Kose_yazisi İsrail uşağı’ mı arıyorsun, oku o zaman

İsrail uşağı’ mı arıyorsun, oku o zaman.....

“Meydan okuma”ları severim.

“İspat edin” diye başlayıp, “Hodri meydan” diyenlere bayılırım.

Bu kapsamda, Kütahya’daki “cami” gibi gösterilen 6 katlı “öğrenci yurdu”ile ilgili Almancı vatandaşın meydan okumasına da bayıldım..
Diyor ki, Fetullah Gülen grubuna bağlı olan Almancı vatandaş: “Vali Bey, 36 yılda oradan yetişmiş bir tane İsrail uşağı göstersin herşeyimi ona bağışlayacağım.”

Vali Bey’in, bu arkadaşın bağışı ile ilgileneceğini sanmam..

O bağışlarını, yine malum yerlere yapmaya devam etsin..

Ama beni ilgilendiren bölüm şurası: “Bir tane İsrail uşağı göstersin..”

Bu meydan okumayı, Kütahya’daki yurt için söylemiyor tabii..
Genel anlamda söylüyor, Alamancı arkadaş..
Gülen grubunu kastederek söylüyor..
Bize de cevabını vermek düşüyor:

Bak kardeş..

Sen bir tane İsrail uşağı sormuşsun..
Ben sana onlarca örnek vereceğim.
Seç seç, beğen al..

Önce hocanın şu sözünden başlayalım:
“Otoriteden izin alınmalıydı” demişti..
Mavi Marmara gemisi ile, Gazze ambargosunu delmek üzere yola çıkanlar için..
9 şehidimizin (daha sonra şehitlerimiz 10’a çıktı) acısına rağmen..
Gülen’in “Otorite” dediği, terörist İsrail devleti idi..
Yani demek istiyordu ki, “Uluslararası sularda sefer yapmak için de, dünyanın hakimi olan İsrail’den izin alınmalıdır.”
Bu söz ne anlama gelir, Almancı arkadaş?
Uluslararası sularda dolaşmak için, İsrail’den izin alınması gerektiğini söylemek..
Hem de, İsrail 9 Türk vatandaşımızı şehit etmiş iken, bunu söylemek..
Sence ne uşaklığıdır, Almancı arkadaş?
•
“Otoriteden izin alınmalıydı” dediğinde..
Gülen’i eleştirmiştim..
Ama hatırlıyorum, kelimeleri özenle seçmiştim..
Her şeye rağmen..
İnanmış bir insan olarak gördüğüm bir kişiyi..
Yanlış cümlesinden dolayı eleştireyim..
Hatasını söyleyeyim..
Dilsiz şeytan olmayayım..
Ama, kaş yapayım derken de, göz çıkartmayayım..
Endişem bu idi..
Fakat bugün geldiğim noktada..
Bu hassasiyetin anlamsızlığı çıktı ortaya..
Tekil bir olay değilmiş, “Otoriteden izin alınmalıdı” tavrı..
Bak, bugünlerde paralel medyada yazılanlara..
Kendi hocaları, “Otoriteden izin alınmalıydı” dememiş gibi.
Sırf fitne çıkartmak için.
Sırf, dindar insanlarla, dindar yöneticiler arasında bir soğukluk oluşmasıiçin..
Yine Mavi Marmara gemisi ekseninde..
İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği İsrailli askerler hakkındaki yakalama kararının..
Dışişleri Bakanlığı tarafından işleme konulmasının geciktirilmesini..
Mavi Marmara’ya ihanet olarak yazıyorlar..
Dışişlerini ben eleştireyim..
İHH eleştirsin..
Filistin gönüllüleri eleştirsin..
Gazze’ye yardım götürenler eleştirsin..
Ama..
“Otoriteden izin alınmalıydı” diyen bir hocanın müritlerinin.. Ne hakları var, “AK Parti hükümeti, İsrailli askerleri korumuş” demeye..
İşte tam bu noktada.
Artık..
Film kopuyor..
“Tescilli bir İsrail uşaklığı” devreye giriyor..
Bana sorarsanız..
Dışişleri’ne sızıp..
O İsrail askerleri hakkındaki kararı işleme koymayanlar da “Otoriteden izin alınmalıydı” diyenlerin müridleridir..
Hem “Otoriteden izin alınmalıydı” diyorlar.
Hem, mahkemenin yakalama kararını işleme koymuyorlar..
Hem de, AK Partilileri bundan sorumlu tutuyorlar..
Nasıl taktik ama?
Tam Mişon’ca değil mi?
Dört dörtlük, İsrail uşaklığı, değil mi?
Bu kadar hinoğlu hinler işte..
Bu kadar ikiyüzlüler..
Bu kadar sahtekarlar..
•
Bir somut örnek daha vereyim.
Samanyolu Haber’in önemli ekran yüzlerinden Abdullah Abdulkadiroğlu..
Bugünlerde, “İsrailli askerler hakkındaki yakalama kararını işleme koymayan AK Parti kadroları” diye eleştiri getiren beyaz adam..
Unuttuk sanıyor..
Yargıtay Eski Başkanı Sami Selçuk’u ekrana çıkartıp..
Tayyip Erdoğan’ın tarihi “One minute” çıkışını, bakın nasıl yorumlatmıştı:
“Erdoğan’ın o konuşmayı niçin yaptığını biliyorum. Karşısındaki adam çok dolu bir adam. Onunla başa çıkamadığı için ‘One minute’ deyip hırçınlaştı. Şimon Peres çok deneyimli, kültürlü bir adam. Usta, kibar bir adam. Başbakan ona karşı direnemediği için böyle bir hamle yaptı!”
Şimdi söyle, Almancı kardeş..
Daha nasıl bir İsrail uşaklığı arıyorsun?