Bilgeliği ile ünlü olan Hz. Süleyman, yine kendisi gibi bir peygamber ve hükümdar olan Hz.Dâvûd’un oğludur. Doğaüstü güçlere sahip güçlü bir figür olarak Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlıkta adı geçen Süleyman, Yahudiler tarafından bir kral olarak görülse de Kur’anda bir peygamber olduğu belirtilmiştir. Kuran’ın çeşitli sureleri ve ayetlerinde Davud’a varis olan Süleyman’a kuşdili öğretilmiş, rüzgâr onun emrine verilmiş, cinler ve şeytanlar hükmü ve hizmeti altına girmiş, ona ve babası Davud’a Tanrı bilgi ihsan etmiştir.
Günümüzde British Museum’da bulunan elyazmalarına dayanan, 15. ya da 16. yüzyılda yazıldığı sanılan, kaynağı belli olmayan, ancak Kral Süleyman’a atfedilen Süleyman’ın Anahtarı (Clavicula Salomonis) adlı kitap, tarihteki en ünlü büyü kitaplarından biri. Kitapta Süleyman, ruhsal güçleri toplamayı ve kontrol altına almayı, ruhlar aleminden gizli sorulara yanıtlar bulmayı; aşk, para ya da başarı gibi özel istekleri elde etmek için yapılması gerekenleri, doğru zaman, yer ve ayrıntılı teknikleri tarif ederek anlatıyor. Kitap, müzedeki elyazmalarından yedisine dayanarak 1854-1918 yılları arasında yaşamış, gizli ilimler konusunda uzman ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti’nin kurucusu olan S. Liddell MacGregor Mathers tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir. Önsözünde, Yahudi tarihçi Josephus’un, Kral Süleyman’ın okült uygulamalarda deneyimli olduğunu onayladığını belirterek; kendisinin de bu maji sisteminin Kral Süleyman’a atfedilmesinden kuşkulanmak için hiçbir nedeni olmadığını söylüyor. Kitap şu sözlerle başlıyor:
“Bugün herkes biliyor ki, çok eski çağlarda Kral Süleyman (Solomon) sahip olduğu bilgileri bir meleğin bilgece öğretilerinden esinlenerek edindi… Hayatının sonuna yaklaştığında, oğlu Roboam’a hayatı boyunca sahip olduğu tüm bilgeliği içeren bir vasiyatname bıraktı. Onun ardından aynı bilgiyi kazanmaya çalışan Hahamlar, ağaç kabuklarına işlenmesine sebep oldukları bu vasiyatnameye “Testament the Clavicle” veya “Süleyman’ın Anahtarı” adını vermişlerdir. Tılsım olarak kullanılan beş köşeli yıldızlar (pentacles) İbrani harfleriyle bakır plakalar üzerine yazılmış, böylece o bilge kralın yaptırdığı tapınakta özenle korunabilmişlerdir.”
“Süleyman’ın Anahtarı” (“Key of Solomon- Clavicula Salomonis”) Birinci bölüm ”Büyük Anahtar” ve 5 kitaptan oluşan Legemeton denilen ikinci bölüm ve bunun Süleyman’ın Küçük Anahtarı denilen bölümü Goetia sırlar bakımından önemlidir. En gizemli bölümü de burasıdır. Armadel’de bahsedilen 72 melek’e karşılık burada 72 karanlık güç vardır. “Süleyman’ın Anahtarı” şu satırlarla başlıyor: “Davut’un oğlu, İsrail’in kralı Süleyman dedi ki: Anahtar’ımızın başlangıcı Tanrı’dan korkmak, ona inanmak, pişmanlık dolu bir kalple ona yalvarmak, niyetlendiğimiz her iş için ondan yardım istemek ve tam bir adanmışlıkla onun için çalışmaktır; böylece Tanrı bize doğru yolu gösterir. Bu yüzden büyü sanatı ve biliminin bilgisini elde etmek isteyen, saatlerin ve günlerin uygun zamanını ve ayın doğru halini beklemelidir.”Kitabın girişinde bu amaçla 3 tane ayrıntılı tablo yer alıyor.
