Boğaziçi ile Haliçte işlemek üzereEvkaf Nezaretinin muhtelif iskelelerde yaptırdığı Pazar kayıklarıçoğalınca bunların idaresi 1837 senesinde Evkafta 750 kuruş maaşla birkayıkçılar kitabetine bağlanmış ve 10 yerdede kayıkçılar kethüdasıkurulmuştu.
Şirket-i Hayriyenin tesisinden sonra da Pazarkayıkları faaliyetine devam etmişti. Vapurlardan daha ucuza insan veeşya taşıyan bu kayıklara fakir halkın rabeti eksilmemişti.
(ozamanlar Boğaziçinin her köyünde bulunan Pazar kayıkları fakir ahalininişine yaradığından köyün o vakitki tabirile eşrafının himayelerialtında olmasıda Boğaziçi ananelerinden biriydi. Mehtabı tertib edenkimsenin saz takımı için kendi bulunduğu köydeki Pazar kayığınıkiralamasıda bu anane iktizasındandı
Saltanat kayıkları
İstanbulun fethinden sonra Boğaziçi ve Marmara sularında Osmanlı hükümdarlarınınbindikleri tenezzüh teknelerine (saltanat kayığı) denilmişti. Denizyoluile sefere çıkan hükümdarlar büyük denizlere dayanıklı ve diğerdonanma gemilerinden süslü baştardelere rakip olurlardı.
Gemiinşa sanatımızın pek muvaffakiyetli örneği olan saltanat kayıklarındagüzellik ve ihtişam en sade bir üslupla ifade edilmişti. Köşklü
kuşlugibi isimlerler anılan saltanat kayıklarına muhtelif boyda olanlarıvardı. 13 çifte kürekle hareket ederler 31-32 metre uzunluğunda
2
35metre genişliğinde ve 3
10 metre yüksekliğinde inşa edilirdi.
Saltanatkayıklarının kıç tarafında hükümdarların oturmasına mahsus köşkbulunur
başları uzun ya da kıvrık olurdu. Kıç ve baş aaayinatınıüzerleri altın yaldızlı oymalar teşkil ederdi. Baş taraflarındatahtadan yahud gümüşten yapılmış kartallar ve deniz kuşları bulunurdu.Kayıklara çekilen fenerlerde gümüşten mamüldü.
16. asrın ilkyarısında akyıklara yapılan köşkler teknenin kıçından biraz daha başadoğru orta kıt`ada bulunur. baş tarafla kıç arasında uzun ve yayvan birşekilde inşa olunuyordu. Bu tip köşklerin pencerelerle kapalı olduğugörülmektedir.
Kıçtarafa doğru ve daha küçük olanlar yüksek bulunmaktadır. Bunlarınsadece üstleri örtülüdür. Yanları açık olup üst kenarlarına tentelerkonulmuştur. Köşkün üstüne ve köşelerine filandiralar çekilmiştir. Bukayıklar çift yelkenlidir. Kapalı köşklü olanları yelkenle beraber baştaraflarında üç çifte kürekleri bulunmaktadır. 16. Asrın sonlarında ve17. Asırda kayık köşklerinin aaayinatı göz alıcı bir güzelliğe erişmiş
altın
gümüş
bağa
sedef ve kıymetli taşlar kullanılmıştır.
1585yılında İstanbulu ziyaret eden İngiliz seyyah John Sanderson
padişahınkayığını şöyle anlatmaktadır: (bu kayıklar çok süslü ve görülmeyedeğerdi. Kıç
baştan başa fildişi abanoz denizaygırı dişindendir.aaaaen tane seçme kürekçisi vardır. Her kürekte ikşer kişi bulunur.kürekçiler hep beyaz mintan ve kırmızı serpuş giyerlerdi. Padişahınyanına aldığı vükelası müstesna
maiyetindeki dilsizlerler cücelerdaima başka bir kayıkta takip ederler)
III.Murad zamanında saltanat kayıklarının köşkleri çini ile aaayinolunuyordu. Padişahın iznik kadısına göderdiği fermanda (...hala hassaihümayunum için müceddeden bina olunmak fermanım olan kayığın kıçı zeynolunmak için İznikte 2300 kıta çini piruze renk küre lazım vemühimdir...)
Evliya çelebi hünkar saltanat kayığını tarifederken (kızıltegaç kayığının kıçında cevahir kubbe altında mücevhertaht üzerinde sade cura
zurna ve çifte nara faslı ederek Haliçintarafeynde olan kat kat yalıları bağ ve bahçeleri
tersaneleri temaşaederek giderlerdi...) demektedir.
Geçenasırda saltanat kayıklarının aaayinatında avrupa tesirleri görülmeyebaşlanmıştı. II. Mahmudun ve haleflerinin kayıklarının köşkleri altınyaldızlarla süslü direkler üzerinde tutturulmuş zarif kubbeler halindeyapılırdı. Direklerin arasına ipekli kumaştan perdeler asılır
sedirbulunan köşk içine sonradan kanepeler konuldu.
19. asırdamemleketimizde bulunmuş Amerikan elçisi
İstanbul kayıklarına hayranolmuş ve Osmanlı hükümdarlarının saltanat kayıklarile
Venedikdoçlarının saltanat kayıklarını
üstünlüğü bizim kayıklarımıza vermişti.
(...Selimlerin
Muradların ve Mehmedlerin boğazı geçişlerindeki şahane hal hiçbirsaltanat kadırgasında yoktu. Padişahın kayığı bir yaldız ve parıltıkütlesiydi. Güneşte büsbütün ışıldıyordu. Edalı iniş çıkışlarile suyavuran nefis pırıltıları adeta ruhlandırılmış şairane bir varlıkhalindeydi.)
Osmanlı hükümdarları
saltanay kayıklarile İstanbulsularında merasimle tenezzühe çıkarlardı. III. Selim zamanındaİstanbulda bulunan bir yabancı sanatkar
hükümdarın saltanat kayığı ileboğaziçine çıkışını şöyle nakletmektedir...sandalye namında altıbüyük sandal mevkibi hümayuna yol açar
bunlara 150`ye varan hademerlbiner
sağ ve solunda giden iki sadalada haseki ağalar rakip olurlar.Ellerinde tuttukları değneklerle vasıtalara emirler verirler.
Hademerlinsandallarından sonra (sarık sandalya) denilenbir sandal gelirki buna(destanı hümayunu) nakle memur olan kimse biner
sarık sandalyanınarkasında altı kayık yürür. Bu kayıkların herbirinde (mabeyinci)bulunur.
Padişaha mahsus olan kayıklar iki tanedir. İkisindedeüç fenerli
som gümüşten parmaklıklarla çevrilmiş dört sütun üzerineoturtulmuş bir köşk vardır. Bu köşkler
uçları gayet mükellef sırmaişlemeli ve ince
halis incilerle süslü fistonlardan müteşekkil saçaklıkırmızı çuhadan yapılmıştır.
Padişahbu kayıklardan birinde oturmuş
görünür. Köşkün haricinde bostancıbaşıbulunurki
dümen tutar. Köşkün içerisi som gümüşten biş parmaklıklabölünmüştür burayı huzrda olan üç zat işgal ederler.
Hünkarkayığında bostancıların teşkil ettikleri iki sıradan her birininortasında iki (başçuhadar) bulunur
bunlardan biri bir iskemletutarlarki
padişah karaya çıkışında ata binmek için buna basar. İkincihünkar kayığıda fevkalade müzeyyendir. Baş ve kıçlarından tefrikolunur. Bu kayıkta padişahın kılıcın nakle memur olan silahtarağabulunur. padişah dönüşünde arkadan gelen bu kayığa biner. Karadandenize her intikalinde kayık değiştirir.
Kafileyedahil olan diğer kayıklara harem ağaları binerler
bunların başındakızlarağası bulunur. ağa kayıkta gurur ve rehavetle yaslanarak oturur.
Padişahıngeçtiğini kızkulesinden atılan toplar ilan eyler
bu geçiş esnasındakulenin zemininde bostancılar dizilerek ve iki kat iğilerek hükümdarıselamlar...
Hükümdarların kayıkları
tersanede inşa edilir
Sarayburnu kayıkhanesinde Dolmabahçede muhafaza edilirdi.
Hükümdarların köşklü saltanat kayıklarından madaa muhtelif kürek adedinde piyadeleri filikalarıda olurdu.
Bukayıklardan köşksüz olanlarında yaz günleri üstü al canfes şemsiyekullanılırdı. Sultanların
saray kadınlarının
saray mensublarınındarütbelerine göre kürek adetleri bulunan piyadeleri bulunurdu.
Bugündeniz müzemizde gerek inşa tarzları
gerek devirleri ve taşıdıklarıtarihi hatıralar bakımından dünyanın en güzel ve enteresan kayıklarımevcut bulunmaktadır.
