SözDüŞü
Banned
İnsanlığın anası ve yurdu olan Hindistanda batı kültürünün esası doğmuştur. Mythologi ve dil kendi formal istidatları içinde haklı olarak yüksek takdir kazanmış olan eski Yunanlılarevvelâ Hindistanda doğan İdee'nin mutavassıtlarıdır. Hint Harakala'sından HerkülThasaa'dan The-seus Duyaus'dan Zeus Manu'dan Minos ve bunun gibi birçok iktibaslar yapılmıştır.
Vedalar içinde Milâttan (14000) sene evveline ait astronomik zaman tayinine rastlanır. Bu çağda tahmin edilen ve görünen medeniyetten daha fazla inkişaf etmiş bir kültür vardı.
Sanskrit'den bütün batı dillen tekâmül etmiştir. Bu devirdeki göç dolayısiyle halk kendi dillerini de batıya ve kuzeye beraber götürdüler.
Vedalarda dünyanın teşekkülü bir Mythos olarak gösterilir ki XIX. yüzyılda bunu Darvin bilimsel olarak ispat etti.
"O evvelâ içine bir tohum koyduğu suyu yarattı. Bu tohum altın gibi parlayan ve yıldız gibi ışık saçan bir yumurta oldu. Bunun içinde mevcudatın esası olan Brahma doğdu. Bundan sonra nebatlar sonra da suda yaşayan ve daima tekâmül etmiş şeyler vücuda geldi ve bu hal en mütekâmil insan ve hayvanların meydana gelişine kadar devam etti.
Hint dini Hıristiyanlık gibi üç vahdeti " Brahma-Tanrı babası Vişnu-Allah oğlu Siva-Mukaddes ruh u tanır. Yahudiler ise Tevrata göre yalnız Tanrıyı bilirler ve İncil de üç vahdeti tebcil eder. Hıristiyan akideleri Hint Mythosu üzerinden geriye gider ve Mısırdan Yüdaea ya kadar nüfuz eder.
Rigveda'nın şiir ve efsaneleri dünya edebiyatının en şayanı hayret ve zengin örneklerini ihtiva eder. O esaslarda henüz bir tecride uğratı*larak değiştirilememiştir. Bütün tasavvur ve bahisler maddi = konkret ve ayan = plastik'tir. İdee ve.tabio birdir. Allah insanı bir kuyu kovası gibi yukarı kendine doğru çeker. O insandan günahları dana boynundan ip alındığı gibi alır.
İnsan dua ve senalarını vızıltılı arılar gibi gönderir. Burada da görülüyor ki: Tablolar Hint köylüsünün ve işçisinin en dar tasarım çev*resinden alınmıştır. Güneş bir araba tekerleği gibi döner. (Güneş tersimatından meşhum çengel salip meydana geldi) İkinci büyük Epos (kah ramanlık menkıbeleri) da Mahabaratha'dır Karna Achillieus şeklinde bir kahramandır. En iyi episodlar: Savitri Zevce sadakati şiiri Nal ve Damajanti Kocasının şeytanatkârane suçu dolayısiyle ayrılan ve tekrar birleşen aşıklar.
Nal'ın Tanrı için bir nişanlıya kavuşmada hüzünlü motifler çınlar. Mahabaratha küçük Bhagavad-Gitta şiirlerini de ihtiva eder : Al*lah = İnsanı Krişna'nın şarkısı. Budha Milattan 600 yıl önce Krişnanın temiz Karnation (= tecessüd - insan şekline girişi) u olarak bir nur gibi kabul edilir. O Brahmenlerin diğer cemiyet tabakalarına karsı saygısızlı*ğını kastruhunun lekeli mezhebini öğretti.Tanrının oğlu Tanrıya karşı ra hiplerini daima yeni hayatı uyandırmağa şevketti. Budha rahiplerinin ve keşişlerinin şarkıları en mühim Hint tefekkür liriklerini ihtiva ederki on lar ferdî değil bilakis umumî ve müşterek şiir halinde görünürler. Sutta-pitaka da prosaik (kanaatkârlık) ve Suttanipata'da da üstadın bayram şarkıları hitabeleri bulunur. «Hakikatin yolu» (Dhaumaphada) doğruluğun en derin sözlerini ihtiva eder. Pantşatantra hintliîerin en eski efsane kitaplarından birisidir. O bütün milletlerce sayısız taklitler kaynağıdır. Boccaccio onu Shakespeare gibi Goethe de La fontaine gibi kullanmıştır. Somadewa XII. Yüzyılda (Hikâye akımının denizini) dalgalandırır. Hintlilerin en büyük şairi (Miladî onuncu yüzyıldan sonra) Kalidas'tır. (Mevsimlerin) (Bulutların habercisi) eserlerinin şairi epos'da dramda ve lirikte ayni şekilde yükselmiştir. Goethe ondan (Sakuntala) dramında bah*seder ve der ki :
"Semayı dünyayı bir isimle anlamak istersen sana Sakuntalayı tav siye ederim ve böylece hepsi açıklanmış olur.
