Menderes Çankaya'ya çıkacaktı, darağacına çıktı!

MURATS44

Özel Üye
http://cdn3.yazete.com/store/img/menderes-1437082-465x309.jpg

Tarihte bugün 17 Eylül, Adnan Menderes isminde bayraklaşan demokrasimizin matem günüdür. 27 Mayıs darbesi nedeniyle 17 Eylül 1961 de idam edilen dönemin eski başbakanı Adnan Menderes ölümünün 53’üncü yılında kabri başında anıldı.



Menderes'in idamın yıl dönümünde Adnan Menderes Demokrasi Platformu bir mesaj yayınladı.
Mesajda şu ifadeler kullanıldı;
İtilip kakılmış milyonların gür sesi olarak 1946’da “Yeter söz Milletindir!” diyerek yola çıkan Merhum Menderes 1950’de yılların tek parti zihniyetini tarihe gömerek gümbür gümbür iktidara gelmiş, on yılda yeniden Büyük Türkiye’ye doğru ilerlerken siyasi hayatımızın Kerbela’sı olan lanetli 27 Mayıs darbesiyle yolu kesilmiştir.
27 Mayıs, Milletimizle Menderes arasındaki sevgiden çıldıran vesayetçi jakoben zümrenin iki sevgiliyi birbirinden ayırma operasyonudur.

İşin garip tarafı bu operasyonu yapanların da sonrasında ne yapacaklarını bilmemeleridir. 27 Mayıs’ın Cunta Lideri İsmet Paşa’ya koşarak “Paşam emirleriniz bizim için peygamber buyruğudur” diyebilmiştir. Paşa da sorulduğunda “Darbenin ne içindeyim ne dışındayım” diyebilmiştir.
Tarihimize kara bir leke olarak geçen bu darbe ile önce hukuk katledilmiştir. Çünkü ortada ne bir suç ne bir ceza ne de cezayı verecek merci vardır. Ortada sadece “Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor” diyen düzmece bir mahkeme ile işlenen birçok siyasi cinayet vardır.


Bugün şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki Adnan Menderes Aziz Miletimizin gönüllerindeki 4. Cumhurbaşkanımızdır. Kim ne derse desin O bizim ebedi Başvekil ve ebedi Cumhur Reis’imizdir.
17 Eylül 1960’da Menderes’in boynuna geçirilen yağlı ilmek aslında Milletimize, O’nun iradesine, milli, manevi değerlerine, geleceğiyle ilgili ümitlerine, birliğine, beraberliğine ve demokrasiye geçirilmiştir.
17 Eylül Adnan Menderes isminde bayraklaşan demokrasimizin matem günüdür.
Toprağa düşen cemrelerimizi sonsuz bir acı ve özlemle, Cenab-ı Hakk’tan rahmet niyazıyla Fatiha, Yasin, ve Hatm-i Şerif’lerle bir kere daha anıyoruz.
Darağacına yürürken “Devletim ve Milletime ebedi saadetler dilerim, kimseye dargın değilim” deyip ölümü korkutan yiğitliğiyle Zeybeğim bu Millet Seni ebediyen sevecek ve aziz hatıranı yaşatacaktır.


 

MURATS44

Özel Üye
TRT Türk ekranlarında yayınlanan Manşetten programında Betül Soysal Bozdoğan'ın konuğu olan İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Köni, Mısır cunta mahkemesinin idamlarla ilgili verdiği kararların toplumu korkutma yoluyla şekillendirme amacı güttüğünü belirtti.

