Hayatımız için kullandığımız kelimelere dikkat!
Kalbimizin kavramasına , duymasına ve görmesine engel olabilir!!!
Hayatı kelimeleri okuyarak sürdürebiliriz.
Andolsun, biz insanı,süzme bir çamurdan yarattık.
Mü'minun 12
Bu hayatı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda bilgi sahibi değiliz.
İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?
Kıyame 36
Yaratıcı sunduğu hayatı ve güzellikleri nasıl kullanacağımızı bize kelimeleri ile öğretmektedir.
Yaratan Rabbinin adıyla oku.
Alak 1
Rabbinin kelimeleri, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamlanmıştır.
O'nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.
En'am 115
Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık.
Enbiya 16
O zaman sorumluluğumuzun bilincine varıp gerekli olan emanti yüklenmeliyiz.
Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.
Zariyat 56
Yaratıcı iletişimi kelimeleri ile kurmaktadır. Nasıl İbadet yapacağımızı öğrenmek O 'nun kelimelerini okuyarak mümkün olur.
Günlük yaşantımızda ikili işiklilerin ve hayatın kolaylaştırılması bakımından
biz insanlar olarak aramızda kullandığımız kelimeler O'nun kelimelerine benzemez.
Buraya araç park etmeyiniz mecbur kalıp ederseniz telefon bırakın.
Bu sözü kuran kişiyi tanımıyor ve yaşadığı çevreden değil isek
bu cümlenin bize anlatmak istediği mana ve karşılığı olan eylem
çok farklı olabilir!!!
aliye taksim meydanında araba çarptı.
Bu sözü kuran kişiyi tanımıyor ve yaşadığı çevreden değil ve
İmla kurallarını bilmiyor isek bu cümle bize çok farklı bir anlam sunabilir.
Kelimlerin hayatımızdaki önemi çok büyüktür.
Kelimler anlamlarını üzerindeki manasından alır. Bazen kelimeler kullanıldıkları manaları bakımından cümle içinde çok farklı
anlam kazanabilirler.
Günlük hayatımızdan kullandığımız kelimeler ihtiyaçlarımızı karşılamak için kullanılan araç gibidir.
Yaratıcının kelimeleri yüklendiğimiz emaneti taşımamıza yardım eden bilgi hazinesidir.
Her şeyi onun kelimelerinden öğreniyoruz ve onun kelimeleri ile hayatımızı ikame ediyoruz.
O' nun kelimeleri sorumluluğumuzu yerine getirmemizi sağlayan bilgiler ile doludur.
De ki: 'Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bilebir benzerini getiremezler.'
İsra 88
Bilindiği üzere Kur'anı günlük hayatta kullandığımız dil ile hayatımıza entegre ediyoruz. Dikkat edilmesi gereken husus ise Kur 'an evrensel bir dile sahiptir çünkü o her şeyi yaratanın kelimeleri ile oluşur ve yaratanın kelimelerini yarattıklarının okuyabilmesi bakımından yeterli evrenselliğe , açıklığa ve netliğe sahip olmalıdır.
Yaratıcının kelimeleri bizim kelimelerimiz gibi değildir ve benzerlik göstermez!!! Bizim kelimelerimiz değişebilir ama O' nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. Bizim kelimelerimiz korunaksızdır ama O 'nun kelimeleri korunaklıdır. Bizim kelimelerimiz sağır ve dilsizlere ulaşmaz ama O 'nun kelimeleri ulaşır. Peki nedir yaratıcının kelimeleri!!!
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. A'raf - 179.ayet
Müslüman kalbi ile düşünür , görür , işitir evet bu çok doğru bir sözdür ama bunu anlamsız bir şekilde kullanlanlar sanki Kur 'an da bir çelişki varmış gibi gösterip kitabı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar oysa çelişki onların kalplerinde sorun olmasından kaynaklanıyor.
Burada karşımıza çıkan ana sorun kelimeler kadar manalarınında çok önemli olmasıdır. Eğer İnsan yapısını bilmez ve incelemez ise kelimenin manası çok farklı bir anlam sunar. Bu da hata yapmamıza neden olur ki geri dönüşü olmayan bir hata olabilir.
