MURATS44
Özel Üye
Eski Türkiye'nin köhnemiş yapıları Yeni Türkiye'yi anlayamıyor, yorumlayamıyor.İstanbul'da polisin orantısız gücünü bahane eden zevat (ki bende polisin haddini aştığına inanıyorum) İstanbul'u yaktı, yıktı. Ağacı bahane edenler ATM'leri soyup, hırsızlık yaptı.
Çevre aşığı insanların arasıza sızan provokatörler (bir çoğunun İran ve Alman ajanı olduğu anlaşıldı) anlamlı eylemi bir anda terörist eylemler dizisine çevirdi.
Zarar ziyan bir tarafa hala oyunlara açık olduğumuzu görmek beni kahretti. Gecelerdir huzursuz uyuyorum. Hala nasıl "Bu hükümet gitsin de isterse NATO gelsin" diyebilen insanların tuzağına düşüp peşlerinden girebiliyoruz; buna aklım ermiyor.
Atatürk'ün askerleriyiz diyenler, PKK bayrağı ile Türk bayrağının yan yana getirilmesine nasıl müsaade eder fikrim şaşıyor.
Bugün metrobüste genç bir kız günlerdir süren eyleme verdiği desteği çektiğini telefonda bir arkadaşına söylüyordu. Cümle aynen: "Kızım provokatör kaynıyor Taksim. Görmedin mi pislikler neler yaptılar?" İşte bana umut veren sihirli cümleler…
***
Eylemci gençler taleplerini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a ilettiler. Peki bu gençler ne istiyor? Bakalım:
Biber gazı yasaklansın: Evet bence de yasaklansın. Polise taş, çivili beyzbol topu, parke taşları atılmadığı, sağ sol yakılmadığı sürece kullanımı kesinlikle yasak olsun.
İstanbul, Ankara , Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri görevden alınsın: Tamam da neden İzmir yok bunların arasında? E kurt düştü benim aklıma şimdi? Neden? Demek ki başka bir dert var! Ayrıca evet; orantısız güç kullanan polis memurları görevden alınsın.
Gezi Parkı park olarak kalsın: Sonuna kadar evet! Zaten hükümet de bu konuda gereken sözü verdi.
Atatürk Kültür Merkezi yıkılmasın: Hayır yıkılsın! Ucube binanın daha güzeli daha iyisi daha büyüğü yine AKM olarak Atatürk adı yapılsın. Eğer adı Atatürk Kültür Merkezi değil de başka bir şey olursa o zaman birlikte çıkalım Taksim'e. Ben varım!
Direnişe katılanlar serbest bırakılsın: Niye? Araba yakan, ATM soyan neden serbest bırakılsın? İran'a Almanya'ya ajanlık yapan, hain neden serbest bırakılsın? Bizim ülkümüzde haine meydan vermek var mıdır?
Taksim ve Kızılay gösterilere açılsın: Bunu siyasi irade ile tartışmanız, ortak bir çözüm bulmanız şart..
HES'ler ve Nükleer çalışmalar durdurulsun. Yetmez! Hatta üçüncü köprü ile üçüncü havalimanı da yapılmasın! İşte bunları dediğin an kardeşim kendini ifşa edersin. Çünkü bu talepler ülkemizde ajanları cirit atan ülkelerin istekleri daha doğrusu tehditleri.
Almanya ve İngiltere Türkiye'nin Kanal İstanbul'u açmasını, nükleer santral yapmasını, HES projelerini, üçüncü köprüyü ve üçüncü havalimanını yapmasını istemiyor. Açık açık tehdit ediyorlar. Ne tesadüftür ki Gezi Parkı eylemcileri de aynı şeyi istiyor.
İnsan 'bilerek ya da bilmeyerek' kime hizmet ettiğini bu kadar net belli etmez...
Almanya ve İngiltere bizi sevdikleri için değil bizden korktukları için "Nükleere girme" diye tehdit ediyor. 10 yılda gücünü on kat arttıran Türkiye'nin artık karşılarına bir rakip olarak çıkmasını istemeyen, her fırsatta Lozan'ı önümüze süren Avrupa, Kanal İstanbul'un açılmaması için, Avrupa hava yolu trafiğinin merkezi haline gelecek olan üçüncü havalimanının hayata geçmemesi için, her yolu denemekten çekinmeyeceğini çeşitli şekillerde zaten dile getiriyor.
Bizi Lozan'da Anadolu'ya sıkıştıran güç burada huzur içinde yaşayalım diye yapmadı bu planı. Sosyal medyada fikrini beyan eden arkadaşlar, lütfen azıcık düşünelim. Duygularla değil akılla düşünelim...
Bir görüşü savunmadan önce onun alt yapısı duygularınız olmasın. Geçmişi deşin, size bir fikri empoze etmek isteyenlerin geçmişini deşin. Araştırın. Neden sorusunun sormaktan hiçbir surette çekinmeyin!
Yiğit Bulut'un şu açıklamalarına lütfen dikkatle okuyun:
"Üçüncü köprü yapılmasın diye bir çok AB üyesi yabancı düşünce kuruluşu baskı yapıyor. Bu koalisyonun eylemcilerin arasına girdiği net olarak anlaşılıyor.
HES'ler yapılmasın Türkiye 60 milyar dolar açık vermeye devam mı etsin?
Üçüncü köprünün adı değişebilir bu makul ama yapılmasın kısmı işin farklı bir ekonomik boyut.
Kanal İstanbul açılmasın! Bunun arkasındaki mantık… İngiltere Türkiye'ye aylardır baskı yapıyor. "Montrö Anlaşması'na uy Kanal İstanbul'u açma. Boğazların kullanımı ile ilgili en küçük bir tasarrufta bulunma. Seni biz Kurtuluş Savaşı'nda sonra seni sıkıştırdık. Güçsüzdün imzalattık her şeyi. Şimdi sen o bizim imzalattığımız o kalıptan çıkamazsın"
İngilizlerin aylardır süren tehdidi gelmiş o listeye girmiş.
BBC'nin yayınları da anlamsız değil. BBC canlı yayınladı.
Bakın dünyanın en güçlü havayolu Lufthansa. Türk Hava Yolları Lufthansa'yı geçmek üzere. Aralarında kıl farkı kaldı. Üçüncü havalimanı açıldığı zaman Lufthansa'nın Almanya'da yaptığı transferlerin hepsi Türkiye'ye kayıyor. 100 milyon yolcu İstanbul'a kayacak. Lufthansa aylardır basın yolu ile THY'yi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Türkiye'deki basının yüzde 66'sı Alman sermayesinin elinde olduğunu düşünürsek listeye bu isteğin girmesi gayet normal.
Bu koasliyonun içinde Türkiye'deki bankacılık lobisi var. Bu koasliyonun içinde finansal Ergenekon var. Bu koasliyonun içinde uluslarası finansal lobiler var.
Eylemci arkadaşlara sesleniyorum. Bu listeye bir madde ekleyin: Kredi kartı gecikme faizi aylık tefe artı tüfe ortalamasını geçmesin maddesini ekleyin bu gece taksimde eylemci olmazsam şerefsizim. Ama ekleyemezsiniz.
Bankanın reklamından 2 trilyon alan bir arkadaş Twitter'dan attığı tweetlerle insanları tahrik etti. Bakın bu maddelerin içinde aylık kredi kartı gecikme faizi tefe artı tüfe ortalaması ile sınırlı kalsın maddesi olabilir mi? Olamaz. Kendi menfaatlerine dokunan hiçbir şey olamaz.
Ben hala tekrarlıyorum. Aylık kredi kartı gecikme faizi tefe artı tüfe ortalaması ile sınırlı kalsın maddesini koyun ben de bu gece eyleme geleceğim. Gelmezsem şerefsizim! Ama ekleyemezler. Yılda yüzde 4 faiz ödememiz gerekirken biz yüzde 40 ödüyoruz. Amerika'da yıllık faiz yüzde 2.
İngiltere bir tarafta, bankacılık lobisi bir tarafta, Lufthansa bir tarafta, holdingler bir tarafta. Gelmişler önümüze bu listeyi çıkarmışlar.
Herkese sesleniyorum. Bir tuzağın içindesiniz.
Aynı oyunu 1876'da Osmanlı'ya oynadılar. Kim varsa Osmanlı'yı savunan bürokrat hepsinin kellesini aldı İngiltere. Neden çünkü Osmanlı İngiltere'ye dünyanın en büyük faizini ödüyordu.
Büyük Türkiye'yi bu koalisyon istemiyor. Küçük Türkiye'yi rahat soyuyorlar. Rahat manipüle ediyorlar.
Türkiye bu virajı dönerse, nükleer santralleri yaparsa, enerji projelerini tamamlarsa, havalimanı yaparsa, köprüyü yaparsa, Kanal İstanbul'u açarsa ve gayri safi milli hasılasını hedeflediği gibi 780 milyar dolardan 2 buçuk trilyon dolara doğru götürürse İngiltere, Almanya ve içerideki yerleşik düzen tarafından durdurulamaz.
Şubat 2013'te yazmıştım. Bana Amerikan istihbaratından geldi. Çok yakında Erdoğan'ı devirme planı başlayacak diye.
Pazartesi akşamından beri işadamlarının evinde toplantı yapılıyor. Bazı holdingler, finansal kurumlar, medya bir araya gelip iş adamlarını çağırıp "bak kardeşim yol ayrımına geldik. Bizden misin ondan mısın" diye soruyor. Türkiye eğer bu virajı aşarsa içerdeki tüm kontrolleri bitecek. Banka sahiplerini, medya sahiplerini çağırıp tek tek konuşuyorlar "ya bize biat edeceksin diyorlar ya da öbür tarafta kalacaksın" diyorlar. Sokaktaki samimi insanlar bunları bilmiyor."
Şişli'de kuaför işleten bir dostumun söyledikleri de ibretlik:
"Bizim kuaföre gelenler Tayyip'e küfrediyor sürekli. Nedeni ise faizleri düşürmesi. Hepsi de bankada yatan parasının faizi ile geçiniyor."
Bu cümle sanıyorum çok şeyi anlatmaya yetiyor.
Çevre aşığı insanların arasıza sızan provokatörler (bir çoğunun İran ve Alman ajanı olduğu anlaşıldı) anlamlı eylemi bir anda terörist eylemler dizisine çevirdi.
Zarar ziyan bir tarafa hala oyunlara açık olduğumuzu görmek beni kahretti. Gecelerdir huzursuz uyuyorum. Hala nasıl "Bu hükümet gitsin de isterse NATO gelsin" diyebilen insanların tuzağına düşüp peşlerinden girebiliyoruz; buna aklım ermiyor.
Atatürk'ün askerleriyiz diyenler, PKK bayrağı ile Türk bayrağının yan yana getirilmesine nasıl müsaade eder fikrim şaşıyor.
Bugün metrobüste genç bir kız günlerdir süren eyleme verdiği desteği çektiğini telefonda bir arkadaşına söylüyordu. Cümle aynen: "Kızım provokatör kaynıyor Taksim. Görmedin mi pislikler neler yaptılar?" İşte bana umut veren sihirli cümleler…
***
Eylemci gençler taleplerini Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a ilettiler. Peki bu gençler ne istiyor? Bakalım:
Biber gazı yasaklansın: Evet bence de yasaklansın. Polise taş, çivili beyzbol topu, parke taşları atılmadığı, sağ sol yakılmadığı sürece kullanımı kesinlikle yasak olsun.
İstanbul, Ankara , Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri görevden alınsın: Tamam da neden İzmir yok bunların arasında? E kurt düştü benim aklıma şimdi? Neden? Demek ki başka bir dert var! Ayrıca evet; orantısız güç kullanan polis memurları görevden alınsın.
Gezi Parkı park olarak kalsın: Sonuna kadar evet! Zaten hükümet de bu konuda gereken sözü verdi.
Atatürk Kültür Merkezi yıkılmasın: Hayır yıkılsın! Ucube binanın daha güzeli daha iyisi daha büyüğü yine AKM olarak Atatürk adı yapılsın. Eğer adı Atatürk Kültür Merkezi değil de başka bir şey olursa o zaman birlikte çıkalım Taksim'e. Ben varım!
Direnişe katılanlar serbest bırakılsın: Niye? Araba yakan, ATM soyan neden serbest bırakılsın? İran'a Almanya'ya ajanlık yapan, hain neden serbest bırakılsın? Bizim ülkümüzde haine meydan vermek var mıdır?
Taksim ve Kızılay gösterilere açılsın: Bunu siyasi irade ile tartışmanız, ortak bir çözüm bulmanız şart..
HES'ler ve Nükleer çalışmalar durdurulsun. Yetmez! Hatta üçüncü köprü ile üçüncü havalimanı da yapılmasın! İşte bunları dediğin an kardeşim kendini ifşa edersin. Çünkü bu talepler ülkemizde ajanları cirit atan ülkelerin istekleri daha doğrusu tehditleri.
Almanya ve İngiltere Türkiye'nin Kanal İstanbul'u açmasını, nükleer santral yapmasını, HES projelerini, üçüncü köprüyü ve üçüncü havalimanını yapmasını istemiyor. Açık açık tehdit ediyorlar. Ne tesadüftür ki Gezi Parkı eylemcileri de aynı şeyi istiyor.
İnsan 'bilerek ya da bilmeyerek' kime hizmet ettiğini bu kadar net belli etmez...
Almanya ve İngiltere bizi sevdikleri için değil bizden korktukları için "Nükleere girme" diye tehdit ediyor. 10 yılda gücünü on kat arttıran Türkiye'nin artık karşılarına bir rakip olarak çıkmasını istemeyen, her fırsatta Lozan'ı önümüze süren Avrupa, Kanal İstanbul'un açılmaması için, Avrupa hava yolu trafiğinin merkezi haline gelecek olan üçüncü havalimanının hayata geçmemesi için, her yolu denemekten çekinmeyeceğini çeşitli şekillerde zaten dile getiriyor.
Bizi Lozan'da Anadolu'ya sıkıştıran güç burada huzur içinde yaşayalım diye yapmadı bu planı. Sosyal medyada fikrini beyan eden arkadaşlar, lütfen azıcık düşünelim. Duygularla değil akılla düşünelim...
Bir görüşü savunmadan önce onun alt yapısı duygularınız olmasın. Geçmişi deşin, size bir fikri empoze etmek isteyenlerin geçmişini deşin. Araştırın. Neden sorusunun sormaktan hiçbir surette çekinmeyin!
Yiğit Bulut'un şu açıklamalarına lütfen dikkatle okuyun:
"Üçüncü köprü yapılmasın diye bir çok AB üyesi yabancı düşünce kuruluşu baskı yapıyor. Bu koalisyonun eylemcilerin arasına girdiği net olarak anlaşılıyor.
HES'ler yapılmasın Türkiye 60 milyar dolar açık vermeye devam mı etsin?
Üçüncü köprünün adı değişebilir bu makul ama yapılmasın kısmı işin farklı bir ekonomik boyut.
Kanal İstanbul açılmasın! Bunun arkasındaki mantık… İngiltere Türkiye'ye aylardır baskı yapıyor. "Montrö Anlaşması'na uy Kanal İstanbul'u açma. Boğazların kullanımı ile ilgili en küçük bir tasarrufta bulunma. Seni biz Kurtuluş Savaşı'nda sonra seni sıkıştırdık. Güçsüzdün imzalattık her şeyi. Şimdi sen o bizim imzalattığımız o kalıptan çıkamazsın"
İngilizlerin aylardır süren tehdidi gelmiş o listeye girmiş.
BBC'nin yayınları da anlamsız değil. BBC canlı yayınladı.
Bakın dünyanın en güçlü havayolu Lufthansa. Türk Hava Yolları Lufthansa'yı geçmek üzere. Aralarında kıl farkı kaldı. Üçüncü havalimanı açıldığı zaman Lufthansa'nın Almanya'da yaptığı transferlerin hepsi Türkiye'ye kayıyor. 100 milyon yolcu İstanbul'a kayacak. Lufthansa aylardır basın yolu ile THY'yi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Türkiye'deki basının yüzde 66'sı Alman sermayesinin elinde olduğunu düşünürsek listeye bu isteğin girmesi gayet normal.
Bu koasliyonun içinde Türkiye'deki bankacılık lobisi var. Bu koasliyonun içinde finansal Ergenekon var. Bu koasliyonun içinde uluslarası finansal lobiler var.
Eylemci arkadaşlara sesleniyorum. Bu listeye bir madde ekleyin: Kredi kartı gecikme faizi aylık tefe artı tüfe ortalamasını geçmesin maddesini ekleyin bu gece taksimde eylemci olmazsam şerefsizim. Ama ekleyemezsiniz.
Bankanın reklamından 2 trilyon alan bir arkadaş Twitter'dan attığı tweetlerle insanları tahrik etti. Bakın bu maddelerin içinde aylık kredi kartı gecikme faizi tefe artı tüfe ortalaması ile sınırlı kalsın maddesi olabilir mi? Olamaz. Kendi menfaatlerine dokunan hiçbir şey olamaz.
Ben hala tekrarlıyorum. Aylık kredi kartı gecikme faizi tefe artı tüfe ortalaması ile sınırlı kalsın maddesini koyun ben de bu gece eyleme geleceğim. Gelmezsem şerefsizim! Ama ekleyemezler. Yılda yüzde 4 faiz ödememiz gerekirken biz yüzde 40 ödüyoruz. Amerika'da yıllık faiz yüzde 2.
İngiltere bir tarafta, bankacılık lobisi bir tarafta, Lufthansa bir tarafta, holdingler bir tarafta. Gelmişler önümüze bu listeyi çıkarmışlar.
Herkese sesleniyorum. Bir tuzağın içindesiniz.
Aynı oyunu 1876'da Osmanlı'ya oynadılar. Kim varsa Osmanlı'yı savunan bürokrat hepsinin kellesini aldı İngiltere. Neden çünkü Osmanlı İngiltere'ye dünyanın en büyük faizini ödüyordu.
Büyük Türkiye'yi bu koalisyon istemiyor. Küçük Türkiye'yi rahat soyuyorlar. Rahat manipüle ediyorlar.
Türkiye bu virajı dönerse, nükleer santralleri yaparsa, enerji projelerini tamamlarsa, havalimanı yaparsa, köprüyü yaparsa, Kanal İstanbul'u açarsa ve gayri safi milli hasılasını hedeflediği gibi 780 milyar dolardan 2 buçuk trilyon dolara doğru götürürse İngiltere, Almanya ve içerideki yerleşik düzen tarafından durdurulamaz.
Şubat 2013'te yazmıştım. Bana Amerikan istihbaratından geldi. Çok yakında Erdoğan'ı devirme planı başlayacak diye.
Pazartesi akşamından beri işadamlarının evinde toplantı yapılıyor. Bazı holdingler, finansal kurumlar, medya bir araya gelip iş adamlarını çağırıp "bak kardeşim yol ayrımına geldik. Bizden misin ondan mısın" diye soruyor. Türkiye eğer bu virajı aşarsa içerdeki tüm kontrolleri bitecek. Banka sahiplerini, medya sahiplerini çağırıp tek tek konuşuyorlar "ya bize biat edeceksin diyorlar ya da öbür tarafta kalacaksın" diyorlar. Sokaktaki samimi insanlar bunları bilmiyor."
Şişli'de kuaför işleten bir dostumun söyledikleri de ibretlik:
"Bizim kuaföre gelenler Tayyip'e küfrediyor sürekli. Nedeni ise faizleri düşürmesi. Hepsi de bankada yatan parasının faizi ile geçiniyor."
Bu cümle sanıyorum çok şeyi anlatmaya yetiyor.