ceylannur
Yeni Üyemiz
İffetin sembolü, tesettür (5)
Amerika'dan Ebe uzmanı bayan B.S şöyle diyor: Sokaklarda ve toplumda tesettürlü gezmekten büyük bir huzur duyuyorum ve kendimi yabancı erkeklerin bakışlarından koruduğum için mutluyum.
Başka kadınlara laubali olmanın ve yabancı erkeklerin ilgilerini çekmenin medeniyet ve kültür simgesi olmadığını söylemek istiyorum. Kültürlü bir kadına yabancı erkeklerin karşısında cilve yapmak asla yakışmaz.
Modern ve uygarca bir yaşamı savunan Amerikalı bayan B.S aynı zamanda tesettürlü olmayı sosyal faaliyetlerde bir güvence olarak görüyor.
Günümüzde bir çok kadın, toplumun ve özellikle erkeklerin kadınlara bakış açısının değişmesini istiyor.
"Tesettüre dönüş" adlı eserinde Amerikalı yazar Vendi Şalit kadınların batı ve özellikle Amerika toplumundaki değerini irdeliyor. Amerikalı yazar şimdiki şartlarda kadınların, kendilerine yönelik bakış açısının değişmesini istedikleri sonucuna varıyor.
Yazar eserinde mantıklı gerekçeler göstererek bu amaca ancak tesettürle ulaşılabileceğini ispatlıyor, ve şöyle diyor: Günümüzde tesettür, hevesleri bastırma şeklinde yorumlanıyor, ancak bu görüş tamamıyla yanlıştır. Tesettür kadınların eğilimlerinin reddedilmesi anlamında değildir. Eğer kadınları da diğer insanlar gibi akıllı yaratıklar kabul ediyorsak tesettürün erkeklere ilgisizlik anlamına gelmediğini ve daha ziyade kadınların şahsiyetine verilen önemi simgelediğini anlamış oluruz. Bizler insanız ve insanî duygular taşırız. Biz sırf bir takım katı kurallar izlemesi gereken bilgisayarlar gibi değiliz. Kadınların kabiliyeti, tasavvur edilenin çok çok ötesindedir ve kadınlar yücelmeyi hak etmiştir.
Sermaye düzeninde her insan yararlı olduğu sürece değerlidir. Bu tür bir bakış açısına göre kadınlar da genç olduğu sürece ve kendilerini sermaye düzeni ve çıkarcılara teslim ettikleri müddetçe ilgi görür. Bir çok kadın bilinçsizce bu meseleyi kabul eder ve kendini değersiz bir meta gibi erkeklere teslim eder ve sosyal konum açısından erkeklerle eşit olduğunu zanneder. Fransız yazar Simon Dobuvar dış görünüm ve makyajına aşırı önem veren ve kendini bir mal gibi topluma sunan kadınları özleriyle yabancılaşmış kadınlar olarak tanımlıyor. Yazara göre bu tür kadınlar ilkel benlikleri aşamasında duraksamış, ve üstün benlikleri, gereken gelişmeyi sağlayamamıştır.
İngiliz Müslüman bayan Meryem şöyle diyor:
Ben, kadınlar için artık içi boş bir kılıktan başka bir şey kalmamış bir toplumda doğdum. Birçok kadın dış görünüş esiri olduklarının farkındadır. Müslüman olmadan önce ve tesettür kullanmadığım dönemlerde sokağa veya dışarı çıktığımda kendimi bir mağazada satışa sunulan bir meta gibi hissediyordum. Hatta yürürken bile, nefsani zevklerini tatmin etmek için kadınlara bakan erkekleri hissediyorum. Onlar kadınlara fiyat biçen birer alıcı gibiydi. Bu yüzden kendimi korumak için tesettürü seçtim.
