faruk islam
Özel Üye
Azâb'ın Gelişi
"Emrimiz geldiğinde altlarını üstlerine getirdik. Balçıktan pişirilmiş ufak taşları üstlerine yağdırdık. Bunlar Rabbin tarafından damgalanmışlardı. Böyle azap zalimlerden uzak olmaz." (Hûd; 82-83)
"Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, uyarılmayı kabul etmeyenlerin yağmuru ne fenadır." (Şuarâ; 173)
Azap muhtemelen bir yanardağın patlaması ve şiddetli bir deprem şeklinde geldi. Deprem, Sodomluları ve Ürdünlüleri yerle bir etti. Yanardağın patlaması yüzünden de sıcak ve yanan taşlar yağdı. Burada balçıktan pişirilmiş taşlardan, volkanın bünyesindeki buhar ve kaynayan maddelerin karışımıyla ortaya çıkan lav ve taşlar kastedilmiş olsa gerek. Nitekim bu deprem ve volkanik patlamanın belirtileri hâlâ Lût gölünün çevresinde bulunmaktadır.
"Fakat orada, Müslümanlardan, bir haneden başkasını bulamadık." (Zâriyât; 36)
Bütün ülkede ve millette İslâm ve imanın nuruyla aydınlanmış olan tek bir ev vardı, o da Hz. Lût (a.s.)'undu. Diğer herkes fısk ve fücura yakalanmıştı. Bundan dolayıdır ki, Cenâb-ı
sadece o ev ve onun sakinlerini kurtardı ve diğerlerine büyük azâbını göndererek onların varlığını temelden sildi.
Olayın Ayrıntıları
Lût kavmine gelen ilâhî azâbın ayrıntıları İncil'de, eski Elence, ve Lâtince eserlerde vardır. Ayrıca zamanımızda yapılan çeşitli tarihî, arkeolojik ve jeolojik araştırma ve incelemeler bu olaya ışık tutmaktadır. Bunların özelini aşağıda sunuyoruz.
Lût Gölü veya Ölü Deniz'in güneyinde ve doğusunda bugün tamamıyla ıssız kalan bölgelerde birçok eski yerleşim merkezlerinin kalıntıları ve izleri vardır. Bunlardan, bu bölgenin vaktiyle hayli kalabalık bir nüfusa sahip olduğu anlaşılıyor. Halbuki, bu bölge bu kadar bir insan kitlesini cezp edecek fiziksel güzelliğe haiz değildir. Ağaçlar, yeşil sahalar veya sulu yerler çok azdır. Arkeologlara göre, bu bölge gelişme ve refahının en yüksek düzeyine M.Ö. 2300 ilâ M.Ö. 1900 dönemi arasında erişmiştir. Tarihçiler ise Hz. İbrahim (a.s.)'in M.Ö. 2000 civarında yaşamış olduğunu tahmin ediyorlar. Bu bakımdan, bu bölgenin en iyi dönemini Hz. İbrahim ile yeğeni Hz. Lût devrinde yaşadığını kabul edebiliriz.
