Okyay
ÖZEL ÜYE
GERDANLIK VE DUA
Bir kıssa ki ibretlik, anlaması'ysa kolay,
Yıl bin yüz on yedidir, Şam'da geçmiştir olay.
Fıkıh alimlerinden, Şåfî Kâdî Ebu bekr,
"Rahmetullahialeyh" hatırasında derki;
"Hac esnası Kâbe'yi, tavaf ederken bir gün,
İnci"den bir gerdanlık, bulmuştum bilemeden,
Bir saat sonrasıydı, Haram'i-Şerif'te biri,
işte o gerdanlığı, duydum arıyor idi.
Tabi ben gerdanlığı, hemen teslim eyledim,
Emâneti vermenin, huzurunu yeğledim.
Adam pek çok sevindi, bana teşekkür etti,
Ödül verememekten, mahcubiyet belirtti.
Ben de dönüp kendine,"bunu ben Allah için,
O razı olsun diye, yaptığımı söyledim,
Bunun üzerine ki, derin duygu- istemle;
Yüzlerimiz Kâbe'ye, dönük olarak hem de,
Yaradan'a yalvarıp, şöyle bir duâ etti;
Sanki bu bir fırsattı, tam niyaz etme vakti;
"Yâ Rabb! onun ve benim, günahlarımı affet!
Bana; ona karşılık verme imkânı bahşet!"
Dedi ve vedâlaştık, huzur ile ayrıldık,
Bir bakıma, âdeta sıkıntıdan sıyrıldık.
Bir zaman sonrası'ydı, his duydum birden bire,
Önce Mısır'a gittim, ordan geçtim Mağrib'e.
Mağrib'te, büyük toprak sahiplerinden biri,
Arazi kiraları, toplama- hal işini,
Yetkileriyle verip, bana havâle etti.
Tabiiki benim için, bir lütuf- emânetti.
Kısa zaman sonra da, ve hatta çok geçmeden,
Kızıyla evlendirdi, ben hiç masraf etmeden.
Ertesi gün kızının, takındığı zinetler,
Mücevher arasında, ne göreyim hayretler,
Bir zamanlar Mekke'de, bulduğum gerdanlık'tı,
Gördüğüm aynen o'ydu, bu beni çok şaşırttı.
Kafam buna takılmış, gâyet dalgın haldeydim,
Yatak odamdan çıkıp, giderken bir ses duydum.
Kayın Pederim idi, çağırıp- hatır sordu,
Mutlumu? değil miyim? herhalde yokluyordu.
Kendine teşekkürle, memnuniyet belirttim,
Yaptığı iyliklere, duâ saygı ilettim.
Bir taraftan gerdanlık, onu düşünüyordum,
Dalgınlığımı gördü, Sebebi sordu birden.
Dedim ki "Kızınızın taktığı gerdanlığı,
Merak ettim düşündüm o verdi dalgınlığı.
Yıllar önce Hac'tayken aynisini bulmuştum,
Harem'i-Şerif'teydi sahibine vermiştim"."
Vay;demek kaç yıl önce, Muazzam-Kâbe'deydik,
Kaybolan gerdanlığı bana getiren sendin.
Bu ne güzel bir haber, ne inanılmaz müjde,
Sana dua etmiştim, hani hazırdın sen de.
"Yâ Rabb! o'nun ve benim, günahlarım bağışla!
Onun bu iyliğine karşı gücüm olursa,
Fazlasıyla vereyim, bana imkânı lütfet!"
Diyerek dilemiştim, bu ne güzel akîbet ?
Bak duâm kabul oldu, Rabbi Teâlâ bana,
Ödemek nasip etti, karşılığını sana.
Ve artık Mevlâmıza, şükredelim buradan,
Günahları da elbet, affetmiştir Yaradan.
Öyleyse şimdi sana, neyim varsa malımı,
Vermiş bulunuyorum, ve dahi evlâdımı.
Eminim ecelim de, çok geçmeden gelecek,
Dilerim Rabbim beni, Salihlerden bilecek."
Ve beni servetine, vâris yapan vasiyet,
kendince hazırlandı, gösterdi hüsnü niyet.
Çok geçmeden aradan, Rahmetine kavuştu,
Alemlerin Rabbına, bir melek gibi uçtu.