İnsan madde ile mana 'yı kullanan bir varlıktır. Madde ile mana'yı hayat ile elde edip kullanıp ihtiyaçlarını karşılar ve eylemlerinden sorumlu olur. Etten kemikten bir varlık değildir. Beden ihtiyacı karşılaması bakımından bir elbise niteliği taşımaktadır. Bu elbise mana ile donandığında anlam kazanır.
Peki insan 'ın kalbi nedir? Beden bir elbise ise!!! Kelimelerin benzerliği bizi hatalı düşüncelere sevk edebiliyor bunu günlük yaşantımızda görebiliriz.
Madde olarak algıladığımız herşey atom parçalarından oluşmuştur. Her maddenin kendine özgü sertliği, yumuşaklığı, biçimi, ağırlığı yani kütlesi vardır. Akıl , sevgi, koku soyuttur ve kesinlikle inkâr edilemez. Maddesi olmayan hiçbir şeye dokunulamaz. Maddeyi beş duyu organımız ile algılayabiliriz ama mana madde dışı olduğu için algılayamayız.
Beş duyu organımız ile hissettiğimiz kütlesi olan varlık için madde diyoruz.Beş duyu organımızın algısı dışında kalan kütlesiz varlık için mana diyoruz. Zira maddeler, manaların beş duyumuz tarafından algılanmasını sağlayan birer elbisedir. Bu durumda manayı öz, maddeyi de kabuk olarak anlayabiliriz. Bu sebeple; mana zaman ve mekân üstüdür, madde ise zamana, mekâna; yani fizik kanunlarına tabidir.
O halde hayat madde dışı bir kavramdır; zamana ve mekâna tabi değildir. Öyleyse, evrende yaygın bir hayat katmanı veya ışığı veya suyu vardır ve bu hayat ışığını alabilen her şey maddi vücudu olsun ya da olmasın canlıdır.
Ezilmiş bir gülün çamurumsu maddesi ile canlı bir gülün maddesi aynıdır. Ezilmiş gül ile canlı gül arasındaki tek fark güzelliği ve kokusudur. Anlaşılıyor ki; gülü gül yapan güzelliği ve kokusudur, yani manasıdır. Mana hayat ile ortaya çıkar. Düşündüğümüzde gülü güzel yapanın atomlarının güzel olduğu fikrine kapılabiliriz.
Oysa gülü güzel yapan atomlarının güzelliği değildir. Zira canlı bir güldeki bir hidrojen veya azot atomu ile ezilip çamurumsu haline getirilmiş bir güldeki hidrojen veya azot atomu tamamen aynıdır! Parçalarında olmayan bir şey, bütününde olamayacağına göre (Korunum Kanunu) gülün güzelliği kendisinden; yani maddesinden değil, dışarıdan gelir.
Gül hayatın son bulması ile madde ve mana iletişiminin kopmasıyla gül olma niteliğini ve anlamını kaybeder.
Bu durum aynen elmasın göz kamaştıran parıltılarının dışarıdaki bir ışık kaynağından geldiği gibidir. Elmasların hakikati, parıltıların karbon atomlarından değil, elmas dışındaki bir ışık kaynağından geldiği an anlaşılır. Yani; gül ve diğer güzel şeylerin özelliği, bu güzelliği alıp yansıtabilmeleridir. Elmasın özelliğinin ışığı alıp büyüleyici bir şekilde yansıtabilmesi gibi. Bu hal, evrende madde ve zaman ile ilgisi olmayan yaygın bir güzellik katmanının olmasını gerektirir. Eski Yunanlılar bile bu manayı hissetmişler ki; bu katmanı “Güzellik Tanrıçası” Venüs veya Aphrodite olarak kutsal saymışlardır.
Bütün bunları, insan beyninin harikalarından olduğunu iddia edenler olsa da; belirtmek gerekir ki beynin de temel yapıtaşları elektron, proton ve nötron parçacıklarından oluşmaktadır. Burada anlaşılması gereken husus; beyin ile taş parçasının malzemesi aynıdır; her ikisinde de elektron, proton ve nötron bulunur. Bu sebeple beynin gösterdiği farklılık maddesinden olmayıp, aldığı hayat ile yansıttığı manasındandır.
Beyin bir madde olarak bir bellek yani hafıza kartı gibidir akıl ise bu belleği , hafıza kartına yazılmış olan bilgiyi okuyup eyleme hazırlayan google misali arama motoru gibidir. Nefs ise karar merkezidir.
