Kuran Ayı

ceylannur

Yeni Üyemiz
"Kur'an insanoğluna bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak (ilk defa) Ramazan ayında indirilmiştir. Bundan dolayı sizden kim bu aya erişirse onu baştan başa oruçla geçirsin..." (Bakara, 2/185)

"Biz onu (ilahi kelamı) Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin nedir Kadir Gecesi? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve Ruh (vahiy meleği) Rablerinin izniyle her türlü buyrukla bölük bölük inerler; (ALLAH'tan yeryüzüne) esenlik taşıyan bu iniş tan yerinin ağarmasına kadar sürer." (Kadr, 97/1-5)

Kadir Gecesi'ni bağrında taşıyan Ramazan deyince ilk akla gelmesi gereken hakikat Kur'an'ın bir rehber olarak yeryüzünü şereflendirmesidir. Yukarıdaki ayette oruç bu hakikatle ilişkilendirilmiş, yarattıklarına karşı merhametli, şefkatli olan Yüce ALLAH'ın esenlik çağrısına bir şükür ifadesi olarak beyan edilmiştir. İslam ümmeti oruçla ve Kur'an'la anılan Ramazan ayını, diğer aylardan farklı telakki etmiş, çeşitli etkinlikler yapmış, ibadetleri -ALLAH'a yakınlık kurma vesilelerini- arttırarak onu ihya etmeye çalışmıştır. Bu ayda orucun da tesiriyle kalplerde oluşan manevi enerji, müminlerin daha çok namaz kılmasına, Kur'an okumasına, fakir-fukaraya karşı sorumluluklarını yeniden hatırlamasına yol açmaktadır. Gerçekten en seküler toplumlarda bile Müslümanlar Ramazan ayı ile birlikte takdire şayan işler yapmaktadırlar.

Takdire şayan işleri yok saymamakla birlikte, diğer yandan bir kitle de var ki, varlığı ile tüm toplumda manevi bir havanın oluşmasına sebep olan Ramazan'ın bereketini kaçıracak işler yapmaktadır. Günümüz İslam dünyasında Ramazan'ı bereketinin azalması ve yok olmasıyla sonuçlanabilecek hurafelerle ve batıl inançlarla kirleten cahiller maalesef azımsanmayacak bir kitleye ulaşmıştır. Mesela, türbelerde ya da ALLAH'ın dostu olarak görülen bir ölüden onu vesile yaparak, ev, araba gibi metalar isteme hususunda, bu ayda büyük bir artış olmaktadır. Oysa, dua'nın muhatabı olarak ALLAH'ın dışındaki güçleri almak caiz değildir.

Tüm Müslüman coğrafyalarda yaşayan müminlerde aynı anda gelişen dini-manevi duyarlılıkları hamaset edebiyatı ile geçiştirmemiz mümkün değildir. Ancak Ramazan'da Müslümanca duyarlılıklar geliştirenlerin Ramazan dışında gayri İslami bir tutumlar takınmalarının bir çelişki doğurduğunu hatırlatmak zorundayız.

Biz bu çalışmada doğruların altını çizmekle birlikte, içi boşalan, anlam ve istikametini yitiren ibadetlerimize, dinimizin şiarı olan salih amellerimize gerçek değerini yeniden kazandırmak, Ramazan'ın bağrında taşıdığı bereketleri yeniden hatırlamak ve hatırlatmak istiyoruz
 
Üst Alt