«Mevsimlerde» Hindistanın tropik sıcaklığı bir yanar ayna gibi ele alınmıştır. XII. yüzyılda Yajadewa Gittagovinda'yı yazdı. Allah Krişna bir çoban olarak kadın çoban Radha'yı sever. Cismani iştiyak katolik Meryem dinî şarkılarında olduğu gibi dinî Hymnusa Sexus (= şehvet) ten Eros'a (kahramanlığa) Erostan Theos'a ( ilâhlığa) yükselir. Dramı 8. miladî yüzyılda Brahmen Bhavabuti «Malati ve Medhava» ve kıral Sudraka «Wasantesena» devanı ettirdiler. Hindistanda çok sevilen me cazi dramlar nevini Krişna Misra (XI. yüzyılda) Ay doğuşunu tanıma adlı eserinde yaşattı. Bu davranış tarzının figürleri abstrak'tır. Riyakâr lıkşehvet sükûn merhamet tacıma haşin hint kastruhu satirik mudhike ve komedileri içinde bir Ventil (= menfez hava) yaradır ki o kral ve rahiplerle alay eder. «Serseriler toplantısı» adlı eserde iki ahlaken düşmüş keşiş iki fahişe için kavga ederler ve birbirlerinin saçlarını yo*larlar. Onlar bir brahmana hakem olmasını rica ederler. Brahman da Süleyman vari bir kararla güzel kızı kendisine uygun bulur.
XX. yüzyılda batı milletleri Nobel mükâfatını kazanan Rabindranath Tagore ile hint şiirini tekrar incelemeğe başladı. Tagore "Ormanların sesi eseriyle bir akademi kurdu ve genç hintlilere kendisi gibi olmalarını öğretti: Mülayim yavaş lütufkâr ve kerim. O kendi milleti nin Traditionnundan küçük ve büyük şiirler yazar ki bunlar yalnız Hint tiplerini gösterir ve yalnız Hintlilerinin sembollerine alışkın olmayan Avrupalılara duyulmamış olarak akseder.
Tagore da diğer şairler gibi Hint milletinin sosyal serbestisini iste*miştir. Fakat onları» aralarındaki hareket tarzlarının nevi şark ve garp ruhunun fikrini gösterir. Hintliler kendilerine yeni bir dünya nizamı ve dünya görüşü yaratırlarki bu hâl Avrupalılar için yabancıdır. Avrupalı başkalarını kandırmak ve hidayete getirmek ister. Olmadığı taktirde tazyika müracaat eder. Hintli yalnız bir misâl gösterir ve bu misâl müessir olur. Avrupalı hadisenin propagandasını yapar ve onu bilir. Hintli ise mevcut olanın propagandasını yapar.
Bengale dramatik şairi Dwijendral al Roy dur. 1905 senesinde Hint inkılâbı onun sayesinde Satyendra Nath Datta'da oldu. Hindistanın inkilâpçı hareketlerinin lideri Gandi'dir. Her türlü baskıya boyun eğer ve silahı pasiftir.
