İslâm'da HOŞGÖRÜ...

MURATS44

Özel Üye
Müslüman, hoşgörü sahibi ve bağışlayıcıdır Allah (c.c.) gerçek müminleri
“Öfkelerini yenerler, insanların kusurlarını affederler” diye övmüştür

(AI-i İmran Suresi ayet: 134)

Hoşgörü konusunda Hz. Muhammed (A.S.) en güzel örnektir Müslümanlar,
sadece kendi din kardeşlerine değil diğer dinlerden olanlara da hoşgörülü
davranmak zorundadırlar.

Hoşgörü;Farklı düşünce ve davranışları olgunlukla karşılama,önemsiz hataları hoşgörerek bağışlama anlamına gelen ahlaki bir terimdir.

Sözlükte müsaade etme,güçlük çıkarmama,göz yumma,katlanma,affetme,hoş görme demek olan höşgörü,başkalarının düşünce ,inanç ve davranışlarına müdahale ve baskıda bulunmamak,onları serbest bırakmak ,kendi kişilik ve anlayışımıza ya da çoğunluk tarafından benimsenip uygulanan tutum ve davranışlara sabırla ve taraf tutmadan katlanmak manasındada kullanılır.Hoşgörü,bir kimsenin kendi hoşuna gitmeyen bir harekete engel çıkarmamaya her zaman kendisini hazır hissetmesidir.

Hoşgörülü birey birinin hatasını yüzüne vurup utandırmadan,başkalarının yanında onu mahcup etmeden,sabır ve anlayışla kusurunu telafi etmesine imkan vermelidir.

Hoşgörülü olmanın bize bir zararı olmayacaktır aksine bize faydası olacaktır.Çünkü hoşgörülü bir insan toplum içinde daha çok sevilir. Sonuçta herkes hata yapabilir ve bize düşen yapılan bu hatayı affetmek hata yapanın bu hatasını telefi etmesine izin vermektir. Hoşgörülü olmak insanların bize güvenmesini ,bize sevgi ve saygı göstermesini kazandıracaktır. Hataları sabırla karşılama ,affedici ve hoşgörülü olma,insanların kusurlarına katlanma insanı olgunlaştıran ve değeri yücelten bir davranıştır.

Allah Teala tarafından en şerefli varlık olarak yaratılan insanoğlunun dünyada huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşayabilmesi için uyması gerekli davranışlardan biri de hoşgörüdür.

Hoşgörü: Kusurlara göz yummak ve aldırmamak demektir.

Hoşgörü, sağlıklı insan davranışıdır. Hoşgörü sağlıklı insan hayatının, özüdür. Beşeri münasebetlerin temelidir.

Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır. Hoşgörü sevgi yoludur.

Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikardır. Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır. Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma, kavga ve olumsuzluk vardır.

Her konuda olduğu gibi hoşgörü konusunda da en güzel örnek Peygamber Efendimizdir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) “Muhakkak ki ben müsamahakar bir Tevhit diniyle gönderildim.”buyurmuştur.

İslamiyet başkalarının ilmi kanaatlerine, fikrine tecavüz edilmesini, vicdanlarına baskı yapılmasını caiz görmez. Yüce Allah, her şeye gücü yettiği halde insanların pek çok kusur ve hatasını bağışlamaktadır. Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerimde “(Ey peygamberim!) Allah’ın merhameti sayesinde, onlara yumuşak davrandın! Şayet kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et” buyrulmaktadır.

İslam tarihi Müslümanların başka inançtaki insanlara gösterdiği müsamaha örnekleri ile doludur. İslam Aleminde yaşayan gayri Müslimler asırlarca Müslümanlarla yan yana yaşadılar. Herhangi bir zulüm ve işkenceye maruz bırakılmadılar. Müslümanlar hoşgörüyü böylece sözde değil davranışlarıyla bütün dünyaya gösterdiler. Milletimizin dün olduğu gibi bu günde böyle bir olgunluk içinde bulunduğuna inanıyoruz.

Hz. Mevlana: “ Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak.” Diyor ve ekliyor: “Ben bir pergel gibiyim bir ayağımla şeriat içre, öbür ayağımla yetmiş iki milleti dolaşırım.” İşte Dünyanın muhtaç olduğu hoşgörü bu.

Hoşgörü mimarı Hz.Mevlanalar,Yunus Emreler, Hacı Bektaş Veliler insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu’yu bir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu’da hoşgörü yerine daha çok hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor.

Toplumda hoşgörüye dönüşün, hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu; insanın sevgiyi yaşamasına, kendisine saygı duymasına, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır.

Hoşgörünün bir hayat biçimine dönüştürülmesi gereklidir. Bunun için de, Hz. Mevlana ve diğer hoşgörü mimarlarının peşinden gitmek, onları daha fazla anlamaya çalışmak gereklidir.
 
Üst Alt