İffetin Sembolü, Tesettür (6)

ceylannur

Yeni Üyemiz
İffetin Sembolü, Tesettür (6)

Tesettürle ilgili sorulara, üniversite uzmanlarının cevapları:
Kimileri çağımızda artık tesettürün önemimi kaybettiğini ve işe yaramadığını düşünüyor. Bu konuda Üniversite Öğretim üyesi ve yazar Dr. Ramin şu cevabı veriyor: Yaradılış düzeni insan türünün yer kürede bekasını istiyor. İnsanlar arasında iki karşıt cins arasında çekim, süreklidir ve belli bir dönemle sınırlı değildir. Bu çekim gücü her dönemde vardır ve belki azalır veya çoğalır, ama asla yok olmaz.
Çağımızda kadınların cinsel cazibeleri yüzünden medya elinde bir reklam malzemesine dönüştüğüne tanık olmaktayız. Günümüzde çoğu erkek olan kadın giysileri tasarımcıları kadınlar için açık saçık elbiseler tasarlıyor ve böylece kadınların çekiciliğinden yararlanarak tasarımlarını başkalarına sunuyor. Gerçekte bu tür tasarımcılar kadınları erkeklere daha fazla zevk vermeleri için çeşitli modalar kalıbında sunuyor. Şimdi de teknolojinin ilerlemesi ile bu tür suistifadeler yeni şekiller kazanmış bulunuyor.
Dr. Ramin şöyle deva ediyor: İslam dininde uygun giysi, erkeklerin daha fazla ilgisini çeken kadınların cazip yönlerini örten giysidir. Gerçekten tesettür kadınların cazibe ve güzelliklerini her çağda koruyabilmiştir. Çünkü İslam kadınların erkekler için sırf eğlence aleti olmasını istemiyor. Bir başka tabirle kadın, tesettürü ile kendini heves peşinde koşan erkeklerden korur ve aynı zamanda kadına duyulan ihtiyaç her zamankinden daha fazla olur.
Tesettüre karşı çıkanların bir başka gerekçesi kadınların örtünmesinin erkekleri daha da hırslandırdığıdır. Bu zümreye göre insan men edilen her şeye karşı daha fazla merak duyar. Ancak eğer kadın tesettürsüz olursa erkekler için sıradan bir olaymış gibi olur ve cinsel duyguları tahrik olmaz. Dr. Ramin bu konuda ise şöyle diyor: İnsanın hırsı ancak görüp, heves edip, men edilirse tahrik olur. Örneğin eğer aç bir insana güzel bir yemeği göstermezsen o yemeğe karşı hırsı olmaz. Böylece eğer güzel bir kadın kendini erkeklere göstermezse kimse o kadına karşı hırslı olmaz. Bence tesettür sadece bir örtü değil, bir sürecin başlangıcıdır. Tesettürlü kadın ağır başlı olur, akıllı ve mantıklı davranıp, erkekleri tahrik etmeye kalkışmaz. Tesettür kadında bir kültür yaratır ve kadının tüm davranışları bu kültür çerçevesinde şekillenir ve enerjisinin boşa gitmesine müsaade etmez.
Dr. Ramin'e göre; kadınların çıplaklığı ve erkeklerin hasta bakışları tarihin ilk gününden itibaren sorun yaratan iki unsur olmuştur. Bu tür ilişkilerde aşırıya kaçmak insanı doğal ve doğru yoldan saptırır. Bu arada unutmamak gerekir ki, erkeğin kadına karşı cinsel eğilimi sadece bakmakla yatışmaz, bilakis kadının vücuduna bakmak erkeğin uyuyan heveslerinin uyanışının başlangıcıdır. Kadının uygunsuz davranışları da bu durumu körükler. Kuşkusuz birçok psikolojik kompleksin, sosyal davranış bozuklukların ve hatta cinsel cinayetlerin kaynağı bu tür laubaliliklerdir.
Üniversite öğretim üyesi ve yazar bayan Simindoht Behzadpur şöyle diyor: Kur'an-ı Kerim'de tesettürle ilgili bazı ayetler peygamber efendimizin eşleriyle ilgilidir, ancak diğer bazı ayetler de tüm kadınları kapsamaktadır. Tesettür sosyal bir işbirliği olan İslami talimatın bir parçasıdır ve bazı ibadetler gibi bireysel ve sosyal tesirleri söz konusudur. Gerçekte kadın, tesettürü kullanmakla Allah'a itaat eder ve onun rızası için toplumun tertemiz kalmasına çalışır. Tabi katının tavır ve davranışı ile iffetini yansıttığı tesettür, en makbul olanıdır. Bu Müslüman kadın ve Üniversite öğretim üyesine göre tesettür; ülkelerin kalkınması ve ilerlemesinde de etkin rol ifa edebilir ve toplum ahlakını her türlü kötülükten arındırmaya yardımcı olur. Bu yüzden tesettürlü kadınların bulunduğu ortamlar daha çok verimlidir ve o ortamda çalışanlar ahlak kurallarına daha çok bağlıdır.
Lübnanlı alim Allame Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah şöyle diyor:
İslam dini toplumda ahlak kurallarını yerleştirmek için bazı iç güdüleri kontrol altına almayı amaçlıyor. İslam dini kadınlardan insanlık çerçevesinin dışına çıkmamalarını isterken, erkeklerden de kadınları kendileriyle eşdeğer görmelerini istiyor. Böylece kadınların tesettürü aile düzenini bozacak yolları kapatmış oluyor. Tabi bu tesettüre maddi tesettür diyebiliriz, yani vücudu örtmek ve evden çıkarken süslenmemek. Ancak esas amaç manevi tesettürdür. Yani kadın öyle davranmalı ki kimse onu sorgulamasın. Tesettür genel olarak tek bir hedefi takip eder, o da toplumun ahlakı ve kadınların izzetini tehdit eden her şeye karşı bir iç güç oluşturmaktır.
Kanada'nın Ottava üniversitesinde tarih hocası olan Dimitris Kit Siks "Müslüman ve Hıristiyan ailelerde kadın" adlı makalesinde şöyle yazıyor: "İlahi dinler kadını köle olmaktan kurtarıyor. Hâlbuki kapitalizm ve benzeri düzenler kadınların konumunu bir köle düzeyine indirmiş bulunuyorlar".