İnsanlar; sevgi, öfke, kuvvet, şuur, hayat, görme, koklama, işitme, gurur ve kibir gibi halleri ancak hayat ile mananın maddesine yansıdığında algılayabilirler. Bunun tabi sonucu olarak her şeyin kaynağının madde olduğu yanılgısına düşebiliyoruz. Maddenin temel yapıtaşı olan parçacık veya enerji dalgasında irade, hayat, şuur, görme, sevgi, güzellik, gurur ve kibir gibi özellikler hiçbir zaman mevcut olmamıştır. Dolayısıyla temel yapıtaşlarında olmayan, bütününde de olamaz.
Belleğe yazılacak bilgi maddede ortaya çıkan manadır bu ancak hayat ile mümkündür.
Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk.
İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.
Kehf 54
Belleğe yazılan bilgiler nefs ile birlikte işleme konulur dikkat edilmesi gereken nokta ayetin ortaya çıkardığı mana çarpıtılmadan kaydırılmadan okunup işlenmesidir. Hayatımızı neşe , huzur içinde hakkaniyetli ve adaletli bir şekilde emaneti taşımamız ayetlerin doğru manasını okumamız ile mümkün olabilir aksi durum bizim doğru yoldan sapmamıza neden olur. İslamın verdiği huzuru hissetmek cennetin kokusunu almak ile mümkün olur. Cenneti hissetmek ve yaşamak istiyor isek bunu göstermemiz gereklidir onu ortaya çıkarmalıyız onun manasını madde ile birleştirmeliyiz.
Madde elbise, mana ise özdür. Buna bir örnek daha verelim. Tüm canlıların hayatları vardır. Bir insan veya bir hayvan cesedine baktığımızda onlar için “ölmüş” deriz. Yani, hareket etmeyen, hiçbir hayat emaresi göstermeyen kalbi atmayan canlıdır. Oysa bedene canlılık veren hayat değil midir?
Burada anlaşılması gereken şey; gözle göremediğimiz ama canlılara hayat verilmesi değil midir? Burada ceset elbise, mana ise özüdür hayat ise kalbidir. Madde ile mananın iletişiminin kesilmesi kalp durması yani hayatın alınması. Madde bir diğer maddeye karışır manada bir diğer manaya karışarak devam eder ama hayat son bulur.
Bir örnek de teknolojiden verelim: Televizyonun hakikati; değişik yayınların aletin içinden değil, dışarıdaki onlarca yayın katmanından geldiği görülünce, yani televizyon cihazının alıcısı olduğu fark edilince anlaşılır. Eşyanın da hakikati maddedeki kuvvet ve hayat gibi onlarca madde dışı pırıltıların maddenin parçalarından değil, madde dışı katmanlardan geldiği fark edilince anlaşılır.
Televizyon ; madde ile dışardan gelen yayının (mana) birleşmesi ile ortaya çıkan eylemin doğurduğu sonuçtur. Madde 'yi harekete geçiren elektrik olabilir bu televizyonun kalbi gibi algılanabilir ama mana(yayın) olmadan anlam kazanmaz karşımızda duran boş bir kutu olur hayat ışığı olmaz ise ikiside işlev göremez. Televizyon ; elektrikde yayında var ama açma düğmesine basmadığımız sürece televizyon halen bir maddedir. Kalbin atmasıyla yani hayat ışığı(suyu) ile madde ve mana iletişime geçer işte bu şekilde televizyon gösterir , işittirir ve kavrattırır.
O'nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Andolsun onlara: 'Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz' dersen, inkâr edenler mutlaka: 'Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir' derler.
Hud 7
Beden madde , beden kalp ile çalışır kalp bedenin enerji kaynağı , beden bir madde konuşmaz , anlamaz , duymaz , işitmez hayata ihtiyac duyar bu kalp sadece maddenin enerji kaynağı olur ve bir anlam ifade etmez. Askılıkta asıl bir elbise gibi giyilmeyi bekler.
