O hep doğru olarak yaşadığı gibi ümmetine de daima doğruluğu tavsiye etmiştir.Teberrüken bunlardan birkaçını burada zikretmek istiyorum:“Bana şu altı şey hakkında tekeffülde bulunun (söz verin) ben de size Cennet’i tekeffül edeyim: Konuştuğunuz zaman doğru konuşun! Vaad ettiğiniz zaman yerine getirin! Emanette emin olun! Apış aranızı koruyun! Gözlerinizi harama yumun! Ellerinizi haramdan uzak tutun.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/323)Evet, O hep ok gibi doğru yaşamış, doğruluğu tavsiye buyurmuş ve o kendine has doğrulukla âdeta imkân-vücub arası bir noktaya ulaşmıştı. Öyle bir noktaya ki, onun ötesinde sadece ve sadece Allah sıdkı vardır. Başka bir hadislerinde de şöyle buyururlar: “İçinde kuşku uyaran şeyleri bırak, terk et (kuşkusuz bir iklimde yaşa). Doğruluk insanın içinde itminan ve oturaklaşma hâsıl eder. Yalana gelince, burkuntudur, bulantıdır.” (Tirmizî, Kıyâmet, 60)Başka bir hadiste de şöyle ferman eder: “Doğruluktan ayrılmayınız. Doğruluk sizi birr’e (iyiliğe), o da sizi Cennet’e ulaştırır. Kişi doğru olur ve daima doğruyu araştırırsa Allah katında sıddıklardan yazılır. Yalandan sakının. Yalan insanı fücûra (günaha), o da Cehennem’e götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır.” (Buhârî, Edeb, 69)Kurtuluş ve necat doğruluktadır. İnsan doğrulukla ölse bile bir kere ölür; hâlbuki her yalan ayrı bir ölümdür.
Devami...