Kazaklar

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Kazak Türkü
Kazak Türkü
Asya ile Avrupa arasında en önemli geçiş ülkelerinden birisi olan Kazakistan Doğu’da doğu Türkistan (ÇHC), güneyde Kırgızistan ve Özbekistan, batıda Hazar denizi, kuzeyde Rusya Federasyonu ile çevrilmiş olup, yüz ölçümü 2.717.000 km2’dir.

Genelde büyük düzlükleri ihtiva eden Kazakistan coğrafyasını platolar, tepelikler, ovalar ve dağlar kaplamaktadır. Ülkenin batı ve güneybatı kesimlerine hakim olan Hazar çöküntüsünün güneyinde Üst-yurt yaylası, Mankışlak yarımadasında ise Karadağ ve Akdağ uzanır. Daha doğudaki Ural platosu ile Mugadjar tepeleri Hazar çöküntüsünü Turan ovasından ayırır. Batı kesiminde Uludağ, doğu kesiminde ise Cengiz dağları uzanmaktadır.

Altay sıradağlarının uzantısı olan Tıgırek, Listugaay ve Halzum sıradağları doğudan Narum-Kolbin sisteminin uzantısı olan Tarbatagay sıradağları, güneyden Cungarya Aladağları ile Balkaş gölünün güneyinden Kazakistan’a girer. Kazakistan sınırlarında yükselen Tanrı dağlarının kuzeybatısında Cu-İli dağları uzanmaktadır.

Kazakistan’ın kuzeyinde büyük ve küçük Baruski çölleriyle orta kısımda Karakurum, güneyinde Kızılkum çölleri bulunmaktadır. Yine orta kesimde tuz göllerinin yer aldığı birçok çöküntü alanı yer almaktadır.

Kazakistan’da ülke genelinde sert karasal iklim hakimdir. Çok kurak geçen yaz. Kışın çok soğuğuna dönüşür. Kış ve yaz aylarındaki ısı farkı çok büyüktür. Kuraklık güney ve güneybatıya gittikçe artar. Yağışlar 100 mm.’nin çok altına düşer. Ülkede yedi bini aşkın akarsu bulunmaktadır. En önemli nehirleri Ural, Emba, Sırderya, İli ve İrtiş nehirleridir. Akarsuların birçoğu yazları kurur. Aral, Balkaş, Zaysan, Alakol, Tengiz ve Seletitengiz en önemli gölleridir. Ülkenin en büyük gölü olan Aral gölü bugün kuruma aşamasına gelmiştir. Kazakistan Cumhuriyetinin başkentini Almatı’dan Akmola şehrine taşımıştır.

Nüfusu 16.679.000’dır. Bu nüfusun %56’sı kentlerde, %44’ü kırsal kesimde yaşamaktadır. Kadın nüfusu erkek nüfusundan %2 fazladır. kilometrekareye 6.2 kişi düşmektedir. Ortalama yaşam süresi 68.9 yıldır. Nüfus artış oranı ise %0.16 ile çok azdır. Nüfusun %46’sını Kazak Türkleri, %35’i Ruslar, %3’ünü Almanlar, %3’ünü Ukraynalılar, %11’ini ise diğerleri teşkil etmektedir. Çalışabilir nüfus 6.093.000 olup bunun %17.3’ü sanayide, %18.2’si tarımda çalışmaktadır. 1988 yılında alınan bir kararla resmi dil olarak Türkçenin Kazak lehçesi konuşulmaktadır. İlk ve orta öğretimde dokuz bine yakın okul, yüksek öğretimde ise 55 üniversite ve enstitü bulunmaktadır.

Kazakistan’da tarım ve hayvancılık oldukça gelişmiş olup tarımsal ürünlerin başında buğday ve pamuk gelmektedir. Darı, yulaf, mısır ve pirinç üretilmektedir. Diğer önemli ürünler şeker pancarı, meyve ve sebzedir. Hayvancılık daha çok sığır ve küçükbaş hayvan ağırlıklıdır. Ülkede 23 milyon hektar ormanlık alan bulunmaktadır.

Doğal kaynaklar yönünden zengin olan Kazakistan’da krom, çinko, bakır, kurşun, wolgram, asbest, barit, berilyum, bizmut, altın, demir, kömür, alüminyum, titanyum, bor, ferrokrom, petrol ve doğal gaz çok miktarda çıkarılmaktadır. Demir üretimi %9.8’lik bir payla önemli bir yere sahiptir. Bakır üretiminde dünyada yedinci sırada gelmektedir. Ülke petrol ve doğalgaz üretimi açısından dünyada yirmi üçüncü sıradadır. Toplam, 2.1 milyar ton petrol, 1,7 trilyon m3 doğalgaz rezervi bulunmaktadır. Petrol üretimi 1993 yılı itibariyle 23 milyon ton, doğal gaz üretimi ise 6.7 milyar m3’tür.
Önemli sanayi dalları tarım, metalurji, hafif sanayi, petrokimyasallar ve tekstildir. Metal ve makine sanayi toplam sanayi üretiminin %15.9 kapsamaktadır. Bu alanda en önemli ürünler, traktörler, ziraat makinaları, yemleme için makinalar ve bunların yedek parçalarıdır. Kimya sanayinde ise petrol rafinasyonu, motor petrolü, dizel benzini, araba lastiği, kauçuk, plastik, krom bileşikleri, üretimi önde gelmektedir.

Kazakistan Cumhuriyetinde GSMG 1995 yılında 992 milyar Tengedir. Aynı yıla göre ihracatı 2.234.8 milyon dolar, ithalatı ise 1172.2 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Kazakistan Cumhuriyeti yeni anayasasını 28 Ocak 1993 tarihinde kabul etmiştir. Yeni anayasa demokratik, laik ve üniter devlet yapısını öngörmektedir. Parlamento 177 üyeli olup, 135’i doğrudan, 42 üye ise Cumhurbaşkanı tarafından oluşturulan Devlet Listesinden seçilmektedir.
Hükümet başkanı ve üyeleri doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanmakta, ancak, Başbakan, Başbakan yardımcıları, Dış İşleri, İç İşleri, Savunma, Maliye ile Devlet Güvenlik Komitesi Başkanının atanmasında Parlamentonun onayı alınmaktadır. Cumhurbaşkanı 1995 yılında yayınladığı bir kararname ile “Kazakistan Milli Halklar Asamblesi”ni kurmuştur. Bu kuruluş 300 üyeden oluşmakta, doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı, danışman organı niteliğindedir.

Kazak Tarihi


Kazak Adı: “Kazak adına eskiden Kazaklarla ilişki kuran, yazı kültürüne sahip memleketlerin yazılı kaynaklarında rastlamak mümkündür. Bunlar; Çin, Arap, Farsı, Bizans, Rus, Moğol ve Türk dillerinde yazılan eserlerdir. Bu eserlerin dil özelliklerinden dolayı “Kazak” adı: Asa, Kasa, Hasa, Haysak, Kosok, Gasag, Hasık, Kasok, Kazak, Kazsak v.s. çeşitli şekillerle yazılmıştır.

Kazak adının ne zaman ortaya çıktığını tam olarak söyleyemiyoruz. Çünkü, “Kazak” kelimesinin etimolojisi tarihin derinliklerinde yer almaktadır. Kazaklar hakkında tarihçiler çeşitli hipotezler, deliller getiriyorlar. Mesela, Akademik Marr: “…Kafkaz’da “Kazak’lar (kasok, kasahi) yaşıyorlar…”, Çekoslovak tarihçisi Groznıy: “Kazaklar M.Ö. Hazar denizinin Batı bölgesinde yaşayan Hunların torunları ve kafkaz kaspi kelimelerinin kaz, kas kökünden türemiş olduğunu, “Kazak” adının da bu kelimeden kaynaklandığını söylüyor. Ermeni tarihçi-yazar Musa Hareni: “…İran Padişahı Velirittis’in devrinde, M.Ö.. 197-126 y.y. Kazakların Farsılarla savaştığını yazıyor.”

Meşhur alim Vernştam, Radlof’un Vamberi’nin, Bartold’un, Samoyloviç’in, Marr’ın “Kazak” terimi hakkında söylediklerini destekleyerek, bu kelimenin tarihi asırlara inen kökeni olduğunu,” Kaspii ve Sak kelimelerin mürekkebinden meydana geldiğini “hür, yiğit, bağımsız, isyancı anlamlarının sonradan kazandığını söylüyor. Kazak şairi Kadır Mırzalı: “…Biz-Kazak, ecelden erkindik ansağan…” diye, Kazak adının “hür” anlamına geldiğini belirtiyor.

Kazak Hanlığı


Kazak Hanlığı, 13. asırda kurulan Ak Orda’nın üzerine bina edilmiştir. Asıl kurucusu Cengiz Hanın torunun Orda Ecen’dir. 1227 tarihinde Cuci’nin ölümünden sonra, Batu Han Altın Orda’yı sağ ve sol kanata ayırmıştır. Ulus’un Batı kısmını kendisi idare etmiş ve Doğu kısmını da ağabeyi Orda Ecen’e vermiştir. Bugünden itibaren Ak Orda diye adlandırılan Ulus’un merkezi şimdiki Balkaş gölünün etrafında yerleşmiş, sonra Sığnak’a değiştirilmiştir. 1395 yılında Emir Timur’un hakimiyeti altında kalmış, 1428’den 1456’ya kadar Ebülhayır’ın idaresinde olmuştur. 1456’da Barak hanın oğulları Kerey ve Canibek Ebülhayır’a isyan ederek “Yedi Su” etrafına göç etmişler ve kendi hanlıklarını ilan etmişler. Böylece Ak Orda hanlığı tarih sahnesine tekrar çıkmış, sonra da bu hanlık “Kazak Hanlığı” diye adlandırılmıştır.

Kazak Hanlığının Gelişmesi veya “Altın Devri” (15-17 yy): Ebülhayır Hanın iktidarına karşı ayaklanan Kazak boylarının Doğu Deşt-i Kıpçak’tan, Batı Yedi Su yerine göç etmeleri Kazak Hanlığı kuruluşunun başlangıcı olmuştur.

Kazak Hanlığında siyasi ve iktisadi yönden ilerlemeye ilk adım atan Kasım (1511-1523) Han olmuştur. Onun, Kazakların yaşadığı toprakları birleştirdiğini “Tarihi-Raşidi”, “Şeybaniname” v.b. tarihi eserler de açıklıyor. Önceden Ak Orda’ya ait olan bütün toprakları kendi idaresi altında bulundurmuştur. Orta Asya, Edil etrafındaki hanlıklar ile Ruslarla ticari ve diplomatik ilişkiler kurmuş. Kasım Hanı Batı Avrupa da tanımıştır. Bunu o dönemde Avusturya dış işlerinde elçilik görevi yapan Sigizmund Gerberşteyn, kendi yazılarıyla destekliyor. Kasım Han devrinde Kazakların ilk anayasası “Beş Yargı” yeniden düzenlenmiştir. Göçebeler adet, örf üzerine kurulan bu Anayasaya “Kasım Hanın Kaska Yolu” demişler. Moskova elçisi Danila Kubin’in 1536’da Rus Çarına yazdığı mektubunda “…Kazak Hanlığı, Orta Asya Hanlıklarından daha kuvvetli” diye, yazmıştır.

