Amerika’nın keşfi denilince hemen hemen herkesin aklına Kristof Kolomb gelir. Ancak Kolomb’tan çok önce bir çok kâşif Amerika Kıtası’na ayak basmıştı. Kolomb, Amerika’nın son kâşifiydi.
Çinliler Amerika’da…
Bazı eski Çin metinlerine göre İmparator Huang Ti’nin em*riyle keşif gezisine çıkan bir Çin filosu muhtemelen Bering Boğazı’ndan geçerek, Milattan Önce 2640′da Amerika’ya ulaşmıştı. Çin efsaneleri Milattan Önce 459′da da bazı Çinliler’in Alas*ka’ya yerleştiğini anlatır. Amerika’ya gidenler yalnız Çinliler değildi. Bu yıllarda Hindliler de Amerika’ya ayak basmıştı. Milattan Önce 400′li yıllarda bazı Hindu din adamlarının Meksika’ya ulaştığı ve Aztekler ile birlikte yaşadığı rivayet edilir.
Akdeniz’in önemli uygarlıklarından olup Milattan Önce Suriye kıyılarında yaşayan, tüccar ve denizci bir halk olan Fenikeliler’in de Afrika’nın çevresini denizden dolaştıkları, hatta te*sadüfen Amerika’ya ulaştıkları söylenilir.
Avrupalılar’ın Amerika ile tanışması Asyalılar’a göre hayli sonradır. 484 ile 518 yılları arasında yaşamış olan İrlanda’lı keşiş Aziz Brendan’ın Milattan sonra 6. yüzyılda Okyanusu aşarak Amerika’ya gittiği rivayeti vardır. Aziz Brendan seyahatnamesi’nde İzlanda ve Grönland gibi yerlere uğrayan seyyahların 7 yıl süren yolculukları sırasında Amerika’ya gittikleri de ifade edilir. 1960′lı yıllarda Vermot ve Virginia’da bulunan Keltler’e ait Ogham alfabesiyle yazılı taşların bu seyahatten kaldığı iddia edilmişti.
Vikingler
Amerika’ya bir çok millet gelmesine rağmen burada bir koloni kurarak, yerleşmemişlerdi. Amerika’da ilk koloniyi kuranlar, bugünkü İskandinavya, yani Danimarka, Norveç ve İsveçliler’in ataları olan Vikingler’di.
Tarihin en savaşçı kavimlerinden biri Vikingler, doğuya doğru Vareg, güneye doğru Norman ismiyle anılırlar. 8. yüzyılın sonu ile 11. yüzyılın başına kadar olan dönem “Viking Çağı” olarak bilinir. Vikingler, hızlı yükselip, hızlı düşmüşlerdi. 9 yüzyılın ortalarında ejderha başlı gemileriyle Avrupa’da her kı*yıyı yağmalıyorlardı. 865′te yüzlerce gemi, binlerce asker ile İn*giltere’ye çıktılar. Vikingler’in önemli kahramanlarından Ragnor Lodbrok’un oğulları Holfdan, Kemiksiz İvar ve Hubba’nın komutasında adanın yarısını işgal ettiler. Bu yıllarda İngiltere bir çok krallıktan oluşuyordu. Doğu Anglia, Northumbria ve Mercia krallıklarını işgal eden Vikingler’e sadece Wessex kralı Alfred direnebildi. Ancak Vikingler ilerlemelerine devam ede*rek, York’u aldılar.
İşgallerle birlikte Viking yaşam tarzı da değişti. Ticarete başladılar. Yerleşik hayata geçtiler. Gemilerinin tipi değişti. İnce gemilerin yerini, yük gemileri aldı. Sığ körfezlere girmeye el*verişli dipleri düz, köprüsüz ince, uzun Viking gemilerine “drakkar”, nakliye gemilerine de “knarr” denilirdi. Viking gemileri 14 ile 23 metre arasında tek bir yelkeni bulunan dalgalı denizlere dayanaklı gemilerdi. Vikingler’in yağma ve ticaretle kazandıkları sayısız servetleri olmuştu. Paralarını gömdüler. Bu gömülerin bir kısmı inandıkları güçlere yapılmış bir adaktı.
