MURATS44
Özel Üye
Bir adama inandığı ve bir adamın ardından gittiği için koca bir kesime demediğinizi bırakmadınız.
"Kömürcü, makarnacı" diyerek iftiralar attınız.. Yetmedi, "Göbeğini kaşıyan adamlar" diyerek hakaretler ettiniz.
Edecek başka hakaret bulmayınca bu kez, "Ayol bizim oyumuzla bunların oyu bir mi? Bunlar cahil, bunlar eğitimsiz!" diyerek onları aşağılamaya başladınız.
İşte bunu yapmayacaktınız. Çünkü bunu yaparak kendi idam fermanınızı imzalamış oldunuz!
Siz cahil dedikçe onlar ilköğretim hayatına yeni başlayan minik talebeler gibi yeniden okumaya, yeniden araştırmaya ve yeniden öğrenmeye başladı.
Tarih kitaplarına baktılar, atalarını sadece satır aralarında buldular. Bunu bırakıp yüzlerini tarihe döndüklerinde, atalarının yazdığı destana şahit oldular. Yedi cihana hükmeden, çağ kapatıp çağ açan sultanlarının şanlı zaferlerine rastladılar.
"Hain içeriden olunca kapı kilit tutmaz oğul" sözünün gerçekliğini gördüler.
Osmanoğullarına ihanet eden kara suretli hainleri tanıdılar.
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudular ve Abdulhamit'in yalnızlığa terkedilişine tanıklık ettiler. Sürgün edilirken okuduğu bedduaya rastladılar:
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudukça, dünya toprakları üzerinde dil ve din soykırımına uğramış tek millet olduklarını gördüler.
İstiklal Mahkemeleri'ni gördüler. Şapka kanunu yüzünden asılan alimlere rastladılar. "Şapka da ne ola ki?" dediği için asılan Erzurumlu Şalcı Bacı'nın darağacındaki cansız bedeniyle karşılaştılar.
Ahırlara çevrilen camileri ve yakılan mukaddes kitapları gördüler, Türkçe'ye çevrilen Ezanı duydular.
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudukça, aradan kırk yıl geçtikten sonra iktidara getirilen dünyanın en beyefendi adamı Adnan Menderes ve arkadaşlarının nasıl asıldığını gördüler...
"Babalarımız, dedelerimiz neden bu idamlara karşı çıkmadı" diyerek isyan ettiler.
1960, 1980 darbelerini yeniden yaşadılar.
Sonra dünyanın en tonton dedesinin, en sevimli adamının, Turgut Özal'ın iktidarına ve zehirlenerek ortadan kaldırılışına tanıklık ettiler.
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudular ve zalimliğinize inat, inançlarını temsil eden adamı, mücahit Necmettin Erbakan'ı bulup iktidara getirdiler. O da kendinden öncekiler kadar zarif ve beyefendi biriydi.
Sonra...
Sonra onun da postmodern darbe ile indirilişini gözyaşları içinde izlediler.
Ve tarih bir kez daha tekerrür etti.
Atalarının, babalarının yaşadığı zulmü bu kez onlar yaşamaya başladı.
Okullardan, kamu kuruluşlarından vebalıymış gibi uzaklaştırıldılar. Başlarını açmaları için ikna odalarına alındılar.
Meclis'ten kovuldular.
Okudular...
Nezaketin ve uysallığın bu topraklarda bir hükmünün kalmadığını öğrendiler.
Okudular, araştırdılar sonunda buldular.
Hışmıyla Yavuz'u, cesaretiyle Kanuni'yi, icraatıyla Fatih'i anımsatan Recep Tayyip Erdoğan adında çelik iradeli birini bulup tam karşınıza diktiler.
"Gücünüz yetiyorsa hadi bunu da devirin!" diyerek meydan okudular.
O'na, "Seni Abdulhamit'in, Menderes'in, Özal'ın ve Erbakan'ın yalnızlığına terketmeyeceğiz" diyerek sadakat yeminler ettiler.
İmkansızı mümküne çevirdiler, olmaz dediğiniz herşeyi oldurdular.
"Muhtar olamazsın" dediniz, başbakan yaptılar. "Çankaya'ya çıkamazsın" dediniz, Cumhurbaşkanı yapıp Beştepe'deki saraya çıkardılar.
Şimdi bir kez daha hırsınızda, öfkenizde boğuluyor, aynı hakaretleri sıralıyorsunuz.
Yine cahil, yine eğitimsiz diye aşağılıyor, "Biz bu referandumu geçirmeyeceğiz" diyerek öfke nöbetleri geçiriyorsunuz.
Vallahi benim gördüğüm o ki "cahiller" ve "eğitimsizler" kararını çoktan vermiş.
Geçirecekler!