Bir çok hatip şair ve yazar yetiştiren Hindistan bilhassa son sene*lerde bir aziz sayılan Mahatma Gandhi'nin etrafında toplanmış ve mem*leketlerinin bağımsızlığı için uğraşmaktadırlar. Gandhi Hariyan adında ingilizce bir dergi çıkarmakla dünyaya hitap eder. Gandhi insan haya*tiyle çok ilgilidir. Hayatın bir çok yönü olduğu için Gandhi de çok cepheli bir insandır. Meselâ bir yazısında Hindistan bağımsızlığını ince*ler öbüründe şekerleme yapmaya yarayan şeker nisbetinin azalmasından bahseder. Üçüncüde cinayeti dördüncüde fıstığın faydalarını ele alır. Gandhi'nin bu çeşitli yazıları birbirini bozduğu zaman batılı ona kararsız doğulu ise "Gandhi kendine karşı dürüstlük gösteriyor der. Çünkü Gandhi için ne politika büyüktür ve ne de fıstık küçüktür. Onun en şaşılacak tarafı günün yirmi dört saatini halk arasında geçirmesidir. Ayni zamanda Gandhi yerleşmiş olan ananeyi = geleneği Hint kaslarını par*yalara (Dokunmazlara) fena muamele etmekten vazgeçirmeğe çalışmakta*dır. Gandhi dininin özü: Bir Allaha iman etmek kendisinin de bu Al lanın vasıtası olduğunadünyada barış ve saadete cennete ve Allaha ancak iyilik ile ulaşabileceğidir.
Hint inkılâpçı hareketlerin başında son zamanda Narhu Mevlana Azad W. Patel ve bayan Naidu bulunmakta ve büyük bir rol oyna maktadır.
Bugün Hindistan; Pakistan ve Hindistan olmak üzere iki kısma ayrıl*mıştır. Aralarında kökleri derin bir düşmanlığa dayanan bu büyük ülkede şiir ve edebiyat millî bakımdan değil din bakımından ve bunun tesiri altında ayrı yönlü çiçeklenecektir. Fakat zamanla Hint ruhu teşekkül ederek bu vadide yürüyeceği tabiidir.
Rabindranath Tagore'nin "Büyüyen Ay” eserinden bazı örnekler:
Yurt'tan :
Gün batımı son altınını bir cimri gibi saklarken tarladan geçen yolda tek başıma ilerliyordum. Gün ışığı karanlığa gittikçe daha derin gömülüyor mahsulü toplanmış olan dul toprakta sessizce uzanıyordu.
Deniz kenarın'dan :
Ölüm satan dalgalar bir anne bebeğinin beşiğini sallarken söylediği gibi çocuklara manasız şarkılar söyler. Deniz çocuklarla oynaşır ve kumsalın gülümsemesi donuk donuk parlar.
*
Alıntı
Vedalar içinde Milâttan (14000) sene evveline ait astronomik zaman tayinine rastlanır. Bu çağda tahmin edilen ve görünen medeniyetten daha fazla inkişaf etmiş bir kültür vardı.
Sanskrit'den bütün batı dillen tekâmül etmiştir. Bu devirdeki göç dolayısiyle halk kendi dillerini de batıya ve kuzeye beraber götürdüler.
Vedalarda dünyanın teşekkülü bir Mythos olarak gösterilir ki XIX. yüzyılda bunu Darvin bilimsel olarak ispat etti.
"O evvelâ içine bir tohum koyduğu suyu yarattı. Bu tohum altın gibi parlayan ve yıldız gibi ışık saçan bir yumurta oldu. Bunun içinde mevcudatın esası olan Brahma doğdu. Bundan sonra nebatlar sonra da suda yaşayan ve daima tekâmül etmiş şeyler vücuda geldi ve bu hal en mütekâmil insan ve hayvanların meydana gelişine kadar devam etti.
Hint dini Hıristiyanlık gibi üç vahdeti " Brahma-Tanrı babası Vişnu-Allah oğlu Siva-Mukaddes ruh u tanır. Yahudiler ise Tevrata göre yalnız Tanrıyı bilirler ve İncil de üç vahdeti tebcil eder. Hıristiyan akideleri Hint Mythosu üzerinden geriye gider ve Mısırdan Yüdaea ya kadar nüfuz eder.
Rigveda'nın şiir ve efsaneleri dünya edebiyatının en şayanı hayret ve zengin örneklerini ihtiva eder. O esaslarda henüz bir tecride uğratı*larak değiştirilememiştir. Bütün tasavvur ve bahisler maddi = konkret ve ayan = plastik'tir. İdee ve.tabio birdir. Allah insanı bir kuyu kovası gibi yukarı kendine doğru çeker. O insandan günahları dana boynundan ip alındığı gibi alır.