İlk tabloda günün hangi saatinde hangi gök cisminin etkili olduğu 24 saat esasına göre veriliyor. İkinci tablo, saatlerin büyülü isimleri ve onları yöneten meleklerin isimlerini içeriyor. Üçüncü ve son tabloda ise her gök cismine atfedilen melekler, metaller, günler ve renkler açıklanıyor. İki ana bölümden oluşan “Süleyman’ın Anahtarı” kitabından doğru şekilde yararlanabilmek için her büyünün, amacına uygun şekilde, doğru saatte, günde ve yerde yapılmasının çok önemli olduğu iddia ediliyor. Bu kitabı kullanan kişi çeşitli duaları okumak ve günahlarından arınmak, temiz ve amaca uygun kıyafetler giymek zorunda. Tüm koşullar yerine getirildikten sonra ne tür büyülerin yapılabileceği yazıyor. Çalınmış eşyaları bulmak, görünmez olmak, âşık olunan kişinin rüyasına girmek, istenen kişiyi kendine âşık etmek, saygı ve itibar görmek, kişilerin birbirinden nefret etmesini sağlamak, her türlü soruya yanıt bulmak amacıyla yapılan büyüler yer alıyor.
Süleyman’ın Anahtarı kitabındaki en dikkat çekici büyüler, genellikle boyunda taşınan ve büyü yapmada kullanılan bir tür tılsım olan “Pentacle”lar. Türkçe’de tam karşılığı olmayan, benzerlikten dolayı beş köşeli yıldız “Pentagram”la karıştırılan “Pentacle” parşömen, kâğıt ya da metalden yapılıyor. Üzerine gizli enerjileri açığa çıkaran semboller çiziliyor. “Süleyman’ın Anahtarı” kitabının ilk bölümünün sonunda, “toprağa, havaya, suya ve ateşe ait kötü ruhları korkutmak, onların boyun eğmesini sağlamak” için kullanılan “pentacle” ayrıntılı şekilde belirtiliyor. Ruhların bu tılsımları gördüğünde hayretle donakalacağı, korkacağı ve kullananın iradesine kesinlikle karşı çıkamayacağı söyleniyor. Bu “pentacle”ların hangi gök cismine ait oldukları, renkleri ve sıraları şöyle tarif ediliyor
1. Satürn’e ait yedi pentacle: Siyah, 2. Jüpiter’e ait yedi pentacle: Mavi, 3. Mars’a ait yedi pentacle: Kırmızı, 4. Güneş’e ait yedi pentacle: Sarı, 5. Venüs’e ait beş pentacle: Yeşil, 6. Merkür’e ait beş pentacle: Karışık renkler, 7. Aya ait altı pentacle: Gümüş. Ve işte farklı amaçlara hizmet eden bazı pentacle örnekleri ve işe yaradıkları alanlar.Ana Pentacle tüm ruhları toplamak için kullanılıyor ve “hepsi sizin emirleriniz altına girecektir” deniyor. Satürn’e ait yedinci pentacle Deprem yaratmak için kullanılıyorr, çünkü bundan etkilenen meleklerin tüm evreni sallayacak gücü var.