İslam dinine göre kadınlar tam bir güvenlik ve huzur içinde, erkeklerle omuz omuza sosyal faaliyetlerde bulunup, toplumun kalkınmasına katkı sağlayabilir. Müslüman sosyolog Dr. Şariati kadından güçlü bir caydırıcı ve değiştirici etken olarak söz ediyor. Dr. Şeriati'ye göre ilkin, insanların düşünceleri değişmesi gerekiyor. İşte o zaman kadınlar özgüvenle topluma ayak uydurabilir ve erkekler de onlara toplumun birer üyeleri gözüyle bakar. Dr. Şeriati'ye göre ideal kadın, İslamın tanıttığı kadındır ve bu kadın sorumlu, bilinçli ve etkin bir kadındır. Dr. Şeraiti ideal kadına örnek olarak Hz. Fatıma -sa-‘yı gösteriyor. Çünkü Hz. Fatıma -sa- yaşamın tüm boyutlarında örnek alınabilecek bir kadındır.
Günümüzde kadınların özgüven kazanmaları ve kendilerini tanımaları hakkında birçok olumlu işaretlere de rastlıyoruz. Ankara'da yaşayan Nurcan Kocaman bu örneklerden biri sayılır. Nurcan 19 yaşındayken tesettürlü olarak üniversiteye devam ediyordu ve laik düzenin savunucusu olan dönem cumhurbaşkanını eleştirdiği için tutuklanarak 1 yıl hapse mahkum edildi. Hapis kararını duyduktan sonra Nurcan şöyle bir açıklama yaptı. Ben inançlarımla onur duyuyorum ve Müslüman kadın olarak tesettürümü bütün şartlarda koruyacağım.
Müslüman olduktan sonra Cemile adını seçen Alman bayan Brigit şöyle diyor: İslam dinini seçip Kur'an-ı Kerim'in kadınların tesettürlü ile ilgili ayetlerini okuduktan sonra kadınların İslam dininde yüce bir konuma sahip olduğunu anladım. İslam dinine göre kadın değerli bir hazinedir ve tesettür bu değerli hazineyi korur. Bayan Brigit'e göre, İslam dini doğru algılandığı takdirde kadın tüm yeteneklerini kullanabilir ve bu yolda erkeklerle mukayese edilmesine veya kendi doğasını inkar etmesine gerek yoktur.
Uzmanlara göre kadınların güçlenmesi ve kaybettikleri değerleri yeniden kazanması için var olan bakış açıları ve izlenen siyasetlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei konu ili ilgili şunları belirtiyor: İslam kadınlar için aşırıya kaçmaksızın orta ve ılımlı bir sınırı göz önünde bulundurur. İslam kadınlara zulmedilmesine izin vermezken kadın ve erkeğin doğasını da göz önünde bulundurur. İslam dini ahlakın korunması ve kadın-erkeğin güven içinde yaşaması için kadınların tesettürlü olmasını buyurmuştur. Gerçekte Müslüman kadın tesettürü ile hem kendi güvenliğini, hem de erkeklerin güvenliğini korur.
İslamın öğretilerinden biri olan hicap ve tesettür, İslam dininin vecibelerinden biri olup, toplumu sağlamlaştırma, başıboşluk ve ahlaksızlıktan arındırmaya yönelik bir sürecin simgesidir. Uygun örtüsü olmayan toplumlarda kadınlar, vücutlarını halkın gözü önünde sergiler, ve olumsuz sonuçlarından etkilenirler. Kadın ve erkek ilişkilerinin kuralsız ve serbest olduğu ülkelerde, ile ocağı sarsıldığı gibi, boşanma ve ahlaksızlık da zirveye ulaşır.Bu tür ülkelerde, çeşitli cinsel hastalıklar ve AIDS gibi ölümcül hastalıklar da yaygındır. Nitekim Amerika'da cinsel ilişkilerden ortaya çıkan hastalıkların tedavi edildiği hastane sayısı 650'dir.
