Vefa çöllerinde kum olabilseydim
Ayaklarım yansaydı da…
Gözlerim kan damlamasaydı.
Fırtınalarda bir ihtimal kapına konsaydım da
Farkımda olmadan üzerimden mescidine koşsaydın
Varlığımla devrine varamamışken
Kum gibi sahralarında dolaşsaydım
Sadakati unutmuş ümmetinin
Gözlerine savrulup senden bir haber olsaydım
Kum gibi aksaydım zamanın derinliğine aldırışsız
Bu akışım sana ve devrine olsaydı
Avuçlarımı arşa uzattığımda çöllerim
Senin yeşilliğinden rengini almış birer vaha olsaydı
Yağmurun hasretini unutturdu yokluğunun özlemi
Seraplar görmeye başladık bir çareler olarak
Ama sen vardın kum misali hızla sana akmaktaydık
Evet, bu gelişimiz sana ve yeşil vahana
Çünkü bizim çöllerimizde sana layık güller yetişmez
Boynunu bükerde hakiki sahibine gitmek ister
Şimdi kum kaplı tepeleri aşmak zamanı Üveys gibi
Görmesek de sevdandan yeşermek için
Çünkü sen kum deryalarını okyanus serinliğinde dolaşansın
Çünkü sen Habibullah sın
Çünkü sen Ente Resulullahsın
Çünkü sen varlığın adına yaratıldığısın
Çünkü sen tüm sevgililerinin şefaatine talip olunansın