Okyay
ÖZEL ÜYE
Sayfa- 1
HABİB BABA
Hikayenin zamanı, dördüncü Murad devri,
Habib Baba’ysa; gizli, Hak aşığı bir veli.
Kendisi mütevekkil, sevgisi derindendir,
Kimsenin bilmediği, Allah dostlarındandır.
Lakin oldukça yaşlı, fakir ve de garip’tir,
Ama Rabbin katında, mertebeye sahiptir.
Habib Baba uzun bir, kervan yolculuğundan,
Sonrası İstanbul’a, gelmiştir aksamadan.
Yolculuğun tozunu, yorgunluk atmak için,
Bir hamama gider ki; şöyle duş almak için.
Niyeti; iyice bir- keselenip- paklanmak,
Bedenini–ruhunu, uygun- denk hale sokmak.
Fakat bak ki hamamcı, direnir-pek yüz vermez,
“Bu gün hamam tutuldu, Vezirler günüdür der.
Sultan Murad’ın bütün , Vezirleri gelecek,
Bu yüzden de Hamama, başkası girmeyecek”
Habib Baba üzülür, rica- minnet, yalvarır,
“Aceleyle yıkanır, çıkarım” der söz verir.
“İnanın varlığımı , kimseye belli etmem,
İyiliği unutmam, katiyen zora sokmam.,
Bu tozlu bedenimle, gönlüm hiç rahat değil,
Rabbime ibadet de, edemem” der, bin- bir dil.
Bu kadar yalvarmaya, hamamcı dayanamaz,
Çünkü ehli insaftır, “fazla da üzmek olmaz”,
Deyip bir çare arar, ve der ki “Bak ey baba,
Şu hamamın sonunda, görüyorsun ya oda,
Varıp- hızla, yıkan çık, paranı da istemem,
Beni duygulandırdın, gayri bir şey de demem.
Yeter ki seni kimse, buralarda görmesin,
Vezirler varlığının, farkına da varmasın”.
Habib Baba sevinçle, kendine gösterilen,
Odasına girer ve, yıkanmaya başlarken,
Bu arada hamama, yeni müşteri gelir,
Hamamcının önünde, ilginç bir genç belirir.
Bu gelen, boylu- poslu, yakışıklı biridir,
Onun da görünümü, Baba gibi fakirdir….
Ama sade görünüm, sanki biraz tuhaftır,
Bu ikinci müşteri, çünkü Sultan Murad’dır.
Kılık kıyafetini, şöyle bir değiştirmiş,
Kendini gizleyerek, acıncak hale girmiş.
Maksadı Vezirlerin, şu hamam alemini,
Yakından seyrederek, tatmin etmek kendini.
“Hele bakalım demiş, Vezirlerim hamamda
Benden uzakta nasıl, eğlenir bir arada”.
Bu merakla Padişah, tebdil kıyafet yapmış,
Belki sade vatandaş, duygusunu paylaşmış.
Tabi hamamcı ile, az önce yaşananlar,
Bir kez daha yaşanır, evvelki yakınmalar.
Hamamcı “Vezirler” der, almak istemez ama,
Padişah pek bastırır, ve de yalvarır ona,
Ve sonuçta Padişah, galip gelir duruma,
Yıkanma izni alır, ancak ayni şartlarla.
Hamamcı Padişaha, eliyle göstererek
“Bak şu en son odaya, gir acele ederek,
Kulağına fısıldar, usulca eğilerek,
“Orda yaşlı amca var, sen de tezden yıkan çık.
Al şu peştamalı sar, uzatmayalım artık.”
Bir de tekrar tembihler, “aman ha sessiz olun,,
Varlığınızı sakın, Vezirler hiç bilmesin.”
Ve Sonra 4 Murad da, artık süzülür–varır,
Bizim Habib Babanın, olduğu yere girer.
Gayri Habib Babayla, yıkanmaya başlarlar,
Şu hamam sefasından, pay almayı düşlerler.
Şevket OKYAY
.................................................. ...........