İnsan dua ve senalarını vızıltılı arılar gibi gönderir. Burada da görülüyor ki: Tablolar Hint köylüsünün ve işçisinin en dar tasarım çev*resinden alınmıştır. Güneş bir araba tekerleği gibi döner. (Güneş tersimatından meşhum çengel salip meydana geldi) İkinci büyük Epos (kah ramanlık menkıbeleri) da Mahabaratha'dır Karna Achillieus şeklinde bir kahramandır. En iyi episodlar: Savitri Zevce sadakati şiiri Nal ve Damajanti Kocasının şeytanatkârane suçu dolayısiyle ayrılan ve tekrar birleşen aşıklar.
Nal'ın Tanrı için bir nişanlıya kavuşmada hüzünlü motifler çınlar. Mahabaratha küçük Bhagavad-Gitta şiirlerini de ihtiva eder : Al*lah = İnsanı Krişna'nın şarkısı. Budha Milattan 600 yıl önce Krişnanın temiz Karnation (= tecessüd - insan şekline girişi) u olarak bir nur gibi kabul edilir. O Brahmenlerin diğer cemiyet tabakalarına karsı saygısızlı*ğını kastruhunun lekeli mezhebini öğretti.Tanrının oğlu Tanrıya karşı ra hiplerini daima yeni hayatı uyandırmağa şevketti. Budha rahiplerinin ve keşişlerinin şarkıları en mühim Hint tefekkür liriklerini ihtiva ederki on lar ferdî değil bilakis umumî ve müşterek şiir halinde görünürler. Sutta-pitaka da prosaik (kanaatkârlık) ve Suttanipata'da da üstadın bayram şarkıları hitabeleri bulunur. «Hakikatin yolu» (Dhaumaphada) doğruluğun en derin sözlerini ihtiva eder. Pantşatantra hintliîerin en eski efsane kitaplarından birisidir. O bütün milletlerce sayısız taklitler kaynağıdır. Boccaccio onu Shakespeare gibi Goethe de La fontaine gibi kullanmıştır. Somadewa XII. Yüzyılda (Hikâye akımının denizini) dalgalandırır. Hintlilerin en büyük şairi (Miladî onuncu yüzyıldan sonra) Kalidas'tır. (Mevsimlerin) (Bulutların habercisi) eserlerinin şairi epos'da dramda ve lirikte ayni şekilde yükselmiştir. Goethe ondan (Sakuntala) dramında bah*seder ve der ki :
"Semayı dünyayı bir isimle anlamak istersen sana Sakuntalayı tav siye ederim ve böylece hepsi açıklanmış olur.
«Mevsimlerde» Hindistanın tropik sıcaklığı bir yanar ayna gibi ele alınmıştır. XII. yüzyılda Yajadewa Gittagovinda'yı yazdı. Allah Krişna bir çoban olarak kadın çoban Radha'yı sever. Cismani iştiyak katolik Meryem dinî şarkılarında olduğu gibi dinî Hymnusa Sexus (= şehvet) ten Eros'a (kahramanlığa) Erostan Theos'a ( ilâhlığa) yükselir. Dramı 8. miladî yüzyılda Brahmen Bhavabuti «Malati ve Medhava» ve kıral Sudraka «Wasantesena» devanı ettirdiler. Hindistanda çok sevilen me cazi dramlar nevini Krişna Misra (XI. yüzyılda) Ay doğuşunu tanıma adlı eserinde yaşattı. Bu davranış tarzının figürleri abstrak'tır. Riyakâr lıkşehvet sükûn merhamet tacıma haşin hint kastruhu satirik mudhike ve komedileri içinde bir Ventil (= menfez hava) yaradır ki o kral ve rahiplerle alay eder. «Serseriler toplantısı» adlı eserde iki ahlaken düşmüş keşiş iki fahişe için kavga ederler ve birbirlerinin saçlarını yo*larlar. Onlar bir brahmana hakem olmasını rica ederler. Brahman da Süleyman vari bir kararla güzel kızı kendisine uygun bulur.
