Haya Mahremiyet ve Çocuk
“İffetli Kadın” hayâ duygusu en üst düzeyde kazandırıldığın da olunur.
Kadın, Allah’ın emrettiği şekilde örtünmesi ile ve bunu çocuğuna, çevresine öğretmesi ile kendisini ve ailesini fitneden korur.
Ve bu durum iftiradan ve zinadan uzak bir hayat sürmesine neden olacaktır.
“İffetli Kadın” hayâ duygusu en üst düzeyde kazandırıldığın da olunur.
Kadın, Allah’ın emrettiği şekilde örtünmesi ile ve bunu çocuğuna, çevresine öğretmesi ile kendisini ve ailesini fitneden korur.
Ve bu durum iftiradan ve zinadan uzak bir hayat sürmesine neden olacaktır.
İnsan zan oluşturacak davranışlardan uzak olmalıdır.
Öyle ki aile içerisinde bile mahremiyete dikkat edilmelidir.
Kız ve erkek çocuklarına cinsiyet açısından birbirlerinden farklı oldukları öğretilmelidir.
Bunun için de kardeşler birbirlerinin odalarına girerken kapıya vurmalı, izin istemelidir.
Mümkünse kardeşlerin odaları ayrı olmalı, değilse yatakları ayrı olmalıdır.
Bu konuda Resulullah (SAV) şöyle buyurur:
“Çocuklarınız on yaşına geldiğinde yataklarını ayırınız.”
Ergenlik döneminde çocukların birbirlerine saygı duyması öğretilmelidir.
Birbirlerinin odasına girerken izin isteme gibi… Çocuğa ebeveyninin odasına girerken de izin istemesi öğretilmelidir. Bunları öğretirken bu davranışları bizler de çocuklarımıza uygulamalıyız. Yani onların odalarına girerken kapıya vurmalı ve izin istemeliyiz. Çocuğa öğretme nasihatle değil evvela uygun bir model olma; uygulamayla olur.
Aile içerisinde “ben yabancı mıyım” diye olumsuz düşünceler olmamalıdır.
Ailede de bazı sınırların olduğu çocuğa öğretilmelidir.
Böyle bir sınırın olmaması bazı istismarlara kapı aralayabilir.
Sınırların olmadığı bir ailede hayâ-utanma duygusu, saygı, mahremiyet olmaz.
Akrabalar arasında da sınırlar olmalıdır.
“Teyze çocuğusunuz, amca çocuğusunuz, yabancı mısınız, akrabasınız, kardeş gibi büyüdünüz…” gibi sözlerle bu kişilerden kaçınılmaz diyerek çocuklarımızın rahat davranmalarına sebep olabiliriz.
Akrabalık ilişkisi ile mahremiyeti, utanmayı, hayâyı birbirine karıştırmamalıyız.
Akrabaya hürmet edilirken, sılayı rahim yerine getirilirken utanma ve hayâdan ödün vermeden yerine getirilmeli; sılayı rahimle mahremiyet birbirine karıştırılmamalıdır.
Bu konuda yüce Allah bizlere sınırları şöyle belirtir:
“…Ziynetlerini açmasınlar.
Ancak kendi kocalarına yahut kendi babalarına yahut kocalarının babalarına yahut kendi oğullarına yahut kocalarının (başka kadınlardan olan) oğullarına yahut kendi erkek kardeşlerine yahut erkek kardeşlerinin oğullarına yahut kız kardeşlerinin oğullarına yahut Müslüman kadınlara yahut ellerindeki cariyelere yahut kadına ihtiyacı kalmamış uyuntu erkeklere yahut henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış çocuklara açabilirler…” (Nur / 31)
Kurtuluşun, felaha ermenin sınırlarını hadi olan Allah yukarıdaki sözleriyle bizlere öğretir.
Hayatımıza örnek olan Peygamber Efendimiz hakkında Ebu Said el Hudri şöyle demiştir:
“Resulullah, perde arkasındaki bir kızdan daha utangaçtı.
Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde hoşnutsuzluğu yüzünden belli olurdu.”
İnsanı diğer canlılardan ayıran önemli bir faktör de hiç şüphesiz duygularıdır.
