Kütüphane Nedir? Kütüphane Türleri nelerdir?
Kütüphane anlamına gelen ve genellikle Batı dünyasında yaygın olarak kullanılan ‘bibliothek’ kelimesinin aslı Eski Yunancadır ve biblion kitap, theke saklandığı yer demektir.
Türkçedeki kütüphane ise, Farsça ve Arapça kökenli kütüb (kitaplar) ile Farsça hane (ev) kelimelerinden türemiştir ve kitapların evi anlamına gelmektedir . Her iki dilde de kütüphane terimi, kitapların saklandığı yer anlamında kullanılmaktadır.
“Kütüphaneler, elde edilen bilginin toplanması, depolanması ve dağıtılması fonksiyonlarını gören hizmet işletmeleridir”
Toplumsal gereksinimleri karşılamak için kurulan kütüphaneler, her türlü kayıtlı bilgi kaynağını bilgi gereksinimi olan kullanıcıya etkin biçimde sunar böylece bağlantı işlevini sağlamaktadır.
İçindekiler
Tarihçe
İlk Kütüphaneler
İlk kütüphaneleri, MÖ 2600 civarında Sümerlere ait tapınaklarda keşfedilen çivi yazısıyla oluşturulan eski formlardaki tabletlerin bulunduğu arşivler oluşturmaktadır. Bu arşivler tarihin başlangıcı ve tarih öncesi dönemlerin son zamanarını işaret etmekte ve ticari faaliyetlere ilişkin tutulmuş kayıtlarla ticari stoklara ilişkin bilgileri barındırmaktaydı. Ayrıca bu benzeri içeriklere, hükûmet belgelerinde ve tapınaklardaki Eski Mısırlılarca icat edilen papirüslerin üzerindeki kayıtlarda da rastlanmaktadır. İlk keşfedilen özel arşivler yazışma ve stok kayıtlarının yanı sıra yeni katiplerin eğitimi için efsanelerle ilgili metinlerin standartlaştırılmasını sağlamak amacıyla Ugarit'de tutulan kayıtlardan oluşmaktadır. MÖ 700'lerde Nineve'de ve MÖ 1900 civarında Nippur'daki kütüphanelerin yapısı, günümüzde de kullanılan sınıflama sistemlerinin tarihin ilk dönemlerinde de kullanıldığınız bir kanıtını oluşturmaktadır. Filozof Laozi, Zhou Hanedanlığına ait imparatorluğun sahip olduğu kütüphaneye ait kitapların koruyucusudur. Ayrıca kütüphanelerin varlığına kanıt olarak olarak gösterilen eski tarihi eser kalıntılarında kataloglama sisteminin varlığına ilişkin kayıtlarda bulunmuştur. Mısır ve Mezopotamya'daki kil tabletler, MÖ 3500-2500 yıllarında Mezopotamya'da çivi ve Mısırda hiyeroglif yazıları, piktografik yazının gelişmesiyle beraber biçimlenmiş, gelişmiş ve yazılı belgelerin gittikçe artmasına neden olmuştur. Zamanla artan kültürel ve ekonomik ilişkiler sonucunda sayıları fazlalaşan içeriği devletler arası anlaşmalar, kanun ve buyrultular, yönetmelikler, yabancılara ilişkin kayıtlar, rahipler ve hukukla ilgili listeler olan bu yazılı belgeleri bulunduran arşivler ilk kütüphanelere örnek gösterilmiştir.Eski Mısırda bulunan ilk belgeler papirüs üzerine yazılan tapınak kayıtlarını içeriyordu. Sosyal hayatı içine alan, din ve dinle ilgili törenleri, felsefe, tıp, kimya gibi bilimler ve siyasal nitelikli devlet yazışmalarının bulunduğu kaynaklar “tablet evi” ve “mühür evi” gibi isimlerle adlandırılan yerlerde tutulmaktaydı.
Asur döneminde Asurbanipal tarafından kurulan ve bilinen ilk kütüphaneye MÖ. 7. yüzyılda rastlanılır. Austen Layard ve Rassam'ın yapmış olduğu kazılar sonucunda Ninive şehrinde ortaya çıkarılan tablet deposu Hükümdar Asurbanipal'in kütüphanesi olarak kabul edilir. 30000 civarı tableti barındıran bu kütüphane az sayıda resmi ve özel yazışmalar, makbuz senetleri, toplama listeleri gibi resmi belgelerin yanında daha çok bilimsel, tıp, astronomi, büyücülük, edebiyat gibi konulardaki içeriklerde yer alıyordu. Ninive'deki kraliyet kütüphanesinden başka Nippur, Kuta, Borisippa ve Uruk şehirlerindede kütüphaneler bulunur. Bunlar haricinde Asurlular'daki en önemli kütüphaneler ise Assur, Kalach, Arbela ve Ninive dekilerdir.
Eski Yunana ait ilk kütüphaneler M.Ö. 4. yüzyılda tapınaklarda ve felsefe okullarında oluşturulan kitap depolarıydı. Büyük kütüphanelerin kurulmasınında göstermiş olduğu gibi kitap dağıtımı Helenistik dönemde gelişim göstermiştir. Antik dönemin en büyük ve en önemli kütüphanesine Yunan sömürgesi altında olan İskenderiyede rastlanır.
Uygarlığın ilk dönemlerinde kendinden söz ettiren İskenderiye Kütüphanesi baba ve oğul Ptolemaioslar tarafından M.Ö 3. yüzyılda Atinalı Demetritos Phalereus'un verdiği destekle kuruldu. Bu kütüphane Atinadaki Aristotelesçi okulu model almış Yunan Kültür Merkezi ve büyük bir eğitim ve araştırma merkezinin parçası olarak gelişmiştir. II. Ptolemus'un girişimleri sonucu şehirdeki tüm kaynaklar kütüphanede toplatılnış ve diğer ülkelere gönderilen ulaklar sayesinde yeni kitaplara ulaşılmıştır. İskenderiye Limanına gelen gemilerde bulunan kitaplara el koyularak çoğaltıldıktan sonra geri iadesi sağlanarak farklı kitapların kopyası kazandırılmıştır. Bu şekilde bu kütüphaneler metinlerin aktarımında temel bir rol oynamakla birlikte burada hem kendi ihtiyaçları hem de ticari dağıtım için atölyeler tutmakta, çoğaltılan kopyaların Akdeniz dünyasına yayılmasında da alan oluşturmaktadır. Bu çalışmalar sonucu sağlanan farklı koleksiyonlarla birlikte M.Ö 1. yüzyılda İskenderiyedeki papirüs tomarlarının sayısı yarım milyona ulaştı. Diğer bir önemli kütüphane olan Serapeion Tapınağına ek olarak yapılmış 43 bin ruloyu barındıran kütüphanenin M.Ö 47 yılında İskenderiyenin zaptı sırasında imha edilmesinden ötürü yok olmuştur. Roma İmparatoru Sezar'ın bu istilasından sonra yanan kütüphane yerine Antonious tarafından Kleopatraya 200.000 rulo hediye edilmiştir ve İskenderiye'deki koleksiyon 900.000 tomarı bulmuştur.Eski ehemmiyetini kaybeden kütüphane Hristiyanların Serapamum mabedini yaktıları M.S. 391 de tamamen harap olmuştur. Başka önemli kütüphane olan Bergama Kütüphanesi ve İskenderiye Kütüphanesi arasındaki rekabet sonucu Mısırdan papirüs ihracının yasaklanmasıyla üretilmesine olanak sağlanan parşömenlerle kütüphane içeriğini oluşturan nadide eserler meydana geldi.Fakat kütüphanenin Romalılar tarafından işgali sonucu ehemmiyetinin yitirilmesiyle İskenderiye'ye taşındı.
İslami Alanda Kütüphaneler
8. yüzyıldan itibaren ilk olarak İranlılar ve Araplar Çinlilerden kâğıt yapımını öğrenmeye başlamışlar ve 794'te Bağdat’ta kurulan kâğıt fabrikası ile kâğıt üretimine başlamışlardır. 9. Yüzyıldan itibaren pek çok islam şehrinde “Bilim Salonu” olarak tabir edilen halk kütüphaneleri faaliyet göstermeye başlamışlardır. Laik bilginin yayılmasını teşvik etmek amacıyla islam mezheplerinin ilkelerinin temsil edilmesi için kütüphanelere kitap bağışlarında bulunulmuştur.Düzenlemenin 7. ve 14. yüzyılları kapsayan altın çağda İslam Kütüphanelerinde büyük önemi vardı. Bu dönemde kitaplar konularına göre sınıflandı. Kütüphanelere dahil edilmesinin ardından düzenlenen materyallerin konu başlıkları, yazarın soyadı ya da kitabın adına göre yapılmadı. Ayrıca İslami kütüphanelerin bir özelliği ise kendi kataloğuna sahip ilk kütüphaneler olabilmesidir. Raflara ilişkin bilgiler ise her rafın sonunda iliştirilen kâğıtta yazılmıştır. Bu kütüphaneler halkın erişimine en uygun kütüphane özelliği de taşımaktadır. Bu halka açık nitelikteki kütüphaneler Akademik, özel ve cami kütüphaneleri ile beraber oldukça rağbet görmüştür. Bilgi halife ve prensler gibi toplum yapısındaki en elit kesimin yanı sıra sıradan insanlar içinde sunulan bir niteliğe sahip olmaktadır. Bazı kütüphanelerin kayıtlarına göre 200'e kadar kitabın ödünç verilmesine izin verilebiliyor ve bu durum neticesinde bilgi ihtiyacı olan araştırmacılar ve okuyucular için daha rahat araştırma yapma imkânı sağlıyordu. Bazı odalarda daha rahat okuma ortamı oluşturulması açısından halıların serili olduğu söylenmektedir.