Ürdün'ün, nüfusu en çok ve her tarafı yemyeşil olan bölgesi, İncil'de Sodom adıyla geçen vadiydi. Nitekim, bu konuda İncil'de şu satırlara rastlıyoruz. "Cenab-ı
, Sodom ile Gomore'yi mahvetmeden önce buralar Bağ (Aden) ve Mısır gibi mamur bölgeler idi." (Doğum XIII, 10). Bugünkü arkeolog ve bilim adamlarına göre bu mamur ve yemyeşil bölge, Ölü Deniz'e gömülmüştür. Arkeolog ve bilim adamlarının bu neticeye varmaları için bazı sebepler vardır. Araştırmalar göstermiştir ki eski çağlarda Ölü Deniz veya Lût Gölü, güney tarafında bugünkü kadar geniş değildi. Ürdün'ün El-Kürk kasabasının karşısında batıda bu gölde, "El-Lissan" adında küçük bir yarımada vardır. Tahminlere göre, eski çağlarda Ölü Deniz'in sınırları buraya kadardı. Bunun güneyindeki gölün bir bölümü yemyeşil vadi idi. Bu vadide Lût kavminin yaşadığı Sodom şehrinin yanı sıra Gomore, Adma, Sanbuyem ve Zogr kentleri de vardı. M.Ö. 2000 yıllarında şiddetli bir deprem bu vadinin çökmesine ve üstüne Ölü Deniz veya Lût Gölünün sularının dolmasına yol açtı. Nitekim, bugün dahi buraları, gölün en alçak yeridir. Roma devrinde ise buralarda gölün derinliği o kadar azdı ki, İnsanlar El-Lissan'dan batı yakasına kadar yürüyerek geçebiliyorlardı. O zamana kadar güney yakası boyunca gömülen orman ve sazlıklar açıkça görülebiliyordu. Hatla buralardan geçenler göle bazı binaların girmiş olabileceğinin işaretlerini görebiliyorlardı.
İncil'den, eski Elence ve Lâtince eserlerden bu bölgede yer yer petrol ve asfalt (maden zifti) kuyularının bulunduğu anlaşılıyor. Bazı yerlerden tabii gaz da çıkardı. Jeologlar bugün de bu bölgenin yeraltı kaynakları arasında petrol ve gazın başta geldiğini belirtiyorlar. Jeolog ve deprem uzmanlarının bulgularına göre şiddetli yer sarsıntıları yüzünden petrol, maden zifti ve gaz patlayarak etrafa yayıldılar. İncil'in ifadesine göre, Ürdün ve Sodom'un büyük bir felakete uğradığı haberini aldıktan sonra Habron'dan bölgeye gelen Hz. İbrahim (a.s.) buradan, tıpkı bir fırından çıkan dumanlar gibi duman çıktığını gördü. (Doğum, XIX, ayet: 28).
Kur'ân-ı Kerîm'de Lût kavminin
'ın gazap ve azabına uğradığı memleketin, açık bir alamet veya işaret olarak bırakıldığı buyurulmuştur. Bu açık işaretlen Ölü Deniz veya Lût gölünün kastedildiği anlaşılıyor. Kur'ân-ı Kerîm'de Mekke'li kâfirlerin bu açık işaretten ders almaları istenmiştir:
"İşte bunda, feraset ehline ibret ve kudretimize delâlet vardır, O yerler yolun üzerindedir. Bunda mü'minler için ibretler vardır." (Hicr; 75-77)
"Elbette siz sabahları onların yerlerine uğrarsınız. Geceleyin de uğrarsınız. Halâ akıllanmaz mısınız?" (Sâffât; 137-138)
Son Buluşlar
Çağımızda, Ölü Deniz veya Lût Gölü'nün güney kısmının, şiddetli bir zelzele sonucu yerin çökmesiyle ortaya çıktığı ittifakla kabul ediliyor. Çöken kısmın, Ürdün memleketinin bir bölümüne ait olduğu ve bunun bir şehrinin Sodom olduğu da çoğunlukla kabul ediliyor. Gölün güney kısmında suların altında bazı yerleşim merkezlerinin kalıntılarına rastlanmıştır. Son zamanlarda dalgıçlar bu bölgeye dalarak tarihi kalıntıları bulmaya teşebbüs etmişlerdir. Fakat bu hususta henüz müsbet bir netice elde edilmemiştir.
"Ve orada, elemli azaptan korkanlar için (
'ın kudretine delâlet eden) alâmet de bıraktık..." (Zâriyât; 37)
Burada bahsedilen alâmet, Lût Gölünün güney kısmıdır ki, bugün de büyük bir medeniyete mezar olduğunun hikâyesini dile getirmektedir. Arkeologlara göre şiddetli deprem, Lût kavminin önde gelen şehirlerinin çökmesine, üstlerine de gölün suyunun gelmesine yol açmıştır. El-Lissan adlı küçük yarımadanın güneyindeki bölümün sonradan ortaya çıktığı da derhal anlaşılıyor. 1965'te Amerikalı arkeologlardan oluşan bir ekip, kazılar sırasında, El-Lissan yarımadasında büyük bir mezarlığı ortaya çıkarmıştır. Bu mezarlıkta 20 binden fazla mezarın bulunduğu tesbit edilmiştir. Bundan, yakın bir yerde büyük bir şehrin bulunduğu tahmini kuvvet kazanmıştır. Bu buluş ayrıca, söz konusu şehrin yere battığı tezini de güçlendiriyor. Çünkü görünürde zamanımızda bu bölgede başka kalabalık herhangi bir yerleşim bölgesi yoktur. Lût gölünün güney kısmında büyük bir felaketin belirtileri de, büyük kara lekeleri, yanmış taşlar soğumuş lavlar, petrol, mazot ve tabii gaz kalıntıları şeklinde de bulunuyor. İnsan burada bir gün kıyametin koptuğunu anlıyor.
"Emrimiz geldiğinde altlarını üstlerine getirdik. Balçıktan pişirilmiş ufak taşları üstlerine yağdırdık. Bunlar Rabbin tarafından damgalanmışlardı. Böyle azap zalimlerden uzak olmaz." (Hûd; 82-83)
"Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki, uyarılmayı kabul etmeyenlerin yağmuru ne fenadır." (Şuarâ; 173)
Azap muhtemelen bir yanardağın patlaması ve şiddetli bir deprem şeklinde geldi. Deprem, Sodomluları ve Ürdünlüleri yerle bir etti. Yanardağın patlaması yüzünden de sıcak ve yanan taşlar yağdı. Burada balçıktan pişirilmiş taşlardan, volkanın bünyesindeki buhar ve kaynayan maddelerin karışımıyla ortaya çıkan lav ve taşlar kastedilmiş olsa gerek. Nitekim bu deprem ve volkanik patlamanın belirtileri hâlâ Lût gölünün çevresinde bulunmaktadır.
"Fakat orada, Müslümanlardan, bir haneden başkasını bulamadık." (Zâriyât; 36)
Bütün ülkede ve millette İslâm ve imanın nuruyla aydınlanmış olan tek bir ev vardı, o da Hz. Lût (a.s.)'undu. Diğer herkes fısk ve fücura yakalanmıştı. Bundan dolayıdır ki, Cenâb-ı
Olayın Ayrıntıları
Lût kavmine gelen ilâhî azâbın ayrıntıları İncil'de, eski Elence, ve Lâtince eserlerde vardır. Ayrıca zamanımızda yapılan çeşitli tarihî, arkeolojik ve jeolojik araştırma ve incelemeler bu olaya ışık tutmaktadır. Bunların özelini aşağıda sunuyoruz.
Lût Gölü veya Ölü Deniz'in güneyinde ve doğusunda bugün tamamıyla ıssız kalan bölgelerde birçok eski yerleşim merkezlerinin kalıntıları ve izleri vardır. Bunlardan, bu bölgenin vaktiyle hayli kalabalık bir nüfusa sahip olduğu anlaşılıyor. Halbuki, bu bölge bu kadar bir insan kitlesini cezp edecek fiziksel güzelliğe haiz değildir. Ağaçlar, yeşil sahalar veya sulu yerler çok azdır. Arkeologlara göre, bu bölge gelişme ve refahının en yüksek düzeyine M.Ö. 2300 ilâ M.Ö. 1900 dönemi arasında erişmiştir. Tarihçiler ise Hz. İbrahim (a.s.)'in M.Ö. 2000 civarında yaşamış olduğunu tahmin ediyorlar. Bu bakımdan, bu bölgenin en iyi dönemini Hz. İbrahim ile yeğeni Hz. Lût devrinde yaşadığını kabul edebiliriz.
