nefsimutmainne
Aktif Üyemiz
Eşşek Sesi...Senai Demirci'den...
Konu: EŞŞEK SESİ- SENAİ DEMİRCİ'DEN
baktığım yere bakmadığımı sanarak bakışımı O'ndan kaçırdığımı sanıyorum. Oysa, baktığım yere benden önce bakan O. bakışıma da baktığını unutarak bakışımla kaçamak yaptığımı sanıyorum. Oysa, baktığım şeye bakarken, bakışıma da bakan O. "Gözler O'nu[n gözleri de, gözlerin bakışını da, gözlerin baktığını da, bakmak isteyişini de gördüğünü] görmez ama O gözleri[n baktıklarını da, bakışını da, bakmak isteyişini de] görür." (Bk. En'am, 103)
Anlamsız sözler vurduğunda kulağına, gürültüye gidiyorsa huzurun... Bir işgal huysuzluğu yaşatıyorsa sana kimi konuşmaların davetsiz misafir gibi yanı başına kadar sokulması... Dinlemeye değmez bildiklerin inatla doluşuyorsa odana... Gürültün var demek ki... 'Gürültü'nün karşılığında 'gereksiz sesler' yazar lügatler.
Öyleyse, sana dünyanın en gürültücü adamını haber vereyim mi? Sözü alçak olduğu halde, sesini yükseltir o? İçi boş sözleriyle her boşluğu doldurur. Dedikleri bir tutamcık anlamın elinden bile tutmazken, ipini koparmış boğa gibi sesiyle her duvarı yıkar, her kulağa rastgele toslar. Sese dökülmeyi hak edecek en ufak bir değeri yokken, başka her sesi bastırıp üste çıkan lakırdılar yuvarlanır ağzından. Hiç fayda vaad etmeyen arsız otlar gibi girer araya sözleriyle. Meyveye duracak hayırlı fısıltıların tohumlarını itiverir toprağından. İçinde baharlar barındıran samimi hitap çiçeklerine gün yüzü göstermemecesine abanır uğursuz gölgesiyle. Haklı olan tüm sesleri silercesine yürür yeryüzünde. Haksızlığını yüceltir, yükseltir. Küstah bir heykel gibi ayakları altında ezmeye yeltenir diri sözleri. Ellerini kırar savunma için uzatılan her cümlenin. İki yakasını dağıtır hakkı hatırlatmak için açılan itiraz parantezlerinin.
Gürültüdür işte.
Gürültü anlamsızdır. Birisinin hatasını onu hiç ilgilendirmeyenlere, hatasını düzeltme niyeti olmayanlara duyurmak da öyle.
Gürültü faydasızdır. Kişinin hatasını yüzüne söylemekten kaçınıp ardından söylemek de öyle. Faydası yok kimseye. Ne konuşana, ne konuşanı dinleyene, ne de hakkında konuşulana.
Gürültü haksızdır. Orada olmadığı için susanın sırf susmasını fırsat bilerek konuşmak da öyle. Konuşması gerekenin konuşamamasını fırsat bilir. Ezer, susturur çığlığını.
Gürültü insafsızdır. Kendini savunacak dili olmayanın, itiraz için ses çıkaramayacak olanın suçlanması da öyle.
Gürültü zulümdür. Ortamda olmadığı için sesini çıkaramayanın, sözünü duyuramayanın aleyhinde sesini yükseltmek de öyle. Başka sesleri güzel de olsa duyurmaz. Başka sözleri haklı da olsa işittirmez.
Gürültü işgalcidir. Başka seslere izin vermez. Başka sözlere yer vermez. Hakkında konuşulanın suskunluğu yüzünden konuşanın ses etmesi de öyle.
Gürültü kaba sabadır. Bir kişinin gıyabında hatalarını sayıp döken, kime ne kadar anlatacağını, kimlerin yanında susup kimlerin yanında konuşacağını bilmeyen de öyle. Susacağı yeri bilmez. Ortaya çıkışı zamansız; yükselip alçalması yersizdir. Kimler hakkında konuşulup kimler hakkında konuşulamayacağı konusunda ölçüsü yoktur.
Gürültü orantısız ve dengesizdir. Dinlemeni hak etmediği halde dinlemeni isteyen de öyle. Kulak verecek kıymette olmadığı halde, teklifsiz kulağına gelen sesler de öyle. Sözü alçaktır, sesi yüksektir.
Gürültü, eşek sesi gibidir. Duyulmaya en az değen odur ama en çok o duyulur.
Bak işte, "seslerin en çirkini eşek sesidir." diye can kulağımıza fısıldıyor Rabb-i Rahimimiz. (Bk. Lokman Sûresi). Çünkü içeriksiz olduğu halde her yeri doldurur. Bir şey söylemeye niyetli olmadığı halde her kulağa yetişir.
İçi alçak olduğu halde sesi yükseltilen her söz "eşek sesi" hükmündedir. Hak ettiğinden fazla sesi olan her söz, bir tür ?anırma? yerine geçer.
Gürültücüdür her gıybetçi.
Dahası, "seslerin en çirkini"ni insan ağzıyla icra etmektedir.
Eşekten eşek sesi çıkarması beklenir; bunun için ayıplanmaz hiçbir eşek.
