Gurbet Mektupları 2

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici


Gurbet Mektupları 2

Mektubuma başlamadan önce en içten sevgilerimle selamlarımı iletirim.
Selamün aleyküm arkadaşlarım, dostlarım.
Eh klasik olarak nasılsınız demeden önce, ALLAH’tan sağlık, sıhhat, afiyet, bereketler dilerim.
Ve ayrıyeten kocaman tebessümlerimi gönderiyorum.
Bu mektubların ayrı bir özelliği ve güzelliği vardı hayatımızda.
Şimdilerde mesajlarla, canlı bağlantılarla bu dostluklar tüketildi.
İstedimki bu dostluklar bir can bulsun.
İstedimki yüreklerde kardeşlere karşı bir sıcak ve samimi tebessüm belirsin.
İnsan bir derya kendini bilene.
İşte marifet bu deryada yüzmesini bilende.
Bencilliğimizden tavizler vererek yaratıldığımız gibi olalım.
Girelim o ince ruhlara dost olalım.
Arada sırada da olsa tefekkür edelim niçin, nasıl, neden?
İçimizdeki o gizli putları kıralım.
Vel hasıl hayatın içinde olalım diyorum.
Sizlere bir mektub yazayım dedim nerden nereye geldik.
Gelelim günlüğümüzde olanlara.
Eh kuşların haber verdiğine göre kardeşin birinin misafiri gelmiş.
Gezmişler, tozmuşlar zaman geçmiş ayrılık treni gara girmiş.
Uğurlamak için misafirle trene binerler.
Trenin kalkış saati gelince tren hareket eder.
Sonradan trenin hareket ettiğini farkederler.
Tren bilet kontrol memuruna giderek ben gitmeyecektim desede 170 € ya patlar.
Çünkü hızlı trene binmişlerdi.
Bu arada yenge telefon eder:
- Nerdesin?
- Mannheimdayım.
- Şakamı yapıyorsun?
- Ne şakası! Misafiri uğurlamak için trene binmiştim, Mannheimda ancak durabildi.
Demekki insan, başına ne geleceğini, biraz sonra hangi yerde ve zeminde duracağını bile bilememektedir.
İşte, onun için yaşadığımız bu günü sevdiklerimizle değerlendirelim.
Yarın ne olacağını hala bilmiyoruz...
Şöyle pencereden bakıyorum.
Kaybettiklerim aklıma geliyor.
Yeniden dünyaya gelseler vaktimi boşyere geçirmez size harcardım insan ne boş işlerle uğraşırmış.
Babamın vefatından 1 ay geçmişti.
Camideyim, bir kardeşimiz geldi, uzun zamandır görmemiştim.
Biraz sonra yanıma yaklaştı ve:
- Uzun zamandır izinde idim, bu mescide hacı amcayı görmek için geldik. Görebilirmiyim?
- Abi nasıl söyleyeyim, babam sizlere ömür rahmetli oldu.
Uzun bir zaman yüzüme baktı kaldı.
Sonra yanıma yaklaştı ve:
- ALLAH rahmet eylesin. Dedi.
- ALLAH tüm geçmişlerimize rahmet eylesin.
Sonra sadece gözleriyle konuştu.
İşte sevdiklerini kaybedince, onunla geçirecek zamanında olmaz.
Sadece ufuklara bakar hüzünlenirsin.

Kalbine buruk bir acı ve vucudunu hasret kaplayıverir.
Dünyayı versen geriye dönüş yok.
Sonra camiye gidersin onun oturduğu köşeye bakarsın.
Köşede hala meal okuyor ve hala bir vakitten öbür vakite o köşede oturuyor.
Baba ocağına gidersin, sanki köşeden çıkıp yine takılacak gibi sanırsın.
Ama bunların hiçbiri olmayacaktır.
Gurbetin hikayeleri de mektupları da hüzün ve gülümsemelerle dolu.
Gurbet dedikçe insanın aklına hep vatan geliyor.
Vatanın kıymetini gurbete giden anlarmış.

Daha şehre girer girmez, ilk namaz vaktinde ezanı duyar ve huzurla dinlerim.
O anki huzuru kimse veremez.
Çünkü iç huzurudur, insanı rahatlatır.
Hele şadırvanda abdest alıp o mimari deha camilerde namaza durmak daha başka bir huzur.
Kelimelerle anlatılmaz, sadece yaşanır.
Bu menval üzere burada kelimelerime son verirken sizleri ALLAH’a emanet ediyorum.
M.S.A.

 
Üst Alt