İslam Kütüphanelerin içeriğini oluşturan materyaller, kısmen İspanya ve Sicilya'daki Müslüman ve Hristiyan bölgelerinde, Hristiyan keşişler tarafından kopyalanarak sağlanmaktaydı. Kopyalanan kaynaklar arasında hem batıdaki Hristiyanların yapmış oldukları Bizans ile ilgili çalışmalar hem de Roma ve Yunan kökenine dayanan keşişlerin saklamış oldukları çalışma kayakları yer almaktaydı. Sonuç olarak oluşturulan bu kütüphaneler bugünkü modern kütüphanelerin temelini oluşturmaktadır. Budist Yazıtlar, eğitim alanındaki materyaller ve tarihi bilgiler Güney Asya'da modern dönem öncesindeki kütüphanelerde depolanmaktadır.Burmada Pitaka Taik isimli kraliyet kütüphanesi Kral Anawrahta tarafından destansı bir biçimde kuruldu. 18. yy da İngiliz Elçisi Michael Symes, kütüphaneyi ziyareti sırasında, "Tuna nehri kıyılarından Çin sınırına kadar herhangi bir hükümdar Birman Majestesi kadar fazla kütüphaneye sahip olması mümkün değil" diye not düşmüştü. Tayland'da ise ho trai adı taşıyan kütüphaneler böceklerin kitapları yemesini önlemeyi sağlamak amacıyla genellikle kıyı şeritleri boyunca su birikintileri üzerinde kurulmuştur.
Orta Çağ Kütüphaneleri
Yunan ve Roma uygarlıklarının yıkılmasıyla kütüphanelerdeki papirüs ve parşömenler büyük zarar gördü ve sadece belirli bir kısmı orta çağı karakterize eden manastır ve katedral kütüphanelerine taşınabildi. Bu dönemde kitaplar, Armarius denen deneyimli bir keşişle Scriptorium adında kitapların yazıldığı, süslendiği ve ciltlendiği atölyeler de kiliseye bağlı din adamlarınca oluşturuluyodu. Belli başlı kütüphaneler manastırlarda yer alıyordu bununla birlikte kralın ya da önemli kişilerin derlediği birkaç laik kütüphane de bulunuyordu. Özel koleksiyonların kalıcı olmamasından dolayı sadece Kilise ve Manastır Kütüphaneleri ayakta duruyordu. Bu kütüphaneler dinsel, cemaatin pratik ihtiyaçlarına uygun olarak litürji, teoloji ve kutsal yazının egemen olduğu kaynakları barındırıyordu ve bunların çoğu Latince geri kalanları Yunanca ve İbranice'den oluşuyordu. En zengin Manastır Kütüphaneleri yüzlerce ciltten oluşuyordu. Mali açıdan daha güçlü olan Katedral Kütüphaneleri, Manastır Kütüphanelerinden daha gelişmiş durumdaydı. Bu dönemde dini kitapların yanında Katedral Kütüphanelerine hukuk, edebiyat ve şiir kitapları da eklenmiştir. Koleksiyonların artışıyla birlikte kitaplar çekmecelerden raflara dizilmiş ve çalınmalarını engellemek amacıyla değerli ve önemli olanlara zincirler bağlanmıştır.Kullanıcılarının çoğunluğunu kilise mensuplarının oluşturduğu Katedral Kütüphanelerinin kaynakları türüne göre sınıflanmış ve kütüphane işlerine ilişkin yönetmelikler hazırlanmıştır.Orta Çağ Avrupası'nda önemli örneğinin İtalya'daki Abbey of Montecassino'nin oluşturduğu manastır kütüphaneleri önemli gelişim göstermiştir.