İspanyol sosyolog Manuel Castalls "Bilgi çağı, kudret ve hüviyet" adlı kitabında AIDS hastalığına değinerek, bu hastalığın 1980'li yılların başlarında Sanfransisko'da ortaya çıktığını, binlerce insanın bu hastalığa yakalandığını, 1990'lı yıllardaysa Sanfransisko ve Kaliforniya eyaletlerinde AIDS'in yeniden yaygınlaştığını, bunun uyuşturucu maddeyi enjekte etme, fuhuş, başıboşluk ve bazı kadınların serbest ilişkilerinden kaynaklandığını belirtti. Castells'in inancına göre, bu fesat kaynaklarını bertaraf etmenin tek yolu kültürel bilinç seviyesini arttırıp, kültürel çalışmaları zenginleştirmektir. İspanyol sosyolog ayrıca şunları kaydediyor: Cinsel ilişkiye serbestlik tanıyan bir toplum, şahsi hayallerin süper marketine dönüşüyor. Böyle bir toplumda herkes gerçekçi bir hayat sürdürmek yerine, hayatını ve diğer insanlarla ilişkiler biçimini heva-heves ve başıboşluk üzerine bina ediyor.
Bazı ülkelerde ahlaki değerler, özellikle hicap ve tesettüre uyulmadığı için o ülke insanlarının ruhsal ve psikolojik dengeleri bozuluyor. Bu yüzden bu toplumlarda ruhsal hastalıkların artış kaydettiğine tanık olmaktayız. Thomas Ekmebs şöyle diyor: bedeni lezzetler ilkin yüzümüze gülüyor. Fakat sonunda zehirli iğnesini ruhumuza sokup, bizleri yok ediyor. Bu yüzden toplumda ahlakın temiz ve pak kalması için kültürel ve ahlaki mücadele başlatmalı, manevi değerler sayesinde çağın hastalıklarını hafifletmeliyiz.
İslam, toplumda sağlıklı ve dengeli hayat kurmak ve geliştirmek için hicabı farz kıldı. İslam dini kadına özel bir değer ve kudsiyet tanımakta, kadının insani değerini hatırlatmaktadır. Televizyon yapımcısı bayan Keyhani şöyle diyor: Hicap, kadın ve erkek arasındaki saygı ve haremini sağlayıp, geliştirir. Bana göre tesettürlü kadın başkalarının görünüşüne kapılmaları yerine kadının insani, içsel ilim ve düşünce tarzına yönelmelerine sebep olabilir. Psikologların vardıkları son bilimsel sonuçlara göre, insan özde ne kadar berikim ve zenginlik kazanırsa, kendi görünüşüyle diğerlerinin zahiri görünüşüne pek az eğilir.
Öz bilincinde olan kadınlar, sermaye düzeninin aldatıcı ve şatafatlı propagandalarına kapılmayıp, kendilerini bir maşa ve malzeme seviyesine indirgemez, reklam aracına dönüştürmez, rantçıların değersiz tüketim malı olarak rol ifa etmezler. Kastlez, kadınların bir meta haline gelmesinin onların insani değerlerinin hafiflemesi ve aşağılanmasına sebep olacağını belirtiyor. Uygun bir örtü ve giysi biçimi kadınların toplumsal güvenliğini de temin edecektir. Eğer bir toplumda kadın ve erkekler söz, davranış biçimi, giyim-kuşam, örtü ve hatta bakış biçimlerine çekidüzen verirlerse, kadın ve erkekler cinsel dürtü ve Saiklerden uzak bir şekilde birlikte ve omuz omuza çalışıp, toplumsal hayatı geliştirip, zirveye ulaştırabilirler. Lübnan ehli sünnet müftüsü Şeyh Muhammed Reşit Geblan şöyle diyor:
"Hicap bir gösteriş veya slogan değil, Müslüman kadını toplumsal huzur, güvenlik ve istikrara ulaştıran dini bir farzdır. İran bilimcisi Bulgar bayan Natalina Ivanova, İran'da bir ay tesettürlü bir biçimde ikamet ettikten sonra deneğimini şu şekilde izah ediyor: İran'da ilk defa olarak tesettür tecrübesini yaşayarak kadının tesettürle daha güvenli, sakin ve vakur bir hayat sürdürebileceğini hissettim. Bulgarlı bayan ayrıca diyor ki; örtülü kadınlar erkeklerle kurdukları ilişkilerde daha bir özgüvenle ve stressiz davranabiliyorlar. Fakat örtüsüz ve tesettürsüz kadınlar erkeklerin sürekli azarlayıcı ve tacizci bakışlarına maruz kalıyorlar.