Ayetlerden okuduğumuzu madde ile manayı birleştirmemiz için hayat 'a ihtiyaç duyarız işte bizim yaşam enerjimiz yani kalbimiz bize verilen hayattır. İnsan 'ı hareket ettiren hayat anlam kazandıran okuduğu mana 'dır. Bize anlam veren manalar kelimelerde mevcut Yaratıcının yarattığı varlıkların ortaya koyduğu mana yani ayetler.
Yaratılışı ve üzerindeki manayı kimse değiştiremez. Kimse hayat verip madde ile manayı istediği gibi iletişim içine sokamaz. İnsan okumakta hata yapabilir benzer kelimelere kendi nefsi ile mana verebilir . Kelimeleri kaydırabilir böylece yaşamıda kaymış olur.
Doğru kelime ve manaları bize ibadetimizi doğru yaptıracaktır. Kaymış bir kelime ve manası bizim ibadetimizi hatalı yapmamıza neden olacaktır.
Hayatımızda kullandığımız kelimelere ve manalarına dikkat etmeliyiz bu hayat yolculuğunda bu kelimeler ile yol alıyoruz işte bizi doğru yolda tutacak ve göterecek olan Rabbin kelimeleridir. İnsanlığımız bu şekilde kazanıyoruz geleceğimizi bu şekilde sürdürüyoruz yeni nesiller ile bu şekilde iletişim kuruyoruz. Allah 'ın kelimeleri ile hareket etmeliyiz, korumalıyız ayakta tutmalıyız , tekrar etmeliyiz , destek olmalıyız ve uygulamalıyız.
Hayat ancak O 'nun kelimeler ile anlam kazanır.
Rabbin kelimeleri yarattığı ayetleridir.
Kelimeler ve manası denizde yüzen gemiler gididir.
Mana 'sını kaybeden kelimenin anlamını yitirmesi batan bir geminin dibi bulması gibidir.
İşte bu kitap ve ayetleri beşer kelimeleri ile değil
Kitabı indiren Rabbin kelimeleri ile anlaşılır ve okunabilir.
Hayatı kimse kendi imkanları ile elde edemez
Hayatı ancak O verebilir
Hayatları var kavramazlar , düşünmezler , işitmezler ve görmezler. Onlar sağır ve kördürler.
İnsan ; iç içe geçmiş birden fazla varlık ile iletişim kurarak varlığını ortaya koyar.
Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
Hicr 26
Rahman Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı öğretti.
Rahman 1-4
Rahman ; kelimeleri ile bilmediklerimizi öğretmektedir. Biz insan olarak mananın maddede ortaya çıkması ile onu okuyup işleyen bir varlığız. Rabbin kelimelerini ancak yarattığı varlığı okuyup , inceleyip , araştırıp anlayabiliriz. Kitap varlığın bütünüdür.
Rahman yarattıkları ile bizi uyarmaktadır. Kim bu uyarıyı göz ardı etmez araştırıp inceleyip doğruyu bulmak için çaba sarf ederse kopmaz bir ip sarılmış bir şekilde yukarı çekilir.
İnsanlarda bir birlerini uyarabilir okudukları ile ikaz edebilir. Doğru yaptıklarını iddia edebilirler ama dikkat edilmesi gereken nokta İnsan hata ve yanlış yapabilir. İnsanın kelimeleri üzerinden hareket edilmez insanın kelimlerinin doğruluğu araştırılmalı ve incelenmelidir bu da ancak Rahman 'ın kelimeleri ile karşılaştırıp okuyup , anladığımızda mümkün olur. İşte bizi doğru yolda tutacak olan kelime ve manalar Rahman 'nın yarattıklarındadır.
Alak Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Yaratan Rabbinin adıyla oku.
O, insanı bir alak'tan yarattı.
Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;
Ki O, kalemle öğretendir.
İnsana bilmediğini öğretti.
Hayır; gerçekten insan, azar.
Kendini müstağni gördüğünden.
Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir.
Engellemekte olanı gördün mü?
Salata kalktığı zaman bir kulu.
Gördün mü? Ya o (kul) doğru yol üzerinde ise,
Ya da takvayı emrettiyse.
Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise,
O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?
Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu alnından (perçeminden) tutup sürükleyeceğiz;
O yalancı, günahkar alnından.
O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.
Biz de zebanileri çağıracağız.
Hayır; ona boyun eğme, (Rabbine) secde et ve yakınlaş.
Kalbimizin kavramasına , duymasına ve görmesine engel olabilir!!!