Kral Süleyman’a atfedilen “Süleyman’ın Anahtarı” (“Key of Solomon- Clavicula Salomonis”) kitabı, kaynağı meçhul olsa da, kendinden sonra yazılan birçok büyü kitabına kaynak oluşturdu. Bunlardan en ünlüsü, aynı kitapla karıştırılan “Lesser Key of Solomon-Lemegeton Clavicula Salomonis” yani, “Süleyman’ın Küçük Anahtarı.” 17. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen yine Süleyman’ın yazdığı iddia edilen kitapta Yahudi ve Müslüman gizemcilerinin etkileri görülüyor. Kitapta, okuyan kişinin dilediğini yaptırması için gerekli olan ruhların isimleri ve onları nasıl uyandırıp yöneteceği anlatılıyor. Tüm bunlar için gerekli malzemelerin kullanılması ve uygulanması şart olan ritüeller de etraflıca anlatılıyor. Kitap Ars Goetia, Ars Theurgia Goetia, Ars Paulina, Ars Almadel ve Ars Notoria olarak beş bölümden oluşuyor. İbranice anlamı Sırların Bekçisi olan Başmelek Raziel’in Kitabı bir büyü ve sihir kitabıdır. Kendisi cennette Tanrı’nın tahtının yakınında durduğu için, orada olan her şeyi öğrenmekte ve konular hakkındaki tartışmalara şahit olmaktadır.
Adem ve Hava’ya kendi özel ‘Bilgi Kitabı’nı verdikten sonra, onlar şeytana kendilerini kaptırmış ve yasaklanan Bilgi Ağacı’nın meyvesinden yiyerek günah işlemişlerdir. Raziel’e bağlı olan melekler onların cennette işledikleri bu günahtan nedeniyle öylesine hayal kırıklığına uğramışlardır ki, Raziel’in onlara verdiği kitabı çalıp, Okyanus’un derinliklerine fırlatmışlardır. Tanrı bu yüzden Raziel’e kızmamıştır fakat kitabın denizin dibinden, Rahav adlı melek tarafından çıkartılıp Adem’a geri verilmesini sağlamıştı. Rivayete göre bu kitap daha sonra nesilden nesile aktarılarak, Hanok’un eline geçmiştir. Başmelek Rafael, Hanok’tan sonra onu torunu Nuh Peygambere vermiştir. O da bu kitaptaki gizemli bilgiler sayesinde Tufan’dan önce gemisini inşa etmiştir. Raziel’in kitabı daha sonra Hz.Süleyman’a geçmiştir.
Süleyman’ın Anahtarı’yla ilgili şüphelerden biriyse Ortaçağ Avrupa’sında Grimoire olarak bilinen Kara Büyü reçetelerinin olduğu kitapların çokça yazılıp alınıp satılmış olmasıdır. Bunların çoğu şan, şöhret, mevki, para, aşk, şehvet, düşmana zarar vermek gibi konularda başarı vaat eden kara büyü kitaplarıydı. Bir taraftan yandan büyücünün oruçlar ve riyazetler uygulamaları, İsa, Meryem Anaya, Azizlere, Tanrıya uzun dualar, haykırışlar sunmaları ön görürken diğer yandan çelişkili olarak şeytan, ifritler ve cinler ordusu çağrılıp büyücünün en nefsi isteklerini yerine getirmek üzerine celp ve çağrılar uygulanıyordu. Grimoire’lar satmak üzere düzenlenmişti ve oradan buradan alıntılar yapılır tahrifatlar uygulanıp çarpıtılıyordu. Yazarları papalara, peygamberlere addediliyordu. Ancak her ne kadar grimoire’ler zaman zaman Süleyman’ın Anahtarından alıntılar yapmışsalar, Süleyman’ın Anahtarı bu sınıflandırmaya girmiyor. Kökeni ne olursa olsun, kutsal metinleri andıran yetkin ve zengin bir dilde yazılmış ve Yahudi kökenlidir ve hıristiyanlıkla ilgisi yoktur.
Hz. Süleyman’ın bir diğer önemli yönü, Siyon dağına inşa ettirdiği Süleyman Tapınağı olarak bilinen yapıdır. Babası Hz. Davud öneminde aynı yerde sadece bir çadır vardı ve bu çadırda Ahid sandığı bulunuyordu. Hz. Süleyman’a Allah tarafından verilmiş bir takım mucizeler bulunmaktadır. Kur’ân, öncelikle Hz. Süleyman’ın asla kâfir olmadığını (el-Bakara, 2/102) vurgulamakta ve Allah’ın ona vahyettiğini açıklamıştır. Rüzgârın Hz. Süleyman’ın emrine verildiği, erimiş bakır madenlerinin onun için nehir gibi akıtıldığı, cinlerden bir bölümünün onun emrinde çalıştığı (es-Sebe’, 34/12), Hz. Süleyman’ın hidayet ve nübüvvete kavuştuğu, adaleti uygulama konusunda babasını dahi geçtiği (el-Enbiya, 21/78,79); kendisine ilim verildiği (en-Neml, 27/15); kuşların dilini anladığı (en-Neml, 27/16); cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular topladığı (en-Neml, 27/17) bildirilmektedir.