Bayan Natalina ayrıca, tesettürlü olduğu sırada değişik bir güç ve kabiliyet kazandığını sözlerine ekliyor. Hicap ve tesettür, toplumun ruhi huzurunu sağladığı gibi, kadınların izzeti nefsini de arttırır. Kadınlar örtüleriyle erkeklerle omuz omuza siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanlarda faaliyet yapıp, büyük başarılar elde edebiliyorlar. Paris sosyal bilimler yüksek etüdler okulunun hocası bayan Dr. Valans diyor ki, İslami ahkâm konusunda Kur'an-ı Kerim ayetleri, evlenme, boşanma, miras hakkı, aile ocağı, erkek kadın ilişkileri ve örtü biçimini belirliyor.
Kur'an-ın çeşitli ayetlerinde kadınlarla erkekler birlikte iffetli olmaya ve pak bir hayat yaşamaya çağrılıyor. Yani hicap, ahlakî selametin faktörü, erkeklerle kadınların lüzumsuz yere ilişki kurmalarını yasaklama kaynağıdır. Tesettür ayrıca, bir kadının sadeliği, iffetli olması, saygınlığı ve takvasını yansıtıyor. Fransalı eğitimci bayan Valans ayrıca şöyle diyor: Hicapla kadınlar kendi insani şeref ve haysiyetlerini koruyup, kolluyorlar. Nitekim sayısız tarihi belge, örtülü ve tesettürlü kadınların mal-mülk sahibi oldukları, akıllı ve etkin bir rol ifa ettiklerini gösteriyor. Nitekim tarih boyunca tesettürlü kadınlar, toplumsal düzendeki üretim ve yatırımların gelişmesine yardımcı oldukları gibi, çocuk terbiyesi gibi ailevi ve annelik görevini de yerine getirmektedirler.
Fransalı düşünür Frants Fanun tesettür ve hicabı, asil ahlakî değerleri koruma etkeni olarak kaydedip, Cezayir devrimi adlı kitabında şunla kaydediyor:
"Başıboş, iffetsiz veya tesettürsüz bir kadını gören sömürgecilerin saldırı ümidi on kat daha artıyor." Sömürgeci güçler, bir milletin kültür ve medeniyetini yok etmek için, ilkin o milletin erkek ve kadınlarının örtüsünü değiştirmeye çalışıyor. Örneğin sömürgeci güçler İslami kültürü yok etmek için saldırıya geçip, Cezayir, Türkiye ve İran'da tesettürü yasaklamaya ve hicabı yok etmeye çalışıyorlar. Günümüzde de müstekbir ve yeni emperyalist güçler, tesettür ve başörtüsünü yasaklayan kararlar alıp, Fransa, Türkiye ve bazı ülkelerde uyguluyorlar. Avrupa insan hakları mahkemesi de, tesettürü yasaklama doğrultusunda bir karar almıştı. Bu yasaklama ve hak ihlallerinin tek bir nedeni, hicap ve tesettürün etkin ve müspet etkileriyle kadınların şahsiyet ve haysiyetinin garanti edilmesi meselesidir. İşte Müslüman kadınlar, kendi örtüleriyle sömürgeci ve emperyalist saldırılara karşı hürriyet ve bağımsızlık mücadelesini en iyi şekilde sembolize edebilirler.
Amerika'dan Ebe uzmanı bayan B.S şöyle diyor: Sokaklarda ve toplumda tesettürlü gezmekten büyük bir huzur duyuyorum ve kendimi yabancı erkeklerin bakışlarından koruduğum için mutluyum.
Başka kadınlara laubali olmanın ve yabancı erkeklerin ilgilerini çekmenin medeniyet ve kültür simgesi olmadığını söylemek istiyorum. Kültürlü bir kadına yabancı erkeklerin karşısında cilve yapmak asla yakışmaz.
Modern ve uygarca bir yaşamı savunan Amerikalı bayan B.S aynı zamanda tesettürlü olmayı sosyal faaliyetlerde bir güvence olarak görüyor.
Günümüzde bir çok kadın, toplumun ve özellikle erkeklerin kadınlara bakış açısının değişmesini istiyor.
"Tesettüre dönüş" adlı eserinde Amerikalı yazar Vendi Şalit kadınların batı ve özellikle Amerika toplumundaki değerini irdeliyor. Amerikalı yazar şimdiki şartlarda kadınların, kendilerine yönelik bakış açısının değişmesini istedikleri sonucuna varıyor.
Yazar eserinde mantıklı gerekçeler göstererek bu amaca ancak tesettürle ulaşılabileceğini ispatlıyor, ve şöyle diyor: Günümüzde tesettür, hevesleri bastırma şeklinde yorumlanıyor, ancak bu görüş tamamıyla yanlıştır. Tesettür kadınların eğilimlerinin reddedilmesi anlamında değildir. Eğer kadınları da diğer insanlar gibi akıllı yaratıklar kabul ediyorsak tesettürün erkeklere ilgisizlik anlamına gelmediğini ve daha ziyade kadınların şahsiyetine verilen önemi simgelediğini anlamış oluruz. Bizler insanız ve insanî duygular taşırız. Biz sırf bir takım katı kurallar izlemesi gereken bilgisayarlar gibi değiliz. Kadınların kabiliyeti, tasavvur edilenin çok çok ötesindedir ve kadınlar yücelmeyi hak etmiştir.
Sermaye düzeninde her insan yararlı olduğu sürece değerlidir. Bu tür bir bakış açısına göre kadınlar da genç olduğu sürece ve kendilerini sermaye düzeni ve çıkarcılara teslim ettikleri müddetçe ilgi görür. Bir çok kadın bilinçsizce bu meseleyi kabul eder ve kendini değersiz bir meta gibi erkeklere teslim eder ve sosyal konum açısından erkeklerle eşit olduğunu zanneder. Fransız yazar Simon Dobuvar dış görünüm ve makyajına aşırı önem veren ve kendini bir mal gibi topluma sunan kadınları özleriyle yabancılaşmış kadınlar olarak tanımlıyor. Yazara göre bu tür kadınlar ilkel benlikleri aşamasında duraksamış, ve üstün benlikleri, gereken gelişmeyi sağlayamamıştır.
İngiliz Müslüman bayan Meryem şöyle diyor:
Ben, kadınlar için artık içi boş bir kılıktan başka bir şey kalmamış bir toplumda doğdum. Birçok kadın dış görünüş esiri olduklarının farkındadır. Müslüman olmadan önce ve tesettür kullanmadığım dönemlerde sokağa veya dışarı çıktığımda kendimi bir mağazada satışa sunulan bir meta gibi hissediyordum. Hatta yürürken bile, nefsani zevklerini tatmin etmek için kadınlara bakan erkekleri hissediyorum. Onlar kadınlara fiyat biçen birer alıcı gibiydi. Bu yüzden kendimi korumak için tesettürü seçtim.
