bedirhan.
Aktif Üyemiz
Dört mezhebe uymak
Sual: İşlerimizin bir kısmını Hanefi’ye, bir kısmını Maliki’ye, bir kısmını Şafii’ye, bir kısmını da Hanbeli’ye uyarak yapsak dört mezhebin dördüne de uymuş olmaz mıyız?
CEVAP
Hayır uymuş olmayız. Hatta hiçbirine inanmamış oluruz. Hatta, hepsinin yani dinde söz sahibi mutlak müctehidlerin üzerinde kendimizi görmüş ve buna göre hareket etmiş oluruz.
Din kitaplarımızda buyuruluyor ki:
Bir işi bir mezhebe göre yapmaya başladıktan sonra, bu işi ve buna bağlı olan işleri yapmaya devam ederken, bu mezhebi taklit etmekten vazgeçmenin yasak olduğu sözbirliği ile bildirilmiştir. (İbnül Hümam Tahrir-ül-üsul, İbnül-Hacib Muhtasar-ül-üsul, Alâüddin-i Haskefî Dürr-ül-muhtar)
Bir mezhebi taklit edenin, hep ona tâbi olması vaciptir. Zaruret olmadıkça, başka mezhebe göre iş yapması caiz değildir. Bir mezhebe göre amel edenin, bu mezhepten ayrılmasının caiz olmadığı sözbirliği ile bildirilmiştir. (Bahr-ür-raık)
Mutlak müctehid olmayan âlimin, bir mutlak müctehidi taklit etmesi gerekir. (Müsellem-üs-sübut)
Ayn-ül-ülaya yükselmemiş bir âlimin, dört mezhepten birini taklit etmesi vaciptir. Taklit etmezse, doğru yoldan sapar. Başkalarını da saptırır.(İmam-ı Şarani Mizan s.24)
Aminin [müctehid olmayanın] mezhep değiştirmesi caiz değildir. Dilediği bir mezhebi taklit etmesi lazımdır. (Redd-ül-muhtar s.283)
Müctehid olmayan din adamının, hadis-i şeriften anladığı ile amel etmesi caiz değildir. Çünkü, hadis-i şeriflerin mensuh veya tevilli yahut muhkem olduğunu ayıramaz. (İkt-ül-ceyyid, Muhtasar)
Bir kimsenin, taklit ettiği mezhebi, yani ona uygun iş yapmaya başladığı mezhebi terk etmesinin caiz olmadığı sözbirliği ile bildirilmiştir. (İbni Hümam Tahrir)
İbadetlerde ve ictihad ile yapılan işlerde, dört mezhepten birini taklit eden kimse, böyle yaptığı işi, Allahü teâlânın emrine uygun olarak yapmış olur. (Mevlana Abdüsselam Cevhere şerhi)
Taklit etmekte olduğu mezhebe uygunsuz iş yapmaya, hiçbir âlim caiz demedi. (Kimya-yı saadet)
İslam dininin binası, bu dört direk üzerine kurulmuştur. Bir kimse, bu dört yoldan birine girerse ve bu dört kapıdan birini açarsa, başka yola geçmesi ve başka kapıya sarılması, abes ve lehv olur. İşlerinin düzenini bozmuş, doğru yoldan ayrılmış olur. Âlimlerin sözbirliği ve ahir zamanda Müslümanlara en uygun yol, dört mezhepten birini taklit etmektir. Din ve dünyanın düzeni böyle olur. Herkes, önceden dilediği mezhebi seçer. O mezhebi taklide başladıktan sonra, bunu bırakıp, başka mezhebe geçmek, hiç şüphesiz, birinci mezhebe suizan etmek olur. İşler ve sözler bozulur, karışır. Sonra gelen âlimler, bunu sözbirliği ile bildirdiler. Doğrusu da budur, hayır bundadır. (Abdülhak-ı Dehlevi Sıfr-üs-seadet şerhi)
Mutezile gibi, hak yolun çeşitli olduğuna inananlar, aminin [cahilin] mezhepleri dilediği gibi karıştırabileceğini söylediler. Ehl-i sünnet âlimleri, aminin belli bir imama uyması lazım olduğunu bildirdiler. Keşf kitabı, bunu uzun anlatmaktadır. Her mezhepte mubah olanları, kolay olanları araştırıp, bunları yapmaya, mezhepleri Telfik denir. Böyle yapan, fasık olur. Said bin Mesudün Tahavi şerhi bu hususu ayrıntılı şekilde anlatmaktadır. (İmam-ı Kuhistani Muhtasar-ı Vikaye şerhi) d var