Kafirlere vela göstermemek

faruk islam

Özel Üye
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Kafirlere Vela Göstermemek
Hiç şüphe yok ki ister diri olsun, ister ölü olsun bütün kafirlerden uzak kalmakla ancak "Lâ ilâhe illallah" kelimesi insana fayda verir ve onunla müslüman olur.
Kafirlerden uzak kalmaktan kasıt ise; onlardan hoşlanmamak, onlara buğzetmek, onlara sevgi beslememektir.
Bir insan Lâ ilâhe illallah’ı söylese, Allah-u Teâlâ'nın dininden gelen namaz, oruç, zekat, hac, cihad, iyiliği emir, kötülükten nehiy ve bunlar gibi dinin emirlerini sürekli olarak yapsa, fakat en yakın akrabası olsa bile bir kafire buğzetmese, ona sevgi beslese kafir olur.
Müşriklerle bir arada bulunan ve onlarla birlikte oturan kimseye ta ki onlardan uzak kaldığını, hayatını onlardan tam bir şekilde ayırdığını ve üzerinde bulundukları küfür ve sapıklıklarından razı olmadığını söyleyinceye kadar zahiren İslam’la hükmedilmez.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ
"İbrahim ve bareberinde olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani bir zaman onlar kavimlerine şöyle demişlerdi:
"Biz sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Yalnız Allah’a iman etmenize kadar bizimle sizin aranızda ebedi bir düşmanlık ve kin ortaya çıkmıştır."(Mumtahine: 4)
Allah-u Teâlâ bu ayette bize İbrahim Aleyhisselam ve beraberindeki müslümanları örnek edinmemizi emrediyor.
Öyle ki onlar bir olan Allah-u Teâlâ'ya iman ettiler, tagutları ve tagutlara ibadet edenleri reddettiler, onların hepsinin ta ki bir olan Allah-u Teâlâ'ya iman etmelerine kadar kafir olduklarını, bu sebeple onlara düşmanlık yapılması, buğzedilmesi, onlardan uzak olunması gerektiğini ilan ettiler. Yine onlar tagutları tekfir ettiler, onlara buğzettiler. Bununla birlikte tagutlara ibadet edenleri de tekfir ettiler, onlara buğzettiler ve onlara düşmanlık gösterdiler.
İşte Lâ ilâhe illallah’ın manası budur.
Her kim bu kelimeyi bu şekilde manasını bilerek söyler, onun gerekleriyle amel eder, onu bozacak şeylerden uzak durursa işte o kimse Allah-u Teâlâ katında gerçek müslümandır.
Allah-u Teâlâ mü’minlerin sıfatlarını bir başka ayette şöyle açıklıyor:
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
"Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah’a ve rasulüne karşı gelenlere sevgi beslediklerini göremezsin. İşte Allah imanı bunların kalplerine yazmış ve katından bir nur ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan içinde temelli kalacakları cennetlere koyar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuştur. İşte bunlar Allah’tan yana olanlardır. İyi bilin ki saadete erişecek olanlar Allah’tan yana olanlardır." (Mucadele: 22)
Allah-u Teâlâ bu ayeti kerimede bize, en yakın akrabası olsa bile kafirleri seven ve onlara dostluk gösteren (destekleyen, mazeretsiz onlarla haşir neşir olan) bir kimsenin, iman ve İslam iddiasında bulunsa bile, bu fiiliyle batıl bir iddia ortaya koyduğunu çok açık bir şekilde belirtiyor.
Her kim de Allah-u Teâlâ ve rasulüyle alay eden bir kimseyle oturursa, bu şekilde yapılmasına rızasının olmadığını iddia etse bile o kimse de onun gibi kafir olur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ أَنْ إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللّهِ يُكَفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلاَ تَقْعُدُواْ مَعَهُمْ حَتَّى يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ إِنَّكُمْ إِذًا مِّثْلُهُمْ إِنَّ اللّهَ جَامِعُ الْمُنَافِقِينَ وَالْكَافِرِينَ فِي جَهَنَّمَ جَمِيعًا
"(Allah) size kitapta: "Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve alaya alındığını işittiğiniz yerde ta ki başka bir söze geçinceye kadar onlarla oturmayın. (Eğer böyle yaparsanız) şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Muhakkak ki Allah münafıkları ve kafirleri toplu olarak cehennemde toplayacaktır." (Nisa: 140)
İbni Mes’ud Radıyallahu Anhu’dan Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Mü’minlerden başkasını dost edinme. Allah’tan korkanlardan başkasına da yemeğini yedirme."
(Tirmizi-Ahmed-Hakim, İbni Hibban sahih senetle (Ebu Davud Hadis No:4832) (Cem'ul-Fevaid: C.4. Adab bah. (Tac: C.5 Sevgi bah.)
Bir başka hadiste Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
"Kişi kimi severse onunla beraber haşr olunur."
(Buhari Edep bah.) (Müslim bir bah.) Ebu Davud-S. Tirmizi, Taberani sahih senedle (Tac: C.5 Dinin temeli Allah ve Rasulünü sevmekten ibarettir bah.)
Aişe Radıyallahu Anha’dan şöyle dediği rivayet olunmuştur:
"Din Allah için sevmek ve Allah için buğzetmekten ibarettir."
(Ahmed-Hakim (Ebu bekir Abdullah b. Muhammed b. Ebu Şeybe (vh.235), El-İman, 45) Tabarani bu hadisi ibn. Mesud'dan merfu olarak el-Kadir'inde zikretmiştir. Hasen bir hadistir.)
İbni Abbas Radıyallahu Anhu şöyle diyor:
"Sevdiğini Allah için seven, darıldığına Allah için darılan, dostuna Allah için dost olan, düşmanına Allah için düşman olan kimse; işte ancak bu tutumuyladır ki Allah’ın sevgisine ve himayesine erişir.