Rönesans ve Reform Dönemlerinde Kütüphaneler
Rönesansla birlikte başlayan bazı toplumsal değişmeler sonucunda, kütüphanelerin büyüklük ve işlevlerinde önemli ölçüde değişiklikler meydana geldi. Merkantalizmin güçlenmesi ve burjuva sınıfının gelişmeye başlamasıyla birlikte, Antik Çağda yazılan metinlerin yeniden keşfedilmeye başlanması, bilime karşı ilginin artması, matbaanın icadı ve okuryazarlığın yaygınlaşması bu gelişmelerden bazılarını oluşturdu. Kitapların korunmasından ziyade okunması gerektiği fikrinin ağırlık kazanmasıyla Rönesans döneminde, el yazısı kitapların hızla artan nüfusa oranla yetersiz kalması yıllardır üzerinde çalışılan matbaanın gelişmesine ortam hazırlanmış ve matbaanın varlığı sonucunda kütüphanelerin çoğalması ve koleksiyonlarında ciddi artışların yaşanmasını sağlamıştır. Kütüphaneler kitap okuma merkezlerinin yanında bilgiye dayalı toplumsallaşmanın ve bilgi alışverişi yapmanın merkezi haline geldiler. Kitap artışıyla gittikçe fazlalaşan koleksiyonların düzenlenmesiyle ilgili olarak ciddi sorunlar yaşanmış ve bununla ilgili rehber kitaplar hazırlanmıştır.Öte yandan din savaşları, siyaset hatta düşünce alanında yapılan devrimler zaman zaman kütüphanelerin gelişmesini engelledi. VIII. Henry'nin çıkarmış olduğu Orta Çağ'a özgü bilgilenme biçimiyle ilgili bir ferman manastırdaki kütüphanelerin dağıtılmasına ve birçok eserin yok edilmesine yol açtı.
16. yüzyıla gelindiğinde kültürsel açıdan gelişen Avrupa'da dinde radikal değişiklik yapılması gerekliği anlayışıyla başalayan reform hareketlerinin neticesinde kilise, katolik ve Protestan diye ikiye bölündü. Protestanlığın gelişiminde rol üstlenen Martin Luther, halkın eğitilmesi gerektiği düşüncesinden yola çıkarak zengin koleksiyonlara sahip kütüphanelerin kurulması için çalışmalar yaptı. Tüm Almanyadaki belediye başkanlarına gönderdiği genelgeyle sonuca ulaşan Luther, kısa süre sonra Almanyanın birçok yerinde kütüphanelerin kurulmasını sağladı.1500 lerden 1800 lere kadar Avrupa'nın birçok yerinde hem okuryazar hem de kütüphane sayılarında ciddi artışlar meydana geldi. Venedik, Roma, Paris, Amsterdam, Londra gibi şehirlerde kütüphane sayısı artarken bugünkü Millî Kütüphanelerin öncüleri olan Kraliyet Kütüphaneleri kurulmuş oldu.
Aydınlanma Dönemlerinde Kütüphaneler
17 ve 18. yüzyılları kapsayan dönem kütüphanelerin altın çağları olarak nitelendirilmektedir ve bu dönem boyunca önemli kütüphaneler Avrupa'da kurulmuştur. Grantham'daki St. Wulfram'ın Kilisesinde Francis Trigge Chained Kütüphanesi Welbourne yakınlarındaki bölge papazı tarafından 1598'de kurulmuştur. Thomas Bodley ilk halk kütüphanesi sayılan Bodleian Kütüphanesini kurdu ve devamında 1608 yılında Norwich Şehir Kütüphanesi ve 1753'te British Library açıldı.18. yüzyılın başlarında kütüphaneler giderek halka ait kurumlar ve kaynakların ödünç verildiği hizmet birimleri halini aldı. Bu dönemde kütüphaneler kaynak sunulması bakımından sınırlı, kapalı bölge olmaktan çıkarak materyallerini kullanıma açarak kaynaklarını ödünç vermeye dayalı bir hal aldılar. Bu devirden önceyse kütüphaneler kaynakların sunulması açısından zincirlerle sıralara bağlı tutulduğu ödünç vermenin olmadığı birimler şeklindeydi. Ayrıca kütüphaneler kullanım açısından halka açık yerler değildi.
