MustafaCİLASUN
Özel Üye
Bilmem ki
nasıl kal eylesem
Kalbime düşen hissiyatı
hiç çekinmeden hasretsem
Sinemde
suskun kalmış
sayfaları bir bir aşikar
eylesem ve ibretiyle serinlesem
Saiklerine
eriştikçe gam ve
kederinden arileşsem, hüznü
bir nebze olsun taleplisine devretsem
Ne sakinin
insicamı virandır
Ne mecnunun sevdası
elem zerkeden figandır
Vuslat
ne müthiş bir firkattir,
ruhun ve kalbin ikliminde ki murattır
Nefsim
ne kadar haz etmesede
talim ettirdikçe tabi olacak
ikram-ı tabiattır, zira yaratılmıştır
Köy aklıma
geldikçe imrenirdim
Şehir hayatına nispet yapan
mütebessim bir eda görürdüm
Bakirliğin
özgürce salındığı
sahra olarak telakki
etmeyi her vakit önemserdim
Ve fakat
şahit olunca elan
derinden ürperdim,umut ile
zahiri bir ölçüde nazar etmeye çekindim
Sualim
ne olmuştu bu insanlara
Taklit üzre hakikati reddeden
zanlara,örf adına zehaplara
Asabiyet
her tarafı kuşatmış, kazanmak
için kandırmak maslahat sayılmış
Cami hocası
sanki usanmış, çaresiz
kalmayı marifet yapmış ve
mazaret için yarışmaya başlamış
Hal bilgisi
harap olup, unutulmuş
Sekülerlik adına rekabet revaşlaşmış,
İzan nederler kaygısını kuşanmış
Ne sütün
ve ne de yoğurdun
hası kalmış, nefesler tüccar
olmak için bir sınır tanımamış
Geçim
derdi diye bir avuntu
nefesleri esir almış,teknelojide,
her odada baş köşede yerini almış
Açıkcası
hayli tedirginlik yaşadım
Zafiyet adına ne kadar yol
katedmişler tasasının burukluğu tattım
Hayıflanmak
ne çareydi ve fakat
kelam etmek vakti değildi,
içten çöküşü ziyadesiyle anladım
Tabii oldukları
klavuzu hiç tanıyamadım, ameli ve
itikadilik adına bir kayıtsızlıkla karşılaştım
Ne yapmalıydım,
nasıl yol almalıydım
Sevgi adına sanki kurak bir
iklimle karşılaşmıştım, o an inanmadım
Yanıldığıma verdim,
nefsi marazlığım olarak gördüm,
tefekkür etmek niyeti bilmeliydim
Sabır
ve metanette dirilmek
için nasip olan zamana kanaat
edip ve azimle bedelleşmeliydim
Mustafa CİLASUN