Süleymanın Mühründe Ne Yazıyor?
Bazı Kabalistlere göre, Kral Davut ve Kral Süleyman Kabalacı majikal sanatlar ile mucizeler gerçekleştirebiliyordu. Pentagram (beş köşeli yıldız) Süleyman’ın Mührü ve Heksagram (Altı köşeli yıldız) Davut’un kalkanı olarak bilinirdi. Mühr-i Süleyman, Süleyman Peygamber’in yüzüğüne verilen isimdir. Bu aynı zamanda onun mührüdür. Rivâyetlere göre bu yüzüğün üzerinde İsmi A’zam lafzı yazılı olduğu için Hz. Süleyman bütün mahlûkata hükmetmiştir. Bir gün onu bir dev’e çaldırınca gücünü ve saltanatını kaybetmiş, yıllar sonra bulunca da idareyi yeniden eline almıştır. İlk insan Adem Peygamber yeryüzüne gönderildiğinde kendisine Cebrail tarafından bir yüzük verilmişti.
Adem Peygamber vefat edince yüzük Cebrail tarafından yeniden geldiği yere cennete götürüldü. Bir gün Cebrail Davud Peygamber’e geldi ve elindeki yüzükle birlikte 10 tane soru verdi. “Bu 10 soruyu çocuklarına sor ve içlerinden her kim soruların tamamına doğru yanıt verirse yüzüğü ona ver,” dedi. Bunun üzerine Davud Peygamber bir meydanda halkını topladı ve onların önünde Cebrail’in kendine söylediklerini söyledi. Sırayla büyük oğlundan başlayarak çocuklarına soruları sordu. Çocuklardan hiç birisi sorulara doğru cevap veremediler. Son olarak çocuklardan en küçüğü Süleyman’ı çağırdı ve soruları ona da sormaya başladı. Süleyman sorulara bir bir doğru cevap verirken diğer taraftan her cevabıyla birlikte gülümsüyordu.
Tüm sorulara doğru cevap veren Süleyman’ı Davud Peygamber tebrik ettikten sonra kızdı ve “ciddi bir konuda halkın önünde neden ciddiyetten uzak davranıyor ve gülüyorsun” dedi. Süleyman ise, “babacığım özür dilerim, amacım sizi üzmek veya ciddiyetsizlik yapmak değildi ancak siz her soru sorduğunuzda şurada duran karınca bana cevapları söylüyordu ve ben de ona gülümsüyordum,” dedi. Bunun üzerine Davud Peygamber kalktı ve yüzüğü oğluna verdi. Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı’nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter. Kimi bilgilere göre Adem’in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı’nın isteğiyle Hz. Süleyman’a getirmiştir. Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana’nın Divan’ının açıklamalar bölümüne şunları yazmıştır: “Yel, tahtını sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yere götürürdü.
Bakır madeni ona karşı sel gibi akardı; cinler, kaleler ve havuzlar gibi büyük çanaklar, sağlam ve yerinden kalkmaz kazanlar yaparlar, emrinden çıkanlar azaba uğrardı. Süleyman Peygamber’e ön ayaklarından birini büküp tırnağını yere dayayan cins atlar arz edildiği, onun gün batıncaya kadar bunları seyrettiği, sonra yelelerini taramaya, boyunlarını okşamaya koyulduğu da Kuran’da anlatılır. Süleyman’ın Rabbinden, kendisinden sonra kimseye nasip olmayacak bir saltanat dilediği de anlatılır. Süleyman’ın bir yüzüğü olduğu, bu yüzükte İsmi-i Azam’ın, yani Allah’ın adlarından en büyüğünün kazılı olduğu, cinlere ve hayvanlara bu adın etkisiyle hükmettiği de rivayet edilmiştir.