Vikingler, 10. yüzyılın ortasında dünyayı dize getirmişlerdi. Ancak zenginlik ve ticaret bölünmelerine sebep oldu. Vi*kingler savaş için yaşarlardı. Fethedecek yer kalmayanca kendi*lerine yeni bir rol aradılar. 988′de Bizans imparatoru Basil, or*dusuna Vikingler’i çağırdı. Bizans imparatorunun özel muhafız birliği olan “varegler”i oluşturdular. Vikingler artık birer paralı askerdi. Satacak bir şeyleri olmayan Viking savaşçıları şöhretle*rini satıyorlardı.
Vikingler, 10. yüzyılın ortalarında paralı askerliği bıraktılar. Tekrar yağmacılığa döndüler. Ancak hedef yerleşik hayata geç*miş diğer Vikingler’di. Bunun üzerine 10. yüzyılın sonlarında Vikingler aralarındaki bölünme yüzünden savunma için para harcamaya başladılar. Danimarka’daki Trelebor kalesi gibi kale*ler yaptılar. Bütün İskandinavya krallıkları aynı kaderi paylaşıyorlardı.
Bir zamanlar her Viking’in en büyük arzusu kılıcı elinde öl*mekti. Krallar, kılıç gücüyle göreve gelirlerdi. Althing, yani “Özgür insanlar” toplantısında karar alınırdı. Ancak artık devir değişmişti. Vikingler’de krallar gücü kılıçla değil, diğer Avrupa devletlerinde olduğu gibi asaletle almaya başlamışlardı. Artık “Savaş lordları” değil, toprak sahipleriydiler. Savaşçı’nın yerine tüccar, rahip ve kral Viking gelmişti. Bu gelişmeler üzerine Kı*zıl Erik, yani Erik Thorvaldsson ve oğlu Leif Eriksson gibi sa*vaşçılar kendilerine yeni yerler aramaya başladılar. 1003 yılında zorlu bir yolculuktan sonra Amerika’ya yerleştiler.
Bu hadiseden bir süre önce 986′da İzlanda’dan Gröndland’a giden Viking denizcilerinden Bjarni Herjulfsson Ameri*ka’ya ulaşmıştı. Bu bilgiden haberdar olan Leif Eriksson Grönland’dan ayrılıp, zorlu bir yolculuktan sonra Atlas Okyanu*su’nu geçip, Amerika Kıtası’nın kuzeyine, Kanada’ya ayak ba*sarak, Vindland’ı kurdu. Vikingler, burada kendi adet ve dinlerine göre yaşamaya başladılar. Ancak yerlilerle başları derde girdi. Vikingler’in Scraelingar, yani vahşiler diye adlandırdıkları Kızılderili’lerle bir çok defa savaşıldı. Alpaguan Kızılderilileri’nin saldırıları sırasında birçok kayıp verildi. Leif Eriksson kardeşi Thorvald’da bu saldırılarda öldü.
Vikingler, iyi bir denizcilik taktiğiyle Atlantik’i aşmışlardı. Ancak üstü açık teknelerle Atlantik’in soğuğuna nasıl dayan*mışlardı? Denizciler don ve balık yağı sürülmüş, keçi derisin*den elbiseler giyiyorlardı. Bu elbiseler, modern elbiseler kadar iyi izolasyon sağlıyorlardı.
Galler’den 1170′de 10 gemiyle yola çıkan Madoc isimli bir prens ise Amerika’ya varamamıştı. Madoc ve filosu geri de dönememiş, kaybolmuştu. 14. yüzyılın sonlarında İskoçyalı Henry Saint Klair de bir keşif gezisine çıktı. Venedikli bir denizcinin yardımıyla, Amerika’ya ulaştığı ve Massachusetts’te karaya çık*tığı rivayet edilir.
Kristof Kolomb yolculuğa çıkmadan önce çok geniş bir araştırma yapmıştı. Batı’ya giderek, yeni topraklara ulaştığı söy*lenilen bir çok rivayeti inceledi. 1477′de İzlanda’ya gittiğinde Vikingler’in macerasını öğrendi. Amerika yolculuğundan az önce 1492′de İrlanda’ya giderek, Aziz Brendan’ı araştırdı. Ko*lomb, 1492′de Amerika’ya ulaştığında, kıtanın ilk değil, son kâ*şifiydi. Amerika’nın Avrupalılar tarafından yağmalanmasının ve kolonileştirilmesinin yolunu açtı. Rus ihtilali’nin ünlü komü*nist ve Türkçü düşünürü Sultan Galiyev, Kolomb’un Ameri*ka’yı kolonileştirmenin yolunu açmasını, Avrupa’nın haydudu*nu Amerika’ya götürdü diye değerlendirir.