La ilahe illallah'i bozacak şeyler

faruk islam

Özel Üye
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Lâ İlâhe İllallah'ı Bozacak Şeyler
Günümüz Toplumlarında Yaygın Olan Küfür Çeşitlerinden Bazılarına Örnekler:
1 - Allah-u Teâlâ'nın varlığını ve Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in risaletini inkar etmek.
2 - Reislere, efendilere, ileri gelenlere, yöneticilere, emirlere, alimlere, helali haram, haramı helal kıldıklarında ve Allah-u Teâlâ'nın şeriatine muhalefet ederek kanunlar koyduklarında onlara itaat etmek suretiyle ibadet etmektir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
اتَّخَذُواْ أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُواْ إِلاَّ لِيَعْبُدُواْ إِلَهًا وَاحِدًا لاَّ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
"Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini (yani din adamlarını) ve Meryem oğlu Mesihi rab edindiler. Oysa tek olan Allah’ tan başkasına ibadet etmemekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. Allah koştukları eşlerden münezzehtir." (Tevbe: 31)
Bir gün Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu ayeti kerimeyi okuduğu sırada daha önce hristiyan iken sonradan İslam’la şereflenen Adiyy İbn Hatem Radıyallahu Anhu (boynunda haç olduğu halde) Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanına girdiğinde bu ayeti kerimeyi duyunca Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e:
"Onlara ibadet etmiyorlar ki" dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Onlar Allah-u Teâlâ'nın helal kıldığı birşeyi haram, haram kıldığı bir şeyi helal kıldıkları zaman onlara itaat etmiyorlar mı?"
diye sorunca Adiyy İbn Hatem:
"Evet" dedi.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"İşte böylece onlara ibadet ediyorlar"buyurdu.
(Cem'ul-Fevaid: Tefsir bah.) (Tirmizi Hadis No:3095 Bu hadisi Tirmizi 3095, El-Hüseyin b. Yezid an Abdisselam an Zeyd b. Sellam an Ebi sellam ani'n Nu'man asl-l senedi ile tahriç etti. Ahmed de rivayet etti Tirmizi de hasen dedi.)

3 - Allah-u Teâlâ'ya, Rasulüne ve İslam dinine, milletine sövmek, Allah-u Teâlâ'nın ayetleri, kitapları, rasulleri ile alay etmek.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَن تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِم قُلِ اسْتَهْزِئُواْ إِنَّ اللّهَ مُخْرِجٌ مَّا تَحْذَرُونَ وَلَئِن سَأَلْتَهُمْ لَيَقُولُنَّ إِنَّمَا كُنَّا نَخُوضُ وَنَلْعَبُ قُلْ أَبِاللّهِ وَآيَاتِهِ وَرَسُولِهِ كُنتُمْ تَسْتَهْزِئُون لاَ تَعْتَذِرُواْ قَدْ كَفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ إِن نَّعْفُ عَن طَآئِفَةٍ مِّنكُمْ نُعَذِّبْ طَآئِفَةً بِأَنَّهُمْ كَانُواْ َمُجْرِمِينَ
"İkiyüzlüler, kalplerinde olanı haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım. Allah çekindiğiniz şeyi ortaya koyacaktır. Onlara soracak olursan: "Biz and olsun ki eğlenip oynuyorduk" diyecekler. De ki: "Allah’la, ayetleriyle, rasulüyle mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin. İnandıktan sonra küfre girdiniz. İçinizden bir topluluğu affetsek bile, suçlarından ötürü bir topluluğa da azab ederiz." (Tevbe: 64-66)
4 - Taguta muhakeme olmak.
Tagut ise; Allah-u Teâlâ'nın şeriatinden ve kanunundan alınmayan her çeşit şeriat ve kanundur. Tıpkı çağdaş hüküm koyucuların kanunları ve cahiliye adet, alışkanlık, örf, töre gibi haller...
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا
"Rabbine andolsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı kalplerinde bir sıkıntı duymadan kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar." (Nisa: 65)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُواْ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُواْ إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُواْ أَن يَكْفُرُواْ بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلاَلاً بَعِيدًا
"Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor." (Nisa: 60)
5 - Allah-u Teâlâ'nın indirdiğinden başkasıyla hükmetmek.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
"Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 44)
6 - Sihir. Onu öğrenmek, öğretmek, yapmak veya ona rıza göstermek ve onu kabul etmek.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَاتَّبَعُواْ مَا تَتْلُواْ الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَكِنَّ الشَّيْاطِينَ كَفَرُواْ يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولاَ إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلاَ تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُم بِضَآرِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلاَّ بِإِذْنِ اللّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلاَ يَنفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُواْ لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْاْ بِهِ أَنفُسَهُمْ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ
"Şeytanların, Süleyman’ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman kafir değildi. Ama insanlara sihri öğreten şeytanlar kafir olmuşlardı. Babil’de Harut ve Marut denilen iki meleğe bir şey indirilmemiştir. Bu ikisi: "Biz sadece imtihan ediyoruz, sakın küfre girme" demedikçe kimseye bir şey öğretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek faydalı olmayacak şeyler öğreniyorlardı. Andolsun ki onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke bilselerdi." (Bakara: 102)
7 - Kafirlere dost olmak, onları sevmek, onları batılda desteklemek, müslümanlara ve müslümanların topraklarına hakim olmak için onlara yardımcı olmak, onların partilerine, cemaatlerine, laiklik, vatancılık, ırkçılık, halkçılık ve bunlardan başka nizamlarına katılmak.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
لاَّ يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُوْنِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللّهِ فِي شَيْءٍ إِلاَّ أَن تَتَّقُواْ مِنْهُمْ تُقَاةً وَيُحَذِّرُكُمُ اللّهُ نَفْسَهُ وَإِلَى اللّهِ الْمَصِيرُ
"Mü’minler mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah’tan bekleyebileceği hiçbir şey yoktur. Ancak onlardan sakınmanız hali (takiyye) müstesnadır. Sonunda dönüş ancak Allah’a’ dır." (A-li İmran: 28)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَتُرِيدُونَ أَن تَجْعَلُواْ لِلّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُّبِينًا
"Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da kafirleri dostlar edinmeyin. Yoksa siz Allah’a sizin üzerinize apaçık bir delil mi kılmanızı istiyorsunuz." (Nisa: 144)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُون وَمَن يَتَوَلَّ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ فَإِنَّ حِزْبَ اللّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الَّذِينَ اتَّخَذُواْ دِينَكُمْ هُزُوًا وَلَعِبًا مِّنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَالْكُفَّارَ أَوْلِيَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ َ
"Doğrusu sizin veliniz Allah, O’nun rasulü ve mü’minlerdir. Öyle ki onlar namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar rüku ederler. Her kim Allah’ı, O’nun rasulünü ve iman edenleri dost edinirse işte o Allah’ın hizbindendir. Galib gelecek olan da onlardır. Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitab verilenlerden dinlerini eğlence ve oyun edinip kafir olanları dostlar edinmeyin. Eğer mü’min iseniz Allah'dan sakının." (Maide: 55-57)
Bir insan bu ve bunlardan başka küfür çeşitlerinden bir tanesini işleyecek olursa, işte o kimse; Lâ ilâhe illallah’ı günde bin kere bile söylese, yüzlerce rekat namaz kılsa, günlerce oruç tutsa, cihad etse ve itaat çeşitlerinden herhangi birini yapsa bile İslam’dan çıkar. Ta ki küfre girdiği meseleden dönüp tevbe edinceye kadar...ALINTI
 
Üst Alt