MAGNESİA ANTİK KENTİ
Magnesia antik kenti, efsaneye göre Apollon’un yol göstermesi sonucunda Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından kurulmuştur. Apollon’un kehaneti ve yol göstermesi üzerine Anadolu’ya gelen Magnetlerin kurdukları ilk Magnesia’nın yeri bilinmemektedir.
Efsaneye göre Magnetler, Leukippos adındaki efsanevi liderin öncülüğünde ve Apollon’un kehanetiyle Girit adası üzerinden Anadolu’ya geliyorlar. O dönemde körfez olan bugünkü Bafa Gölü ve Samsun Dağı tarafından karaya çıkıyorlar. Sonradan Magnesia adını alacak olan Mandrolytia kentini ele geçiriyorlar.
12. yüzyıla kadar kent birçok krallık ve devletin eline geçiyor. 12. yüzyılda da Menderes nehrinin taşkınları nedeniyle oluşan salgın hastalıklara dayanamayan halk şehri terk ediyor. Bugünkü Magnesia Thorax (Gümüş dağı) eteğinde, Menderes nehrinin bir kolu olan Gümüşçay (Lethaios) kenarında kurulmuştur. Diodor, Menderes Nehrinin sürekli yatak değiştirip taşması sonucu meydana gelen salgın hastalıklar ve Pers tehlikesine karşı Atinalı Thibron’un kenti M.Ö. 400-399 taşıdığını yazmaktadır. Büyük bir olasılıkla Thibron yeni bir kent olmaktan çok, Magnesia kenti sakinlerini bugünkü Magnesia’nın eteklerinde Thorax (Gümüş) Dağı’nın eteklerinde Leukophyr’e getirmiş ve orada korumuş olmalıdır. Bu nedenle bugünkü Magnesia’ yı da daha sonraki bir dönemde kurulmuş saymak doğru olacaktır.
Yeni Magnesia çevresi surla çevrili, ızgara planlı cadde ve sokak sistemine sahip bir kentti. Priene, Ephesos ve Tralleis üçgeni arasında ticari ve stratejik açıdan önemli bir konuma sahipti. Magnesia’nın zamanımızdaki ünü; tasarım ve uygulamalarıyla günümüze kadar ulaşmış olan mimar Hermogenes’ten kaynaklanmaktadır.
1994-2001 yılları arasında Artemis kutsal alanında yürütülen kazı çalışmaları sonucunda tapınağın önündeki altar ile agora arasında mermer döşemeli tören alanı ortaya çıkartılmıştır.
Törenlere katılacak dernek yada grupların duracakları yerleri belirten “Topos” yer yazıtları, alanın iki yanını sınırlayan döşeme blokları üzerinde yer almaktadır. Kutsal alanı çevreleyen stoadan bölümler ortaya çıkartılmıştır. Magnesia’nın diğer önemli yapılarından biri de bugün mil altında kalarak ortadan kaybolmuş olan agorasıdır. Agoraya, Artemis kutsal alanından kutsal bir kapıdan girilir. Propylon tümüyle ortaya çıkartılmıştır.Antik kentte, kazı çalışmaları hala devam ediyor. Şehrin ancak çok az bir bölümü gün yüzüne çıkartılabilmiş. 1800’lü yıllarda yabancı arkeologların yaptıkları kazı çalışmaları sonucunda, birçok eser yurt dışına kaçırılmış.
1989-2001 yılarında yapılan kazı çalışmaları sonucu Homeros’un “Odyseia” adlı eserinden tanıdığımız köpek bacaklı Skylla’nın macerasını anlatan kabartmalarla betimlenmiş başlıkların kullanıldığı Roma dönemine ait “Çarşı Bazilikası” olduğu anlaşılmıştır.
Dini amaçlı törenlerde kullanılmak üzere yapılmakta iken heyelan nedeniyle yarım kalmış bir yapı olan Theatron, 32 kişilik Latrina (genel tuvalet) ile birlikte Magnesia’nın önemli yapıları arasında yerini almıştır. Magnesia’da bugün kısmen görülebilen diğer yapılar arasında ise, Milet’teki Faustina Hamamının bir kopyası olan hamam, Odeon, Stadion, spor ağırlıklı bir eğitim merkezi olan Gymnasion, Roma tapınağı, Bizans suru ve 5. yy.a ait enine planlı Çerkez Musa Camii sayılabilir.
Magnesia Antik Kenti Nerededir?
Magnesia Antik Kenti, Aydın’a 45 km uzaklıktaki Germencik İlçesi’nin Tekin Mahallesi’nde bulunuyor. Ortaklar-Söke karayolu üzerinde Gümüşçay kenarında yer alıyor.