Kur’an ile öğüt vermek , Kuran ile yaşamak

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Kur’an ile öğüt vermek <br />
 Kuran ile yaşamak
Kur’an ile öğüt vermek
Kuran ile yaşamak
Kur’an ile öğüt vermek Yüce Allah’ın emridir. Ayetin ifadesiyle mü’minler öğüt alırken, müşrik ve kafirler öğütten nasipsiz kalacaklardır.

Ayetin manasına göre doğru olan şudur; Peygamberin tüm emir ve buyrukları, dinin tüm gerekleri Kur’an kaynaklı olacak, müşrikler tıpkı iblis gibi cehalet ve kibirleri nedeniyle öğüte mesafeli duracaklardır.

Yüce Allah kelamı Kur’an baştan sona bir rahmet, nimet ve hidayettir. O, kendisine uyana dost, uzak kalana yabancıdır. O, kendisine inanana müjdeler vaadeden, kendisiyle alay edip uzak duranlara ateş ve azabı gösterendir.

Dinde zorlama yoktur samimiyet ve içtenlik esastır. Bu manada Kur’an bünyesinde sayısız farzı barındırsa da tüm kullar uyup uymamakta vebaline katlanmak şartıyla serbesttir ve Kur’an sadece kendisinden müjdeler almak isteyene öğüttür. Yani Kur’an mü’minlere öğüt, kafirlere azap habecisidir. Çünkü kafir ve müşrikler, münafık ve mürailer öğüt alamayacak kadar kötü, katı ve kibirlidir.

Kur’an’ın savaşı da işte bu zulümledir ki şirk, terör, eziyet, haksızlık, adaletsizlik gibi sayısız zulüm Kur’an’ın hedefindedir ve cihad sadece hakkı müdafa veya zulme karşı yapılır.

Kur’an tüm alemler için ahiret hayatının izlerini sayan, uyarılarda bulunan, sakınmayı özendiren, aklı kullanmayı teşvik eden, kolay, faydalı, esenliğe ulaştırıcı bir öğüttür.
AYET-İ KERiME
“Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” (İbrahim 14/52) “Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.” (Zariyat 51/55)

“Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (Kamer 54/17)

“Hâlbuki o (Kur’an), âlemler için ancak bir öğüttür.” (Kalem 68/52)

“Şüphesiz Kur’an, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.” (Hakka 69/48)

“O hâlde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver. Allah’a karşı derin saygı duyarak O’ndan korkan öğüt alacaktır. En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır.” (A’la 87/9-12)

“.. Sen ancak bir öğüt vericisin.” (Gaşiye 88/21)

“Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü’minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır..” (A’raf 7/2)

“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl 16/90)

“Andolsun, biz size açıklayıcı âyetler, sizden önce gelip geçenlerden bir misal ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir öğüt indirdik.” (Nur 24/34)


Öğüt, tüm insanlara olmakla birlikte öğütten herkesin anladığı ve aldığı farklıdır ki zaten öyle olmalıdır. Bu nedenle öğüt almayı reddedenler, öğüde inanmayan ve hafife alanların akibeti karanlık olacaktır.

Kur’an ile öğüt vermek sadece Peygambere değil tüm insanlara bir emirdir, öğüt almak ta tüm insanlara vazifedir, farzdır. Çünkü ahiret sorgu ve hesabı Kur’an dini, hak din İslam ile yapılacaktır.

Çünkü sadece insanlara bir rahmet eseri olarak verilmiş bu öğüt Yüce Allah’ın o çok sevdiği kullarına bir lutfu ve şefkatidir. Zorlamadan, tehdit etmeden gayet adil bir şekilde tüm insanlara sınavı hatırlatan, sınavın şartlarını ortaya koyan, sınavın nasıl başarılı geçeceğini anlatan Kur’an öğütlük vasfıyla bizlere bahşedilmiş bir kolaylık ve güzelliktir.

Hz. Peygamberin defalarca öğüt vermesi istendiğine göre Yüce Allah kullarından kalbi kararmış olanları ısrarla doğru yola çağırmaya devam etmekte ancak kafirler güruhu her defasında bu daveti reddetmekte, kurtuluşu istememektedir.

Cehennemi dolduracağını ahdeden Yüce Allah insanları cehenneme gönderecek olan değil insanların imansızlıklarıyla cehennemlere dolacağını bilendir ve bu acı sonu bilen olarak merhametiyle kullarına şimdiden ve daima kurtuluş yollarını göstermektedir.

Ama öğüt almayı reddedenler için yapacak bir şey yoktur ve Hz. Peygambere kafirlere değil de mü’minlere öğüt vermesi emredilirken kast edilen de budur. Yoksa kafirleri öğütten mahrum bırak değildir. Çünkü Yüce Allah’In rahmeti umut kapılarını her zaman açık tutar ve tevbe her zaman mümkündür. Ayette kast edilen ise kafirlerin nankörlüklerini vurgulamak maksadıdır.
AYET-İ KERiME
“Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!” (A’raf 7/3)
AYET-İ KERiME
“Ben size öğüt vermek istesem de, eğer Allah sizi azdırmak istemişse, öğüdüm size fayda vermez. O, sizin Rabbinizdir ve O’na döndürüleceksiniz.” (Hud 11/34)
AYET-İ KERiME
“Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver.” (En’am 6/70)

“Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.” (Kaf 50/45)
Öte yandan dinin tek sahibi Allah’tır ve Yüce Allah, peygamberine öğüt verirken sadece Kur’an ile öğüt vermesini emrederek diğer tüm düşünce, söz, yol ve yorumları da devre dışı bırakmıştır. Bu şu demektir ki Kur’an dinin tek kaynağıdır. Peygamber de dini Kur’an’dan öğrenmiş ve Kur’an ile eğitilerek risalete hazırlanmıştır.

Bu nedenle tüm dini öğüt ve nasihatlerde Kur’an çerçevesinde olmalıdır. Bu şart, rivayet ve hurafeleri engelleyecek ve dini sadece Allah’a has kılarak tevhid çizgisini kalınlaştıracaktır. Yani sünnet ve hadis olarak ortaya konulan ne varsa sadece Kur’an mihverindeyse değerlidir. İlhama, rivayete, örfe, beşeriyete dayalı diğerleri din adına yersiz ve geçersizdir.

Öğüt verilecek tek kaynak Kur’an’dır ve kullarının Peygambere de itaat etmesini emreden Yüce Allah bu sözü ile Peygamberin getirdiği Kur’an’ı kast etmekte, Peygamberin Kur’an istikametindeki söz ve davrannışlarını kast etmektedir. Zaten o muazzez Peygamberin ahlakı Kur’an ahlakıdır ve sözü, davranışı, hayatı, nefesi Kur’an ve Allah içindir.

Hurafecilik hüneri olarak bugün sayısı milyonları geçen uydurma hadisleri dinleştirme gayretinde olanlar işte bu saf dini sulandırmak ve bozmak niyetindekilerdir. Kur’an ile öğüt verilmesi emredilerek bu tuzağın çok önceden önü kesilmiş ve akıllara istikamet gösterilmiştir.

Kafir ve müşriklerin bu izahı kabul etmeleri beklenemez lakin bu hakikattir ve Kur’an’a uzak kalmayı seçenler ahiret yurdunda hüsrana komşu, azaba kardeş olacaktır.
 
Üst Alt