Şevket OKYAY
Bir kıssa ki ibretlik, anlaması'ysa kolay,
Yıl bin yüz on yedidir, Şam'da geçmiştir olay.
Fıkıh alimlerinden, Şåfî Kâdî Ebu bekr,
"Rahmetullahialeyh" hatırasında derki;
"Hac esnası Kâbe'yi, tavaf ederken bir gün,
İnci"den bir gerdanlık, bulmuştum bilemeden,
Bir saat sonrasıydı, Haram'i-Şerif'te biri,
işte o gerdanlığı, duydum arıyor idi.
Tabi ben gerdanlığı, hemen teslim eyledim,
Emâneti vermenin, huzurunu yeğledim.
Adam pek çok sevindi, bana teşekkür etti,
Ödül verememekten, mahcubiyet belirtti.
Ben de dönüp kendine,"bunu ben Allah için,
O razı olsun diye, yaptığımı söyledim,
Bunun üzerine ki, derin duygu- istemle;
Yüzlerimiz Kâbe'ye, dönük olarak hem de,
Yaradan'a yalvarıp, şöyle bir duâ etti;
Sanki bu bir fırsattı, tam niyaz etme vakti;
"Yâ Rabb! onun ve benim, günahlarımı affet!
Bana; ona karşılık verme imkânı bahşet!"
Dedi ve vedâlaştık, huzur ile ayrıldık,
Bir bakıma, âdeta sıkıntıdan sıyrıldık.
Bir zaman sonrası'ydı, his duydum birden bire,
Önce Mısır'a gittim, ordan geçtim Mağrib'e.
Mağrib'te, büyük toprak sahiplerinden biri,
Arazi kiraları, toplama- hal işini,
Yetkileriyle verip, bana havâle etti.
Tabiiki benim için, bir lütuf- emânetti.
Kısa zaman sonra da, ve hatta çok geçmeden,
Kızıyla evlendirdi, ben hiç masraf etmeden.
Ertesi gün kızının, takındığı zinetler,
Mücevher arasında, ne göreyim hayretler,
Bir zamanlar Mekke'de, bulduğum gerdanlık'tı,
Gördüğüm aynen o'ydu, bu beni çok şaşırttı.
Kafam buna takılmış, gâyet dalgın haldeydim,
Yatak odamdan çıkıp, giderken bir ses duydum.
Kayın Pederim idi, çağırıp- hatır sordu,
Mutlumu? değil miyim? herhalde yokluyordu.
Kendine teşekkürle, memnuniyet belirttim,
Yaptığı iyliklere, duâ saygı ilettim.
Bir taraftan gerdanlık, onu düşünüyordum,
Dalgınlığımı gördü, Sebebi sordu birden.
Dedim ki "Kızınızın taktığı gerdanlığı,
Merak ettim düşündüm o verdi dalgınlığı.
Yıllar önce Hac'tayken aynisini bulmuştum,
Harem'i-Şerif'teydi sahibine vermiştim"."
Vay;demek kaç yıl önce, Muazzam-Kâbe'deydik,
Kaybolan gerdanlığı bana getiren sendin.
Bu ne güzel bir haber, ne inanılmaz müjde,
Sana dua etmiştim, hani hazırdın sen de.
"Yâ Rabb! o'nun ve benim, günahlarım bağışla!
Onun bu iyliğine karşı gücüm olursa,
Fazlasıyla vereyim, bana imkânı lütfet!"
Diyerek dilemiştim, bu ne güzel akîbet ?
Bak duâm kabul oldu, Rabbi Teâlâ bana,
Ödemek nasip etti, karşılığını sana.
Ve artık Mevlâmıza, şükredelim buradan,
Günahları da elbet, affetmiştir Yaradan.
Öyleyse şimdi sana, neyim varsa malımı,
Vermiş bulunuyorum, ve dahi evlâdımı.
Eminim ecelim de, çok geçmeden gelecek,
Dilerim Rabbim beni, Salihlerden bilecek."
Ve beni servetine, vâris yapan vasiyet,
kendince hazırlandı, gösterdi hüsnü niyet.
Çok geçmeden aradan, Rahmetine kavuştu,
Alemlerin Rabbına, bir melek gibi uçtu.
Şevket OKYAY
Moderatör tarafında düzenlendi: