ceylannur
Yeni Üyemiz
GÖZÜMÜZÜN RENGİ
Gözümüzü oluşturan diğer dokular gibi iris dokusu da görmemizin oluşmasında çok önemli işlevlere sahiptir. İris, korneanın arkasında göz merceğinin önünde ve göz sıvısının içinde bulunan pigmentli bir dokudur. İris dokusu bulunduğu yerde göz duvarına çepeçevre yapışmış vaziyette bulunmaktadır. İrisi pigmentli ve göz bebeğinin daralıp genişlemesini sağlayan kas dokusu oluşturmaktadır.
Göz bebeği, iris dokusunun ortasında bulunur ve ışığın şiddetine göre daralıp genişleyerek retinaya en uygun ışığın ulaşmasını sağlamaktadır.
Göz bebeği, konumu ve işlevleri ile göz kamaştırıcı mahiyettedir. Yakın ve uzağa her bakışımızda daralıp genişlediği için enerji ihtiyacı çok fazladır. Beslenmesi oftalmik arter diye isimlendirilen damardan çıkan dallarla olmaktadır. Enerji ihtiyacı fazla olması sebebiyle iris dokusunu besleyen atardamarlar fazladır. Bu nedenle irisi besleyen atardamarlar iris kökünde ve göz bebeği hizasında damar ağı oluşturacak şekilde bulunmaktadır. İrisin içinde göz bebeğinin daralıp genişlemesini sağlayan kaslar bulunmaktadır. Göz bebeğini daraltan(sfinkter) kaslar bir hikmet eseri olarak, halka şeklinde irisin ucunda bulunmaktadır. Bu konum, daraltıcı kasın işlevini en iyi biçimde yerine getirmesi için elzemdir. Göz bebeğini küçülten kaslara sfinkter kas denir. Şayet sfinkter kas irisin ortasında ya da kökünde bulunmuş olsaydı göz bebeğinin ne daralması ne de genişlemesi ihtiyacımıza uygun olacaktı.
Diğer taraftan göz bebeğini büyüten kasların iris dokusu içindeki yerleşimi de vazifesini ifa etmek için en uygun şekildedir. Genişletici(dilatatör) kaslar iris kökünden göz bebeğine kadar uzanmaktadır. Bu durum birkaç yönden önemlidir. Göz bebeğini genişletici kaslar, iris kökünden göz bebeğine çepeçevre uzanır. Bu sayede göz bebeği genişlerken bir bütün olarak genişlemektedir ayrıca iris kökünden göz bebeğine kadar uzanmış olması işlevini en iyi şekilde yerine getirmesi için önemlidir. Göz bebeğinin vazifesini uygun şekilde yerine getirebilmesi için, göz bebeğini daraltıp genişleten kasların birbiri ile uyumlu çalışması gerekmektedir. Gün içinde binlerce defa göz bebeğini genişleten kaslar kasıldığında daraltıcı kaslar gevşemektedir. Şayet ikisi birlikte kasılmış olsaydı göz bebeğinin genişlemesi ve daralması mümkün olamayacaktı. Bu özellik diğer kaslarda da vardır her adım attığımızda ya da gözümüzü bir tarafa çevirdiğimizde bir kas kasılırken onun tersi işlevi yapan kas gevşemektedir.
Göz bebeğini hareket ettiren kaslar belli bir sıklıkta kasılmaktadır. Mesela yakına bakarken göz bebeği sürekli kasılı vaziyettedir. Eğer yakına bakarken daralıp genişleme devam etse okumamız ve yakın plan iş yapmamız zorlaşacaktır.
Bir gözde bir tane olan göz bebeğinin yerleşim yeri ve sayısı görme işlevinin kusursuz olmasında çok önemlidir. Şayet göz bebeği iris dokusunun ortasında değil de, etrafında(periferde) olsaydı, gözümüze gelen ve foveaya düşmesi gereken ışık retinanın etrafına düşecek ve bu durumda görmemiz belirgin olarak azalacaktı. Bununla beraber, göz bebeğinin irisin etrafında bir yerde olması estetik bakımdan kötü görünüme ve görme azlığı nedeniyle gözlerimizin kaymasına neden olacaktı. Eğer göz bebeklerimizin biri irisin merkezinde diğeri irisin etrafında bir yerde bulunsaydı ışık retinanın farklı yerlerini uyaracak bu ise çift görmeye(diplopi) yol açarak yaşam kalitemizin olumsuz etkilenmesine neden olacaktı.
