Nur Hanım
Aktif Üyemiz
El Yapımı Ahşap Topaçlar
Görünce herkesin gülümsediği eski bir anıdır topaçlar….
Topaç Dön Durma…
Yalnız çocukların değil büyüklerin de keyifle döndürdükleri, döndürdükçe coştukları bir oyuncak…tır.
Konik biçimli, ucunda kalın bir çivi veya kabara bulunan, parmakla, kamçıyla veya iple çevrilen topacın, jiroskopik (gyroscopic) hareket olarak bilinen, durduğu zaman devrilen ama belli bir ivme verildiğinde bir eksen etrafında dengeli olarak dönebilen bir yapısı vardır.
Topaç, günümüzde olduğu gibi geçmiş dönem kültürlerinde de yaygındı. 5000 yıl öncesinde Babilli çocuklar tarafından topraktan insan ve hayvan biçimlerinde yapılarak oynanıyordu. Topaca, M.Ö 8. yüzyıla ait Hitit kabartmalarında Kral Araras’ın çocuklarının elinde rastlıyoruz. Eski Yunan vazolarında ise resim olarak çıkıyor karşımıza.
Malzemesi ve çeşitleri daha o zamanlarda değişmeye başlamış olan bu oyuncağın Truva’da seramikten yapılmış olduğunu görüyoruz. Eski Mısır’da elle çevrilirken, Çinlilerin çevirmek için ilk kez kamçı ve ip kullandığını buluyoruz kaynaklarda. Bunun yanı sıra kaynaklar, döndüğünde ses çıkaran topaçların ilk kez Japonlar tarafından kullanıldığını yazıyorlar.
Topaç, dünya turuna 1500'’lü yıllarda da devam etmiş. Bu kez Flaman Ressam Pieter Bruegel’in (1525-1569), 1560 yılında yaptığı, 80 kadar çocuk oyununu anlattığı “Çocuk Oyunları” tablosunda görüyoruz topacı. 1700’'lü yılların Avrupa’sın da ise bazı köy meydanlarında soğuk kış günlerinde Avrupalı köylülerin, bu köy meydanlarındaki büyük topaçlarla ısınma egzersizleri yaptıkları biliniyor.
Kendi tarihimize baktığımızda da topacın oyun aracı olarak kullanımının çok eskilere gittiğini öğreniyoruz. Örneğin 11. yüzyılda yazılmış olan ve ilk Türkçe sözlük olarak kabul edilen Divanü Lugat-it-Türk’te yer alan “topık” kelimesi, hem eski Türklerin oynadığı polo benzeri “çevgen” oyunundaki top hem de topaç için kullanılan bir isim. Aynı oyuncak, Burhan-ı Katı’da fırıldı olarak geçmektedir
Ülkemizde genel olarak “topaç” adıyla bilinen bu oyuncak Anadolu’nun farklı yörelerinde 200'’ün üzerinde adla tanınır. Ayı, Bozanak, Develeme, Fıçı, Fırfırık, İştifan, Katır, Kiriştek, Köçek, Mozik, Pımpır, Pırlangaç, Totik, Vızırdak bu adlardan yalnızca birkaçı.
Diğer dillere bakıldığında, bu oyuncağa Latince “turbo”, İtalyanca “trottola”, Fransızca “toupie”, İngilizce “top” denmesi Türkçeyle gösterdiği benzerlik açısından ilginçtir. Aynı, sözcük İngilizcede ilk olarak, “eğirmeye hazır yün topağı” anlamıyla 1030'’lu yıllarda saptanmıştır. Bizde de topacı adlandırmada kullanılan kirman, firmen, angırşak, arşak gibi sözcüklerin aynı zamanda yün eğirmeye yarayan aracın da adları olması dikkat çekicidir.
Bazı kültürlerde topaca basit bir oyuncak olmanın dışında da işlevler yüklendiğini görürüz. Kimi bâtıl ritüellerde ve inanmalarda yer alıyor tıpkı başka bazı oyuncaklar gibi. Örneğin Yahudilerce kutlanan Hanuka (Chanukah) Bayramında “dreidel” olarak bilinen dört köşeli topaçla oynanır. Dreidel’in dört yüzünde yer alan dört İbrani harfi (nun, sin, gimel, heh) Yahudilerin sürgün edildikleri dört büyük krallık olan Babil, Pers, Yunan ve Roma’yı temsil eder. Yaklaşık 2000 yıllık bir gelenek olma özelliğini gösteren “dreidel”in üzerindeki harfler de sıradan olmayıp bir efsaneye dayanır.