Asıl ayıp insanın insana yakışır ses çıkarmamasıdır.
__________________
Konu: EŞŞEK SESİ- SENAİ DEMİRCİ'DEN
baktığım yere bakmadığımı sanarak bakışımı O'ndan kaçırdığımı sanıyorum. Oysa, baktığım yere benden önce bakan O. bakışıma da baktığını unutarak bakışımla kaçamak yaptığımı sanıyorum. Oysa, baktığım şeye bakarken, bakışıma da bakan O. "Gözler O'nu[n gözleri de, gözlerin bakışını da, gözlerin baktığını da, bakmak isteyişini de gördüğünü] görmez ama O gözleri[n baktıklarını da, bakışını da, bakmak isteyişini de] görür." (Bk. En'am, 103)
Anlamsız sözler vurduğunda kulağına, gürültüye gidiyorsa huzurun... Bir işgal huysuzluğu yaşatıyorsa sana kimi konuşmaların davetsiz misafir gibi yanı başına kadar sokulması... Dinlemeye değmez bildiklerin inatla doluşuyorsa odana... Gürültün var demek ki... 'Gürültü'nün karşılığında 'gereksiz sesler' yazar lügatler.
Öyleyse, sana dünyanın en gürültücü adamını haber vereyim mi? Sözü alçak olduğu halde, sesini yükseltir o? İçi boş sözleriyle her boşluğu doldurur. Dedikleri bir tutamcık anlamın elinden bile tutmazken, ipini koparmış boğa gibi sesiyle her duvarı yıkar, her kulağa rastgele toslar. Sese dökülmeyi hak edecek en ufak bir değeri yokken, başka her sesi bastırıp üste çıkan lakırdılar yuvarlanır ağzından. Hiç fayda vaad etmeyen arsız otlar gibi girer araya sözleriyle. Meyveye duracak hayırlı fısıltıların tohumlarını itiverir toprağından. İçinde baharlar barındıran samimi hitap çiçeklerine gün yüzü göstermemecesine abanır uğursuz gölgesiyle. Haklı olan tüm sesleri silercesine yürür yeryüzünde. Haksızlığını yüceltir, yükseltir. Küstah bir heykel gibi ayakları altında ezmeye yeltenir diri sözleri. Ellerini kırar savunma için uzatılan her cümlenin. İki yakasını dağıtır hakkı hatırlatmak için açılan itiraz parantezlerinin.
Gürültüdür işte.
Gürültü anlamsızdır. Birisinin hatasını onu hiç ilgilendirmeyenlere, hatasını düzeltme niyeti olmayanlara duyurmak da öyle.
Gürültü faydasızdır. Kişinin hatasını yüzüne söylemekten kaçınıp ardından söylemek de öyle. Faydası yok kimseye. Ne konuşana, ne konuşanı dinleyene, ne de hakkında konuşulana.
Gürültü haksızdır. Orada olmadığı için susanın sırf susmasını fırsat bilerek konuşmak da öyle. Konuşması gerekenin konuşamamasını fırsat bilir. Ezer, susturur çığlığını.
Gürültü insafsızdır. Kendini savunacak dili olmayanın, itiraz için ses çıkaramayacak olanın suçlanması da öyle.
Gürültü zulümdür. Ortamda olmadığı için sesini çıkaramayanın, sözünü duyuramayanın aleyhinde sesini yükseltmek de öyle. Başka sesleri güzel de olsa duyurmaz. Başka sözleri haklı da olsa işittirmez.
Gürültü işgalcidir. Başka seslere izin vermez. Başka sözlere yer vermez. Hakkında konuşulanın suskunluğu yüzünden konuşanın ses etmesi de öyle.
Gürültü kaba sabadır. Bir kişinin gıyabında hatalarını sayıp döken, kime ne kadar anlatacağını, kimlerin yanında susup kimlerin yanında konuşacağını bilmeyen de öyle. Susacağı yeri bilmez. Ortaya çıkışı zamansız; yükselip alçalması yersizdir. Kimler hakkında konuşulup kimler hakkında konuşulamayacağı konusunda ölçüsü yoktur.
Gürültü orantısız ve dengesizdir. Dinlemeni hak etmediği halde dinlemeni isteyen de öyle. Kulak verecek kıymette olmadığı halde, teklifsiz kulağına gelen sesler de öyle. Sözü alçaktır, sesi yüksektir.
Gürültü, eşek sesi gibidir. Duyulmaya en az değen odur ama en çok o duyulur.
Bak işte, "seslerin en çirkini eşek sesidir." diye can kulağımıza fısıldıyor Rabb-i Rahimimiz. (Bk. Lokman Sûresi). Çünkü içeriksiz olduğu halde her yeri doldurur. Bir şey söylemeye niyetli olmadığı halde her kulağa yetişir.
İçi alçak olduğu halde sesi yükseltilen her söz "eşek sesi" hükmündedir. Hak ettiğinden fazla sesi olan her söz, bir tür ?anırma? yerine geçer.
Gürültücüdür her gıybetçi.
Dahası, "seslerin en çirkini"ni insan ağzıyla icra etmektedir.
Eşekten eşek sesi çıkarması beklenir; bunun için ayıplanmaz hiçbir eşek.
Asıl ayıp insanın insana yakışır ses çıkarmamasıdır.
__________________