Hayvan Tözlerinden Devlet Sembollerine

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Tuğ
Tuğ
Bir devletin, milletin veya belli bir topluluğun simgesi olarak kullanılan bayrakların, renk ve biçimle özdeşleştirilmesi yeni bir olgudur. Eski kültürlerde egemenlik, hükümdarlık ve savaş belgeleri niteliği taşıyan bayraklar, kutsallık atfedilen bazı hayvan veya nesnelerden doğup gelişerek günümüze ulaşmış; bu süreçte biçim ve ana malzemesinde bazı değişiklikler olmuştur. Türklüğün eski çağlarında kamlık, kağanlık, bodun ve savaş simgesi olarak, hayvan kılları takılmış tuğların kullanıldığı ve kumaş bayrakların ondan çok sonra hukuki bir mahiyet aldığı bilinmektedir. Hiç kuşkusuz, tuğlarda kullanılan kıl ve tüyler, sıradan bir canlıya ait olamazdı; bunlar Totemist-Animist inanca göre bodunu veya boyu koruduğuna inanılan kutsal bir hayvanın, bir tözün parçasıydılar. Türklerce töz kabul edilen kotuz, at, kurt ve bazı kuş türlerinin kuyruk, tüy veya yelelerinin bayrak ve sancağın ana malzemelerini oluşturması, bu yazıda öne sürülen fikirlerin de temelidir.

Tuğ sözü, tüg (tüy) ile bağlantılıdır. Bunu, tug sözünün tarihi ve modern Türk şiveleri örneklerindeki tüyle ilgili anlamları desteklemektedir. Milattan sonraki Çin kaynakları, tuğun kuyruk ve tüylerle süslenmiş bir bayrak olduğu konusunda birleşir.

Yalav, Çağatay kültür çevresinde mızrak ucuna takılan bayraklara verilen addır. Ögel, Radloff’un verdiği bilgilere dayanarak kelimenin Kırgız alanında “calav” şeklini belirtip bu sözün “alev” ile ilişkisi bulunduğunu belirtir. İhtiyat kaydıyla Ögel, yalavın, “yal” “yele”den olabileceğine de dikkati çeker.
Eski Türk kültüründe bayrak bilgisine töz sayılan hayvanların tüy ve kuyruklarından ulaşıldığı göz önüne alınırsa “bayrak” bilgisinin alt anlam tabakasında “alev”i barındırması mümkün görülmemektedir. At ve kotuz kuyruğu, at kuyruğu, at yelesi ve bazı töz kuşların tüyleri, tuğlarda kullanılan ana malzemedir. Dolayısıyla atın boynundaki kıl demetlerinin eski Türk dilinde yal (yele) ile bayrak anlamını kazana “yalav” ın ilişkisini kurmak, dil ve kültür tarihi zemininde mümkündür.

Göktürk döneminde bilhassa taşlar üzerine çizilen atların yeleleri dişli bir şekilde yapılıyordu. Bunlar Kudırge, Orhun, Tula bölgesinde ve Kırgızistan’daki kaya resimlerinde görülür. 1959’da Okladnikov tarafından yayımlanan Kurıkanlara ait kaya resimlerinde atların yeleleri tarak ağzına benzer bir şekilde süslenmiş ve boyunlarına püsküller asılmıştır. Bu tarak şeklindeki at yelelerine, Altaylardaki Göktürk, Kırgız kültür çevrelerinde rastlandığı gibi, Çin’de Hunları tasvir eden kabartmalardaki at yelelerinde de görülür. Kırım hanlarının armasının ve bugünkü Kırım bayrağının kökleri, muhtemelen tarak biçimindeki bu at yelelerine uzanmaktadır.
Prof.Dr. Hatice Şirin User
 
Üst Alt