MURATS44
Özel Üye
Bilim adamlarını, özellikle askeri teknoloji açısından bakıldığında, elde edilen sonuçların kullanımında dikkatli olunması konusunda uyaran Royal Society, hem hükümet hem uluslararası toplumun, ancak bilim adamlarının da bu araştırmaların aslında yararlı sonuçlarının zarara ve tehlikeye dönüşmemesini sağlamak durumunda olduğunu bildirdi.
Nöroloji biliminin, insanlığa büyük fayda sağlama potansiyeli olduğunu belirten, Royal Society’de konuyla ilgili çalışma grubunun başkanı Prof. Rod Flower, bu alandaki araştırmalar sayesinde tıbbın her geçen gün Parkinson, epilepsi veya bağımlılık gibi hastalıkların tedavisinde bir adım daha ileri gittiğini ifade etti.
Flower, ancak insan beyninin her geçen gün biraz daha iyi anlaşılmasının, çok sayıda riski de beraber getirdiğini söyledi.
Beyni etkileyerek felçli hastaların sadece düşünme gücüyle el veya ayak protezlerini ya da bir bilgisayarı kullanmalarının başarıldığını hatırlatan Flower, aynı tekniğin askeri operasyonlarda da kullanılabileceğini belirtti.
Kimyasal silahların insanları öldürmeye değil, beyinlerini bir süre felç etmeye programlanabileceğini kaydeden Flower, ancak bunun daha sonra yol açacağı etkilerinin bilinmediğini söyledi.
Flower, bu tarz kimyasalların kitlesel olaylarda ya da suçluların takibinde kullanılmasıyla ilgili deneyler yapıldığını bildirdi.
Bu gelişmelerin, sayısız etik tartışmayı da beraberinde getirdiğini ifade eden Flower, birçok noktada bu konu ile ilgili uluslararası hukuk kurallarının bulunmadığına dikkati çekti.
Hükümetlerin araştırmalarını şeffaf yapması gerektiğini söyleyen Flower, bilim adamlarının da her zaman, araştırmalarının insanlığın yararına olabileceği gibi zararına da kullanılabileceğinin bilincinde olması gerektiğini belirtti.
İNSAN BEYNİNİN DOĞRUDAN ASKERİ TEKNOLOJİYE BAĞLANMASI
Raporda, nörobilim sahasındaki kaydedilen hızlı gelişme sayesinde askerlerdeki yol kenarına yerleştirilmiş bombalar ve keskin nişancılar da dahil olmak üzere diğer gizli tehditleri belirleme yeteneklerinin artırılabileceğine ilişkin çalışmalara detaylı yer verildi.
Raporda yer alan çalışmalardan kuşkusuz en ilginç olanı askerlerin beyinlerinin insansız hava araçları ve diğer silah sistemleri de dahil olmak üzere doğrudan doğruya askeri teknoloji ürünlerine bağlanması hakkındaki çalışmalar oluşturdu.
Raporda, kafadan doğrudan beyne transkranial doğru akım uyarımı kullanan elektrik sinyalleri gönderilmesinin bazı işlerde performansı artırıcı etkisi olduğunu gösterdiğine ilişkin sayıları giderek artan araştırmalara değinildi.
Bilim dünyasında kısaca tDCS adıyla bilinen ve anksiyete bozukluk veya depresyon gibi çeşitli psikolojik bozuklukların tedavisinde kullanılan transkranial doğru akım uyarımı, küçük elektrodlar yardımıyla doğrudan beyne gönderilen sürekli ve düşük elektrik akımlarıyla beyindeki sinirlerin uyarılması olarak tanımlanıyor.
Konu hakkındaki New Mexico Üniversitesinden Vince Clark başkanlığında yapılan tDCS ile ilgili bir araştırmaya yer verilen raporda, tDCS’nin kullanıldığı sanal gerçeklik askeri eğitim programlarını tamamlayan Ortadoğu’da görev alacak Amerikan askerlerindeki, yol kenarına yerleştirilen bombalar ve keskin nişancılar da dahil olmak üzere gizli tehditleri belirleme yeteneklerinde belirgin artış gözlemlendiğine işaret edildi.