Üzeri fildişi
bağa
gümüş
sedefaaayinatlı muhteşem köşk ile saltanat kadırgası dünyanın en muhteşemteknesidir. 19. Asırda Osmanlı hükümdarları köşklü saltanatkayıklarile
muhtelif tipteki piyadeleriyle deniz müzemiz dünyanın enzengin kayık koleksiyonuna maliktir
Şirket-i Hayriyenin tesisinden sonra da Pazarkayıkları faaliyetine devam etmişti. Vapurlardan daha ucuza insan veeşya taşıyan bu kayıklara fakir halkın rabeti eksilmemişti.
(ozamanlar Boğaziçinin her köyünde bulunan Pazar kayıkları fakir ahalininişine yaradığından köyün o vakitki tabirile eşrafının himayelerialtında olmasıda Boğaziçi ananelerinden biriydi. Mehtabı tertib edenkimsenin saz takımı için kendi bulunduğu köydeki Pazar kayığınıkiralamasıda bu anane iktizasındandı
Saltanat kayıkları
İstanbulun fethinden sonra Boğaziçi ve Marmara sularında Osmanlı hükümdarlarınınbindikleri tenezzüh teknelerine (saltanat kayığı) denilmişti. Denizyoluile sefere çıkan hükümdarlar büyük denizlere dayanıklı ve diğerdonanma gemilerinden süslü baştardelere rakip olurlardı.
Gemiinşa sanatımızın pek muvaffakiyetli örneği olan saltanat kayıklarındagüzellik ve ihtişam en sade bir üslupla ifade edilmişti. Köşklü
Saltanatkayıklarının kıç tarafında hükümdarların oturmasına mahsus köşkbulunur
16. asrın ilkyarısında akyıklara yapılan köşkler teknenin kıçından biraz daha başadoğru orta kıt`ada bulunur. baş tarafla kıç arasında uzun ve yayvan birşekilde inşa olunuyordu. Bu tip köşklerin pencerelerle kapalı olduğugörülmektedir.
Kıçtarafa doğru ve daha küçük olanlar yüksek bulunmaktadır. Bunlarınsadece üstleri örtülüdür. Yanları açık olup üst kenarlarına tentelerkonulmuştur. Köşkün üstüne ve köşelerine filandiralar çekilmiştir. Bukayıklar çift yelkenlidir. Kapalı köşklü olanları yelkenle beraber baştaraflarında üç çifte kürekleri bulunmaktadır. 16. Asrın sonlarında ve17. Asırda kayık köşklerinin aaayinatı göz alıcı bir güzelliğe erişmiş
1585yılında İstanbulu ziyaret eden İngiliz seyyah John Sanderson
III.Murad zamanında saltanat kayıklarının köşkleri çini ile aaayinolunuyordu. Padişahın iznik kadısına göderdiği fermanda (...hala hassaihümayunum için müceddeden bina olunmak fermanım olan kayığın kıçı zeynolunmak için İznikte 2300 kıta çini piruze renk küre lazım vemühimdir...)
Evliya çelebi hünkar saltanat kayığını tarifederken (kızıltegaç kayığının kıçında cevahir kubbe altında mücevhertaht üzerinde sade cura
Geçenasırda saltanat kayıklarının aaayinatında avrupa tesirleri görülmeyebaşlanmıştı. II. Mahmudun ve haleflerinin kayıklarının köşkleri altınyaldızlarla süslü direkler üzerinde tutturulmuş zarif kubbeler halindeyapılırdı. Direklerin arasına ipekli kumaştan perdeler asılır
19. asırdamemleketimizde bulunmuş Amerikan elçisi
(...Selimlerin
Osmanlı hükümdarları
Hademerlinsandallarından sonra (sarık sandalya) denilenbir sandal gelirki buna(destanı hümayunu) nakle memur olan kimse biner
Padişaha mahsus olan kayıklar iki tanedir. İkisindedeüç fenerli
Padişahbu kayıklardan birinde oturmuş
Hünkarkayığında bostancıların teşkil ettikleri iki sıradan her birininortasında iki (başçuhadar) bulunur
Kafileyedahil olan diğer kayıklara harem ağaları binerler
Padişahıngeçtiğini kızkulesinden atılan toplar ilan eyler
Hükümdarların kayıkları
Hükümdarların köşklü saltanat kayıklarından madaa muhtelif kürek adedinde piyadeleri filikalarıda olurdu.
Bukayıklardan köşksüz olanlarında yaz günleri üstü al canfes şemsiyekullanılırdı. Sultanların
Bugündeniz müzemizde gerek inşa tarzları
Üzeri fildişi