Ürdün'ün, nüfusu en çok ve her tarafı yemyeşil olan bölgesi, İncil'de Sodom adıyla geçen vadiydi. Nitekim, bu konuda İncil'de şu satırlara rastlıyoruz. "Cenab-ı
İncil'den, eski Elence ve Lâtince eserlerden bu bölgede yer yer petrol ve asfalt (maden zifti) kuyularının bulunduğu anlaşılıyor. Bazı yerlerden tabii gaz da çıkardı. Jeologlar bugün de bu bölgenin yeraltı kaynakları arasında petrol ve gazın başta geldiğini belirtiyorlar. Jeolog ve deprem uzmanlarının bulgularına göre şiddetli yer sarsıntıları yüzünden petrol, maden zifti ve gaz patlayarak etrafa yayıldılar. İncil'in ifadesine göre, Ürdün ve Sodom'un büyük bir felakete uğradığı haberini aldıktan sonra Habron'dan bölgeye gelen Hz. İbrahim (a.s.) buradan, tıpkı bir fırından çıkan dumanlar gibi duman çıktığını gördü. (Doğum, XIX, ayet: 28).
Kur'ân-ı Kerîm'de Lût kavminin
"İşte bunda, feraset ehline ibret ve kudretimize delâlet vardır, O yerler yolun üzerindedir. Bunda mü'minler için ibretler vardır." (Hicr; 75-77)
"Elbette siz sabahları onların yerlerine uğrarsınız. Geceleyin de uğrarsınız. Halâ akıllanmaz mısınız?" (Sâffât; 137-138)
Son Buluşlar
Çağımızda, Ölü Deniz veya Lût Gölü'nün güney kısmının, şiddetli bir zelzele sonucu yerin çökmesiyle ortaya çıktığı ittifakla kabul ediliyor. Çöken kısmın, Ürdün memleketinin bir bölümüne ait olduğu ve bunun bir şehrinin Sodom olduğu da çoğunlukla kabul ediliyor. Gölün güney kısmında suların altında bazı yerleşim merkezlerinin kalıntılarına rastlanmıştır. Son zamanlarda dalgıçlar bu bölgeye dalarak tarihi kalıntıları bulmaya teşebbüs etmişlerdir. Fakat bu hususta henüz müsbet bir netice elde edilmemiştir.
"Ve orada, elemli azaptan korkanlar için (
Burada bahsedilen alâmet, Lût Gölünün güney kısmıdır ki, bugün de büyük bir medeniyete mezar olduğunun hikâyesini dile getirmektedir. Arkeologlara göre şiddetli deprem, Lût kavminin önde gelen şehirlerinin çökmesine, üstlerine de gölün suyunun gelmesine yol açmıştır. El-Lissan adlı küçük yarımadanın güneyindeki bölümün sonradan ortaya çıktığı da derhal anlaşılıyor. 1965'te Amerikalı arkeologlardan oluşan bir ekip, kazılar sırasında, El-Lissan yarımadasında büyük bir mezarlığı ortaya çıkarmıştır. Bu mezarlıkta 20 binden fazla mezarın bulunduğu tesbit edilmiştir. Bundan, yakın bir yerde büyük bir şehrin bulunduğu tahmini kuvvet kazanmıştır. Bu buluş ayrıca, söz konusu şehrin yere battığı tezini de güçlendiriyor. Çünkü görünürde zamanımızda bu bölgede başka kalabalık herhangi bir yerleşim bölgesi yoktur. Lût gölünün güney kısmında büyük bir felaketin belirtileri de, büyük kara lekeleri, yanmış taşlar soğumuş lavlar, petrol, mazot ve tabii gaz kalıntıları şeklinde de bulunuyor. İnsan burada bir gün kıyametin koptuğunu anlıyor.