Kağan

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
8krsol=http://www.bilinmeyenturktarihi.com/wp-content/uploads/2013/02/kagan-266x300.jpg]Kağan[/krsol] Türk devlet başkanlarının eski çağlardaki unvanı, imparator. Bu unvan eski Türk devleti olan Hunlar’da yoktu. Hunlar, devlet başkanlarına “yabgu” diyorlardı ki XI. yüzyıla kadar Karluk ve Oğuz Türkleri arasında kullanılmıştır. Kağan kelimesinin ilk önce, Hunlardan sonra Türk devleti hakimiyetini ele alan Siyenpilerde kullanıldığı görülüyor.

Türkler üzerindeki hakimiyetleri 216-394 yılları arasında devam eden, Siyenpilerde, 265 yıllarında kağan kelimesinin kullanıldığı ortaya konmuştur (A. Caferoğlu, Tukyu ve Uygurlarda Han Unvanları, Türk Hukuk ve iktisat Tarihi Mecmuası I, 1931).

Türk devlet geleneğinde devlet başkanlarının bir başarıdan sonra yeni unvan alması adet olduğundan Kağan unvanını alan Siyenpi hükümdarının Çinlilerce adı Lie – vi şeklinde yazılıp Türkçesi bilinmeyen ve 261 – 277 yılları arasında hükümdarlık eden şahıs olduğu ve 271’de Kuzey Çin’in bir bölümünü zapt etmesi üzerine bu unvanı aldığı düşünülebilir.

Siyenpilerin yerine geçen Aparlar (394 – 552)’ın ilk hükümdarları Tolun (394 – 410)’da, 402 yılında büyük fütuhatla eski Hun devletini hemen hemen aynen tekrar kurunca o zamana kadar kullandığı yabgu unvanını küçük görerek Kağan unvanını aldı. Bundan sonra bu unvan Aparlarda, Gök Türkler (552 -745)’de, Dokuz Oğuz – On Uygurlar (745 – 840)’da aynen devam etmiştir. Karahanlılarda Kağan şekli biraz değişip hakan şeklini alarak, Çingizlilerde Kağan biçimine bürünerek kullanıldı.

Türkçe kelime içindeki g ve ğ’lerin düşmesi, baştaki k’ların h olması şeklindeki dil kaidesi gereğince kelime han biçimini alarak günümüze kadar gelmiştir.
Bununla beraber Kağan’ın kısaltılmış biçimi olan kan kelimesinin 720 – 725 yıllarında dikilen Bilge Tonyukuk anıtında görülmesi de dikkate değer. Kül Tegin ve Bilge Kağan anıtlarındaki edebi dil yerine daha ziyade halk diliyle yazılmış olan Bilge Tonyukuk anıtında kelimenin halk ağzındaki biçimi kullanılmıştır diye düşünülebilir.

Kağan kelimesi Türkiye’de “Kağan Arslan” tamlaması şeklinde XVI. yüzyıl sonuna kadar kullanılmıştır, ilkönce Dede Korkut kitabında geçen “Kağan Arslan”ın bugünkü bilgimize göre son kullanılışı Tevarih-i Cedid-i Mir’at-ı Cihan adlı ve H. 1000 yıllarında (M. 1591 – 1592) yazılan târih kitabındadır. Kitabın müellifi olan Osman İskender’le Dara’nın savaşını anlatan bir manzumesinde iki hükümdar için “ol iki kağan arslan” tabirini kullanıyor {Tevarih-i Cedid-i Mir’at-ı Cihan, s. 8, İstanbul, 1961).

“Kağan Arslan”ın ne demek olduğu Taşkentli Mirek Muhammed Nakşibendî’nin sözlüğünde izah edilmiştir. Mirek Muhammed bu sözlüğünde (Şehid Ali Paşa 2621, 82b – 121a) bazı Arapça ve Farsça kelimeleri açıklamaktadır. Sözlüğün 120 yaprağında “ş,r – i yele”nin izahı şöyledir:

“Kendi öz başıyla gezen ve kayd ü bende mümkin olmayan arslan manasındadır. Türki de ana kağan arslan derler”.

Kağan kelimesinin menşeyi ve anlamı kesinlikle aydınlanmış değildir. Bu kelimenin Moğol, hatta Suğdak menşeli olduğunu söyleyenler bulunmuştur. A. Caferoğlu ise, bu konudaki ihtimalleri saymış olmakla beraber kendisi bir hükme gitmemiştir.

Caferoğlunun dikkati çektiğine göre, bugünkü bazı Türk lehçelerinde “büyük ve ağabey” anlamında bir kağa kelimesi vardır,
İmparatoriçe anlamındaki katun kelimesinin eski biçiminin kağatun olduğuna bakarak, her ikisinin başındaki kağa’lar dolayısıyla kağan kelimesinin “büyük” demek olan kağa’dan çıktığını, ihtirazi kayıtla birlikte, kabul edebiliriz.

Kağan kelimesi devlet başkanı (imparator) demek olduğu halde bazen olağanüstü durumlarda veya mecburiyet karşısında Gök Türkler çağında, aynı zamanda birden fazla Kağan’ın bulunduğu devreler görülmüştür. Nazari olarak Kağanlardan birinin “büyük Kağan” olması kabul edilmiş bulunmakla beraber gerçekte güçlü olanın hükmü ve buyruğu yürümüştür ki bu da federatif ve merkeziyetsiz Türk devlet sisteminin sonucudur.
(Türk ansiklopedisi 21.cilt,s. 111-112)
 
Üst Alt