Millî Kütüphaneler
İlk ulusal kütüphanelere devletlerin en yüksek organlarında ya da hükümdarın kraliyet koleksiyonlarındaki kaynaklar bu yapılanmanın kökenini oluşturmaktadır. İlk ulusal kütüphane fikri ise Galli matematikçi John Dee tarafından İngiliz Kraliçesi I. Mary'e sunduğu Millî Kütüphanenin kurularak kitapların yazmaların ve kayıtların korunması yönündeki teklifle ortaya çıkmıştır fakat önerisi kabul görmemiştir. İlk gerçek Millî Kütüphane ise British Museum'un bir parçası olarak 1753 senesinde kurulmuştur. Bu yeni kurum sayesinde yeni bir tür ulusal müze kurulmuş ve kilise veya krala ait olmayan, halkın kullanımına açık olacak nesnelerin toplanmasını amaçlanmıştır.Fransa'da ilk Ulusal kütüphaneler 1368 yılında V. Charles tarafından Louvre Sarayında kraliyete ait olan kaynakların derlenmesi ile kurulmuştur. Jacques Auguste de Thou'nun kütüphaneci olarak 17. yüzyılda tayininden sonra dünyadaki kitap açısından en zengin ve en büyük kütüphanesinin oluşum süreci başladı.
Türklerde Kütüphaneler
Türklere ait ilk kütüphane Orta Asya'da Uygurlar döneminde kuruldu.Karahoça ve Turfan kazılarının sonucunda 30 bin adet yazma orta çıkarıldı. Türklerin İslamiyeti kabul ettikten sonra kurdukları ilk devlet olan Gaznelilere ait Gazneli Mahmutun Büyük Saray Kütüphanesi ise önemli bir diğer kütüphane olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti döneminde bunun devamı olarak başkent Merv'de cami içinde bulunan Aziziye ve Kemaliye kütüphaneleri ve Medrese-i Amidiye içindeki Medrese ve Hatuniye kütüphaneleri gibi 10 tane daha kütüphane kuruldu. Nizamülmülk'ün Bağdat ve Nişapur'da kurduğu Nizamiye medreselerindeki kütüphanelere ait yazma eserler günümüze kadar korundu. Anadolu Selçuklularında ise kütüphaneler daha çok Konya'da toplanmıştır ve birçok İslam bilginin faydalandığı Sedreddin Konevi Kütüphanesi'nden 61 kadar yazma günümüze ulaşmıştır. Osmanlılar döneminde kütüphaneler genellikle medrese bünyelerinde yer alan Medrese Kütüphaneleridir. İlki Osman Bey döneminde İznik'te ikincisi ise Lala Şahin Bey döneminde Bursa'da kurulmuştur. İstanbulun alınmasından sonra da kurulan medreselerin içerisinde kütüphaneler yer aldı. Osmanlı Devleti'ndeki bir diğer kütüphane türü olan Camii Kütüphaneleri yazma eserlerden oluşmaktaydı. Bir köşede duran dolapta kaynakların saklandığı bu kütüphanelerde elyazması'nın yanı sıra; hadis, akaid, fıkıh ile ilgili eserler ve kur'an bulunmaktadır ve bu koleksiyonlar herkesin kullanımına sunulmuştur.İstanbulda Fatih, Şehzade, Eyüp Sultan, Süleymaniye, Beyazıt başta olmak üzere birçok camide; Anadoluda da Bursa, Van, Kütahya, Sivas gibi kentlerde de Camii Kütüphaneleri kurulmuştur.Kütüphane Türleri
Referans Kütüphaneleri
Referans kütüphaneleri herhangi bir materyali ödünç vermek için değil bunun yerine kaynakların kütüphane içinde kullanılması şeklinde hizmet sunarlar.En tipik örneği bir üniversitede araştırma amacıyla kullanılmak için oluşturulmuştur. Herkesin ortak kullanımına ihtiyacı olabilecek Ansiklopedi, Sözlük vb. danışma kaynaklarını bünyesinde barındırırlar ve bu kaynakların dışarıya çıkarılması ve ödünç verilmesi durumu söz konusu değildir. Ayrıca süreli yayınlar ve gazeteler gibi kaynaklarda dahil edilebilir.Araştırma Kütüphaneleri
Millî Kütüphane, Üniversite Kütüphaneleri ve Özel Kütüphaneler bu sınıfta yer almaktadır.Millî Kütüphane
