ceylannur
Yeni Üyemiz
cinlerin mahiyetini açıklar mısınız?
Cin kelimesinin manasını ve cinlerin mahiyetini açıklar mısınız?
Cin kelimesinin en belirgin manası, “örtülü” ve “gizli” demektir. Bu da, cinin duyu organlarından gizlenen bir varlık olduğunu ortaya koymaktadır.
Terim olarak ise, duyularla idrak edilemeyen, insanlar gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan ve mümin ile kafir guruplardan oluşan bir varlık türü anlamına gelmektedir.( TDV. İslam Ansiklopedisi, VIII, “Cin” Maddesi, s. 5.) Aynı zamanda şuurlu bir enerji olarak da tanımlanmaktadır.
“Cin” bu kökten türeyen kelimelere de asıl teşkil etmektedir.
Cahiliye dönemi Araplarının meleklere de cin dedikleri bilinmektedir.
Cinlerin mahiyeti
Cinlerin mahiyeti tam olarak bilinmemekle beraber, kaynaklarımızda onların dumansız, halis, öz ateşten ve/veya yakıp kavurucu alevli bir ateşten yaratıldıkları ifade edilmektedir.(1) Bu anlamda bir de hadisi şerif vardır ki, Peygamberimiz (s.a.v), meleklerin nurdan, cinlerin de alevli bir ateşten(2) yaratıldıklarını haber vermiştir.
Gülen, Hicr suresinde geçen ayette cinler için, “(vücudun gözeneklerine) nüfuz eden kavurucu ateş” tabirinin kullanıldığına dikkat çekiyor:
“Cin, örtülü ve perdeli demektir. Mahiyetleri konusunda “Ateşten bir şua, pırıl pırıl yanan, etrafa kıvılcımlar saçan bir ateş... kor ya da kömür gibi” ifadeler, onları anlatmaya yetmiyor. Nasıl insanın morfolojik yapısı protein çorbası halinde yeryüzünden toplanmışsa, cinler de ateşin özünden alınmış oldukları için ateşin özelliklerini taşırlar. Bu, hava-ateş veya hava ile ateşin alaşımı alaz gibi bir madde midir, yoksa radyasyon mudur, partikül müdür veya güneşin ziyası mıdır bilemiyoruz. Belki de bunların karışımı, bilmediğimiz bir maddedir. Belki de atomun partikülleri, dalgaları veya atom altı alemden meydana gelen bir iyon karışımı; bir esirî vücut veya anti-madde varlıklardır. Görünen maddi varlıkları meydana getiren temel yapı “kuant” denilen enerji zerreleridir yani atomlardır; fakat bunlar, 5000 santigrat derecede çözülür ve müstakil atomlara dönüşürler. Halbuki, kainatta binler, milyonlar santigrat derecede gök cisimleri vardır. Demek oluyor ki, oralarda yüksek ısıya dayanıklı enerji gibi varlıklar mevcuttur; bir farkla ki, bunlar şuurlu ve iradelidirler.
Evet cinler, belki de esirî yani esir maddesinden yaratılmış varlıklardır...
Cinler, belki de mekan buutları içerisinde bile eşyayı bize gösteren ışık dalgalarının içinde göremediğimiz varlıklardır... Zira Kur’an’da geçen “mâric” ve “nâr” ile, “nâr-ı semûm”un da ne olduğunu bilemiyoruz. Aslı toprak olan insan, neticede nasıl bir şekil alıyor ve hangi hali kazanıyor; o halde cinlerin yaratıldığı ateş de, kim bilir nasıldır?”(3)
(1) Rahman, 55/15; A’raf, 7/11-12; Hicr, 15/27; Sâd, 38/75-76.
(2) Müslim, Zühd, 60.
(3) F. Gülen, İnancın Gölgesinde, s. 145-146.
Cin kelimesinin manasını ve cinlerin mahiyetini açıklar mısınız?
Cin kelimesinin en belirgin manası, “örtülü” ve “gizli” demektir. Bu da, cinin duyu organlarından gizlenen bir varlık olduğunu ortaya koymaktadır.
Terim olarak ise, duyularla idrak edilemeyen, insanlar gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan ve mümin ile kafir guruplardan oluşan bir varlık türü anlamına gelmektedir.( TDV. İslam Ansiklopedisi, VIII, “Cin” Maddesi, s. 5.) Aynı zamanda şuurlu bir enerji olarak da tanımlanmaktadır.
“Cin” bu kökten türeyen kelimelere de asıl teşkil etmektedir.
Cahiliye dönemi Araplarının meleklere de cin dedikleri bilinmektedir.
Cinlerin mahiyeti
Cinlerin mahiyeti tam olarak bilinmemekle beraber, kaynaklarımızda onların dumansız, halis, öz ateşten ve/veya yakıp kavurucu alevli bir ateşten yaratıldıkları ifade edilmektedir.(1) Bu anlamda bir de hadisi şerif vardır ki, Peygamberimiz (s.a.v), meleklerin nurdan, cinlerin de alevli bir ateşten(2) yaratıldıklarını haber vermiştir.
Gülen, Hicr suresinde geçen ayette cinler için, “(vücudun gözeneklerine) nüfuz eden kavurucu ateş” tabirinin kullanıldığına dikkat çekiyor:
“Cin, örtülü ve perdeli demektir. Mahiyetleri konusunda “Ateşten bir şua, pırıl pırıl yanan, etrafa kıvılcımlar saçan bir ateş... kor ya da kömür gibi” ifadeler, onları anlatmaya yetmiyor. Nasıl insanın morfolojik yapısı protein çorbası halinde yeryüzünden toplanmışsa, cinler de ateşin özünden alınmış oldukları için ateşin özelliklerini taşırlar. Bu, hava-ateş veya hava ile ateşin alaşımı alaz gibi bir madde midir, yoksa radyasyon mudur, partikül müdür veya güneşin ziyası mıdır bilemiyoruz. Belki de bunların karışımı, bilmediğimiz bir maddedir. Belki de atomun partikülleri, dalgaları veya atom altı alemden meydana gelen bir iyon karışımı; bir esirî vücut veya anti-madde varlıklardır. Görünen maddi varlıkları meydana getiren temel yapı “kuant” denilen enerji zerreleridir yani atomlardır; fakat bunlar, 5000 santigrat derecede çözülür ve müstakil atomlara dönüşürler. Halbuki, kainatta binler, milyonlar santigrat derecede gök cisimleri vardır. Demek oluyor ki, oralarda yüksek ısıya dayanıklı enerji gibi varlıklar mevcuttur; bir farkla ki, bunlar şuurlu ve iradelidirler.
Evet cinler, belki de esirî yani esir maddesinden yaratılmış varlıklardır...
Cinler, belki de mekan buutları içerisinde bile eşyayı bize gösteren ışık dalgalarının içinde göremediğimiz varlıklardır... Zira Kur’an’da geçen “mâric” ve “nâr” ile, “nâr-ı semûm”un da ne olduğunu bilemiyoruz. Aslı toprak olan insan, neticede nasıl bir şekil alıyor ve hangi hali kazanıyor; o halde cinlerin yaratıldığı ateş de, kim bilir nasıldır?”(3)
(1) Rahman, 55/15; A’raf, 7/11-12; Hicr, 15/27; Sâd, 38/75-76.
(2) Müslim, Zühd, 60.
(3) F. Gülen, İnancın Gölgesinde, s. 145-146.