Nisan_Yağmuru
Yeni Üyemiz
NAMAZ ALLAH’IN KANUNLARINA İTAATİ ÖĞRETİR
Namaz, insanların kalplerinde Cenâb-ı Hakkın azamet ve büyüklüğünü yerleştirip devam ettirmek ve akılları ve kalpleri ona döndürmekle Allah’ın emir ve yasaklarına itaat ettirmek için de yegâne îlahî bir vesîledir. Şu âyet-i kerîme de bu hakîkati ifade ediyor: “Şüphe yok ki namaz çirkin işlerden ve günahlardan alıkoyar, (namaz kılarak) Allah’ı zikretmek ise elbette (her şeyden) en büyük olandır.”3
Evet, şartlarına uygun kılınan namaz, ilahî kanunları, insanların kendi hayatlarına tatbik etmelerine bir vesiledir. Zaten insan medenî olduğu cihetle şahsî ve ictimaî hayatını kurtarmak için o kanun-ı İlâhiye muhtaçtır.4 Âyette geçtiği gibi namazın günahları terk ettirmesi, Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına uymak demektir. Bununla birlikte günde beş defa namaz kılarak itaate alışan bir kul elbette Allah’ın diğer bütün emirlerine uymakta da yani harama helale dikkat etmekten tutun da toplumu düzenleyen bütün ilâhî kanunlara kadar itaat etmeye daha büyük bir aşk ve şevk duyacaktır. Hz. Enes (ra)’dan rivâyet ediliyor: “Resûl-i Ekrem (asm) ile beraber namaz kılan Ensar’dan bir genç vardı. Çirkin işlerden hiçbirini bırakmadan işliyordu. Onun o durumu Resulullah’a anlatıldı. Resûl-i Ekrem: ‘Onun namazı ona o çirkin işleri terk ettirecektir’ diye buyurdu. Gerçekten aradan zaman geçmeden o genç tevbe edip halini düzeltti.”
Hem bütün mahlûkat arasında bu mukaddes ibâdeti yapabilecek istidadın insana ihsan edilmesi, namaz kılmanın insanın fıtrî bir vazifesi olduğunu isbat eder. Evet, eşref-i mahlûkat olan insan o yüce mertebeyi ancak ibâdet ve ibâdetlerin en mukaddesi olan namaz ile muhafaza edebilir. Aksi halde o büyük şerefi kaybetmek vardır. İslâmiyet noktasında bu kadar hayati önem taşıyan namaz hakkındaki hükme gelince, namazın farziyetini inkâr eden küfre girer. Tembellikle namazı kazaya bırakan ise günah-ı kebâir işler, fâsık bir mü’min olur.
Yazımızı namazı terk edenin ne kadar zararda olduğunu gösteren bir ayet-i kerime meali ile neticelendiriyoruz:
“(Sonra o günahkârları görünce cehennem zebanileri dediler ki‘Sizi Sakar’a (Cehennemin o dehşetli vadisine) sokan nedir?’
(Onlar şöyle )dediler. ‘(Biz) namaz kılanlardan değildik.’ ”5
Rabb-i Rahimimiz bizleri istediği şekilde namaz kılan kullarından eylesin. Ve rahmetiyle namazlarımızı ve ibâdetlerimizi kabul eylesin.(Âmin)
Kaynaklar:
1.Rum Sûresi, 17-18
2.Cevheretü’t-tevhid Şerhi, s.124
3.Ankebut Sûresi, 45
4.İşârâtü’l-İ’câz, s. 39
5.Müddessir Sûresi, 42–43
Namaz, insanların kalplerinde Cenâb-ı Hakkın azamet ve büyüklüğünü yerleştirip devam ettirmek ve akılları ve kalpleri ona döndürmekle Allah’ın emir ve yasaklarına itaat ettirmek için de yegâne îlahî bir vesîledir. Şu âyet-i kerîme de bu hakîkati ifade ediyor: “Şüphe yok ki namaz çirkin işlerden ve günahlardan alıkoyar, (namaz kılarak) Allah’ı zikretmek ise elbette (her şeyden) en büyük olandır.”3
Evet, şartlarına uygun kılınan namaz, ilahî kanunları, insanların kendi hayatlarına tatbik etmelerine bir vesiledir. Zaten insan medenî olduğu cihetle şahsî ve ictimaî hayatını kurtarmak için o kanun-ı İlâhiye muhtaçtır.4 Âyette geçtiği gibi namazın günahları terk ettirmesi, Cenâb-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına uymak demektir. Bununla birlikte günde beş defa namaz kılarak itaate alışan bir kul elbette Allah’ın diğer bütün emirlerine uymakta da yani harama helale dikkat etmekten tutun da toplumu düzenleyen bütün ilâhî kanunlara kadar itaat etmeye daha büyük bir aşk ve şevk duyacaktır. Hz. Enes (ra)’dan rivâyet ediliyor: “Resûl-i Ekrem (asm) ile beraber namaz kılan Ensar’dan bir genç vardı. Çirkin işlerden hiçbirini bırakmadan işliyordu. Onun o durumu Resulullah’a anlatıldı. Resûl-i Ekrem: ‘Onun namazı ona o çirkin işleri terk ettirecektir’ diye buyurdu. Gerçekten aradan zaman geçmeden o genç tevbe edip halini düzeltti.”
Hem bütün mahlûkat arasında bu mukaddes ibâdeti yapabilecek istidadın insana ihsan edilmesi, namaz kılmanın insanın fıtrî bir vazifesi olduğunu isbat eder. Evet, eşref-i mahlûkat olan insan o yüce mertebeyi ancak ibâdet ve ibâdetlerin en mukaddesi olan namaz ile muhafaza edebilir. Aksi halde o büyük şerefi kaybetmek vardır. İslâmiyet noktasında bu kadar hayati önem taşıyan namaz hakkındaki hükme gelince, namazın farziyetini inkâr eden küfre girer. Tembellikle namazı kazaya bırakan ise günah-ı kebâir işler, fâsık bir mü’min olur.
Yazımızı namazı terk edenin ne kadar zararda olduğunu gösteren bir ayet-i kerime meali ile neticelendiriyoruz:
“(Sonra o günahkârları görünce cehennem zebanileri dediler ki‘Sizi Sakar’a (Cehennemin o dehşetli vadisine) sokan nedir?’
(Onlar şöyle )dediler. ‘(Biz) namaz kılanlardan değildik.’ ”5
Rabb-i Rahimimiz bizleri istediği şekilde namaz kılan kullarından eylesin. Ve rahmetiyle namazlarımızı ve ibâdetlerimizi kabul eylesin.(Âmin)
Kaynaklar:
1.Rum Sûresi, 17-18
2.Cevheretü’t-tevhid Şerhi, s.124
3.Ankebut Sûresi, 45
4.İşârâtü’l-İ’câz, s. 39
5.Müddessir Sûresi, 42–43