En büyük hırsız kimdir?

Gûl-i Misbah

Aktif Üyemiz
En büyük hırsız kimdir?
En büyük hırsız kimdir?
En büyük hırsız kimdir?

İslam alimlerinin büyüklerinden olan İmam-ı Rabbani Hazretleri (kuddise sirruh) mektubat isimli eserinin bir yerinde şöyle buyurmaktadır:

Bu zamânda insanların çoğu namâz kılmakda gevşek davranıyor. Tumânînete ve ta’dîl-i erkâna ehemmiyyet vermiyorlar. Bunun için, siz sevdiklerime, bu noktayı belirtmeğe mecbûr oldum. İyi dinleyiniz! Peygamberimiz “sallü aleyhi ve sellem”:

“En büyük hırsız, kendi nemâzından çalan kimsedir” buyurdu. Yâ Resûl! Bir kimse, kendi nemâzından nasıl çalar? diye sordular. “Nemâzın rükü’unu ve secdelerini temâm yapmamakla” buyurdu.

Bir def’a da buyurdu ki, “Rükü’da ve secdelerde, belini yerine yerleşdirip biraz durmayan kimsenin nemâzını ALLAHü teâlâ kabûl etmez”. Peygamberimiz “sallü aleyhi ve sellem”, bir kimseyi nemâz kılarken, rükü’unu ve secdelerini temâm yapmadığını görüp, “Sen nemâzlarını böyle kıldığın için, Muhammedin “aleyhissalâtü vesselâm” dîninden başka bir dinde olarak ölmekden korkmuyor musun?” buyurdu.

Yine buyurdu ki, “Sizlerden biriniz, nemâz kılarken, rükü’dan sonra temâm kalkıp, dik durmadıkca ve ayakda, her uzv yerine yerleşip durmadıkca nemâzı temâm olmaz”.

Bir kerre de buyurdu ki, “İki secde arasında dik oturmadıkca, nemâzınız temâm olmaz”.

Birgün Peygamberimiz “sallü aleyhi ve sellem”, birini nemâz kılarken, nemâzın ahkâm ve erkânına riâyet etmediğini, rükü’dan kalkınca, dikilip durmadığını ve iki secde arasında oturmadığını görüp, buyurdu ki, “Eğer nemâzlarını böyle kılarak ölürsen, kıyâmet günü, sana benim ümmetimden demezler”. Bir başka yerde de buyurdu, “Bu hâl üzere ölürsen, Muhammedin “aleyhisselâm” dîninde olarak ölmemiş olursun”.

Ebû Hüreyre “radıyü anh” buyurdu ki, “Altmış sene, bütün nemâzlarını kılıp da, hiçbir nemâzı kabûl olmıyan kimse, rükü’ ve secdelerini temâm yapmıyan kimsedir”. Zeyd ibni Vehb “rahmetullahi teâlâ aleyh” birini nemâz kılarken rükü’ ve secdelerini temâm yapmadığını gördü. Yanına çağırıp, ne kadar zemândır böyle nemâz kılıyorsun, dedi. Kırk sene deyince, sen kırk senedir nemâz kılmamışsın. Ölürsen Muhammed Resûlullahın “sallü aleyhi ve sellem” sünneti [ya’nî dîni] üzere ölmezsin, dedi.

O hâlde, nemâzları temâm kılmağa çalışmalı, ta’dîl-i erkânı yapmalı, rükü’u, secdeleri, (Kavme)yi [ya’nî rükü’dan kalkıp dikilmeği] ve (Celse)yi [ya’nî, iki secde arasında oturmağı] iyi yapmalıdır. Başkalarının da kusûrlarını görünce söylemelidir. Din kardeşlerinin nemâzlarını temâm kılmalarına yardım etmelidir. Tumânînet [ya’nî uzvların hareket etmemesi] ve ta’dîl-i erkânın [Bir kerre sübhân diyecek kadar hareketsiz durmak] yapılmasına çığır açmalıdır. Müslimânların çoğu, bunları yapmak şerefinden mahrûm kalıyor. Bu ni’met, elden çıkmış bulunuyor. Bu ameli meydâna çıkarmak çok mühimdir. Peygamberimiz “sallü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Unutulmuş bir sünnetimi meydâna çıkarana, yüz şehîd sevâbı verilecekdir”.

NAMAZ KILAN BİRİNİN ÖNÜNDEN GEÇMEK

Bişr İbnu Sa'îd(radıyu anh)'in anlattığına göre, kendisini Zeyd İbnu Hâlid Ebu Cüheym'in yanına gönderip: "Musallînin önünden geçen hakkında Resulullah (aeyhissalâtu vesselâm)'dan ne işittiğini sordurmuştur. Ebu Cüheym (radıyallhu anh) demiştir ki:

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Eğer musallinin önünden geçen kimse, bu geçişi sebebiyle kendisine gelen günahı bilseydi orada kırk durması onun için, musallînin önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu".

Ebu'n-Nadr der ki:

"Bilemiyorum! Efendimiz "kırk gün mü'' dedi, kırk ay mı dedi, kırk sene mi dedi?"

Buhârî, Salât,101; Müslim, Salât26l, (507); Muvatta, Kasru's-Salât 34, (1,154,155); Ebu Dâvud, Salât 109, (701); Tirmizî, Salât 251, (336); Nesâî, Kıble 8, (2, 66).
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst Alt