Kit Siks makalesinin devamında şöyle yazıyor: Özellikle İslam kadınların özgürlüğü konusunda bir devrim yaratmıştır. Hâlbuki batı kapitalizmi aile yapısına zarar vermek amacıyla Müslüman kadının inancının bir sembolü olan tesettürünü hedef almış bulunuyor. Batı, aile yapısını tahrip ederek kadınları yeni yöntemlerle köleleştirmiştir.


Günümüzde batıda tesettür konusu, en çok tartışılan konulardan biri haline gelmiş. Bir süre öncesine kadar başörtüsü ve tesettür, batılı Müslüman kadınlar arasında daha az ilgi görmekteydi. Fakat bu ilginin her geçen gün artması, kapitalist hükümetleri endişelendiriyor. Örneğin, Amerika'nın Corc Town, Meriland ve Vircinya üniversitelerinde tesettürlü kadınların sayısında gözle görülür bir artış kaydedilmiş.


Batının kapitalizm düzeninin insan ve dünyaya olan maddi bakış açısı, insanların daha fazla kazanç uğruna daha fazla çalışmasına, bu bağlamda ahlaki değerleri çiğnemesine sebep oluyor.


Bilim ve araştırma üniversitesi hocalarından Dr. Neva Bahş şöyle diyor: "Batılı bakış açısına göre, kadınlar kapitalizmin çıkarlarına hizmet ettikleri sürece saygı görür ve daha sonra sermaye ve çıkar bağlantısından dışlanır.


Batı, Rönesans'ın ardından din ve ahlaka karşı savaş bayrağı açtı. Sözkonusu dönemde Darvin, Freud ve benzeri araştırmacıların düşünceleri ve teorileri gündeme geldi ve batı giderek sekülarizme yöneldi.

Bu gelişme batılıları din ve manevi değerlerden uzaklaştırmayı başardı. 19. yy. başlarında kadınlara özgürlük ve eşitlik sağlamak hedefleriyle çeşitli hareketler başladı. Fakat onlar da kadınları manevi ve ailevi değerlerden uzaklaştırdı. Feminizm hareketi kadınların kaybedilmiş haklarını ihya etme adıyla erkeklere düşman tavırlar takınarak, "annelik" gibi gerçekleri bir kenara atıp, kadınları evin dışında çalışmaya teşvik edip, başta tesettür olmak üzere birçok ahlaki ve dini değeri kadınların ilerlemesini engelleyen faktörler arasına yerleştirdi.


Bu konular kadınların kullanılması ve ayırımlara maruz kalmasına sebep oldu. Batı medeniyeti kadınları laubalilik ve çıplaklığa teşvik eden kültürlerin kadınlara daha fazla zulüm ettikleri, günümüzde bilinen bir gerçektir.

Amerikan tarzı Feminist bir yazar "Gericilik" adlı kitabında yaptığı itirafı bu şekilde ifade ediyor. Amerikalı bir feminist olarak Amerikalı kadının şimdi olduğu kadar asla özgür olmadığını, fakat şimdi olduğu kadar bedbaht olmadığını, ayrıca kadın özgürlüğünün ona sağlam düşünceyi armağan etmediğini itiraf etmeliyim.