Hayatı kelimeleri okuyarak sürdürebiliriz.
Andolsun, biz insanı,süzme bir çamurdan yarattık.
Mü'minun 12
Bu hayatı nasıl yaşamamız gerektiği konusunda bilgi sahibi değiliz.
İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?
Kıyame 36
Yaratıcı sunduğu hayatı ve güzellikleri nasıl kullanacağımızı bize kelimeleri ile öğretmektedir.
Yaratan Rabbinin adıyla oku.
Alak 1
Rabbinin kelimeleri, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamlanmıştır.
O'nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.
En'am 115
Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık.
Enbiya 16
O zaman sorumluluğumuzun bilincine varıp gerekli olan emanti yüklenmeliyiz.
Ben, cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım.
Zariyat 56
Yaratıcı iletişimi kelimeleri ile kurmaktadır. Nasıl İbadet yapacağımızı öğrenmek O 'nun kelimelerini okuyarak mümkün olur.
Günlük yaşantımızda ikili işiklilerin ve hayatın kolaylaştırılması bakımından
biz insanlar olarak aramızda kullandığımız kelimeler O'nun kelimelerine benzemez.
Buraya araç park etmeyiniz mecbur kalıp ederseniz telefon bırakın.
Bu sözü kuran kişiyi tanımıyor ve yaşadığı çevreden değil isek
bu cümlenin bize anlatmak istediği mana ve karşılığı olan eylem
çok farklı olabilir!!!
aliye taksim meydanında araba çarptı.
Bu sözü kuran kişiyi tanımıyor ve yaşadığı çevreden değil ve
İmla kurallarını bilmiyor isek bu cümle bize çok farklı bir anlam sunabilir.
Kelimlerin hayatımızdaki önemi çok büyüktür.
Kelimler anlamlarını üzerindeki manasından alır. Bazen kelimeler kullanıldıkları manaları bakımından cümle içinde çok farklı
anlam kazanabilirler.
Günlük hayatımızdan kullandığımız kelimeler ihtiyaçlarımızı karşılamak için kullanılan araç gibidir.
Yaratıcının kelimeleri yüklendiğimiz emaneti taşımamıza yardım eden bilgi hazinesidir.
Her şeyi onun kelimelerinden öğreniyoruz ve onun kelimeleri ile hayatımızı ikame ediyoruz.
O' nun kelimeleri sorumluluğumuzu yerine getirmemizi sağlayan bilgiler ile doludur.
De ki: 'Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bilebir benzerini getiremezler.'
İsra 88
Bilindiği üzere Kur'anı günlük hayatta kullandığımız dil ile hayatımıza entegre ediyoruz. Dikkat edilmesi gereken husus ise Kur 'an evrensel bir dile sahiptir çünkü o her şeyi yaratanın kelimeleri ile oluşur ve yaratanın kelimelerini yarattıklarının okuyabilmesi bakımından yeterli evrenselliğe , açıklığa ve netliğe sahip olmalıdır.
Yaratıcının kelimeleri bizim kelimelerimiz gibi değildir ve benzerlik göstermez!!! Bizim kelimelerimiz değişebilir ama O' nun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. Bizim kelimelerimiz korunaksızdır ama O 'nun kelimeleri korunaklıdır. Bizim kelimelerimiz sağır ve dilsizlere ulaşmaz ama O 'nun kelimeleri ulaşır. Peki nedir yaratıcının kelimeleri!!!
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. A'raf - 179.ayet
Müslüman kalbi ile düşünür , görür , işitir evet bu çok doğru bir sözdür ama bunu anlamsız bir şekilde kullanlanlar sanki Kur 'an da bir çelişki varmış gibi gösterip kitabı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar oysa çelişki onların kalplerinde sorun olmasından kaynaklanıyor.
Burada karşımıza çıkan ana sorun kelimeler kadar manalarınında çok önemli olmasıdır. Eğer İnsan yapısını bilmez ve incelemez ise kelimenin manası çok farklı bir anlam sunar. Bu da hata yapmamıza neden olur ki geri dönüşü olmayan bir hata olabilir.