“Millî kütüphaneler, adları ne olursa olsun, bir yasa ya da diğer düzenlemelerle derleme görevini yerine getiren ve ülke yayınlarını sağlayıp koruma sorumluluğunu taşıyan kütüphanelerdir. Ayrıca, şu görevleri de yerine getirirler: Ulusal bibliyografyayı yayınlamak, ülke hakkında yazılmış kitaplar dâhil olmak üzere yabancı yayınları sağlamak, toplu kataloglar hazırlamak, geriye dönük ve güncel bibliyografyalar yayınlamak”Üniversite Kütüphaneleri
Üniversite kütüphanelerinin amaçları, bilimsel çalışma ve araştırma imkânı sağlamak, bilgi ve teknoloji üretmek, bilim verilerini yaymak, ulusal alanda kalkınmaya destek olmak, yurt içi ve yurt dışı kurumlarla işbirliği yaparak bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gelmek, evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmaktır. Üniversite kütüphaneleri, üniversitenin öğretim, araştırma ve bilgi yayma çalışmalarını destekleyen, durmadan gelişip ilerleyen ve yeni yayınlarla zenginleşen, bilimin son verilerini izleyen kurumlardır.Genellikle üniversitenin öğretim görevlileri, araştırma görevlileri ve öğrencileri tarafından kullanılır.Özel Kütüphaneler
“Mesleki, ticari, ekonomik, kültürel, endüstriyel, bilimsel ve teknolojik amaçlı kamu ve özel sektör kuruluşlarına hizmet vermekle yükümlü bulunan kütüphaneler birer özel kütüphane olduğu gibi, merkezi ve mahalli yönetimin çeşitli kademelerinde oluşturulmuş olan (literatürde “"resmi daire kütüphaneleri"” diye bilinen) kütüphaneler de özel kütüphane kavramı içinde düşünülmektedir. Özel kütüphane, parçası bulunduğu kuruluşun ilgilendiği konularda bilgi kaynaklarını sağlar, düzenler, hizmete hazır duruma getirir ve bunlardan yararlanmayı kolaylaştırıcı faaliyetlerde bulunur”Halk Kütüphaneleri
Halk kütüphaneleri, “yerel veya bazı durumlarda merkezi-kamu yönetimi veya onun adına bir başka kurum tarafından kurulup, finanse edilen, ayrım gözetmeksizin kullanmak isteyen herkese açık olan kütüphanelerdir” “Ülkemizde en eski örgütlenme türüne sahip olan kütüphane türü halk kütüphaneleridir. Halk kütüphanesi kavramı Cumhuriyet Dönemi’nde kullanılmaya başlanmıştır” Halk kütüphanelerinin kişilerin yaşam boyu kendi kendini eğitmesine yardımcı olmak, boş zamanlarını değerlendirmek, yerel, ulusal ve uluslararası her türlü kayıtlı bilgiyi ulaştırmak; insanlığın yazınsal mirasını gelecek kuşaklara ulaştırmak ve korumak, üretimde motivasyonun artmasını sağlamak gibi amaçları vardır.Halk kütüphaneleri kendi içinde gezici kütüphaneler ve çocuk kütüphaneleri olmak çeşitli hizmetleri ve birimleri barındırırlar.
Gezici Kütüphaneler
Şehir merkezine uzak yerlerde, kasaba veya köylerde yaşayıp, bazı nedenlerden dolayı halk kütüphanelerinden yararlanamayan vatandaşlara gezici kütüphaneler aracılığıyla hizmet götürülmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde 51 adet gezici kütüphane aracının hizmet verdiği belirtilmektedir.Çocuk Kütüphaneleri
Çocuklara hizmet vermek amacıyla kurulurlar.16 yaşına kadar olan çocukların fikir ve ruh gelişimine katkıda bulunmak, kendi istekleri ile bilgilerini geliştirmek, onları içinde bulundukları topluma çeşitli yönlerden daha yararlı ve etkin bir hale getirmek amacıyla Halk Kütüphanelerinde çocuk bölümleri kurulur.Okul Kütüphaneleri
“İlköğretim, lise ve dengi okullarda eğitim ve öğretimin hedeflediği ilke, amaç ve işlevler doğrultusunda, uygulanan ders müfredatları ve programlar temel alınarak oluşturulan; okul idarecileri ve öğretmenlerin hazırlıklarına yardımcı, hedeflerini gerçekleştirmede aracı; öğrencilere fırsat eşitliği tanıyarak yeteneklerine uygun olanaklar sunan, kişisel araştırma ve inceleme yapmalarını mümkün kılan, okuma alışkanlığının ve yaşam boyu eğitimin temelini sağlayan; okulun diğer tüm unsurlarıyla bütünleyici bir rol oynayan, bulunduğu topluma yararlı olmayı da hedefleyen hizmet kuruluşlarıdır”Okul kütüphanelerinin amaçları ve işlevleri