İslam dinine göre kadınlar tam bir güvenlik ve huzur içinde, erkeklerle omuz omuza sosyal faaliyetlerde bulunup, toplumun kalkınmasına katkı sağlayabilir. Müslüman sosyolog Dr. Şariati kadından güçlü bir caydırıcı ve değiştirici etken olarak söz ediyor. Dr. Şeriati'ye göre ilkin, insanların düşünceleri değişmesi gerekiyor. İşte o zaman kadınlar özgüvenle topluma ayak uydurabilir ve erkekler de onlara toplumun birer üyeleri gözüyle bakar. Dr. Şeriati'ye göre ideal kadın, İslamın tanıttığı kadındır ve bu kadın sorumlu, bilinçli ve etkin bir kadındır. Dr. Şeraiti ideal kadına örnek olarak Hz. Fatıma -sa-‘yı gösteriyor. Çünkü Hz. Fatıma -sa- yaşamın tüm boyutlarında örnek alınabilecek bir kadındır.
Günümüzde kadınların özgüven kazanmaları ve kendilerini tanımaları hakkında birçok olumlu işaretlere de rastlıyoruz. Ankara'da yaşayan Nurcan Kocaman bu örneklerden biri sayılır. Nurcan 19 yaşındayken tesettürlü olarak üniversiteye devam ediyordu ve laik düzenin savunucusu olan dönem cumhurbaşkanını eleştirdiği için tutuklanarak 1 yıl hapse mahkum edildi. Hapis kararını duyduktan sonra Nurcan şöyle bir açıklama yaptı. Ben inançlarımla onur duyuyorum ve Müslüman kadın olarak tesettürümü bütün şartlarda koruyacağım.
Müslüman olduktan sonra Cemile adını seçen Alman bayan Brigit şöyle diyor: İslam dinini seçip Kur'an-ı Kerim'in kadınların tesettürlü ile ilgili ayetlerini okuduktan sonra kadınların İslam dininde yüce bir konuma sahip olduğunu anladım. İslam dinine göre kadın değerli bir hazinedir ve tesettür bu değerli hazineyi korur. Bayan Brigit'e göre, İslam dini doğru algılandığı takdirde kadın tüm yeteneklerini kullanabilir ve bu yolda erkeklerle mukayese edilmesine veya kendi doğasını inkar etmesine gerek yoktur.
Uzmanlara göre kadınların güçlenmesi ve kaybettikleri değerleri yeniden kazanması için var olan bakış açıları ve izlenen siyasetlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamenei konu ili ilgili şunları belirtiyor: İslam kadınlar için aşırıya kaçmaksızın orta ve ılımlı bir sınırı göz önünde bulundurur. İslam kadınlara zulmedilmesine izin vermezken kadın ve erkeğin doğasını da göz önünde bulundurur. İslam dini ahlakın korunması ve kadın-erkeğin güven içinde yaşaması için kadınların tesettürlü olmasını buyurmuştur. Gerçekte Müslüman kadın tesettürü ile hem kendi güvenliğini, hem de erkeklerin güvenliğini korur.
İslamın öğretilerinden biri olan hicap ve tesettür, İslam dininin vecibelerinden biri olup, toplumu sağlamlaştırma, başıboşluk ve ahlaksızlıktan arındırmaya yönelik bir sürecin simgesidir. Uygun örtüsü olmayan toplumlarda kadınlar, vücutlarını halkın gözü önünde sergiler, ve olumsuz sonuçlarından etkilenirler. Kadın ve erkek ilişkilerinin kuralsız ve serbest olduğu ülkelerde, ile ocağı sarsıldığı gibi, boşanma ve ahlaksızlık da zirveye ulaşır.Bu tür ülkelerde, çeşitli cinsel hastalıklar ve AIDS gibi ölümcül hastalıklar da yaygındır. Nitekim Amerika'da cinsel ilişkilerden ortaya çıkan hastalıkların tedavi edildiği hastane sayısı 650'dir.