Kişi böyle yapmadıkça namazı ve orucu çok olsa bile imanın tadına varamaz.
İnsanların dostlukları genellikle dünya ile ilgili konulara dayanır oldu. Bu da onlara bir şey kazandırmayacaktır." (İbni Cerir-Taberi)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
"Müşriklerle oturmayın ve onların topluluklarına girmeyin! Her kim onlarla oturur veya onların topluluklarına girerse işte o kimse de onlar gibidir." (Ebu Davud, Tirmizi)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
"Allah-u Teâlâ müşrik bir kimsenin, müslüman olmasından sonra müşriklerden ayrılıp müslümanlara katılıncaya kadar hiçbir amelini kabul etmez." (İbni Mace)
Şer’i geçerli bir mazeret olmaksızın kafirleri açık bir şekilde tekfir etmemek, onlardan uzak olduğunu göstermemek ile birlikte kafirlerin topluluklarına katılmak, onlarla birlikte oturmak, onların karartılarını çoğaltmak küfürdür.
Günümüz toplumlarından küfürle hükmedilen, değişik şekil ve çok sayıda renklerde küfürler ve şirkler işleyen bir toplumda oturan bir kimse, bu kafir toplumdan beri olduğunu göstermez, bilakis onlara dostluk gösterir ve onlardan razı olursa o kimsenin zahiren onlardan olduğuna hükmedilir. Zira biz bu şekilde hükmetmekle yükümlüyüz. Onun kalbi durumu ve gizli hali ise Allah-u Teâlâ'ya aittir.
İslam düşmanlarına, onların grublarından bir gruba ve onların yardımcılarına karşı müslümanın tavrı işte böyledir.
Tabi ki burada İslam’a ve müslümanlara karşı savaş açmayan, savaşan kafirlerin saflarında müslümanlara karşı yer almayan, İslam’a ve ehline karşı apaçık bir şekilde düşmanlık ilan etmeyen kimselere iyi muamele yapılmaması kastedilmiyor.
Böyle kimselere, örneğin babalar, oğullar, kardeşler gibi akrabalara, onları İslam’a teşvik etmek ve kendilerini İslam’a ısındırmak için harcama yapmak, onları ziyaret etmek, onlara ikram etmek, onlara hediye vermek gibi güzel muamele ve iyilikte bulunmak yasaklanmamıştır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًا وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
"Eğer (anne ve baban) bilmediğin bir şeyi bana şirk koşman konusunda seninle mücadele ederlerse onlara itaat etme. Onlara dünyalık konusunda iyilikle muamele et. Bana tabi olanların yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz banadır. Ben size yapmış olduklarınızı haber vereceğim." (Lokman: 15)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
لَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُم مِّن دِيَارِكُمْ أَن تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا إِلَيْهِمْ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ
"Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz. Doğrusu Allah adil olanları sever." (Mumtahine: 8)
Hişam b. Urve Radıyallahu Anhu’den şöyle rivayet olunmuştur:
"Babam bana şöyle haber verdi:
"Esma binti Ebi Bekr Radıyallahu Anha bana şunu haber vermişti:
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanında müşrik olan annem ziyaret etmek için bana geldi. "Anneme iyi davranabilir miyim?" diye Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sordum.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Evet" dedi.
Bunun üzerine Allah-u Teâlâ:
"Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz." (Mumtahine: 8) ayetini indirdi." (Buhari)
Şöyle rivayet edilmiştir:
Ömer b. Hattab Radıyallahu Anhu mescidin yanında çok güzel bir ipek elbise gördü.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şöyle dedi:
"Bu elbiseyi cuma günü ve heyetleri karşılamak üzere giymek için alsaydın."
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ömer’e şöyle dedi:
"Bu elbiseyi ancak kıyamet gününde hüsrana uğrayacak kişiler giyer."
Sonra Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bu elbiselerden ganimet olarak geldi. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir tanesini Ömer Radıyallahu Anhu’ya verince Ömer Radıyallahu Anhu şöyle dedi:
"Daha önce bu elbiseyi giyenler hakkında iyi şeyler söylemediğin halde bana niçin veriyorsun?"
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ömer Radıyallahu Anhu’ya:
"Ben sana giymen için vermedim" buyurdu.
Ömer sonra bunu Mekke’de bulunan müşrik kardeşine hediye etti.
(Cem'ul-Fevaid: C.3 S.114 Elbise ve zinet bah.) (Muvatta: Libas bah. C.18 S.917-8) (Buhari: Cuma bah. 7.1.214. ideyn I-II. 2 buyu III 16 hibe bah.) (Müslim Libas bah. No 6-9 S: 1688-40) (Ebu Davud: Hadis No: 4041-1) (Nesei: Zinet bah. 84-86-97 VIII 196-8)
Son olarak şöyle diyorum:
Kur’an ve sünnetten delillerle bir insanın nasıl müslüman olacağını çok açık bir şekilde açıkladım. Söylediğim ve naklettiğim bütün bu şeylerde hakkı hedefledim ve gerçekleri açık bir şekilde sunmaya çalıştım.
Bu anlatılanlar hususunda ehli sünnet alimleri arasında da hiçbir ihtilaf yoktur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