Kırsal yörelerde meşe palamudu, fındık, ceviz gibi meyveler de arkalarına bir kibrit çöpü takılarak topaç olarak çevrilebiliyorken günümüzde topacın çok çeşitli türlerinin olduğunu ve malzemelerinin de oldukça değişmiş olduğunu görürüz. Kamçıyla döndürülenleri (whip top), parmakla çevrilenleri (finger spin top), ucunda çivisi olanları (peg top), yaylıları (pump top), müziklileri, ışıklıları, mıknatıslıları ile topaçlar tasarım açısından da kendini yenilemekte her geçen gün karşımıza başka bir kılıkta çıkmaktadır. Son olarak karşımıza “beyblade” olarak çıkan topaç, günümüz çocuklarının gözde oyuncaklarından biri haline gelmiştir.
Oyuncaklar önceleri her kültür içinde doğal malzemeden yapılarak içinde bulunduğu kültürden bir parça taşımaktaydı. Farklı kıtalarda, farklı ülkelerde aynı oyuncak farklı adlar alırken şimdi küreselleşmenin getirdiği homojenleşmeyle farklı ülkelerde aynı oyuncak aynı adla anılır olmaya başladı. Bunun en güzel örneği yine topaçtır. Yunanistan’da strambos, Kırgızistan’da çimirik, Çin’de tuo luo, Danimarka’da snurretop, İtalya’da trottola, Peru’da trompo, Sri Lanka’da pumper gibi hemen her ülkede farklı adlar alan bu evrensel oyuncak şimdi neredeyse tüm dünya çocukları tarafından “beyblade” olarak bilinmekte.
Meraklıları tarafından biçimden biçime sokulan boyu 2 metreyi, hatta kilosu 280’i bulan, kardanadam ya da sumo güreşçisi biçimli topaçlar kullanılan malzeme bakımından da oldukça farklılık gösterir. Almanya, Fransa, Hollanda, Norveç, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya gibi dünyanın birçok ülkelerinde ahşap ve plastiğin yanı sıra altın, gümüş, mercan, kemik, cam, boncuk, seramik gibi malzemelerle de topaç yapanlar ve bunları alan koleksiyonerler bulunmakta.
İşte bu evrensel oyuncağın beş bin yıllık öyküsü. Ama öykü burada bitmiyor çünkü topaç dönüyor, dönüyor, dönüyor…
Görünce herkesin gülümsediği eski bir anıdır topaçlar….
Topaç Dön Durma…
Yalnız çocukların değil büyüklerin de keyifle döndürdükleri, döndürdükçe coştukları bir oyuncak…tır.
Konik biçimli, ucunda kalın bir çivi veya kabara bulunan, parmakla, kamçıyla veya iple çevrilen topacın, jiroskopik (gyroscopic) hareket olarak bilinen, durduğu zaman devrilen ama belli bir ivme verildiğinde bir eksen etrafında dengeli olarak dönebilen bir yapısı vardır.
Topaç, günümüzde olduğu gibi geçmiş dönem kültürlerinde de yaygındı. 5000 yıl öncesinde Babilli çocuklar tarafından topraktan insan ve hayvan biçimlerinde yapılarak oynanıyordu. Topaca, M.Ö 8. yüzyıla ait Hitit kabartmalarında Kral Araras’ın çocuklarının elinde rastlıyoruz. Eski Yunan vazolarında ise resim olarak çıkıyor karşımıza.
Malzemesi ve çeşitleri daha o zamanlarda değişmeye başlamış olan bu oyuncağın Truva’da seramikten yapılmış olduğunu görüyoruz. Eski Mısır’da elle çevrilirken, Çinlilerin çevirmek için ilk kez kamçı ve ip kullandığını buluyoruz kaynaklarda. Bunun yanı sıra kaynaklar, döndüğünde ses çıkaran topaçların ilk kez Japonlar tarafından kullanıldığını yazıyorlar.
Topaç, dünya turuna 1500'’lü yıllarda da devam etmiş. Bu kez Flaman Ressam Pieter Bruegel’in (1525-1569), 1560 yılında yaptığı, 80 kadar çocuk oyununu anlattığı “Çocuk Oyunları” tablosunda görüyoruz topacı. 1700’'lü yılların Avrupa’sın da ise bazı köy meydanlarında soğuk kış günlerinde Avrupalı köylülerin, bu köy meydanlarındaki büyük topaçlarla ısınma egzersizleri yaptıkları biliniyor.
