ceylannur
Yeni Üyemiz
Gitmeyi Biliyorsan Gel..
Her sabah aynı güne uyanmak ne demektir, bilir misin sevgili? Ne zaman gönülden sevsem, kendini tekrar ediyor aşkın kaderi. Bu yüzden, bu aşkımın son yolculuğudur.Birini sevmek, ömürden koca bir parça vermektir. Kendine saklayacağın, öğreneceğin, eğleneceğin vakti, başkasına hediye etmektir. Gün gelip geriye baktığında, boşa kaybedilmiş zamanların yasını tutmayı istemiyorum.
Ne zaman şöyle katıla katıla sevsem, birileri kırıp geçer kalbimi. Ardından küskün bir çocuk gibi kalırım. Elinden elma şekeri alınmış gibi.. Sonra çok ağlayınca yenisini getiri hayat, ben de yerimde zıplayarak dövünürüm, “bana ne eskisini istiyorum” diye.
Aynı şeyleri yaşamaktan yorgunum. Belki anlayamayacaksın ama aşkın yorgunluğu ağır oluyor. Bu yüzden son defa seveceğim. Bu son seferidir kalbimin. Yolculuklardan eskimiş bir gemi gibiyim, ha battım, ha batıyorum.
Şimdi seninle en baştan başlamak istiyorum. Hiç kırılmadığım, üzülmediğim, heyecanlı ve mutlu zamanlara dönerek, son bir şans vermek istiyorum sana, bana, aşka…
Sen de gidersen eğer, içimi acıtan yaralar bırakarak; vazgeçeceğim. Sevmenin ve sevilmenin, o sihirli dünyasına olan umudumu yitireceğim. Üstelik gidecek yerim de olmayacak, kendimden başka!
Bunları bilmelisin sevgili, bilerek girmelisin benimle yaşam yolculuğuna. Bir parça gönül eğlencesi istiyorsan, biraz zaman geçirmek ve başka denizlerde yüzmeye gitmeyi düşünüyorsan; şimdi git! Sonra geç olacak.
Gitmek isteyeni kimse tutamaz, bilirim. O yüzden kimseye “kal” demedim. Bir kalp gitmeyi aklına koymuşsa, yanımda dursa ne fayda… Bitişler yaralamıyor beni, ayrılış biçimleri acıtıyor. Kimse ömürlük gelmez elbette, istisnaları saymazsak ama giderken de akılda tebessüm bırakacak kadar düzgün gitmeyi bilmeli insan.
Bir kahvenin kırk yıl hatırı varsa, bir aşkın hatırı kaç ömür ediyor? Ayrılık mutlaka ki güzel değildir ancak gitmenin de adabını bilmeli. Şöyle yüreklice geçip karşıma, “gitme vaktidir” diyecek kadar erkekçe davranmayı bileceksen, şimdi gelebilirsin. Arkamdan vurmadan, ihanet etmeden, kalp kırmadan, dostça gitmeyi biliyorsan; al kalbim senindir.
Ben sonrasında elbette üzülürüm. İki damla gözyaşı da, onca yaşanmışlığın hakkıdır üstelik. Yeter ki, bir sevgi gözyaşı dökmeye değer olsun. Ayrılığın o buruk acısını da çekmelidir yürek, yoksa büyüyemez. İşin özü sevgili, gitmeyi biliyorsan gel. Ben ancak o zaman sana “adam” derim…
alinti
Her sabah aynı güne uyanmak ne demektir, bilir misin sevgili? Ne zaman gönülden sevsem, kendini tekrar ediyor aşkın kaderi. Bu yüzden, bu aşkımın son yolculuğudur.Birini sevmek, ömürden koca bir parça vermektir. Kendine saklayacağın, öğreneceğin, eğleneceğin vakti, başkasına hediye etmektir. Gün gelip geriye baktığında, boşa kaybedilmiş zamanların yasını tutmayı istemiyorum.
Ne zaman şöyle katıla katıla sevsem, birileri kırıp geçer kalbimi. Ardından küskün bir çocuk gibi kalırım. Elinden elma şekeri alınmış gibi.. Sonra çok ağlayınca yenisini getiri hayat, ben de yerimde zıplayarak dövünürüm, “bana ne eskisini istiyorum” diye.
Aynı şeyleri yaşamaktan yorgunum. Belki anlayamayacaksın ama aşkın yorgunluğu ağır oluyor. Bu yüzden son defa seveceğim. Bu son seferidir kalbimin. Yolculuklardan eskimiş bir gemi gibiyim, ha battım, ha batıyorum.
Şimdi seninle en baştan başlamak istiyorum. Hiç kırılmadığım, üzülmediğim, heyecanlı ve mutlu zamanlara dönerek, son bir şans vermek istiyorum sana, bana, aşka…
Sen de gidersen eğer, içimi acıtan yaralar bırakarak; vazgeçeceğim. Sevmenin ve sevilmenin, o sihirli dünyasına olan umudumu yitireceğim. Üstelik gidecek yerim de olmayacak, kendimden başka!
Bunları bilmelisin sevgili, bilerek girmelisin benimle yaşam yolculuğuna. Bir parça gönül eğlencesi istiyorsan, biraz zaman geçirmek ve başka denizlerde yüzmeye gitmeyi düşünüyorsan; şimdi git! Sonra geç olacak.
Gitmek isteyeni kimse tutamaz, bilirim. O yüzden kimseye “kal” demedim. Bir kalp gitmeyi aklına koymuşsa, yanımda dursa ne fayda… Bitişler yaralamıyor beni, ayrılış biçimleri acıtıyor. Kimse ömürlük gelmez elbette, istisnaları saymazsak ama giderken de akılda tebessüm bırakacak kadar düzgün gitmeyi bilmeli insan.
Bir kahvenin kırk yıl hatırı varsa, bir aşkın hatırı kaç ömür ediyor? Ayrılık mutlaka ki güzel değildir ancak gitmenin de adabını bilmeli. Şöyle yüreklice geçip karşıma, “gitme vaktidir” diyecek kadar erkekçe davranmayı bileceksen, şimdi gelebilirsin. Arkamdan vurmadan, ihanet etmeden, kalp kırmadan, dostça gitmeyi biliyorsan; al kalbim senindir.
Ben sonrasında elbette üzülürüm. İki damla gözyaşı da, onca yaşanmışlığın hakkıdır üstelik. Yeter ki, bir sevgi gözyaşı dökmeye değer olsun. Ayrılığın o buruk acısını da çekmelidir yürek, yoksa büyüyemez. İşin özü sevgili, gitmeyi biliyorsan gel. Ben ancak o zaman sana “adam” derim…
alinti