İspanyol sosyolog Manuel Castalls "Bilgi çağı, kudret ve hüviyet" adlı kitabında AIDS hastalığına değinerek, bu hastalığın 1980'li yılların başlarında Sanfransisko'da ortaya çıktığını, binlerce insanın bu hastalığa yakalandığını, 1990'lı yıllardaysa Sanfransisko ve Kaliforniya eyaletlerinde AIDS'in yeniden yaygınlaştığını, bunun uyuşturucu maddeyi enjekte etme, fuhuş, başıboşluk ve bazı kadınların serbest ilişkilerinden kaynaklandığını belirtti. Castells'in inancına göre, bu fesat kaynaklarını bertaraf etmenin tek yolu kültürel bilinç seviyesini arttırıp, kültürel çalışmaları zenginleştirmektir. İspanyol sosyolog ayrıca şunları kaydediyor: Cinsel ilişkiye serbestlik tanıyan bir toplum, şahsi hayallerin süper marketine dönüşüyor. Böyle bir toplumda herkes gerçekçi bir hayat sürdürmek yerine, hayatını ve diğer insanlarla ilişkiler biçimini heva-heves ve başıboşluk üzerine bina ediyor.
Bazı ülkelerde ahlaki değerler, özellikle hicap ve tesettüre uyulmadığı için o ülke insanlarının ruhsal ve psikolojik dengeleri bozuluyor. Bu yüzden bu toplumlarda ruhsal hastalıkların artış kaydettiğine tanık olmaktayız. Thomas Ekmebs şöyle diyor: bedeni lezzetler ilkin yüzümüze gülüyor. Fakat sonunda zehirli iğnesini ruhumuza sokup, bizleri yok ediyor. Bu yüzden toplumda ahlakın temiz ve pak kalması için kültürel ve ahlaki mücadele başlatmalı, manevi değerler sayesinde çağın hastalıklarını hafifletmeliyiz.
İslam, toplumda sağlıklı ve dengeli hayat kurmak ve geliştirmek için hicabı farz kıldı. İslam dini kadına özel bir değer ve kudsiyet tanımakta, kadının insani değerini hatırlatmaktadır. Televizyon yapımcısı bayan Keyhani şöyle diyor: Hicap, kadın ve erkek arasındaki saygı ve haremini sağlayıp, geliştirir. Bana göre tesettürlü kadın başkalarının görünüşüne kapılmaları yerine kadının insani, içsel ilim ve düşünce tarzına yönelmelerine sebep olabilir. Psikologların vardıkları son bilimsel sonuçlara göre, insan özde ne kadar berikim ve zenginlik kazanırsa, kendi görünüşüyle diğerlerinin zahiri görünüşüne pek az eğilir.
Öz bilincinde olan kadınlar, sermaye düzeninin aldatıcı ve şatafatlı propagandalarına kapılmayıp, kendilerini bir maşa ve malzeme seviyesine indirgemez, reklam aracına dönüştürmez, rantçıların değersiz tüketim malı olarak rol ifa etmezler. Kastlez, kadınların bir meta haline gelmesinin onların insani değerlerinin hafiflemesi ve aşağılanmasına sebep olacağını belirtiyor. Uygun bir örtü ve giysi biçimi kadınların toplumsal güvenliğini de temin edecektir. Eğer bir toplumda kadın ve erkekler söz, davranış biçimi, giyim-kuşam, örtü ve hatta bakış biçimlerine çekidüzen verirlerse, kadın ve erkekler cinsel dürtü ve Saiklerden uzak bir şekilde birlikte ve omuz omuza çalışıp, toplumsal hayatı geliştirip, zirveye ulaştırabilirler. Lübnan ehli sünnet müftüsü Şeyh Muhammed Reşit Geblan şöyle diyor:
"Hicap bir gösteriş veya slogan değil, Müslüman kadını toplumsal huzur, güvenlik ve istikrara ulaştıran dini bir farzdır. İran bilimcisi Bulgar bayan Natalina Ivanova, İran'da bir ay tesettürlü bir biçimde ikamet ettikten sonra deneğimini şu şekilde izah ediyor: İran'da ilk defa olarak tesettür tecrübesini yaşayarak kadının tesettürle daha güvenli, sakin ve vakur bir hayat sürdürebileceğini hissettim. Bulgarlı bayan ayrıca diyor ki; örtülü kadınlar erkeklerle kurdukları ilişkilerde daha bir özgüvenle ve stressiz davranabiliyorlar. Fakat örtüsüz ve tesettürsüz kadınlar erkeklerin sürekli azarlayıcı ve tacizci bakışlarına maruz kalıyorlar.