Bu duyguların başında hayâ duygusu geliyor desek yanılıyor olmayız.
Çünkü hayvanda utanma duygusu yoktur.
Bu nedenle hayvan her ortamda, insanın utanmasından dolayı yapmaktan çekindiği davranışları çok rahat bir şekilde yapar.
Eğer bu davranışları insan yapsa “Bu sana yakışıyor mu? Sen hayvan mısın?” gibi sözlerle insan utanmazlıkla itham edilir.
Hayâ duygusu kadında daha anlamlı bir duygudur ki; bu duygu onu yüceltir ve değerini arttırır.
Kız çocuklarımıza bu duyguyu daha küçük yaşta iken vermemiz gerektiğini unutmayalım.
Utanma duygusu, insana karşı olacağı gibi aslında öncelikle Allah’a karşı olmalıdır.
Utanmanın başlangıcı Allah’a imandır.
İnsan yanlışa, günaha yöneldiğinde utanma duygusu onu sararak “Bu yanlışım, günahım açığa çıkarsa mahcup olurum, rezil olurum, insanların gözünden düşerim” der ve uzak durabilir.
Ancak insanların haberdar olmayacağı bir durumda bir günah işlenirse…
İşte o zaman imandan gelen Allah’a karşı hayâ duygusu devreye girmelidir ki; en önemlisi de budur.
Bu imandan gelen hayâ, onu günaha karşı koruyacaktır.
Her an Allah beni görüyor, inancı onu tüm kötülüklerden koruyacaktır.
Bu durum onu Allah’ın yanında değerli kılacağı gibi insanların yanında da değer kazandıracaktır.
Çocuklarımızı “Allah her yerde beni görüyor ve gözetliyor.
İlahi kameralar altındayım” inancı ve düşüncesine sahip; Allah’tan hakkıyla utanan olarak yetiştirmeliyiz.
Allah (CC)’tan utanan insan, nefsi arzularına gem vurmasını başarır.
Allah’tan hakkıyla utanan bir gençlik yetiştirmek duasıyla…
Nigar Taş / Nisanur Dergisi -
Kadın, Allah’ın emrettiği şekilde örtünmesi ile ve bunu çocuğuna, çevresine öğretmesi ile kendisini ve ailesini fitneden korur.
Ve bu durum iftiradan ve zinadan uzak bir hayat sürmesine neden olacaktır.
“İffetli Kadın” hayâ duygusu en üst düzeyde kazandırıldığın da olunur.
Kadın, Allah’ın emrettiği şekilde örtünmesi ile ve bunu çocuğuna, çevresine öğretmesi ile kendisini ve ailesini fitneden korur.
Ve bu durum iftiradan ve zinadan uzak bir hayat sürmesine neden olacaktır.
İnsan zan oluşturacak davranışlardan uzak olmalıdır.
Öyle ki aile içerisinde bile mahremiyete dikkat edilmelidir.
Kız ve erkek çocuklarına cinsiyet açısından birbirlerinden farklı oldukları öğretilmelidir.
Bunun için de kardeşler birbirlerinin odalarına girerken kapıya vurmalı, izin istemelidir.
Mümkünse kardeşlerin odaları ayrı olmalı, değilse yatakları ayrı olmalıdır.
Bu konuda Resulullah (SAV) şöyle buyurur:
“Çocuklarınız on yaşına geldiğinde yataklarını ayırınız.”
Ergenlik döneminde çocukların birbirlerine saygı duyması öğretilmelidir.
Birbirlerinin odasına girerken izin isteme gibi… Çocuğa ebeveyninin odasına girerken de izin istemesi öğretilmelidir. Bunları öğretirken bu davranışları bizler de çocuklarımıza uygulamalıyız. Yani onların odalarına girerken kapıya vurmalı ve izin istemeliyiz. Çocuğa öğretme nasihatle değil evvela uygun bir model olma; uygulamayla olur.
Aile içerisinde “ben yabancı mıyım” diye olumsuz düşünceler olmamalıdır.
Ailede de bazı sınırların olduğu çocuğa öğretilmelidir.