Guardian gazetesinin internet sitesinde konuya ilişkin açıklamalarına yer verilen Clark, başkanlığını yürüttüğü çalışmada söz konusu araştırmaya katılan askerlerin gizli hedefleri belirlemedeki hassasiyetinin diğerlerine göre iki kat arttığını belirlediklerini belirtti. Clark, bu etkinin bu kadar yüksek olmasının kendisi için şoke edici olduğunu söyledi.
Demans, psikiyatrik bozukluklar ve öğrenme güçlüklerini tedavisinde tDCS’ten faydalanılması hakkında daha geniş çaplı bir araştırmayı yöneten Clark, nörobilimin askeri sahada kullanımının kendisinde rahatsızlık yarattığını söyledi. Clark buna karşın çalışmalarını durdurması durumunda da tDCS’ten yarar görecek insanların bu imkandan mahrum kalacaklarına dikkati çekti. ”Yeryüzündeki hemen her teknolojinin askeri alanda bir uygulaması” vardır diye konuşan Clark, ne kadar rahatsız edici olursa olsun bilimadamlarının bundan kaçınmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Raporda, tDCS sahasındaki araştırmanın henüz emekleme safhasında olmasına karşın yapılan bilimsel araştırmaların bu yöntemin dikkati ve hafızayı güçlendirdiği ve beyin görüntüleme sistemleriyle birlikte kullanılması halinde ”askeri bağlamda öğrenmeyi güçlendirmede uzun zamandır özlenen bir araç olabileceği” belirtildi.
İNSAN BEYNİ HEDEFLERİ MEVCUT SİSTEMLERDEN DAHA HIZLI ALGILIYOR
Raporda yer alan en çarpıcı araştırma ise insan beyninin, beyin-makine arayüzleri (BMA’lar) adı verilen cihazlar yardımıyla doğrudan, insansız hava araçları ve diğer silah sistemleri gibi askeri teknolojiye bağlanmasını öngören araştırma oldu.
İnsanların kontrol imleçleri ve suni uzuvlarını beyin sinyallerini kullanan BMA’la yardımıyla kullanabildiğine ilişkin bir araştırmaya yer verilen raporda bunun askeri uygulamalarının araştırılmasının önemi üzerinde duruldu.
Raporda, ”İnsan beyninin, hedefler gibi görüntüleri, bilinçli olarak algılanan nesnelerden daha hızlı işlemden geçirebiliyor olması nedeniyle sinirsel bağlantılı arayüzleri yardımıyla kullanılan silah sistemleri, hız ve hassasiyet açılarından, diğer sistem kontrol yöntemleri karşısında önemli avantajlar sağlayabilir” ifadesine yer verildi.
Raporda kısaca EEG adı verilen elektroensefelogramın da askeri sahada kullanımı olabilecek bir diğer araç olduğu belirtildi.
Başa yerleştirilen saç filesi biçimindeki elektrotlar yardımıyla beyin dalgalarını kaydetmede kullanan EEG’nin, sinirsel geri bildirim tedavisi ile birlikte kullanımının insanların beyin dalgalarını kontrol edebildiklerini ve becerilerini iyileştirebildiklerine işaret edilen raporda, bu yöntemle golf ve okçuluk sporu yapan kişilerin becerilerini artırdıklarının gözlemlendiği kaydedildi.
ABD askeri araştırma kuruluşu Darpa’nın, uydu görüntülerinde, insan bilinçli algısının gözden kaçırdığı hedef noktalarını belirlemede EEG’den yararlandığı bildirilen raporda, EEG grafiklerinin beynin bazen hedefleri fark etmiş olmasına karşın bunu bilinçli düşünceye çevirmede başarısız kaldığını gösterdiğine dikkat çekildi. Raporda, araştırmanın bir grup görüntü üzerinde daha dikkatli araştırma yapmak amacıyla EEG grafiklerinden faydalanan personelin hedef belirleme hassasiyetlerini eskisine göre 3 kat artırdıkları vurgulandı.