Eğitim ve öğretimle ilgili gerekli her türlü bilgi kaynağını bulunduran; onlara kolayca ulaşım sağlamak ve kişilere en iyi hizmeti vermek için çalışan kütüphaneciden ve kütüphane hizmeti için gerekli yerlerden meydana gelen okul kütüphanesi eğitimin vazgeçilmez temel unsurudur. Okul kütüphanelerinin başarılı hizmetler verebilmesi için amaçlarının tanımlanması gerekmektedir.Okul kütüphanesinin amaçları:
- Öğrencilerin, öğretmenlerin ve okul personelinin bilgi gereksinimlerini karşılayarak onların eğitim ve öğretimle ilgili her türlü bilgi kaynağından faydalanmalarını sağlamak
- Öğrencilerin okuma zevkini, tatmin duygusunu, okudukları konularda eleştiri yapma yetenek ve deneyimlerini kazanmaları için, onları okumaya teşvik ve rehberlik etmek
- Kütüphaneyi kullanma deneyimleri sağlayarak, öğrencilerin ilgilerini yararlı bir yönde geliştirmek, merak ettikleri konuları öğrenmelerine yardımcı olmak, topluma uyumlarını sağlamak ve yararlı toplumsal davranışlar kazandırrnak
- Öğrencilerin ve öğretmenlerin ; kütüphaneleri, basılı ve görsel-işitsel bilgi kaynaklarını inceleyerek titizlikle değerlendirmelerine ve beceriyle kullanmalarına yardım etmek
- Kütüphane faaliyetlerine katılım ve eğitimin sürekliliğini gerçekleştirme çabalarında diğer kütüphanelerle işbirliği yaparak , öğrencilere kütüphane kullanma alışkanlığı ve becerisini mümkün olduğu kadar ilk yaşlarda ve plan dahilinde vermek
- Öğretim programlarına katkıda bulunacak tüm bilgi kaynaklarının seçim ve kullanımında öğrencilerle birlikte çalışmak
- Ders programı ve öğretim metotlarındaki yeni eğilimlerden öğretmenleri ve eğitim kurumlarını haberdar etmek
- Kütüphanelerin etkili kullanımı için bilgi kaynaklarının teknik işlemlerini ve organizasyonunu yapmak
- Okul personelinin mesleki ve kültürel gelişiminin sürekliliğini sağlayacak programlara, öğretmenler ve yöneticilerle birlikte katılarak sorumluluk almak
- Okulun amaçlarının yerine getirilmesine ve gerektiğinde amaçların geliştirilmesine yardım etmek
- Geniş zamanlı kütüphane programının planlanması ve geliştirilmesinde diğer kütüphaneciler ve toplum liderleriyle işbirliği yapmaktır.
- Düşünce özgürlüğü, bilgiye erişim, etkin ve sorumlu vatandaşlık kavramlarının demokrasi için gerekli olduğunu öğretmektir.
Okul kütüphanesinin sunduğu hizmetler
Okul kütüphaneleri hizmetleri, okul kütüphanelerinin görev ve sorumluluklarını içermektedir. Okul kütüphanelerinin görevleri şu şekildedir:- Bilgi kaynaklarının seçilmesi, satın alınması, sipariş işlemlerinin yapılması, kataloglanması ve yerleştirilmesi;
- Danışma ve okuyucu hizmetlerinin verilmesi;
- Bilgi gereksinimlerinin karşılanması;
- Öğretim programlarında aktif olarak yer alınması;
- Okuma ve araştırma yapma alışkanlığının kökleştirilmesi;
- Kütüphanelerin, bilgi merkezlerinin ve bilgi kaynaklarının kullanımının öğretilmesi;
- Bilgi ağlarına katılarak, geniş kapsamlı bilgi hizmetleri verilmesi;
- Okulun amaçlarının desteklenmesi;
- Bilgi kaynaklarının üretilmesi ve mevcut donanımın bakım işlemlerinin yapılması;
- Gereken teknolojilerle bağlantı kurulması ve uygulanması;
- Yararlı sosyal davranışlar kazandırılmasıdır.