"Kömürcü, makarnacı" diyerek iftiralar attınız.. Yetmedi, "Göbeğini kaşıyan adamlar" diyerek hakaretler ettiniz.
Edecek başka hakaret bulmayınca bu kez, "Ayol bizim oyumuzla bunların oyu bir mi? Bunlar cahil, bunlar eğitimsiz!" diyerek onları aşağılamaya başladınız.
İşte bunu yapmayacaktınız. Çünkü bunu yaparak kendi idam fermanınızı imzalamış oldunuz!
Siz cahil dedikçe onlar ilköğretim hayatına yeni başlayan minik talebeler gibi yeniden okumaya, yeniden araştırmaya ve yeniden öğrenmeye başladı.
Tarih kitaplarına baktılar, atalarını sadece satır aralarında buldular. Bunu bırakıp yüzlerini tarihe döndüklerinde, atalarının yazdığı destana şahit oldular. Yedi cihana hükmeden, çağ kapatıp çağ açan sultanlarının şanlı zaferlerine rastladılar.
"Hain içeriden olunca kapı kilit tutmaz oğul" sözünün gerçekliğini gördüler.
Osmanoğullarına ihanet eden kara suretli hainleri tanıdılar.
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudular ve Abdulhamit'in yalnızlığa terkedilişine tanıklık ettiler. Sürgün edilirken okuduğu bedduaya rastladılar:
NOT
"Allahım; helal etmiyorum! Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum! Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgili'nin (SalAllahu Aleyhi ve Sellem) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmiyorum!" yakarışına ortak oldular.
Okudukça, dünya toprakları üzerinde dil ve din soykırımına uğramış tek millet olduklarını gördüler.
İstiklal Mahkemeleri'ni gördüler. Şapka kanunu yüzünden asılan alimlere rastladılar. "Şapka da ne ola ki?" dediği için asılan Erzurumlu Şalcı Bacı'nın darağacındaki cansız bedeniyle karşılaştılar.
Ahırlara çevrilen camileri ve yakılan mukaddes kitapları gördüler, Türkçe'ye çevrilen Ezanı duydular.
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudukça, aradan kırk yıl geçtikten sonra iktidara getirilen dünyanın en beyefendi adamı Adnan Menderes ve arkadaşlarının nasıl asıldığını gördüler...
"Babalarımız, dedelerimiz neden bu idamlara karşı çıkmadı" diyerek isyan ettiler.
1960, 1980 darbelerini yeniden yaşadılar.
Sonra dünyanın en tonton dedesinin, en sevimli adamının, Turgut Özal'ın iktidarına ve zehirlenerek ortadan kaldırılışına tanıklık ettiler.
Siz cahil dedikçe okudular...
Okudular ve zalimliğinize inat, inançlarını temsil eden adamı, mücahit Necmettin Erbakan'ı bulup iktidara getirdiler. O da kendinden öncekiler kadar zarif ve beyefendi biriydi.
Sonra...
Sonra onun da postmodern darbe ile indirilişini gözyaşları içinde izlediler.
Ve tarih bir kez daha tekerrür etti.
Atalarının, babalarının yaşadığı zulmü bu kez onlar yaşamaya başladı.
Okullardan, kamu kuruluşlarından vebalıymış gibi uzaklaştırıldılar. Başlarını açmaları için ikna odalarına alındılar.
Meclis'ten kovuldular.
Okudular...
Nezaketin ve uysallığın bu topraklarda bir hükmünün kalmadığını öğrendiler.
Okudular, araştırdılar sonunda buldular.
Hışmıyla Yavuz'u, cesaretiyle Kanuni'yi, icraatıyla Fatih'i anımsatan Recep Tayyip Erdoğan adında çelik iradeli birini bulup tam karşınıza diktiler.
"Gücünüz yetiyorsa hadi bunu da devirin!" diyerek meydan okudular.
O'na, "Seni Abdulhamit'in, Menderes'in, Özal'ın ve Erbakan'ın yalnızlığına terketmeyeceğiz" diyerek sadakat yeminler ettiler.
İmkansızı mümküne çevirdiler, olmaz dediğiniz herşeyi oldurdular.
"Muhtar olamazsın" dediniz, başbakan yaptılar. "Çankaya'ya çıkamazsın" dediniz, Cumhurbaşkanı yapıp Beştepe'deki saraya çıkardılar.
Şimdi bir kez daha hırsınızda, öfkenizde boğuluyor, aynı hakaretleri sıralıyorsunuz.
Yine cahil, yine eğitimsiz diye aşağılıyor, "Biz bu referandumu geçirmeyeceğiz" diyerek öfke nöbetleri geçiriyorsunuz.
Vallahi benim gördüğüm o ki "cahiller" ve "eğitimsizler" kararını çoktan vermiş.
Geçirecekler!