Geceyi gündüzün üzerine sarmak

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
[SAGAAL]
day_night-460x250.jpg
[/SAGAAL]

©VuSLaT
Gökleri ve yeryüzünü gerçek ile yarattık. Geceyi gündüzün üzerine sarıyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor… (39:5)


Bu ayette “sarıyor” diye çevirdiğimiz kelimenin Arapçası “yükevviru”dur. Bu kelime Türkçe’ye de geçen “küre” kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Bu fiil Arapça’da yaygın olarak “başa sarık sarmayı” ifade etmek için kullanılır. Baş gibi küremsi bir yapının etrafına sarığın sarılması için kullanılan bu fiil, gecenin gündüzün üzerine sarılmasını ifade etmek için de kullanılmıştır. Ayette gecenin gündüzün etrafına sarılması ifade edilirken aynı zamanda gündüzün de gecenin üzerine sarıldığı ifade edilmektedir. Gece ile gündüzün oluşma sebebi Dünya’nın küremsi yapısıdır. Dünya’nın küremsi şekli sayesinde gecenin ve gündüzün bu şekilde yer değiştirmesi mümkün olmaktadır.
Böylece bu ayette de Dünya’nın küremsi yapısına işaret vardır. Bu işaret “yükevviru” fiilinin yuvarlakımsı zeminlere sarılmayı ifade etmesinden dolayı oluşmaktadır.
UZAYDAN DÜNYAYI SEYRETMEK

Peygamberimiz yaşarken, Kuran’ın mı, Arap Yarımadası’ndaki yanlış görüşlerin mi bilimsel olarak doğru olduğu anlaşılmayacaktır. Kuran’ın ortaya koyduğu doğruların bilimsel olarak ispatı, Peygamberimiz’in vefatından 1000 yılı aşkın bir süre sonra mümkün olacaktır. Kuran kendi döneminde anlaşılmayacak, kendi dönemindeki yanlış bilgilerle zıt düşecek bilimsel izahları, kendi döneminde hiçbir avantaj sağlamayacak, bilakis dezavantaj bile oluşturacakken neden yapmaktadır? Görülüyor ki Kuran’ın amacı avantaj ve dezavantaj hesaplarının çok ötesinde “Doğruyu, ne pahasına olursa olsun doğruyu” ortaya koymaktır. Uysa da, uymasa da! Bu gerçeklerin bin yıl sonra keşfedilen bilgilerle anlaşılması ise, Kuran’ın evrenselliğini ve zaman-üstülüğünü, kendi dönemine hitap ettiği gibi, Dünya’nın sonuna kadar tüm insanlara da hitap edeceğini göstermektedir.
Gün gelip de astronotlar Uzay’a gittiklerinde, Kuran’ın bu ayetindeki ifadeye gözleriyle tanık oldular ve fotoğraflar da çektiler. Dünya’nın Güneş’e bakan yarım küresinde gündüz olurken diğer yarım kürede gece oluyordu. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşü sayesinde Dünya’nın kimi bölgelerinde gündüz, kimi bölgelerinde gece oluyordu; kimi bölgelerde gündüzden-geceye, kimi bölgelerde geceden-gündüze geçiş aynı anda gerçekleşiyordu. Böylece Kuran’ın 1400 yıl önce vahiy ile açıkladığı, bir kaç yüz yıl önce matematiksel hesaplarla ve mantık yürütmelerle ortaya konulan gerçekler, duyu organlarıyla da algılanıyordu. Yani gayb (duyu organlarıyla algılanamayan) olan, artık duyu organlarıyla algılanır, görülür olmuştu.
Kuran’ın, Dünya’nın küremsi yapısıyla ve gece gündüzün yer değiştirme tarzıyla ilgili açıklamasındaki oluşumlar, aynı zamanda yaşamımız için olmazsa olmaz şartlardır. Dünyamız eğer küre şeklinde olmasaydı, gece ile gündüz Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönüşü sayesinde bu şekilde yer değiştirmeseydi; Dünya’nın sürekli olarak ısı alan yerlerinde kavrulmadan dolayı yaşam yok olacaktı, ısı ve ışık almayan bölgede ise bitkilerin varlığı da, yaşam da mümkün olmayacaktı. Kuran’ın gözümüzü çevirdiği oluşumlar üzerinde her düşündüğümüzde; Allah’ın hem ilmini, hem kudretini, hem sanatını, hem her şeyi nasıl kusursuz planladığını, hem de Kitab’ının mucizevi yönlerini daha iyi anlıyoruz.
 
Üst Alt