Okul kütüphanelerinin tarihçesi
1927 yılında çıkarılan Lise ve Okullar Talimatnamesi, 1950’li yılların sonuna kadar okullardaki kütüphanelerle ilgili cılız bir yönetim mevzuatını meydana getirmiştir. 1959 yılında “Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği” hazırlanarak yürürlüğe sokulmuştur. Bu yönetmelik kısa süre içerisinde okul kütüphanecisini “ayniyat memuru” durumuna düşürerek kütüphanecilik yapmasına engel olmakla eleştirilmiştir.26 Ağustos 1976 tarihinde yeni bir Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra bu yönetmelik, genelgelerle desteklenmiştir 22 Ağustos 2001 tarihli, “Millî Eğitim Bakanlığı Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği” 24501 sayısı Resmî Gazete’ de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girerek 1976 tarihli Yönetmeliği iptal etmiştir.2001 yılından bugüne, Yönetmelikte çeşitli tadilatlar yapılmış ve bu Yönetmelik’le Okul Kütüphaneleri yönetilmeye devam edilmiştir. Türkiye’de okul kütüphaneciliğinin gelişmesinde, Millî Eğitim Şuralarının, Türk Kütüphaneciler Derneğinin ve Kalkınma Planlarının en önemli aktörler olduğunu görüyoruz. Ayrıca okul kütüphaneciliğinde (eğitim politikalarına müdahalenin parçası olarak) 1960 ve 1980 darbelerinden sonra önemli hamleler olduğunu görüyoruz.
Millî Eğitim Şurası’nda (5-15 Şubat 1962) ilk defa okul kütüphaneciliği ile ilgili açık öneriler getirilmiştir. Öneriler kabul edilmiş ve Bakanlık tarafından genelge ile duyurulmuştur. Daha sonra Sekizinci Şura (28 Eylül-3 Ekim 1970 ve Dokuzuncu Şurada (24 Haziran-4 Temmuz 1974) orta öğretim müfredatına kütüphane bilgisi dersinin konması kararlaştırılmış; On birinci Millî Eğitim Şurasında (8-11 Haziran 1982) ise “okul kütüphaneciliği uzmanları ”nın yetiştirilmesi kararlaştırılmıştır. Kalkınma planlarında da okul kütüphaneciliği ile ilgili kararlar olduğunu görüyoruz
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlık aşamasında (Millî Eğitim Özel İhtisas komisyonu, Eğitici Yayınlar Alt Komisyonu Raporunda) okul kütüphaneleri ile ilgili özel öneriler getirilmiştir. Ancak bu öneriler hazırlık aşamasında kalmış ve Beşinci Kalkınma Planı’na girmemiştir. 1980 darbesinden sonra, Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığına (MEGSB) bağlı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü Yayımlar Daire Başkanlığı bünyesinde, 24 Nisan 1981 tarihinde “Okul Kütüphaneleri Şubesi” kurulmuştur.
Kitâbe ve Kütüphâne
-Kütüphanelerin mazisi yazının varlığı kadar eskidir. Asur, Bâbil ve Hitit medeniyetlerinden günümüze ulaşan ve yazı yazmak için kullanılan kil tabletler çok eski devirlere ait kitap ve kütüphanecilikle ilgili bilgiler vermektedir. Bu medeniyetlerde zamanla yazılı tabletlerin korunması...
www.rasulehasret.com
İskenderiye Kütüphanesi Ve Tarihte Kitap Katliamı
İskenderiye Kütüphanesi ve Tarihte Kitap Katliamı “Bilinende sınır vardır, bilinmeyende sınır yoktur. İnsan aklı anlaşılmazlığın engin okyanusunda barınacak bir ada sağlar. Her kuşağa düşen iş, bu okyanustaki adaya biraz daha toprak katarak büyütmektir.” T. H. Huxley Tarih işaret...
www.rasulehasret.com
Kil Tabletlerden E-Kütüphanelere
Romalılar tarafından yakılan İskenderiye kütüphanesinin temsili resmiKütüphanelerin mazisi yazının varlığı kadar eskidir. Eski çağ medeniyetlerde yazılı kil tabletlerin saklandığı odalar ilk kütüphaneler olarak addedilir. Romalıların yaktığı antik dünyanın meşhur ve muazzam İskenderiye...
www.rasulehasret.com
Alamut Kütüphanesi
166 yıl boyunca her türlü istilacıya kafa tutmuş Haşşaşiyun kalesi de teslim olmayı tercih etti! Cengiz Han’ın torunu olan Hülagu Han bu askeri inşaat mucizesini bizzat gelip gözleriyle gördü; efsaneye göre, orada Hasan Sabbah devrinden beri el sürülmeden duran ve hiç bozulmamış erzak...
www.rasulehasret.com
Son düzenleme: