Holokostun gerçekliğini, kapsamını, mekanizmalarını (örneğin gaz odaları) veya maksatlılığını inkar etmek. Özellikle milliyetçi ve İslami basında oldukça yaygın olarak dile getirilen ırkçı inkar, kurbanın olmayan bir mazlumluk üzerinden günahkar/haksız çıkar sağlamak peşinde olduğu argümanına dayanır. Örneğin, Millî Gazete yazarı Fatih Sertyüz'ün 24 Şubat 2009'deki yazısı, ulusal bir gazetede son 20 yılın en ağır Soykırım inkarı metnidir. O yazıdan küçük bir kesit sunalım: 'Gaz odaları da kocaman bir yalandı. [...] Başka bir dolma Zyklon-B gazı hakkında yutturulmak istenendi. Alman makamları bu gazı, savaş sırasında ortaya çıkan ve binlerce insanın ölmesine yol açan Tifüs mikrobunu kırmak için kullanmışlardı. Yani Yahudileri öldürmek değil, bilakis kurtarmak istiyorlardı.'
Türkiye gazetesi yazarı M. Necati Özfatura'nın 'Soykırımı Siyonistler planladı' formülüne dayanan 13 Nisan 2002 tarihli yazısında diyor ki: 'İkinci Dünya Savaşı esnasında Hitler'in kıyımı ile Siyonist medyaya malzeme oldu. Yahudileri mazlum millet gibi tanıttılar. Aslında Hitler'i iktidara getiren ABD'li Yahudi bankerler ve çok uluslu şirketler idi. Hitler Avrupa'daki Yahudilerin Filistin'e göç etmeleri için soykırım yaptı. Ama bu dev aynasında büyütüldü. Kaldı ki Hitler'in soyunda Yahudiler olduğu biliniyor. İsrail'in kurulması dünya Siyonist teşkilatınca yıllar önce planlanmıştı. Bunu 2. Dünya Savaşı'ndan sonra başardılar.'
Bir halk olarak Yahudileri, bir devlet olarak İsrail'i soykırımı icat etmek veya abartmakla suçlamak: Özellikle milliyetçi ve İslami basında oldukça yaygın olarak dillendirilen bu teze göre Yahudiler, bir soykırım icat ederek kendi emellerini (İsrail'i kurmak) meşrulaştırmışlardır.
İşin ilginci, bu söylem Müslüman ve Türklere karşı da kullanılmaktadır: İsviçreli Alexander Dorin, 2009'da yayınlanan Die Geschichte eines Salonfahigen Rassismus [Salon Irkçılığının Tarihi] adlı kitabında, aslında Srebrenica'da ne Soykırım ne de katliam yapıldığını; bu yalanın kendi emellerini (Bosna-Hersek'i kurmak) meşrulaştırmak için Aliya İzzetbegoviç ve Bill Clinton tarafından uydurulduğunu, olaylarda ölenlerin sayısının 2-3 kat şişirildiğini, öldürülenlerin de aslında Bosna Hersek ordusuna mensup askerler olduğunu iddia etmektedir.
Noam Chomsky de NATO harekatı öncesi çoğu cinayeti Kosova Kurtuluş Ordusu'nun işlediğini, Sırpların NATO saldırılarından sonra silaha sarıldığını iddia eder ve bu yüzden ciddi şekilde eleştirilir. Arada bir fark var mı?
Yunanistan'daki aşırı sağcı basın da, tezini güçlendirmek için Türkiye'nin Barış Gücü çerçevesinde Kosova'ya asker göndermesini de 'Balkanlara tekrar nüfuz etmek isteyen yayılmacı Türkiye Cumhuriyeti, Kosovalı Müslüman Arnavut azınlığı yıllardır silahlandırdı ve Sırplara karşı kışkırtarak bu isyana sebep oldu. Nitekim Prizren bölgesine Türk askeri yerleştirmeyi başardılar.' diyerek, etnik temizlik sırasının Balkanlara geldiğini ima ediyordu. Bu yorumlarda Türklerin emellerini (Balkanlara geri dönmek) gerçekleştirmek için hem Kosovalı teröristleri yıllardır silahlandırdıkları, hem de Sırpların Kosova'da bir katliam yaptıkları hikayesini uydurdukları iddia ediliyordu. Yine düşünelim, bir fark var mı?
Sırplara göre de dünyayı, petrol zengini Müslüman elitler ve petrol tröstleri beraberce yönetmektedir: Sırp basınında, Bosna vahşeti sırasında, petrol zengini Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE ve Katar gibi ülkelerin petrol gelirleriyle, Batı'da satın aldıkları şirketlerin listesini de ekleyerek, sık sık dile getirilen 'Bazı nüfuzlu Müslüman ülkeler ve petrol endüstrisinde büyük çıkarları olan ABD ve NATO üyesi yardakçıları, önce Yugoslavya'yı parçalayarak zayıflattılar, sonra Bosnalılar eliyle Avrupa'nın göbeğinde bağımsız bir Müslüman devlet kurabilmek için, savaş sırasında ortaya çıkan ufak tefek bazı zorlukları abarttılar, gerçeği saptırarak Sırp askerlerini Srebrenica'da Soykırım yapmakla suçladılar ve bu yalanlarını petro-dolarları ile satın aldıkları uluslararası basını eliyle dünya kamuoyuna servis ettiler.
İzzetbegoviç'in, uluslararası kamuoyunu harekete geçirecek, NATO müdahalesinin önünü açacak bir etnik temizliği öngördüğünü ve Srebrenitsa'yı kurban ettiğini iddia eden Boşnak yetkililer vardır ki olayların gelişimi de bunu doğruluyor (1993'teki bir görüşmede Bill Clinton'un Aliya İzzetbegoviç'e "Sırplar Srebrenitsa'da 5.000 kişiyi öldürürse askeri müdahale düşünülebilir" demesi)
Srebrenitsa'da kenti korumakla görevli bir diğer birlik ise Boşnaklara ait 28. Tümen idi ancak bu tümen saldırı başlamadan kısa bir süre önce kenti terk etmişti. Kentin güvenliğinin sağlanmaması nedeniyle Srebrenitsa'nın düşmesinden Bosna Hersek'in eski Devlet Başkanı Aliya İzzet Begoviç de sorumlu tutuluyor. Srebrenitsa eski polis şefi Hakija Meholiç'e göre İzzet Begoviç bilerek Boşnak sivilleri sürgüne terk etmişti.
Srebrenica Planned in Washington and Sarajevo - YouTube
Srebrenica Planned in Washington and Sarajevo
Excerpt from Dutch television documentary on Srebrenica. Features interview with Hakija Meholic the Muslim police chief of Srebrenica during the war.