Batılı teorisyenler bir taraftan liberal demokrasi düzenini, tüm toplum ve ülkelerin vazgeçilmez kaderi olarak tanıtırken, batılı kapitalist ülkelerin özelliklerine sahip olmayı tüm toplumların yükseliş süreci biliyorlar. Diğer taraftan başka milletlerin kültür ve değer yargılarını aşağılayarak onların kültürel hüviyetini değiştirmeye, aynı zamanda batıyı örnek almalarını sağlamaya çalışıyorlar. Sömürgecilik, Müslüman ülkelerde halkın kültürünü değiştirme yolunda ilk adımda kadınların inançları, dolaysıyla tesettürü hedef alıyor.


Muhammed Kutup, "Biz Müslüman mıyız?" adlı kitabında şöyle yazıyor: "Araştırdığım kaynaklarda, ilginç bir olaya rastladım. Batılı yetkililerden biri kültür uzmanlarından İslam'la mücadele için bir yöntem önermelerini istemiş. Tüm öneriler arasında, İslam'ın yok edilmesi için, Müslüman kız ve kadınların kapanmasına engel olmak ve onların sosyal merkezlerde erkekler ve gençlerle rahatça bağlantı ve ilişki kurmalarının sağlanması önerisi kabul edildi. Hâlihazırda da aynı politika batılı ülkeler tarafından sürdürülmekte. Onlar değişik yollardan hatta yasal yollarla örtünmeye karşı mücadelelerini sürdürüyorlar.


Fransa gibi sözde özgür ve demokratik ülkelerde Müslüman kadınlar rahatlıkla tesettürlü olamıyorlar, zira başörtüsü yasağıyla karşı karşıya bulunuyorlar. Avrupa ülkeleri anayasalarında dini özgürlüklerin hukuki anlamda öngörüldüğünü iddia ediyorlar. Fakat Müslüman kadınların çalışma ve eğitim alanında başörtüsü kullanma hakkı onların kişisel hakları sayılmasına rağmen, bu hak batılı hükümetlerce açıkça ayaklar altına alınıyor.


Almanya'da başörtülü bayanlar bazı devlet dairelerinde işyerleri veya kültürel ve sportif aktivitelerde çeşitli sorunlarla karşı karşıya bulunuyorlar. Bazı devlet dairelerinde başörtülü bayanların çalışma anlaşmaları tek taraflı olarak işveren tarafından feshediliyor. Örneğin 1972 yılında Afganistan'da doğan ve daha sonra Almanya'ya göç eden Fereşte Laden, Almanya'da üniversite öğretimini bitirdikten sonra öğretmenlik yapma hakkına sahip oldu. Fakat başörtülü olduğu için hiçbir öğretim kadrosuna kabul edilmedi ve ard arda yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı.


Fereşte Laden son olarak Baden Verten Berg eyaleti kültür bakanı Anet Şaven'e bir mektup gönderdi. Fakat bakan cevapta şöyle yazdı: "Bizim okullarda öğrenciler öğrenimin yanı sıra eğitim de görüyorlar. Tesettürlü Müslüman bir öğretmenin ders vermesi hırıstiyanlığa aykırı olduğu için okullarımızda Müslümanları çalıştıramayız."


Bundan daha da ilginç bir olay yine Almanya'da yaşandı. Türkiye'den Almanya'nın güneyine tayin edilen laik bir öğretmen kızların başörtüsüyle sınıfa girmelerini yasakladı. Sözkonusu öğretmen bu çocukların ebeveynlerine gönderdiği mektupta şöyle yazdı: "Tesettürlü öğrenciler ders sınıflarına katılma hakkına sahip değiller."


Son zamanlarda, Almanya Hessen eyaleti vekili olan avukat bir bayan ilk kez yüksek mahkemeye başvurarak, ülke yetkililerini yasaları ihlal etmekle suçlayıp, onlara karşı dava açtı. Sözkonusu avukat tesettürlü bayanlar hakkındaki ayırımın kalkmasını istedi.


Prof. Ote Zak Zafski şöyle diyor: "Ben Hessen eyaletinde hükümeti temsil eden avukatım. Bu yüzden görevim, onaylanan yasaları, eyalet anayasasıyla karşılaştırarak, muhtemel çelişkileri gidermektir. Bana göre başörtüsü yasağı bir din aleyhinde ayırım ve bir diğer dinin lehinedir. Dini vecibeleri uyarınca başını örten bir kadın, başkalarının hakkını çiğnememekte. Başörtü yasağı Hessen eyaleti anayasasının açıkça çiğnenmesi anlamındadır.

------------
editör notu: değerli kardeşler ve bacılar bu yazı dizisi çok işinize yarayacağını umaraktan sizlerle paylaşıyorum. bu yazı dizisini arşivinizde tutun ve islam düşmanlarına karşı kendinizi isabetli bir şekilde savunun. tesetture girmeyen ve tesseturu düşünen diğer bacılarımız da bu yazı dizisini okurlarsa inşallah hidayetlerine vesile olacağını rabbimizden temenimizdir...
 
Üst Alt