Böyle bir sınırın olmaması bazı istismarlara kapı aralayabilir.
Sınırların olmadığı bir ailede hayâ-utanma duygusu, saygı, mahremiyet olmaz.
Akrabalar arasında da sınırlar olmalıdır.
“Teyze çocuğusunuz, amca çocuğusunuz, yabancı mısınız, akrabasınız, kardeş gibi büyüdünüz…” gibi sözlerle bu kişilerden kaçınılmaz diyerek çocuklarımızın rahat davranmalarına sebep olabiliriz.
Akrabalık ilişkisi ile mahremiyeti, utanmayı, hayâyı birbirine karıştırmamalıyız.
Akrabaya hürmet edilirken, sılayı rahim yerine getirilirken utanma ve hayâdan ödün vermeden yerine getirilmeli; sılayı rahimle mahremiyet birbirine karıştırılmamalıdır.
Bu konuda yüce Allah bizlere sınırları şöyle belirtir:
“…Ziynetlerini açmasınlar.
Ancak kendi kocalarına yahut kendi babalarına yahut kocalarının babalarına yahut kendi oğullarına yahut kocalarının (başka kadınlardan olan) oğullarına yahut kendi erkek kardeşlerine yahut erkek kardeşlerinin oğullarına yahut kız kardeşlerinin oğullarına yahut Müslüman kadınlara yahut ellerindeki cariyelere yahut kadına ihtiyacı kalmamış uyuntu erkeklere yahut henüz kadınların gizli yerlerinin farkına varmamış çocuklara açabilirler…” (Nur / 31)
Kurtuluşun, felaha ermenin sınırlarını hadi olan Allah yukarıdaki sözleriyle bizlere öğretir.
Hayatımıza örnek olan Peygamber Efendimiz hakkında Ebu Said el Hudri şöyle demiştir:
“Resulullah, perde arkasındaki bir kızdan daha utangaçtı.
Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde hoşnutsuzluğu yüzünden belli olurdu.”
İnsanı diğer canlılardan ayıran önemli bir faktör de hiç şüphesiz duygularıdır.
Bu duyguların başında hayâ duygusu geliyor desek yanılıyor olmayız.
Çünkü hayvanda utanma duygusu yoktur.
Bu nedenle hayvan her ortamda, insanın utanmasından dolayı yapmaktan çekindiği davranışları çok rahat bir şekilde yapar.
Eğer bu davranışları insan yapsa “Bu sana yakışıyor mu? Sen hayvan mısın?” gibi sözlerle insan utanmazlıkla itham edilir.
Hayâ duygusu kadında daha anlamlı bir duygudur ki; bu duygu onu yüceltir ve değerini arttırır.
Kız çocuklarımıza bu duyguyu daha küçük yaşta iken vermemiz gerektiğini unutmayalım.
Utanma duygusu, insana karşı olacağı gibi aslında öncelikle Allah’a karşı olmalıdır.
Utanmanın başlangıcı Allah’a imandır.
İnsan yanlışa, günaha yöneldiğinde utanma duygusu onu sararak “Bu yanlışım, günahım açığa çıkarsa mahcup olurum, rezil olurum, insanların gözünden düşerim” der ve uzak durabilir.
Ancak insanların haberdar olmayacağı bir durumda bir günah işlenirse…
İşte o zaman imandan gelen Allah’a karşı hayâ duygusu devreye girmelidir ki; en önemlisi de budur.
Bu imandan gelen hayâ, onu günaha karşı koruyacaktır.
Her an Allah beni görüyor, inancı onu tüm kötülüklerden koruyacaktır.
Bu durum onu Allah’ın yanında değerli kılacağı gibi insanların yanında da değer kazandıracaktır.
Çocuklarımızı “Allah her yerde beni görüyor ve gözetliyor.
İlahi kameralar altındayım” inancı ve düşüncesine sahip; Allah’tan hakkıyla utanan olarak yetiştirmeliyiz.
Allah (CC)’tan utanan insan, nefsi arzularına gem vurmasını başarır.
Allah’tan hakkıyla utanan bir gençlik yetiştirmek duasıyla…
Nigar Taş / Nisanur Dergisi -