Kendi tarihimize baktığımızda da topacın oyun aracı olarak kullanımının çok eskilere gittiğini öğreniyoruz. Örneğin 11. yüzyılda yazılmış olan ve ilk Türkçe sözlük olarak kabul edilen Divanü Lugat-it-Türk’te yer alan “topık” kelimesi, hem eski Türklerin oynadığı polo benzeri “çevgen” oyunundaki top hem de topaç için kullanılan bir isim. Aynı oyuncak, Burhan-ı Katı’da fırıldı olarak geçmektedir
Ülkemizde genel olarak “topaç” adıyla bilinen bu oyuncak Anadolu’nun farklı yörelerinde 200'’ün üzerinde adla tanınır. Ayı, Bozanak, Develeme, Fıçı, Fırfırık, İştifan, Katır, Kiriştek, Köçek, Mozik, Pımpır, Pırlangaç, Totik, Vızırdak bu adlardan yalnızca birkaçı.
Diğer dillere bakıldığında, bu oyuncağa Latince “turbo”, İtalyanca “trottola”, Fransızca “toupie”, İngilizce “top” denmesi Türkçeyle gösterdiği benzerlik açısından ilginçtir. Aynı, sözcük İngilizcede ilk olarak, “eğirmeye hazır yün topağı” anlamıyla 1030'’lu yıllarda saptanmıştır. Bizde de topacı adlandırmada kullanılan kirman, firmen, angırşak, arşak gibi sözcüklerin aynı zamanda yün eğirmeye yarayan aracın da adları olması dikkat çekicidir.
Bazı kültürlerde topaca basit bir oyuncak olmanın dışında da işlevler yüklendiğini görürüz. Kimi bâtıl ritüellerde ve inanmalarda yer alıyor tıpkı başka bazı oyuncaklar gibi. Örneğin Yahudilerce kutlanan Hanuka (Chanukah) Bayramında “dreidel” olarak bilinen dört köşeli topaçla oynanır. Dreidel’in dört yüzünde yer alan dört İbrani harfi (nun, sin, gimel, heh) Yahudilerin sürgün edildikleri dört büyük krallık olan Babil, Pers, Yunan ve Roma’yı temsil eder. Yaklaşık 2000 yıllık bir gelenek olma özelliğini gösteren “dreidel”in üzerindeki harfler de sıradan olmayıp bir efsaneye dayanır.
Kırsal yörelerde meşe palamudu, fındık, ceviz gibi meyveler de arkalarına bir kibrit çöpü takılarak topaç olarak çevrilebiliyorken günümüzde topacın çok çeşitli türlerinin olduğunu ve malzemelerinin de oldukça değişmiş olduğunu görürüz. Kamçıyla döndürülenleri (whip top), parmakla çevrilenleri (finger spin top), ucunda çivisi olanları (peg top), yaylıları (pump top), müziklileri, ışıklıları, mıknatıslıları ile topaçlar tasarım açısından da kendini yenilemekte her geçen gün karşımıza başka bir kılıkta çıkmaktadır. Son olarak karşımıza “beyblade” olarak çıkan topaç, günümüz çocuklarının gözde oyuncaklarından biri haline gelmiştir.
Oyuncaklar önceleri her kültür içinde doğal malzemeden yapılarak içinde bulunduğu kültürden bir parça taşımaktaydı. Farklı kıtalarda, farklı ülkelerde aynı oyuncak farklı adlar alırken şimdi küreselleşmenin getirdiği homojenleşmeyle farklı ülkelerde aynı oyuncak aynı adla anılır olmaya başladı. Bunun en güzel örneği yine topaçtır. Yunanistan’da strambos, Kırgızistan’da çimirik, Çin’de tuo luo, Danimarka’da snurretop, İtalya’da trottola, Peru’da trompo, Sri Lanka’da pumper gibi hemen her ülkede farklı adlar alan bu evrensel oyuncak şimdi neredeyse tüm dünya çocukları tarafından “beyblade” olarak bilinmekte.
Meraklıları tarafından biçimden biçime sokulan boyu 2 metreyi, hatta kilosu 280’i bulan, kardanadam ya da sumo güreşçisi biçimli topaçlar kullanılan malzeme bakımından da oldukça farklılık gösterir. Almanya, Fransa, Hollanda, Norveç, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya gibi dünyanın birçok ülkelerinde ahşap ve plastiğin yanı sıra altın, gümüş, mercan, kemik, cam, boncuk, seramik gibi malzemelerle de topaç yapanlar ve bunları alan koleksiyonerler bulunmakta.
İşte bu evrensel oyuncağın beş bin yıllık öyküsü. Ama öykü burada bitmiyor çünkü topaç dönüyor, dönüyor, dönüyor…