XX. yüzyılda batı milletleri Nobel mükâfatını kazanan Rabindranath Tagore ile hint şiirini tekrar incelemeğe başladı. Tagore "Ormanların sesi eseriyle bir akademi kurdu ve genç hintlilere kendisi gibi olmalarını öğretti: Mülayim yavaş lütufkâr ve kerim. O kendi milleti nin Traditionnundan küçük ve büyük şiirler yazar ki bunlar yalnız Hint tiplerini gösterir ve yalnız Hintlilerinin sembollerine alışkın olmayan Avrupalılara duyulmamış olarak akseder.
Tagore da diğer şairler gibi Hint milletinin sosyal serbestisini iste*miştir. Fakat onları» aralarındaki hareket tarzlarının nevi şark ve garp ruhunun fikrini gösterir. Hintliler kendilerine yeni bir dünya nizamı ve dünya görüşü yaratırlarki bu hâl Avrupalılar için yabancıdır. Avrupalı başkalarını kandırmak ve hidayete getirmek ister. Olmadığı taktirde tazyika müracaat eder. Hintli yalnız bir misâl gösterir ve bu misâl müessir olur. Avrupalı hadisenin propagandasını yapar ve onu bilir. Hintli ise mevcut olanın propagandasını yapar.
Bengale dramatik şairi Dwijendral al Roy dur. 1905 senesinde Hint inkılâbı onun sayesinde Satyendra Nath Datta'da oldu. Hindistanın inkilâpçı hareketlerinin lideri Gandi'dir. Her türlü baskıya boyun eğer ve silahı pasiftir.
Bir çok hatip şair ve yazar yetiştiren Hindistan bilhassa son sene*lerde bir aziz sayılan Mahatma Gandhi'nin etrafında toplanmış ve mem*leketlerinin bağımsızlığı için uğraşmaktadırlar. Gandhi Hariyan adında ingilizce bir dergi çıkarmakla dünyaya hitap eder. Gandhi insan haya*tiyle çok ilgilidir. Hayatın bir çok yönü olduğu için Gandhi de çok cepheli bir insandır. Meselâ bir yazısında Hindistan bağımsızlığını ince*ler öbüründe şekerleme yapmaya yarayan şeker nisbetinin azalmasından bahseder. Üçüncüde cinayeti dördüncüde fıstığın faydalarını ele alır. Gandhi'nin bu çeşitli yazıları birbirini bozduğu zaman batılı ona kararsız doğulu ise "Gandhi kendine karşı dürüstlük gösteriyor der. Çünkü Gandhi için ne politika büyüktür ve ne de fıstık küçüktür. Onun en şaşılacak tarafı günün yirmi dört saatini halk arasında geçirmesidir. Ayni zamanda Gandhi yerleşmiş olan ananeyi = geleneği Hint kaslarını par*yalara (Dokunmazlara) fena muamele etmekten vazgeçirmeğe çalışmakta*dır. Gandhi dininin özü: Bir Allaha iman etmek kendisinin de bu Al lanın vasıtası olduğunadünyada barış ve saadete cennete ve Allaha ancak iyilik ile ulaşabileceğidir.
Hint inkılâpçı hareketlerin başında son zamanda Narhu Mevlana Azad W. Patel ve bayan Naidu bulunmakta ve büyük bir rol oyna maktadır.
Bugün Hindistan; Pakistan ve Hindistan olmak üzere iki kısma ayrıl*mıştır. Aralarında kökleri derin bir düşmanlığa dayanan bu büyük ülkede şiir ve edebiyat millî bakımdan değil din bakımından ve bunun tesiri altında ayrı yönlü çiçeklenecektir. Fakat zamanla Hint ruhu teşekkül ederek bu vadide yürüyeceği tabiidir.
Rabindranath Tagore'nin "Büyüyen Ay” eserinden bazı örnekler:
Yurt'tan :
Gün batımı son altınını bir cimri gibi saklarken tarladan geçen yolda tek başıma ilerliyordum. Gün ışığı karanlığa gittikçe daha derin gömülüyor mahsulü toplanmış olan dul toprakta sessizce uzanıyordu.
Deniz kenarın'dan :
Ölüm satan dalgalar bir anne bebeğinin beşiğini sallarken söylediği gibi çocuklara manasız şarkılar söyler. Deniz çocuklarla oynaşır ve kumsalın gülümsemesi donuk donuk parlar.
*
Alıntı