğini adama doğrulttu. Zengin adam hala Ahmet’i görmemişti ancak Ahmet onun kendisini görmesini istiyordu. Bu yüzden bir anda siperden fırladı ve zengin adamın karşısında belirdi…”
Bu yazıda Ali karakterinin işe gidiş ve işten dönüşü belirli bir süre zarfı içerisinde anlatılmış. Betimlemeler de dahil tüm cümleler fiil ile bitirilmiş. Yine, Ali karakterinin işe gitmek için uyanma süreci olayın kurgusunu şekillendirmiş. Zaman sınırı, olay örgüsü ve cümle kurgusu tüm öyküleyici anlatımın özellikleri ile beraber sunulmuş. Yazı üçüncü kişi ağzından okura aktarılmış fakat bu anlatım türünde birinci kişi ağzının veya üçüncü kişi ağzının kullanılmasının pek fazla bir önemi yok. Önemli olan bir olayın olması, anlatımın düzenli cümleyle yapılmış olması , başı ve sonu olan zaman diliminin yer almasıdır. Betimleyici öyküye geçmeden önce öyküleyici anlatımın esaslarını madde madde sıralayalım:
Betimleyici Anlatımın Özellikleri
Betimleyici anlatımın kendine has belli başlı bazı yöntemleri vardır. Bunları maddeler halinde sıralamak gerekirse:
- Olay ya da kurgu içerisindeki herhangi bir dekorun, sahnenin, objenin niteliklerini okura aktarmak gereklidir.
- Beş duyunun beşinden de yararlanabilir. Örnek: Az evvel yatağından irkilen bu yaşlı ve yalnız adamın kokusu, adeta uzun zamandır tamir görmemiş eski bir kanalizasyonu andırıyordu. İşe başlamadan önce çürümüş, bir o kadar da tadı iğrençleşmiş ekmeğininden dilimler ısırıyordu.
- Bir paragraf içerisinde betimleme yapılıyorsa paragrafta olay akışına yer verilmez.
- Betimleyici anlatımda neden – sonuç ilişkisine yer verilme gereği duyulmaz.
- Cümle türlerinin düz veya devrik olmasının herhangi bir önemi bulunmaz.
- Betimlenen öğeler gerçeklik kaygısı taşımaz. Yazar, betimlediği her atmosferi veya objeyi ister kendi hala dünyasından ister gerçek hayattan kurgulayabilir.
- Betimleme paragrafında anlatılmak istenen mesaj aranmaz. Anlatılmak istenen tema betimleme paragrafında yer almaz.
- Betimleme sanatında yalnızca gözle görülebilen varlıklar değil, göz görülemeyen, bir nevi metafizik öğeleri barındıran her şey, ya da yazarın hikayesindeki karakterin ruh hali betimleme içerisnde kendine yer bulabilir.
- Betimleme yönteminde olay kurgusu olmayabilir fakat hareketlilik söz konusu olabilir. Betimleme içerisinde vaka örgüsüne rastlanırsa, bu, öyküleyici anlatım sayılır. Vaka örgüsü yerine hareketlilik var ise bu da betimleyici anlatıma bir örnek teşkil eder.
“Kimsesiz bir sabahın anlık telaşı içinde uyandım. Tıpkı dün, ondan önceki ve ondan önceki gibi nice uyanışlarımda karşımda gördüklerim gibiydi her şey. Gece yatmadan önce çıkardığım mavi kazağım, acilen temizlenmesi gereken bir gardropun yüzeyinde bana ışıldıyordu. Masanın üzerinde maviye boyanmış, gümüş vazo yine her zamanki yerinde duruyor, 1 santim bile kıpırdamıyordu. İşte hayatımın monotunluğunu bu vazo ve kazak en iyi şekilde anlatıyordu…” Merlin Walker
Betimleyici anlatım için bir başka örnek:
“ O iri yapılı omurgasıyla birden karşımda belirdi. Bordo renge yakın bir pantolon, siyah bir ceket ve kirli bir gömlek giymişti. Önce beni süzer gibi yaptıktan sonra yanımda duran işlemeli vazoya ağır ağır baktı. Aslında vazo bahane gibiyidi, sanki kafası başka yerlerdeydi. Vazonun düşmemesini sağlayan camekanda hafif çatlaklar vardı. Camekan hem kirli hem de artık vazonun ağırlığına dayanamamış gibiydi. Bir ağacın gölgesine oturur gibi yere serildi kalın omurgalı adam; hala susuyor, tek bir kelime dahi etmiyordu. Onun bu rahatsız edici suskunluğu yakın zaman içerisinde çok vahim olayların gelişeceğinin de bir habercisi olabilir miydi… Tüm bunların bilinmezliği ile beraber elini cebine daldırdı. Cebinden çıkan şey kenarları yırtık bir kağıt parçasından başka bir şey değildi. Bana dönüp sessizce “al buna bir bak, ne görüyorsun?” dedi.”