Günümüzde British Museum’da bulunan elyazmalarına dayanan, 15. ya da 16. yüzyılda yazıldığı sanılan, kaynağı belli olmayan, ancak Kral Süleyman’a atfedilen Süleyman’ın Anahtarı (Clavicula Salomonis) adlı kitap, tarihteki en ünlü büyü kitaplarından biri. Kitapta Süleyman, ruhsal güçleri toplamayı ve kontrol altına almayı, ruhlar aleminden gizli sorulara yanıtlar bulmayı; aşk, para ya da başarı gibi özel istekleri elde etmek için yapılması gerekenleri, doğru zaman, yer ve ayrıntılı teknikleri tarif ederek anlatıyor. Kitap, müzedeki elyazmalarından yedisine dayanarak 1854-1918 yılları arasında yaşamış, gizli ilimler konusunda uzman ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti’nin kurucusu olan S. Liddell MacGregor Mathers tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir. Önsözünde, Yahudi tarihçi Josephus’un, Kral Süleyman’ın okült uygulamalarda deneyimli olduğunu onayladığını belirterek; kendisinin de bu maji sisteminin Kral Süleyman’a atfedilmesinden kuşkulanmak için hiçbir nedeni olmadığını söylüyor. Kitap şu sözlerle başlıyor:
“Bugün herkes biliyor ki, çok eski çağlarda Kral Süleyman (Solomon) sahip olduğu bilgileri bir meleğin bilgece öğretilerinden esinlenerek edindi… Hayatının sonuna yaklaştığında, oğlu Roboam’a hayatı boyunca sahip olduğu tüm bilgeliği içeren bir vasiyatname bıraktı. Onun ardından aynı bilgiyi kazanmaya çalışan Hahamlar, ağaç kabuklarına işlenmesine sebep oldukları bu vasiyatnameye “Testament the Clavicle” veya “Süleyman’ın Anahtarı” adını vermişlerdir. Tılsım olarak kullanılan beş köşeli yıldızlar (pentacles) İbrani harfleriyle bakır plakalar üzerine yazılmış, böylece o bilge kralın yaptırdığı tapınakta özenle korunabilmişlerdir.”
“Süleyman’ın Anahtarı” (“Key of Solomon- Clavicula Salomonis”) Birinci bölüm ”Büyük Anahtar” ve 5 kitaptan oluşan Legemeton denilen ikinci bölüm ve bunun Süleyman’ın Küçük Anahtarı denilen bölümü Goetia sırlar bakımından önemlidir. En gizemli bölümü de burasıdır. Armadel’de bahsedilen 72 melek’e karşılık burada 72 karanlık güç vardır. “Süleyman’ın Anahtarı” şu satırlarla başlıyor: “Davut’un oğlu, İsrail’in kralı Süleyman dedi ki: Anahtar’ımızın başlangıcı Tanrı’dan korkmak, ona inanmak, pişmanlık dolu bir kalple ona yalvarmak, niyetlendiğimiz her iş için ondan yardım istemek ve tam bir adanmışlıkla onun için çalışmaktır; böylece Tanrı bize doğru yolu gösterir. Bu yüzden büyü sanatı ve biliminin bilgisini elde etmek isteyen, saatlerin ve günlerin uygun zamanını ve ayın doğru halini beklemelidir.”Kitabın girişinde bu amaçla 3 tane ayrıntılı tablo yer alıyor.
İlk tabloda günün hangi saatinde hangi gök cisminin etkili olduğu 24 saat esasına göre veriliyor. İkinci tablo, saatlerin büyülü isimleri ve onları yöneten meleklerin isimlerini içeriyor. Üçüncü ve son tabloda ise her gök cismine atfedilen melekler, metaller, günler ve renkler açıklanıyor. İki ana bölümden oluşan “Süleyman’ın Anahtarı” kitabından doğru şekilde yararlanabilmek için her büyünün, amacına uygun şekilde, doğru saatte, günde ve yerde yapılmasının çok önemli olduğu iddia ediliyor. Bu kitabı kullanan kişi çeşitli duaları okumak ve günahlarından arınmak, temiz ve amaca uygun kıyafetler giymek zorunda. Tüm koşullar yerine getirildikten sonra ne tür büyülerin yapılabileceği yazıyor. Çalınmış eşyaları bulmak, görünmez olmak, âşık olunan kişinin rüyasına girmek, istenen kişiyi kendine âşık etmek, saygı ve itibar görmek, kişilerin birbirinden nefret etmesini sağlamak, her türlü soruya yanıt bulmak amacıyla yapılan büyüler yer alıyor.
Süleyman’ın Anahtarı kitabındaki en dikkat çekici büyüler, genellikle boyunda taşınan ve büyü yapmada kullanılan bir tür tılsım olan “Pentacle”lar. Türkçe’de tam karşılığı olmayan, benzerlikten dolayı beş köşeli yıldız “Pentagram”la karıştırılan “Pentacle” parşömen, kâğıt ya da metalden yapılıyor. Üzerine gizli enerjileri açığa çıkaran semboller çiziliyor. “Süleyman’ın Anahtarı” kitabının ilk bölümünün sonunda, “toprağa, havaya, suya ve ateşe ait kötü ruhları korkutmak, onların boyun eğmesini sağlamak” için kullanılan “pentacle” ayrıntılı şekilde belirtiliyor. Ruhların bu tılsımları gördüğünde hayretle donakalacağı, korkacağı ve kullananın iradesine kesinlikle karşı çıkamayacağı söyleniyor. Bu “pentacle”ların hangi gök cismine ait oldukları, renkleri ve sıraları şöyle tarif ediliyor
1. Satürn’e ait yedi pentacle: Siyah, 2. Jüpiter’e ait yedi pentacle: Mavi, 3. Mars’a ait yedi pentacle: Kırmızı, 4. Güneş’e ait yedi pentacle: Sarı, 5. Venüs’e ait beş pentacle: Yeşil, 6. Merkür’e ait beş pentacle: Karışık renkler, 7. Aya ait altı pentacle: Gümüş. Ve işte farklı amaçlara hizmet eden bazı pentacle örnekleri ve işe yaradıkları alanlar.Ana Pentacle tüm ruhları toplamak için kullanılıyor ve “hepsi sizin emirleriniz altına girecektir” deniyor. Satürn’e ait yedinci pentacle Deprem yaratmak için kullanılıyorr, çünkü bundan etkilenen meleklerin tüm evreni sallayacak gücü var.
Kral Süleyman’a atfedilen “Süleyman’ın Anahtarı” (“Key of Solomon- Clavicula Salomonis”) kitabı, kaynağı meçhul olsa da, kendinden sonra yazılan birçok büyü kitabına kaynak oluşturdu. Bunlardan en ünlüsü, aynı kitapla karıştırılan “Lesser Key of Solomon-Lemegeton Clavicula Salomonis” yani, “Süleyman’ın Küçük Anahtarı.” 17. yüzyılda yazıldığı tahmin edilen yine Süleyman’ın yazdığı iddia edilen kitapta Yahudi ve Müslüman gizemcilerinin etkileri görülüyor. Kitapta, okuyan kişinin dilediğini yaptırması için gerekli olan ruhların isimleri ve onları nasıl uyandırıp yöneteceği anlatılıyor. Tüm bunlar için gerekli malzemelerin kullanılması ve uygulanması şart olan ritüeller de etraflıca anlatılıyor. Kitap Ars Goetia, Ars Theurgia Goetia, Ars Paulina, Ars Almadel ve Ars Notoria olarak beş bölümden oluşuyor. İbranice anlamı Sırların Bekçisi olan Başmelek Raziel’in Kitabı bir büyü ve sihir kitabıdır. Kendisi cennette Tanrı’nın tahtının yakınında durduğu için, orada olan her şeyi öğrenmekte ve konular hakkındaki tartışmalara şahit olmaktadır.
Adem ve Hava’ya kendi özel ‘Bilgi Kitabı’nı verdikten sonra, onlar şeytana kendilerini kaptırmış ve yasaklanan Bilgi Ağacı’nın meyvesinden yiyerek günah işlemişlerdir. Raziel’e bağlı olan melekler onların cennette işledikleri bu günahtan nedeniyle öylesine hayal kırıklığına uğramışlardır ki, Raziel’in onlara verdiği kitabı çalıp, Okyanus’un derinliklerine fırlatmışlardır. Tanrı bu yüzden Raziel’e kızmamıştır fakat kitabın denizin dibinden, Rahav adlı melek tarafından çıkartılıp Adem’a geri verilmesini sağlamıştı. Rivayete göre bu kitap daha sonra nesilden nesile aktarılarak, Hanok’un eline geçmiştir. Başmelek Rafael, Hanok’tan sonra onu torunu Nuh Peygambere vermiştir. O da bu kitaptaki gizemli bilgiler sayesinde Tufan’dan önce gemisini inşa etmiştir. Raziel’in kitabı daha sonra Hz.Süleyman’a geçmiştir.
Süleyman’ın Anahtarı’yla ilgili şüphelerden biriyse Ortaçağ Avrupa’sında Grimoire olarak bilinen Kara Büyü reçetelerinin olduğu kitapların çokça yazılıp alınıp satılmış olmasıdır. Bunların çoğu şan, şöhret, mevki, para, aşk, şehvet, düşmana zarar vermek gibi konularda başarı vaat eden kara büyü kitaplarıydı. Bir taraftan yandan büyücünün oruçlar ve riyazetler uygulamaları, İsa, Meryem Anaya, Azizlere, Tanrıya uzun dualar, haykırışlar sunmaları ön görürken diğer yandan çelişkili olarak şeytan, ifritler ve cinler ordusu çağrılıp büyücünün en nefsi isteklerini yerine getirmek üzerine celp ve çağrılar uygulanıyordu. Grimoire’lar satmak üzere düzenlenmişti ve oradan buradan alıntılar yapılır tahrifatlar uygulanıp çarpıtılıyordu. Yazarları papalara, peygamberlere addediliyordu. Ancak her ne kadar grimoire’ler zaman zaman Süleyman’ın Anahtarından alıntılar yapmışsalar, Süleyman’ın Anahtarı bu sınıflandırmaya girmiyor. Kökeni ne olursa olsun, kutsal metinleri andıran yetkin ve zengin bir dilde yazılmış ve Yahudi kökenlidir ve hıristiyanlıkla ilgisi yoktur.
Hz. Süleyman’ın bir diğer önemli yönü, Siyon dağına inşa ettirdiği Süleyman Tapınağı olarak bilinen yapıdır. Babası Hz. Davud öneminde aynı yerde sadece bir çadır vardı ve bu çadırda Ahid sandığı bulunuyordu. Hz. Süleyman’a Allah tarafından verilmiş bir takım mucizeler bulunmaktadır. Kur’ân, öncelikle Hz. Süleyman’ın asla kâfir olmadığını (el-Bakara, 2/102) vurgulamakta ve Allah’ın ona vahyettiğini açıklamıştır. Rüzgârın Hz. Süleyman’ın emrine verildiği, erimiş bakır madenlerinin onun için nehir gibi akıtıldığı, cinlerden bir bölümünün onun emrinde çalıştığı (es-Sebe’, 34/12), Hz. Süleyman’ın hidayet ve nübüvvete kavuştuğu, adaleti uygulama konusunda babasını dahi geçtiği (el-Enbiya, 21/78,79); kendisine ilim verildiği (en-Neml, 27/15); kuşların dilini anladığı (en-Neml, 27/16); cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordular topladığı (en-Neml, 27/17) bildirilmektedir.
