faruk islam
Özel Üye
GÜNÜMÜZ HERAKLİUS'LARI
Günümüz "Heraklius"larının müslümanlar hakkında tekrar aynı sözleri tekrar edeceği bir dünyaya kavuşmak, muvahhidlerin temsiliyeti ile tekrar mümkün olacaktır Allah'ın izni ile. Yeter ki bu konuda her mü'min üzerine düşen muvahhidlik sorumluluğunun yerine getirilmesi noktasında gayretli olsun.
Bir zamanlar müslümanlar için Bizans kayseri Heraklius şöyle söylemişti "Onlar sizin hayatı ve yaşamayı sevdiğinizden çok daha fazla, ölümü ve ahireti seviyorlar". Şimdilerde ise malesef müslümanlar ölümü ve ahireti düşünmez olup, hayatı ve yaşamayı herkesten özellikle de yahudilerden bile çok sever oldular. Yahudilere özenip davayı dünyalıkla değiştirirlerken hıristiyanlara özendiler; Kur'andan uzaklaşmak, anlamamak veya anlamaya çalışmamak suretiyle Kur'an'ı terk edip gücün yani tağutunun peşinde koşan belamlamlara tabi oldular.
Böylece fakir olanları hem dünyada bir zillete düçar olup hem de ahirette zorlu bir hesabın fakir dilencileri konumuna düşerlerken. Zengin olanları ise dünyalarını kabre kadar sürecek bir mal yığma telaşası içinde heder ediyorlar, ahiret için ise tıpkı kuranda bahçe sahibinin dediği gibi çok daha güzel ve iyi bir durumla karşılaşacağına kani olmuş durumdadırlar.
Çünkü ta ötelerden beri süre gelen cahiliye inanışı olan "Allah bir kişiyi zengin etmişse o kişi Allah'ın razı olduğu ve değer verdiği birisidir" inancını sürdürmektedirler. Ne gariptir ki yoksulluk, açlık ve fakirlik edebiyatları ile Peygamberi (s) anlatan belamların, takipçilerine Peygamber gibi olun deyip bütün sahip olduklarını onlardan sözde inançları uğruna Ebubekir timsali feda etmelerini istemek sureti ile fakirleştirip bununla beraber fakirlikleri ile ilgilenilmezken, kendilerinin içerisinde bulundukları lüks ve zenginlik dolu hayatlarının sorgulanmayışı, ayrı bir akıl tutulmasından başka ne olabilir bilemiyorum.
Sözü uzatmamak adına iman edenlerin tekrar iman etmelerini isteyen yüce Rabbimize, onun biricik pak dini olan İSLAM davamıza olan sorumluluğumuzu ve bu sorumluluğumuzdan da hesap vereceğimizi buradan birkez daha hatırlatmak istedim.
Günümüz "Heraklius"larının müslümanlar hakkında tekrar aynı sözleri tekrar edeceği bir dünyaya kavuşmak, muvahhidlerin temsiliyeti ile tekrar mümkün olacaktır Allah'ın izni ile. Yeter ki bu konuda her mü'min üzerine düşen muvahhidlik sorumluluğunun yerine getirilmesi noktasında gayretli olsun.
Rabbimiz, hesabı verilebilir bir ömür yaşamak adına Kur'an'dan beslenmiş ilkeli ve tavizsiz bir hayatı yaşayan kullarından eylesin bizleri. Ve selam olsun hidayetinden taviz vermeyen, davasına duyarlı olanlara...ALINTIDIR
Günümüz "Heraklius"larının müslümanlar hakkında tekrar aynı sözleri tekrar edeceği bir dünyaya kavuşmak, muvahhidlerin temsiliyeti ile tekrar mümkün olacaktır Allah'ın izni ile. Yeter ki bu konuda her mü'min üzerine düşen muvahhidlik sorumluluğunun yerine getirilmesi noktasında gayretli olsun.
Bir zamanlar müslümanlar için Bizans kayseri Heraklius şöyle söylemişti "Onlar sizin hayatı ve yaşamayı sevdiğinizden çok daha fazla, ölümü ve ahireti seviyorlar". Şimdilerde ise malesef müslümanlar ölümü ve ahireti düşünmez olup, hayatı ve yaşamayı herkesten özellikle de yahudilerden bile çok sever oldular. Yahudilere özenip davayı dünyalıkla değiştirirlerken hıristiyanlara özendiler; Kur'andan uzaklaşmak, anlamamak veya anlamaya çalışmamak suretiyle Kur'an'ı terk edip gücün yani tağutunun peşinde koşan belamlamlara tabi oldular.
Böylece fakir olanları hem dünyada bir zillete düçar olup hem de ahirette zorlu bir hesabın fakir dilencileri konumuna düşerlerken. Zengin olanları ise dünyalarını kabre kadar sürecek bir mal yığma telaşası içinde heder ediyorlar, ahiret için ise tıpkı kuranda bahçe sahibinin dediği gibi çok daha güzel ve iyi bir durumla karşılaşacağına kani olmuş durumdadırlar.
Çünkü ta ötelerden beri süre gelen cahiliye inanışı olan "Allah bir kişiyi zengin etmişse o kişi Allah'ın razı olduğu ve değer verdiği birisidir" inancını sürdürmektedirler. Ne gariptir ki yoksulluk, açlık ve fakirlik edebiyatları ile Peygamberi (s) anlatan belamların, takipçilerine Peygamber gibi olun deyip bütün sahip olduklarını onlardan sözde inançları uğruna Ebubekir timsali feda etmelerini istemek sureti ile fakirleştirip bununla beraber fakirlikleri ile ilgilenilmezken, kendilerinin içerisinde bulundukları lüks ve zenginlik dolu hayatlarının sorgulanmayışı, ayrı bir akıl tutulmasından başka ne olabilir bilemiyorum.
Sözü uzatmamak adına iman edenlerin tekrar iman etmelerini isteyen yüce Rabbimize, onun biricik pak dini olan İSLAM davamıza olan sorumluluğumuzu ve bu sorumluluğumuzdan da hesap vereceğimizi buradan birkez daha hatırlatmak istedim.
Günümüz "Heraklius"larının müslümanlar hakkında tekrar aynı sözleri tekrar edeceği bir dünyaya kavuşmak, muvahhidlerin temsiliyeti ile tekrar mümkün olacaktır Allah'ın izni ile. Yeter ki bu konuda her mü'min üzerine düşen muvahhidlik sorumluluğunun yerine getirilmesi noktasında gayretli olsun.
Rabbimiz, hesabı verilebilir bir ömür yaşamak adına Kur'an'dan beslenmiş ilkeli ve tavizsiz bir hayatı yaşayan kullarından eylesin bizleri. Ve selam olsun hidayetinden taviz vermeyen, davasına duyarlı olanlara...ALINTIDIR