Kazak Hanlığı Haknazar Han (1538-1580) devrinde daha ileri gitmiştir. Bu han Kazak-Kıgız Hanı ünvanını almıştır. “Türk Tatar Tarihi” eserinde, A. Z. Velidi: “…Haknazar Kazak-Nogay Hanı oldu” demiş. Kazak Hanlığı ekonomisi kuvvetlenmiş, Orta Asya hanlıklarıyla yapılan dış politikada galip gelmiştir.Tevekkül Hanın devrinde (1586-1598) de Kazak Hanlığı dış politikada, Rus’larla diplomatik ilişkilerde önemli rol oynamıştır. Tevekkül Han öldükten sonra yerine geçen Esim Hanın (1598-1628) şöhreti büyük olmuştur. Kazakların barış içinde yaşamalarını, ekonomik, ticari, ilmi sahalarda önemli gelişmeler sağlanmıştır. “Esim Hanın Eski Yolu” diye adlandırılan, Kazakların ikinci bir mükemmel Anayasasını yeniden düzenledi. İç politikada Kazak sultanlarının bölünme hareketlerine engel olmuş, Kazak Hanlığının bütünlüğünü korumuştur. Dış savaşlarda (1635, 1643,1652 yıllarında) Oyrat-Conğar’ları mağlup etmiştir.

Kazakların bir araya gelerek, birlikte hareket etmeleri Tavke Han (1680-1718) devrinde olmuştur. Kazaklar Tavke Hanı “Az Tavke” “insanoğlunun danışmanı” demişler. Bu han bir merkezden idare etmek için, yeni idari reformları, idarecilik “Han Meclisi’ni”, “Beyler Heyeti’ni uyguladı. “Kasım Hanın Kaska Yolu”, “Esim Hanın Eski Yolu” diye, tanımlanan Kazakların Anayasalarını tekrar yenileyerek, İslami, şerii hükümleri kullanarak “Yedi Yargı” veya “Yedi Hakikat” diye, adlandırılan Kazakların Anayasasını oluşturmuştur.

Ak Orda’nın devamı olan Kazak Hanlığının 15-17. yy.’da gerçek manada siyasi, ekonomik, ticari, ilmi rolü büyük olmuştur. Kazakların bu asırlardaki dini durumu hakkında ilmi araştırmalar yapılmamıştır. Sadece ulaşabildiğimiz kaynaklarda, Ak Orda devrinde tasavvufi faaliyetlerin önemli katkısı olduğu, meşhur Şeyh Baba Kemalüddin Sığnakî’nin, Şeyh Uluğ Bilginin tesirlerinin büyük olduğu bilinmektedir. Sırderya nehri etrafında, Batı Kazakistan’da 300’den fazla süfilerin ocakları (tekkeleri) bulunduğu bilinmektedir.

XVIII-XIX. yy. Kazak Hanlığı


17. asrın sonu ve 18. asrın başında Kazak Hanlığı iç ve dış sebeplerden dolayı zayıfladı. Kazak hanları arasındaki taht mücadeleleri, her yüzdeki sultanların serbest Hanlık kurmaya çalışması, birlik, beraberlik kavramının ortadan kaldırılması, bütünlüğün bozulması, parçalanması halkı ekonomik ve manevi yönden çöküntüye uğrattı.

Askeri kuvvetler yok olmaya yüz tuttu.

Bundan önce de Oyrat-Conğar’lar ile Kazaklar arasında üç büyük savaş meydana gelmiştir. Rus ve Çinlilerin destekleriyle Conğar’lar daima Kazaklara saldırmaya başladılar. 1698, 1711, 1712, 1714, 1718, 1723, 1725, 1729 yıllarında Conğar Kazak büyük savaşları olmuştur. Bunun yanında, bir taraftan Kokan Beyleri de sıkıntı yaratıyorlardı. Buhara ve Hive Hanları Kazakları köle etmeye çalışmışlar, Çinliler ise Coğarlara yardım etmişler, Ruslar bu durumdan istifade ederek Kazak topraklarına kendi kalelerini inşa etmeye başladılar. Kazak askeri kuvveti Conğar askerlerinden eksik değildi. Her Yüz hanları kendi hanlıklarını korudular.

Mesela, Ulu Yüz savaştığı esnada öteki Yüz hanları savaşa katılmadılar. Bu durumu iyice kullanan Conğar’lar Kazak Hanlarıyla teker teker savaşma şansına sahip oldular. Kazak Hanlıkları birleşmek yerine teker teker Ruslara sığındılar. Kazak bozkırı boşalmaya başladı ve Kazak halkı nüfusunun yarısını kaybetti. Hak “Aktaban şuburundu’ya” (baskın, sürgün manasında) uğradılar. Bu asırlar Kazaklar için acı sonuçlar getirmiştir. 1731’de Küçük Yüz, 1734’te Orta Yüz, 1728’de Ulu Yüz Hanlıkları Rus hakimiyetine geçtiler. Kokan Beki Alim (1801-1809) Ulu Yüz Hanlığını işgal etmiş, sonuçta 1822’de Orta Yüz, 1824’te Rusya tarafından ortadan kaldırıldı.

Böylece 13. asırda kurulan Ak Orda ulusunun devamı olan, 1456’da tekrar meydana gelen Kazak Hanlığı 19. asırlarda son buldu.

Kazaklar Rus Hakimiyetinde


Bundan sonraki Kazak tarihine “ayaklanmalar tarihi” demek daha doğru olur. Bu ayaklanmalar hürriyet, bağımsızlık, egemenlik için olmuşlar ve üç asır boyu devam etmiştir. 18. asrın sonunda Küçük Yüz Kazaklarının silahlı ayaklanmaları geniş alana yayıldı. Bu ayaklanmaların önemlileri Sırım Batır (1783-1797), Karatay Sultan (1797-1814), Arınğazı Sultan (1816-1821), İsatay Mahambet (1836-1837), Eset Batır (1853-1858), Cankoca Batır (1856-1857), Kenesarı Navruzbay (1841-1847) önderlikleriyle olmuştur. Güney Kazakistan’da asrın sonunda Küçük Yüz Kazaklarının 1858’de Kokan Beylerinin baskısına karşı ayaklanmalar olmuştur. Kazakların büyük isyanı 25 Haziran 1916’da çıkarılan “Yabancıları Harekete Geçirme” kararnamelerinin yayınlamasıyla başladı. Bunlar Çarlık Rusya devrindeki ayaklanmalardır.

Bu ayaklanmaların sebepleri Rusların, işgal ettikleri Kazakların ülkesinde sömürgeleştirme siyaseti uygulaması, bu toprakların bütün imkanlarını elde ettikleri gibi, bu bölgelere getirdikleri göçmenlerle yerleşik bir koloni dönemi meydana getirmesi, Rus kalelerinin yükselmesi, yerli Kazakları göçe zorlaması, Kazakların diline, dinine ve yaşayışına Rusların hücum etmesi gibi Rus siyaseti olmuştur.

Sovyet idaresi altındaki Kazakların tarihi içinde 1930-1986 yılları arasında Ru’lara ve rejime muhalif çeşitli olaylar olarak 1933’te yapılan suni açlık, 1937-1938 yıllarında soykırım (jenosit), 1954’te 6 milyon 300 bin hektar yerin zor kullanılarak Rus muhacirlerine dağıtılması, 1960’lı yıllara kadar Rus göçmenlerini yerleştirme planlarının uygulanması, 17-18 Aralık 1986 yılında meydana gelen meşhur “CELTOKSAN” hadisesini söylemek mümkündür.
Nihayet Kazakistan Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, 25 Ekim 1990 tarihinde egemenliğini 16 Kasım 1991 tarihinde de bağımsızlığını ilan etmiştir.

Kazakistan
Kazakistan
Kazakistan
Kazakistan
 
Üst Alt