Ne kadar yerinsem ve o nispette umut beslesem!

MustafaCİLASUN

Özel Üye

















Bilmem ki
nasıl kal eylesem
Kalbime düşen hissiyatı
hiç çekinmeden hasretsem


Sinemde
suskun kalmış
sayfaları bir bir aşikar
eylesem ve ibretiyle serinlesem


Saiklerine
eriştikçe gam ve
kederinden arileşsem, hüznü
bir nebze olsun taleplisine devretsem


Ne sakinin
insicamı virandır
Ne mecnunun sevdası
elem zerkeden figandır


Vuslat
ne müthiş bir firkattir,
ruhun ve kalbin ikliminde ki murattır


Nefsim
ne kadar haz etmesede
talim ettirdikçe tabi olacak
ikram-ı tabiattır, zira yaratılmıştır


Köy aklıma
geldikçe imrenirdim
Şehir hayatına nispet yapan
mütebessim bir eda görürdüm


Bakirliğin
özgürce salındığı
sahra olarak telakki
etmeyi her vakit önemserdim


Ve fakat
şahit olunca elan
derinden ürperdim,umut ile
zahiri bir ölçüde nazar etmeye çekindim


Sualim
ne olmuştu bu insanlara
Taklit üzre hakikati reddeden
zanlara,örf adına zehaplara


Asabiyet
her tarafı kuşatmış, kazanmak
için kandırmak maslahat sayılmış


Cami hocası
sanki usanmış, çaresiz
kalmayı marifet yapmış ve
mazaret için yarışmaya başlamış


Hal bilgisi
harap olup, unutulmuş
Sekülerlik adına rekabet revaşlaşmış,
İzan nederler kaygısını kuşanmış


Ne sütün
ve ne de yoğurdun
hası kalmış, nefesler tüccar
olmak için bir sınır tanımamış


Geçim
derdi diye bir avuntu
nefesleri esir almış,teknelojide,
her odada baş köşede yerini almış


Açıkcası
hayli tedirginlik yaşadım
Zafiyet adına ne kadar yol
katedmişler tasasının burukluğu tattım


Hayıflanmak
ne çareydi ve fakat
kelam etmek vakti değildi,
içten çöküşü ziyadesiyle anladım


Tabii oldukları
klavuzu hiç tanıyamadım, ameli ve
itikadilik adına bir kayıtsızlıkla karşılaştım


Ne yapmalıydım,
nasıl yol almalıydım
Sevgi adına sanki kurak bir
iklimle karşılaşmıştım, o an inanmadım


Yanıldığıma verdim,
nefsi marazlığım olarak gördüm,
tefekkür etmek niyeti bilmeliydim


Sabır
ve metanette dirilmek
için nasip olan zamana kanaat
edip ve azimle bedelleşmeliydim




Mustafa CİLASUN
 
Üst Alt