stargazetesi.com'da yer alan habere göre; Türkiye'de yaşanan 27 Mayıs darbesini de hatırlatan Köni “Askeriyenin büyük bir kısmı, halk ve İsmet İnönü Adnan Menderes’in asılması taraftarı değildi. Menderes’in Rusya ile işbirliği yapması Amerika’yı rahatsız etti ve bu idamı destekleyen taraf haline getirdi” dedi.
ERMENi LOBiSi BÜYÜK BiR HAZIRLIK İÇERiSiNDEYDI
B.S.B: Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda gerek Ermeni meselesi olsun, gerekse Aleviler hususunda AK Parti'nin politikalarında yeni açılım beklentileri oluştu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
H.K: Katılıyorum. Seçimlerin akabinde Ermenistan'a verilen mesajın devamının getirilmesi
gerekiyor. 1915'in 100. yıl dönümü hasebiyle Ermeni lobisi büyük bir hazırlık içerisindeydi.
Biz bu duyumu aldık. Obama'nın soykırım kelimesini kullanması alinde pek çok Amerikan
eyaleti Türkiye ile bütün ticari ilişkilerini kesecekti. Bu sebeple bir adım atılması gerekiyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız da Ermenistan'a futbol maçı seyretmeye giderek barışa katkı sağlamıştı. Türkiye, Ermeni meselesinde akademik anlamda güçlü. Ancak bize karşı yürütülen propagandalar çok yoğun. Biz de bu duruma karşı kendimizi daha iyi ifade edebilmeliyiz ve diplomatik gücümüzü kullanmalıyız.
Amerika Gülen’e Dini Lider Olarak Sığınma Hakkı Vermiş Olabilir
B.S.B: Gülen'in iadesinin hukuki boyutu hakkında ne söyleyeceksiniz?
H.K: Bu hususta Amerika ile Türkiye arasında suçluların iadesi hususunda imzalanmış olan antlaşmalara dikkat etmeliyiz. Bizim suç kabul ettiğimiz olayın Amerika tarafından da suç olarak
nitelendirilmesi zorunluluğu var. Ayrıca Amerika'nın anayasası gereği kuruluşundan beri uyguladığı dini liderleri vizesiz olarak ülkeye kabul etme durumu mevcut. Gülen'e de bu duruma göre hareket ettiklerini düşünüyorum.
B.S.B: Alman cumhurbaşkanının ODTÜ'de yaptığı konuşma iç politikamıza müdahale algısı oluşturdu.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
H.K: Ekonomik yönden güçlü devletlerin, kendilerinden daha zayıf olduğunu düşündükleri devletlere

karşı böyle eğilimleri olabiliyor. Dikkat ederseniz, Türkiye'de seçimi kazanan kişiler Amerika ziyaretinde bulunur. Bu durum da, batı devletlerinde bizim gibi ülkelere nasihat verme hakları olduğu algısı oluşturuyor. Ancak reaksiyon gördüklerinde geri çekilirler.
B.S.B: Aynı güçlü ülkelerin Mısır'daki idamlar karşısındaki sessizliğini neye bağlıyorsunuz?
H.K: Büyük patron (Amerika) olayı hem kınıyor hem de General Sisi ile Silah satış antlaşması
yapıyor. Demokrasi, Amerikan halkı için var olan bir kavramdır. Dünyanın geri kalanında durumun ne olduğunun önemsendiğini zannetmiyorum.
MÜEBBET HAPİS TEK BAŞINA YETERLİ OLMAYABİLİYOR
Çocuk cinayetleri ise, son günlerde gündemi işgal eden bir diğer konu. Hunharca öldürülen minikler için toplumdan yükselen ortak tepki çoğunlukla idamın geri getirilmesi yönünde. Peki bu mümkün mü? Hukukçu kimliği ile tanınan Profesör, cinayetlerinin engellenmesi hususunda atılabilecek adımlar konusunda şöyle konuştu: "Müebbet hapis tek başına yeterli olmayabiliyor, suçlu 20 yıl sonra cezaevinden çıkabiliyor. Bu durumlar için getirilebilecek çözüm ağırlaştırılmış müebbet cezası olabilir."
B.S.B: Toplumda duygusal bir reaksiyon oluştu ve verilen cezaların yetersizliği tartışılıyor. İdamın geri gelmesi hukuken mümkün olabilir mi?
H.K: Müebbet konusunda ağırlaştırma getirilebilir. Çift müebbet cezası verilebilir. Aksi takdirde suçlu
20 yıl sonra serbest kalabiliyor. Cezanın caydırıcılığı olmak zorunda.
 
Üst Alt