Süleymanın Mühründe Ne Yazıyor?
Bazı Kabalistlere göre, Kral Davut ve Kral Süleyman Kabalacı majikal sanatlar ile mucizeler gerçekleştirebiliyordu. Pentagram (beş köşeli yıldız) Süleyman’ın Mührü ve Heksagram (Altı köşeli yıldız) Davut’un kalkanı olarak bilinirdi. Mühr-i Süleyman, Süleyman Peygamber’in yüzüğüne verilen isimdir. Bu aynı zamanda onun mührüdür. Rivâyetlere göre bu yüzüğün üzerinde İsmi A’zam lafzı yazılı olduğu için Hz. Süleyman bütün mahlûkata hükmetmiştir. Bir gün onu bir dev’e çaldırınca gücünü ve saltanatını kaybetmiş, yıllar sonra bulunca da idareyi yeniden eline almıştır. İlk insan Adem Peygamber yeryüzüne gönderildiğinde kendisine Cebrail tarafından bir yüzük verilmişti.
Adem Peygamber vefat edince yüzük Cebrail tarafından yeniden geldiği yere cennete götürüldü. Bir gün Cebrail Davud Peygamber’e geldi ve elindeki yüzükle birlikte 10 tane soru verdi. “Bu 10 soruyu çocuklarına sor ve içlerinden her kim soruların tamamına doğru yanıt verirse yüzüğü ona ver,” dedi. Bunun üzerine Davud Peygamber bir meydanda halkını topladı ve onların önünde Cebrail’in kendine söylediklerini söyledi. Sırayla büyük oğlundan başlayarak çocuklarına soruları sordu. Çocuklardan hiç birisi sorulara doğru cevap veremediler. Son olarak çocuklardan en küçüğü Süleyman’ı çağırdı ve soruları ona da sormaya başladı. Süleyman sorulara bir bir doğru cevap verirken diğer taraftan her cevabıyla birlikte gülümsüyordu.
Tüm sorulara doğru cevap veren Süleyman’ı Davud Peygamber tebrik ettikten sonra kızdı ve “ciddi bir konuda halkın önünde neden ciddiyetten uzak davranıyor ve gülüyorsun” dedi. Süleyman ise, “babacığım özür dilerim, amacım sizi üzmek veya ciddiyetsizlik yapmak değildi ancak siz her soru sorduğunuzda şurada duran karınca bana cevapları söylüyordu ve ben de ona gülümsüyordum,” dedi. Bunun üzerine Davud Peygamber kalktı ve yüzüğü oğluna verdi. Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı’nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter. Kimi bilgilere göre Adem’in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı’nın isteğiyle Hz. Süleyman’a getirmiştir. Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana’nın Divan’ının açıklamalar bölümüne şunları yazmıştır: “Yel, tahtını sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yere götürürdü.
Bakır madeni ona karşı sel gibi akardı; cinler, kaleler ve havuzlar gibi büyük çanaklar, sağlam ve yerinden kalkmaz kazanlar yaparlar, emrinden çıkanlar azaba uğrardı. Süleyman Peygamber’e ön ayaklarından birini büküp tırnağını yere dayayan cins atlar arz edildiği, onun gün batıncaya kadar bunları seyrettiği, sonra yelelerini taramaya, boyunlarını okşamaya koyulduğu da Kuran’da anlatılır. Süleyman’ın Rabbinden, kendisinden sonra kimseye nasip olmayacak bir saltanat dilediği de anlatılır. Süleyman’ın bir yüzüğü olduğu, bu yüzükte İsmi-i Azam’ın, yani Allah’ın adlarından en büyüğünün kazılı olduğu, cinlere ve hayvanlara bu adın etkisiyle hükmettiği de rivayet edilmiştir.