İnsan madde ile mana 'yı kullanan bir varlıktır. Madde ile mana'yı hayat ile elde edip kullanıp ihtiyaçlarını karşılar ve eylemlerinden sorumlu olur. Etten kemikten bir varlık değildir. Beden ihtiyacı karşılaması bakımından bir elbise niteliği taşımaktadır. Bu elbise mana ile donandığında anlam kazanır.
Peki insan 'ın kalbi nedir? Beden bir elbise ise!!! Kelimelerin benzerliği bizi hatalı düşüncelere sevk edebiliyor bunu günlük yaşantımızda görebiliriz.
Madde olarak algıladığımız herşey atom parçalarından oluşmuştur. Her maddenin kendine özgü sertliği, yumuşaklığı, biçimi, ağırlığı yani kütlesi vardır. Akıl , sevgi, koku soyuttur ve kesinlikle inkâr edilemez. Maddesi olmayan hiçbir şeye dokunulamaz. Maddeyi beş duyu organımız ile algılayabiliriz ama mana madde dışı olduğu için algılayamayız.
Beş duyu organımız ile hissettiğimiz kütlesi olan varlık için madde diyoruz.Beş duyu organımızın algısı dışında kalan kütlesiz varlık için mana diyoruz. Zira maddeler, manaların beş duyumuz tarafından algılanmasını sağlayan birer elbisedir. Bu durumda manayı öz, maddeyi de kabuk olarak anlayabiliriz. Bu sebeple; mana zaman ve mekân üstüdür, madde ise zamana, mekâna; yani fizik kanunlarına tabidir.
O halde hayat madde dışı bir kavramdır; zamana ve mekâna tabi değildir. Öyleyse, evrende yaygın bir hayat katmanı veya ışığı veya suyu vardır ve bu hayat ışığını alabilen her şey maddi vücudu olsun ya da olmasın canlıdır.
Ezilmiş bir gülün çamurumsu maddesi ile canlı bir gülün maddesi aynıdır. Ezilmiş gül ile canlı gül arasındaki tek fark güzelliği ve kokusudur. Anlaşılıyor ki; gülü gül yapan güzelliği ve kokusudur, yani manasıdır. Mana hayat ile ortaya çıkar. Düşündüğümüzde gülü güzel yapanın atomlarının güzel olduğu fikrine kapılabiliriz.
Oysa gülü güzel yapan atomlarının güzelliği değildir. Zira canlı bir güldeki bir hidrojen veya azot atomu ile ezilip çamurumsu haline getirilmiş bir güldeki hidrojen veya azot atomu tamamen aynıdır! Parçalarında olmayan bir şey, bütününde olamayacağına göre (Korunum Kanunu) gülün güzelliği kendisinden; yani maddesinden değil, dışarıdan gelir.
Gül hayatın son bulması ile madde ve mana iletişiminin kopmasıyla gül olma niteliğini ve anlamını kaybeder.
Bu durum aynen elmasın göz kamaştıran parıltılarının dışarıdaki bir ışık kaynağından geldiği gibidir. Elmasların hakikati, parıltıların karbon atomlarından değil, elmas dışındaki bir ışık kaynağından geldiği an anlaşılır. Yani; gül ve diğer güzel şeylerin özelliği, bu güzelliği alıp yansıtabilmeleridir. Elmasın özelliğinin ışığı alıp büyüleyici bir şekilde yansıtabilmesi gibi. Bu hal, evrende madde ve zaman ile ilgisi olmayan yaygın bir güzellik katmanının olmasını gerektirir. Eski Yunanlılar bile bu manayı hissetmişler ki; bu katmanı “Güzellik Tanrıçası” Venüs veya Aphrodite olarak kutsal saymışlardır.
Bütün bunları, insan beyninin harikalarından olduğunu iddia edenler olsa da; belirtmek gerekir ki beynin de temel yapıtaşları elektron, proton ve nötron parçacıklarından oluşmaktadır. Burada anlaşılması gereken husus; beyin ile taş parçasının malzemesi aynıdır; her ikisinde de elektron, proton ve nötron bulunur. Bu sebeple beynin gösterdiği farklılık maddesinden olmayıp, aldığı hayat ile yansıttığı manasındandır.
Beyin bir madde olarak bir bellek yani hafıza kartı gibidir akıl ise bu belleği , hafıza kartına yazılmış olan bilgiyi okuyup eyleme hazırlayan google misali arama motoru gibidir. Nefs ise karar merkezidir.