Bayan Natalina ayrıca, tesettürlü olduğu sırada değişik bir güç ve kabiliyet kazandığını sözlerine ekliyor. Hicap ve tesettür, toplumun ruhi huzurunu sağladığı gibi, kadınların izzeti nefsini de arttırır. Kadınlar örtüleriyle erkeklerle omuz omuza siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik alanlarda faaliyet yapıp, büyük başarılar elde edebiliyorlar. Paris sosyal bilimler yüksek etüdler okulunun hocası bayan Dr. Valans diyor ki, İslami ahkâm konusunda Kur'an-ı Kerim ayetleri, evlenme, boşanma, miras hakkı, aile ocağı, erkek kadın ilişkileri ve örtü biçimini belirliyor.
Kur'an-ın çeşitli ayetlerinde kadınlarla erkekler birlikte iffetli olmaya ve pak bir hayat yaşamaya çağrılıyor. Yani hicap, ahlakî selametin faktörü, erkeklerle kadınların lüzumsuz yere ilişki kurmalarını yasaklama kaynağıdır. Tesettür ayrıca, bir kadının sadeliği, iffetli olması, saygınlığı ve takvasını yansıtıyor. Fransalı eğitimci bayan Valans ayrıca şöyle diyor: Hicapla kadınlar kendi insani şeref ve haysiyetlerini koruyup, kolluyorlar. Nitekim sayısız tarihi belge, örtülü ve tesettürlü kadınların mal-mülk sahibi oldukları, akıllı ve etkin bir rol ifa ettiklerini gösteriyor. Nitekim tarih boyunca tesettürlü kadınlar, toplumsal düzendeki üretim ve yatırımların gelişmesine yardımcı oldukları gibi, çocuk terbiyesi gibi ailevi ve annelik görevini de yerine getirmektedirler.
Fransalı düşünür Frants Fanun tesettür ve hicabı, asil ahlakî değerleri koruma etkeni olarak kaydedip, Cezayir devrimi adlı kitabında şunla kaydediyor:
"Başıboş, iffetsiz veya tesettürsüz bir kadını gören sömürgecilerin saldırı ümidi on kat daha artıyor." Sömürgeci güçler, bir milletin kültür ve medeniyetini yok etmek için, ilkin o milletin erkek ve kadınlarının örtüsünü değiştirmeye çalışıyor. Örneğin sömürgeci güçler İslami kültürü yok etmek için saldırıya geçip, Cezayir, Türkiye ve İran'da tesettürü yasaklamaya ve hicabı yok etmeye çalışıyorlar. Günümüzde de müstekbir ve yeni emperyalist güçler, tesettür ve başörtüsünü yasaklayan kararlar alıp, Fransa, Türkiye ve bazı ülkelerde uyguluyorlar. Avrupa insan hakları mahkemesi de, tesettürü yasaklama doğrultusunda bir karar almıştı. Bu yasaklama ve hak ihlallerinin tek bir nedeni, hicap ve tesettürün etkin ve müspet etkileriyle kadınların şahsiyet ve haysiyetinin garanti edilmesi meselesidir. İşte Müslüman kadınlar, kendi örtüleriyle sömürgeci ve emperyalist saldırılara karşı hürriyet ve bağımsızlık mücadelesini en iyi şekilde sembolize edebilirler.