Devamı Sayfa- 2 de
HABİB BABA
Hikayenin zamanı, dördüncü Murad devri,
Habib Baba’ysa; gizli, Hak aşığı bir veli.
Kendisi mütevekkil, sevgisi derindendir,
Kimsenin bilmediği, Allah dostlarındandır.
Lakin oldukça yaşlı, fakir ve de garip’tir,
Ama Rabbin katında, mertebeye sahiptir.
Habib Baba uzun bir, kervan yolculuğundan,
Sonrası İstanbul’a, gelmiştir aksamadan.
Yolculuğun tozunu, yorgunluk atmak için,
Bir hamama gider ki; şöyle duş almak için.
Niyeti; iyice bir- keselenip- paklanmak,
Bedenini–ruhunu, uygun- denk hale sokmak.
Fakat bak ki hamamcı, direnir-pek yüz vermez,
“Bu gün hamam tutuldu, Vezirler günüdür der.
Sultan Murad’ın bütün , Vezirleri gelecek,
Bu yüzden de Hamama, başkası girmeyecek”
Habib Baba üzülür, rica- minnet, yalvarır,
“Aceleyle yıkanır, çıkarım” der söz verir.
“İnanın varlığımı , kimseye belli etmem,
İyiliği unutmam, katiyen zora sokmam.,
Bu tozlu bedenimle, gönlüm hiç rahat değil,
Rabbime ibadet de, edemem” der, bin- bir dil.
Bu kadar yalvarmaya, hamamcı dayanamaz,
Çünkü ehli insaftır, “fazla da üzmek olmaz”,
Deyip bir çare arar, ve der ki “Bak ey baba,
Şu hamamın sonunda, görüyorsun ya oda,
Varıp- hızla, yıkan çık, paranı da istemem,
Beni duygulandırdın, gayri bir şey de demem.
Yeter ki seni kimse, buralarda görmesin,
Vezirler varlığının, farkına da varmasın”.
Habib Baba sevinçle, kendine gösterilen,
Odasına girer ve, yıkanmaya başlarken,
Bu arada hamama, yeni müşteri gelir,
Hamamcının önünde, ilginç bir genç belirir.
Bu gelen, boylu- poslu, yakışıklı biridir,
Onun da görünümü, Baba gibi fakirdir….
Ama sade görünüm, sanki biraz tuhaftır,
Bu ikinci müşteri, çünkü Sultan Murad’dır.
Kılık kıyafetini, şöyle bir değiştirmiş,
Kendini gizleyerek, acıncak hale girmiş.
Maksadı Vezirlerin, şu hamam alemini,
Yakından seyrederek, tatmin etmek kendini.
“Hele bakalım demiş, Vezirlerim hamamda
Benden uzakta nasıl, eğlenir bir arada”.
Bu merakla Padişah, tebdil kıyafet yapmış,
Belki sade vatandaş, duygusunu paylaşmış.
Tabi hamamcı ile, az önce yaşananlar,
Bir kez daha yaşanır, evvelki yakınmalar.
Hamamcı “Vezirler” der, almak istemez ama,
Padişah pek bastırır, ve de yalvarır ona,
Ve sonuçta Padişah, galip gelir duruma,
Yıkanma izni alır, ancak ayni şartlarla.
Hamamcı Padişaha, eliyle göstererek
“Bak şu en son odaya, gir acele ederek,
Kulağına fısıldar, usulca eğilerek,
“Orda yaşlı amca var, sen de tezden yıkan çık.
Al şu peştamalı sar, uzatmayalım artık.”
Bir de tekrar tembihler, “aman ha sessiz olun,,
Varlığınızı sakın, Vezirler hiç bilmesin.”
Ve Sonra 4 Murad da, artık süzülür–varır,
Bizim Habib Babanın, olduğu yere girer.
Gayri Habib Babayla, yıkanmaya başlarlar,
Şu hamam sefasından, pay almayı düşlerler.
Şevket OKYAY
.................................................. ...........
Devamı Sayfa- 2 de
Moderatör tarafında düzenlendi: