Göktürklerden Kalma Sikkeler

TÜRKOĞLU

Aktif Üyemiz
Göktürk sikkeleri
Göktürk sikkeleri
Orhun Yazıtlarının İsveçli subay Stralenberg tarafından bulunuşundan bu yana Türk Tarihi ile ilgili ikinci önemli buluntular 1500 yıllık Göktürk Sikkeleri oldu. Arkeologlar tarafından Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’da yapılan kazılarda ortaya çıkarılan toplam 104 sikke, ilk olarak geçen yıl Kırgızistan’da yapılan uluslararası bir konferansta kamuoyuna duyuruldu. Altıncı ve yedinci yüzyılda basıldığı tahmin edilen ay yıldız motifli sikkelerin, Türk tarihindeki en eski paralar olduğu bildirildi.

Bilindiği gibi, tarih bilimi için bir toplumun kullandığı paralar birinci dereceden önemi bulunan kaynaklardır. Bu nedenle yeni bulunan bu sikkeler, Türk Tarihini bir açıdan tamamlayacak nitelikte bulgulardır. Sikkeler incelendiğinde her sikkede üçer tane ay yıldızlı Türk Bayrağına yer verildiği görülüyor. Bu durum hem tarihimiz, hem bayrağımız açısından son derece önemli bir yeni bilgidir. Yeni bulunan bu sikkelerdeki ay-yıldız motifi, Türklerin ay yıldızı İslamiyet’ten önce de kullandığının en somut kanıtı olarak gösterilebilir. 9 Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yardımcı Doçent Doktor Yavuz Daloğlu bu konuda şunları söylüyor: “Bunlar Türk tarihi açısından ilk paralar ve bu paraların bizim tarihimiz açısından çok önemli bir özelliği olduğu gibi bizim uygarlık tarihimiz açısından çok önemli özellikleri var. Nedeni de Türklerin gelişmiş bir uygarlıkları olduğunu, Türklerin devletlerinin her türlü gereklerini yerine getiren unsurları içerdiğini görüyoruz.

Daloğlu’nun yeni bulunan bu paraları, bir tarihçi bakış açısıyla özellikle uygarlık tarihimiz açısından önemli bulduğu görülüyor. Bir milletin tarihinin aydınlatılmasında ekonomik hayatının da önemli bir yeri vardır. Gelişmiş bir ekonomide en belirgin kullanım aracı paradır. Para kullanımı açısından bu sikkeler, hem bir belirsizliği ortadan kaldırıyor, hem de Türk yaşayışı ve özellikle ticari hayatı hakkında somut bir bilgi sunuyor. Eski Türk devletlerinde kağanlığın sembolü “tuğ” ve “sikke”dir. Sikke ekonomik, tuğ da siyasi bağımsızlığın göstergesidir. Daloğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: Göktürkler tuğ’u ve sikke’siyle, bir başka söyleyişle, bayrağı, marşı ve parası ile bağımsız, başı dik bir devlet kurmuş ve büyük bir uygarlık oluşturmuştur.

Daloğlu Göktürk sikkeleri ile karşılaşmasının öyküsünü şöyle özetliyor: Türk Uygarlığı Kongresi’nin ikinci akşamıydı. Otelde Özbek tarihçi Dr. Gaybullah Babayar ile sohbet ediyordum. Bu sırada Dr. Babayar çantasından bazı notlar ve fotoğraflar çıkarıp göstermeye başladı. O anda gözbebeklerimin büyüdüğünü hissettim. Fotoğraflarda Büyük Türk İmparatorluğu kurmuş Gök-Türklerin, Gök-Türk kağanlarının darp ettirdiği sikkeler vardı karşımda. Bizans, Selçuklu, Osmanlı sikkelerini biliyordum, ama Gök-Türk kağanlarının sikke darp ettirdiklerini o ana dek hiç duymamış ve hiçbir yerde de okumamıştım. Fotoğrafları tek tek ve hayranlıkla incelediğimde, sikkelerden birinin üstünde ortada kağan kabartması ve kenarlarda üç tane ay-yıldızı görünce o anda ne kerte önemli bir olayla karşılaştığımı, bunun ne kerte önemli toplumsal, tarihsel, iktisadi ve siyasi bir olay olduğunu düşündüm. Bu konuyu mutlaka Türkiye’ye taşımalıydım. Çünkü bu, tarihi altüst edecek önemde bir buluştu. Dr. Babayar’a o anda bütün bu fotoğraflardan bir kopya istediğimi ve konuyla ilgili bir yazı hazırlamasını rica ettim. Sağ olsun! Bu cin gibi genç, kanı kaynayan Özbek Türkü değerli tarihçi de seve seve bu ricamı yerine getirdi ve Gök-Türk sikkeleriyle ilgili yazısını bana ulaştırdı. (*)

Göktürk sikkelerinden 150-200 yıl sonra Türgişler tarafından basılan paraları bilim dünyası duymuştu. Ancak bu yeni bulunan paralar, hem 552 yılında kurulan I. Göktürk Devleti tarafından para basıldığını kanıtlıyor, hem ay ve yıldızlı bayrağımızın geçmişini gözler önüne seriyor, hem para basma tarihimizi iki yüzyıl önceye götürüyor, hem de sikkelerin birinin üzerinde “Han ve Hatun”u barındırıyordu. Bu dört yeni bilgiden ikisi çok önemli çıkarımlara yol açacaktır. Biri ay ve yıldızın İslami dönemden beş yüz yıl öncesine ait olmasıdır. Türklerin İslamiyet’i benimsemelerinden beş yüz yıl önce bayraklarını şekillendirdikleri gerçeğini ortaya koyduğu çıkarımına götürür bu bilgi bizi. Diğeri Dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir gerçeği gözler önüne sermesidir ki bu da “KADIN”a verilen değerdir. Öyle ki bir sikkede hanla hatunun kabarmaları yan yanadır. Bu durum Türklerin kadına verdikleri değerin Orhun Yazıtları’ndaki bilgilerle örtüşmesi ve ikinci hatta öncelikli yansımasıdır. Türklerin barbarlığından, uygarsızlığından söz eden Batılı tarihçilerin zavallılığını gözler önüne seren sikkeler, Türkün dünyaya örnek olacak bir tarihi birikime ve dünya görüşüne sahip olduğunu da kanıtlamaktadır.

Evrenin özünün “hareket” olduğunu ta dillerini oluştururken sezen Türkler, daha Hz. Muhammed (SAV) beş yaşındayken tebliğ edeceği dinin sembolü olan “hilal”i hissetmiş gibi bayraklaştırmışlardır. Görüldüğü gibi atalarımızın kanı kirli değil, bütün insanlığa örnek olacak bir berraklıkta akmaktadır. Çocuklarımız bu bilgi ve bilinçle yetiştirilmelidir. Atatürk’ün dediği gibi ecdadımızı tanıdıkça daha büyük işler yapmak için ancak bu yolla kendilerinde kuvvet ve kudret bulacaklardır.
Yrd.Doç.Dr.Yavuz DALOĞLU
BİLİM VE ÜTOPYA DERGİSİ, Şubat 2005
 
Üst Alt