İnsanlar; sevgi, öfke, kuvvet, şuur, hayat, görme, koklama, işitme, gurur ve kibir gibi halleri ancak hayat ile mananın maddesine yansıdığında algılayabilirler. Bunun tabi sonucu olarak her şeyin kaynağının madde olduğu yanılgısına düşebiliyoruz. Maddenin temel yapıtaşı olan parçacık veya enerji dalgasında irade, hayat, şuur, görme, sevgi, güzellik, gurur ve kibir gibi özellikler hiçbir zaman mevcut olmamıştır. Dolayısıyla temel yapıtaşlarında olmayan, bütününde de olamaz.
Belleğe yazılacak bilgi maddede ortaya çıkan manadır bu ancak hayat ile mümkündür.
Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk.
İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır.
Kehf 54
Belleğe yazılan bilgiler nefs ile birlikte işleme konulur dikkat edilmesi gereken nokta ayetin ortaya çıkardığı mana çarpıtılmadan kaydırılmadan okunup işlenmesidir. Hayatımızı neşe , huzur içinde hakkaniyetli ve adaletli bir şekilde emaneti taşımamız ayetlerin doğru manasını okumamız ile mümkün olabilir aksi durum bizim doğru yoldan sapmamıza neden olur. İslamın verdiği huzuru hissetmek cennetin kokusunu almak ile mümkün olur. Cenneti hissetmek ve yaşamak istiyor isek bunu göstermemiz gereklidir onu ortaya çıkarmalıyız onun manasını madde ile birleştirmeliyiz.
Madde elbise, mana ise özdür. Buna bir örnek daha verelim. Tüm canlıların hayatları vardır. Bir insan veya bir hayvan cesedine baktığımızda onlar için “ölmüş” deriz. Yani, hareket etmeyen, hiçbir hayat emaresi göstermeyen kalbi atmayan canlıdır. Oysa bedene canlılık veren hayat değil midir?
Burada anlaşılması gereken şey; gözle göremediğimiz ama canlılara hayat verilmesi değil midir? Burada ceset elbise, mana ise özüdür hayat ise kalbidir. Madde ile mananın iletişiminin kesilmesi kalp durması yani hayatın alınması. Madde bir diğer maddeye karışır manada bir diğer manaya karışarak devam eder ama hayat son bulur.
Bir örnek de teknolojiden verelim: Televizyonun hakikati; değişik yayınların aletin içinden değil, dışarıdaki onlarca yayın katmanından geldiği görülünce, yani televizyon cihazının alıcısı olduğu fark edilince anlaşılır. Eşyanın da hakikati maddedeki kuvvet ve hayat gibi onlarca madde dışı pırıltıların maddenin parçalarından değil, madde dışı katmanlardan geldiği fark edilince anlaşılır.
Televizyon ; madde ile dışardan gelen yayının (mana) birleşmesi ile ortaya çıkan eylemin doğurduğu sonuçtur. Madde 'yi harekete geçiren elektrik olabilir bu televizyonun kalbi gibi algılanabilir ama mana(yayın) olmadan anlam kazanmaz karşımızda duran boş bir kutu olur hayat ışığı olmaz ise ikiside işlev göremez. Televizyon ; elektrikde yayında var ama açma düğmesine basmadığımız sürece televizyon halen bir maddedir. Kalbin atmasıyla yani hayat ışığı(suyu) ile madde ve mana iletişime geçer işte bu şekilde televizyon gösterir , işittirir ve kavrattırır.
O'nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Andolsun onlara: 'Gerçekten siz, ölümden sonra yine diriltileceksiniz' dersen, inkâr edenler mutlaka: 'Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir' derler.
Hud 7
Beden madde , beden kalp ile çalışır kalp bedenin enerji kaynağı , beden bir madde konuşmaz , anlamaz , duymaz , işitmez hayata ihtiyac duyar bu kalp sadece maddenin enerji kaynağı olur ve bir anlam ifade etmez. Askılıkta asıl bir elbise gibi giyilmeyi bekler.
Ayetlerden okuduğumuzu madde ile manayı birleştirmemiz için hayat 'a ihtiyaç duyarız işte bizim yaşam enerjimiz yani kalbimiz bize verilen hayattır. İnsan 'ı hareket ettiren hayat anlam kazandıran okuduğu mana 'dır. Bize anlam veren manalar kelimelerde mevcut Yaratıcının yarattığı varlıkların ortaya koyduğu mana yani ayetler.
Yaratılışı ve üzerindeki manayı kimse değiştiremez. Kimse hayat verip madde ile manayı istediği gibi iletişim içine sokamaz. İnsan okumakta hata yapabilir benzer kelimelere kendi nefsi ile mana verebilir . Kelimeleri kaydırabilir böylece yaşamıda kaymış olur.
Doğru kelime ve manaları bize ibadetimizi doğru yaptıracaktır. Kaymış bir kelime ve manası bizim ibadetimizi hatalı yapmamıza neden olacaktır.
Hayatımızda kullandığımız kelimelere ve manalarına dikkat etmeliyiz bu hayat yolculuğunda bu kelimeler ile yol alıyoruz işte bizi doğru yolda tutacak ve göterecek olan Rabbin kelimeleridir. İnsanlığımız bu şekilde kazanıyoruz geleceğimizi bu şekilde sürdürüyoruz yeni nesiller ile bu şekilde iletişim kuruyoruz. Allah 'ın kelimeleri ile hareket etmeliyiz, korumalıyız ayakta tutmalıyız , tekrar etmeliyiz , destek olmalıyız ve uygulamalıyız.
Hayat ancak O 'nun kelimeler ile anlam kazanır.
Rabbin kelimeleri yarattığı ayetleridir.
Kelimeler ve manası denizde yüzen gemiler gididir.
Mana 'sını kaybeden kelimenin anlamını yitirmesi batan bir geminin dibi bulması gibidir.
İşte bu kitap ve ayetleri beşer kelimeleri ile değil
Kitabı indiren Rabbin kelimeleri ile anlaşılır ve okunabilir.
Hayatı kimse kendi imkanları ile elde edemez
Hayatı ancak O verebilir
Hayatları var kavramazlar , düşünmezler , işitmezler ve görmezler. Onlar sağır ve kördürler.
İnsan ; iç içe geçmiş birden fazla varlık ile iletişim kurarak varlığını ortaya koyar.
Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.
Hicr 26
Rahman Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı öğretti.
Rahman 1-4
Rahman ; kelimeleri ile bilmediklerimizi öğretmektedir. Biz insan olarak mananın maddede ortaya çıkması ile onu okuyup işleyen bir varlığız. Rabbin kelimelerini ancak yarattığı varlığı okuyup , inceleyip , araştırıp anlayabiliriz. Kitap varlığın bütünüdür.
Rahman yarattıkları ile bizi uyarmaktadır. Kim bu uyarıyı göz ardı etmez araştırıp inceleyip doğruyu bulmak için çaba sarf ederse kopmaz bir ip sarılmış bir şekilde yukarı çekilir.
İnsanlarda bir birlerini uyarabilir okudukları ile ikaz edebilir. Doğru yaptıklarını iddia edebilirler ama dikkat edilmesi gereken nokta İnsan hata ve yanlış yapabilir. İnsanın kelimeleri üzerinden hareket edilmez insanın kelimlerinin doğruluğu araştırılmalı ve incelenmelidir bu da ancak Rahman 'ın kelimeleri ile karşılaştırıp okuyup , anladığımızda mümkün olur. İşte bizi doğru yolda tutacak olan kelime ve manalar Rahman 'nın yarattıklarındadır.
Alak Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Yaratan Rabbinin adıyla oku.
O, insanı bir alak'tan yarattı.
Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir;
Ki O, kalemle öğretendir.
İnsana bilmediğini öğretti.
Hayır; gerçekten insan, azar.
Kendini müstağni gördüğünden.
Şüphesiz, dönüş yalnızca Rabbinedir.
Engellemekte olanı gördün mü?
Salata kalktığı zaman bir kulu.
Gördün mü? Ya o (kul) doğru yol üzerinde ise,
Ya da takvayı emrettiyse.
Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise,
O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?
Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu alnından (perçeminden) tutup sürükleyeceğiz;
O yalancı, günahkar alnından.
O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.
Biz de zebanileri çağıracağız.
Hayır; ona boyun eğme, (Rabbine) secde et ve yakınlaş.