لِيَهْلِكَمَنْ هَلَكَ عَن بَيِّنَةٍ وَيَحْيَى مَنْ حَيَّ عَن بَيِّنَةٍ وَإِنَّ اللّهَ لَسَمِيعٌ عَلِيمٌ
"Mahvolan apaçık bir delilden ötürü mahvolsun, yaşayan da apaçık bir delilden ötürü yaşasın." (Enfal: 42)
Öyleyse her insan bu anlatılanların neresinde olduğuna bir baksın!
Zira her kimin İslam’ı açıkladığımız gibi değilse, gerçek İslam’a iman etmesi için henüz tevbeye zaman varken acele etsin. Her kim böyle yapmayacak olursa işte o kimse ancak kendi nefsini kınasın.
Son duamız:

الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

"Alemlerin Rabbi olan Allah-u Teâlâ'ya hamd olsun."ALINTI
 

HASAN CAN

Active member
bni Abbas Radıyallahu Anhu şöyle diyor:
"Sevdiğini Allah için seven, darıldığına Allah için darılan, dostuna Allah için dost olan, düşmanına Allah için düşman olan kimse; işte ancak bu tutumuyladır ki Allah’ın sevgisine ve himayesine erişir.
Kişi böyle yapmadıkça namazı ve orucu çok olsa bile imanın tadına varamaz.
İnsanların dostlukları genellikle dünya ile ilgili konulara dayanır oldu. Bu da onlara bir şey kazandırmayacaktır." (İbni Cerir-Taberi)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
"Müşriklerle oturmayın ve onların topluluklarına girmeyin! Her kim onlarla oturur veya onların topluluklarına girerse işte o kimse de onlar gibidir." (Ebu Davud, Tirmizi)
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
"Allah-u Teâlâ müşrik bir kimsenin, müslüman olmasından sonra müşriklerden ayrılıp müslümanlara katılıncaya kadar hiçbir amelini kabul etmez." (İbni Mace)


Allah cc razı olsun. Çok güzel bir konu. Konularınızda hep güncel ve değerli bilgilerle dolu. Emeğinize sağlık.
 
Üst Alt