Göz bebeği ışığın fazla olduğu durumda daralma, ışığın azaldığı durumlarda ise genişleme özelliğine sahiptir. Retinanın perifer(etraf) hücreleri karanlık uyumu daha fazla olan hücrelerdir. Göz bebeğinin karanlıkta genişlemesi, ışığın karanlık uyumu fazla olan hücrelere ulaşmasını ve karanlıkta görmeyi sağlamaktadır. Karanlık bir yere girdiğimizde başlangıçta görüşümüz oldukça düşüktür sonra yavaş yavaş görmeye başlarız. İşte bu durum, göz bebeğinin büyüyerek ışığın karanlık uyumu sağlayan hücrelere ulaşmasına vesile olması ile ilişkilidir.
Karanlıkta görmeyi sağlayan hücreler tavuk karası(retinitis pigmentoza) olarak bilinen hastalıkta belli bir yaştan sonra tahrip olur bu nedenle göz bebeği karanlıkta genişlemesine rağmen bu hastalarda gece körlüğü olur. Bir gözde, göz bebeği bir değil, iki tane olsa idi bu durum tek gözde çift görmeye neden olurdu. Bir cismi, iki tane olarak görme anlamına gelen çift görmenin olduğu durumlarda görmemiz bozulur ve tahammülü zor bu durumu baskılamak için çift görmeye neden olan gözümüzü kapamak zorunda kalırız. Bu durumlar göstermektedir ki göz bebeğinin yeri kadar sayısı da oldukça önemlidir. Göz bebeğinin bir diğer önemli özelliği ise ışığın arttığı durumlarda daralmasıdır. Göz bebeğinin daralması, göze fazla ışık girmesinin zarar verici etkisinden koruduğu gibi aynı zamanda baktığımız hedefin retinada ki görme merkezine(sarı noktaya) düşmesine ve böylece daha iyi görmemize vesile olmaktadır.
İrisin pigmentli dokusu gözümüze rengini veren kısımdır. İris pigmenti göze fazla ışık girmesine engel olarak ışıktan rahatsız olmamıza engel olmaktadır. Albinizm hastalığıda( vücutta pigment maddesinin oluşamadığı durum) hastalar ışıktan çok rahatsız olurlar. Çünkü iris dokusu, fazla ışığın retinaya ulaşmasına engel olacak pigment dokusuna sahip değildir. Doğuştan iris dokusunun olmadığı durumlar da aynen albinizm hastalında olduğu gibi ışık çok rahatsız etmektedir. Aynı zamanda iris dokusunda sorunlar olduğunda göz tansiyonu hastalığının oluşması ihtimali artmaktadır. Bu hastalıklardan anlıyoruz ki irisin varlığı ve hususiyetleri kaliteli bir yaşam için elzemdir.
Göz bebeğinin çapının değişikliği, ışık miktarına bağlı olduğu gibi, aynı zamanda kişinin yakın veya uzak objelere bakmasına da bağlıdır. Yakın bir objeye bakıldığında göz bebeğinin çapı iyice küçülürken, tersine uzaktaki bir nesneye bakıldığında çap büyür. Eğer iris böyle bir işleve sahip olmasıydı, sadece belirli bir ışıkta etrafı iyi görebilirdik. Biraz daha loş bir ortam zifiri karanlık haline gelir, biraz daha aydınlıkta ise gözleriniz tamamen kamaşırdı. İrisin bir diğer özelliği parmak izi gibi insana has olmasıdır bu özelliği güvenlik işlerinde kullanılmaktadır. Özünde şuursuz olmasına rağmen iris dokusunun son derece hikmetle iş görmesi göstermektedir ki gözümüzde Sani Hakim olan Rabibmizin tasarrufu işlemektedir.
Ey kudreti, ilmi sonsuz Rabbimiz mahdut olan idrakime marifetini nasip et, şüphesiz Sen her şeyi hakkıyla bilir her işi hikmete yaparsın.
Gözümüzü oluşturan diğer dokular gibi iris dokusu da görmemizin oluşmasında çok önemli işlevlere sahiptir. İris, korneanın arkasında göz merceğinin önünde ve göz sıvısının içinde bulunan pigmentli bir dokudur. İris dokusu bulunduğu yerde göz duvarına çepeçevre yapışmış vaziyette bulunmaktadır. İrisi pigmentli ve göz bebeğinin daralıp genişlemesini sağlayan kas dokusu oluşturmaktadır.
Göz bebeği, iris dokusunun ortasında bulunur ve ışığın şiddetine göre daralıp genişleyerek retinaya en uygun ışığın ulaşmasını sağlamaktadır.
Göz bebeği, konumu ve işlevleri ile göz kamaştırıcı mahiyettedir. Yakın ve uzağa her bakışımızda daralıp genişlediği için enerji ihtiyacı çok fazladır. Beslenmesi oftalmik arter diye isimlendirilen damardan çıkan dallarla olmaktadır. Enerji ihtiyacı fazla olması sebebiyle iris dokusunu besleyen atardamarlar fazladır. Bu nedenle irisi besleyen atardamarlar iris kökünde ve göz bebeği hizasında damar ağı oluşturacak şekilde bulunmaktadır. İrisin içinde göz bebeğinin daralıp genişlemesini sağlayan kaslar bulunmaktadır. Göz bebeğini daraltan(sfinkter) kaslar bir hikmet eseri olarak, halka şeklinde irisin ucunda bulunmaktadır. Bu konum, daraltıcı kasın işlevini en iyi biçimde yerine getirmesi için elzemdir. Göz bebeğini küçülten kaslara sfinkter kas denir. Şayet sfinkter kas irisin ortasında ya da kökünde bulunmuş olsaydı göz bebeğinin ne daralması ne de genişlemesi ihtiyacımıza uygun olacaktı.
Diğer taraftan göz bebeğini büyüten kasların iris dokusu içindeki yerleşimi de vazifesini ifa etmek için en uygun şekildedir. Genişletici(dilatatör) kaslar iris kökünden göz bebeğine kadar uzanmaktadır. Bu durum birkaç yönden önemlidir. Göz bebeğini genişletici kaslar, iris kökünden göz bebeğine çepeçevre uzanır. Bu sayede göz bebeği genişlerken bir bütün olarak genişlemektedir ayrıca iris kökünden göz bebeğine kadar uzanmış olması işlevini en iyi şekilde yerine getirmesi için önemlidir. Göz bebeğinin vazifesini uygun şekilde yerine getirebilmesi için, göz bebeğini daraltıp genişleten kasların birbiri ile uyumlu çalışması gerekmektedir. Gün içinde binlerce defa göz bebeğini genişleten kaslar kasıldığında daraltıcı kaslar gevşemektedir. Şayet ikisi birlikte kasılmış olsaydı göz bebeğinin genişlemesi ve daralması mümkün olamayacaktı. Bu özellik diğer kaslarda da vardır her adım attığımızda ya da gözümüzü bir tarafa çevirdiğimizde bir kas kasılırken onun tersi işlevi yapan kas gevşemektedir.
Göz bebeğini hareket ettiren kaslar belli bir sıklıkta kasılmaktadır. Mesela yakına bakarken göz bebeği sürekli kasılı vaziyettedir. Eğer yakına bakarken daralıp genişleme devam etse okumamız ve yakın plan iş yapmamız zorlaşacaktır.
Bir gözde bir tane olan göz bebeğinin yerleşim yeri ve sayısı görme işlevinin kusursuz olmasında çok önemlidir. Şayet göz bebeği iris dokusunun ortasında değil de, etrafında(periferde) olsaydı, gözümüze gelen ve foveaya düşmesi gereken ışık retinanın etrafına düşecek ve bu durumda görmemiz belirgin olarak azalacaktı. Bununla beraber, göz bebeğinin irisin etrafında bir yerde olması estetik bakımdan kötü görünüme ve görme azlığı nedeniyle gözlerimizin kaymasına neden olacaktı. Eğer göz bebeklerimizin biri irisin merkezinde diğeri irisin etrafında bir yerde bulunsaydı ışık retinanın farklı yerlerini uyaracak bu ise çift görmeye(diplopi) yol açarak yaşam kalitemizin olumsuz etkilenmesine neden olacaktı.
Göz bebeği ışığın fazla olduğu durumda daralma, ışığın azaldığı durumlarda ise genişleme özelliğine sahiptir. Retinanın perifer(etraf) hücreleri karanlık uyumu daha fazla olan hücrelerdir. Göz bebeğinin karanlıkta genişlemesi, ışığın karanlık uyumu fazla olan hücrelere ulaşmasını ve karanlıkta görmeyi sağlamaktadır. Karanlık bir yere girdiğimizde başlangıçta görüşümüz oldukça düşüktür sonra yavaş yavaş görmeye başlarız. İşte bu durum, göz bebeğinin büyüyerek ışığın karanlık uyumu sağlayan hücrelere ulaşmasına vesile olması ile ilişkilidir.
Karanlıkta görmeyi sağlayan hücreler tavuk karası(retinitis pigmentoza) olarak bilinen hastalıkta belli bir yaştan sonra tahrip olur bu nedenle göz bebeği karanlıkta genişlemesine rağmen bu hastalarda gece körlüğü olur. Bir gözde, göz bebeği bir değil, iki tane olsa idi bu durum tek gözde çift görmeye neden olurdu. Bir cismi, iki tane olarak görme anlamına gelen çift görmenin olduğu durumlarda görmemiz bozulur ve tahammülü zor bu durumu baskılamak için çift görmeye neden olan gözümüzü kapamak zorunda kalırız. Bu durumlar göstermektedir ki göz bebeğinin yeri kadar sayısı da oldukça önemlidir. Göz bebeğinin bir diğer önemli özelliği ise ışığın arttığı durumlarda daralmasıdır. Göz bebeğinin daralması, göze fazla ışık girmesinin zarar verici etkisinden koruduğu gibi aynı zamanda baktığımız hedefin retinada ki görme merkezine(sarı noktaya) düşmesine ve böylece daha iyi görmemize vesile olmaktadır.
İrisin pigmentli dokusu gözümüze rengini veren kısımdır. İris pigmenti göze fazla ışık girmesine engel olarak ışıktan rahatsız olmamıza engel olmaktadır. Albinizm hastalığıda( vücutta pigment maddesinin oluşamadığı durum) hastalar ışıktan çok rahatsız olurlar. Çünkü iris dokusu, fazla ışığın retinaya ulaşmasına engel olacak pigment dokusuna sahip değildir. Doğuştan iris dokusunun olmadığı durumlar da aynen albinizm hastalında olduğu gibi ışık çok rahatsız etmektedir. Aynı zamanda iris dokusunda sorunlar olduğunda göz tansiyonu hastalığının oluşması ihtimali artmaktadır. Bu hastalıklardan anlıyoruz ki irisin varlığı ve hususiyetleri kaliteli bir yaşam için elzemdir.
Göz bebeğinin çapının değişikliği, ışık miktarına bağlı olduğu gibi, aynı zamanda kişinin yakın veya uzak objelere bakmasına da bağlıdır. Yakın bir objeye bakıldığında göz bebeğinin çapı iyice küçülürken, tersine uzaktaki bir nesneye bakıldığında çap büyür. Eğer iris böyle bir işleve sahip olmasıydı, sadece belirli bir ışıkta etrafı iyi görebilirdik. Biraz daha loş bir ortam zifiri karanlık haline gelir, biraz daha aydınlıkta ise gözleriniz tamamen kamaşırdı. İrisin bir diğer özelliği parmak izi gibi insana has olmasıdır bu özelliği güvenlik işlerinde kullanılmaktadır. Özünde şuursuz olmasına rağmen iris dokusunun son derece hikmetle iş görmesi göstermektedir ki gözümüzde Sani Hakim olan Rabibmizin tasarrufu işlemektedir.
Ey kudreti, ilmi sonsuz Rabbimiz mahdut olan idrakime marifetini nasip et, şüphesiz Sen her şeyi hakkıyla bilir her işi hikmete yaparsın.