Asil Şair
Aktif Üyemiz
BİRGÜL HANIMIN HATIRLATTIKLARI
18 Şubat 2013 Pazartesi 00:46
,
“Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit değil” sözleriyle gündeme damgasını vuran CHP’li Birgül Ayman Güler, “keşke diyeceğim sözü söylemem” dedi ve ekledi: “Benim sözlerim Atatürk’ün ulus tanımının aynısı” Buyurun! “Atatürk demişse doğrudur” mu diyeceğiz..
Bu tartışmanın arasında kaybolup giden bir ayrıntı çoğu kimsenin dikkatini çekmedi.. O da şu: Türk milleti/ulusu Mustafa Kemal’le başlayan bir kavram. Bir tanım. Daha önce Türk adı, bir millet/ulus adı değildi..
Kafkaslar’dan Moğolistan’a kadar yaşayan halklar arasında kullanılagelen bir dil kümesinin adı idi.. Biraz da batılıların kullandığı bir sıfat.. Lozan’da bütün Müslüman anasır da “Türk” kabul edildi. Onun için Gürcü, Arap, Kürt, Arnavut, Çerkez vd ayrıca azınlık olarak tanımlanmadı..
Türk=İslam oradan kaynaklanıyor.. Bizim devletimizin adını da onlar verdi.. Mesela TürkiYA mı, TürkİYA mı dememiz gerek? Bu ülke TÜRKİ’lerin mi, Türklerin mi “vatan”ı?.. Burası bizim ülkemiz mi, yurdumuz mu, vatanımız mı ya da hepsi mi? YA ya da İYA takısı aslında NİA’nın farklı bir telaffuzu AlmaNİA, Avustralia, Avustria Cocia, Syria (Suriye), vs. Türkiye’ye “Türkiye” diyenler, Suriye’yi Asurların ülkesi ilan edenler yani anlayacağınız..
Yani Türkçe bir isimlendirme şekli değil. Eğer bunu bölge dili ile isimlendirecek olsaydık, herhalde Batı Türkistan filan derdik! İsmimiz de, rejimimiz de, sınırlarımız da, iktidar erki de bu egemenlerin dayattığı yapılar (dı) düne kadar! Neyse ki, elhamdülillah bu durum değişiyor yavaş yavaş.. Türklük daha çok, pek de olumlu çağrışımlar yapmayan bir sıfat olarak kullanılmış uzun bir süre.. Öyle Alparslan’a birlikte Anadolu’nun Türkler tarafından fethi gibi bir anlayış yok o dönemde. Oğuzlar MÖ gelmişler Anadolu’ya, Mezopotamia’ya. Bu güçler, bu “ulus”cuklar için bir de tarih, onlar için bir de kendileri için tehlike oluşturmayacak din telakkisi ürettiler..
Nasıl ki, Kudüs’ün Selahaddin Eyyubi tarafından fethinden Kürt fethi olarak söz edilmiyorsa.. Alparslan’ın Anadolu’yu fethinde, ordusunda önemli ölçüde diğer dinlerden ve halklardan insanlar da vardı.. “Türkleştirme” operasyonu çerçevesinde işin bu yanı görmezden gelindi.. Erken dönemde Anadolu’ya gelen Mevlana kendini Türk olarak değil, Rum olarak tanımlar mesela..
Selçuklular döneminde ahiyanı rum, baciyanı rum, gaziyani rum şeklinde bir örgütlenme vardır. Rum diye bir millet icad edilmesi de hikaye anlayacağız.. Öyle saf bir Kürt ırkı da yok.. Olamaz da. Dilleri de öyle.. Irk olarak, Hz. Nuh’a kadar herkes kendini Hz. Adem’e nisbet ediyordu zaten.. Hz. Nuh sonrası, en uzun dönem saf ırk, Yakub aleyhisselamın soyundadır ve O da bin yıl saflığını koruyabildi.. Ondan sonra en uzun süreli saf ırk koruması, Hz. Muhammed (SAV) döneminde, Şia geleneği içinde 12. imama kadar sürdürüldü..
İstanbul’un Türkler tarafından fethi de gerçek değil. Fatih’in ordusundaki gayrimüslimlerin sayısı Bizans’ın ordusundan fazla idi.. Son savaşlardan biri Çanakkale savaşında da 72 millet de vardı adeta.. Mesela, Yunan diye de bir millet yok. Grek var, ama onlar Girit-Mora havalisindeki bir halk.. Yunan dediğiniz İon denizi havzasındaki halkın adı. Medeniyeti de Mısır Filistin havzasından denizyolu ile aldıkları ve bir de İskandinavların Avrupa’ya etkilerinden ibaret! Makedonlar, Trekler, Rumlar, Helenler Yunan değil anlayacağınız..
Fransız millet de öyle bir şey işte. Aslında diğerleri de çok da farklı değil.. Saf ırk iddiasını günümüzde sürdüren tek topluluk Yahudilerdir.. Zaten Türkçülük de bu çevrelerin icadı.. Beyaz Türklerin 2. İsrail hayalinin ürünü olan bir iddia.. Lazaro Franko’lar, Moiz Kohen’lerin, Şimon Zwi’lerin rüyası.. Birgül hanımın şu iddiası doğru: Mustafa Kemal öncesi Türk milleti diye bir topluluk yok. Oğuzlar, Kazaklar, Özbekler filan var.. Sadece Transkafkas’ta 10’a yakın halk var bu anlamda.
“Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” tartışması Osmanlı’da 1900’lerde ortaya çıkan bir mesele. JÖNTÜRK hadisesi de öyle!. Bir isim benzerliği olmakla birlikte, Türk ulusu, Anadolu halklarının karması bir ulus projesidir.. “Ne mutlu” diye, bu “on yılda yaratılan 15 milyon genç”e deniyor.. Güya bu cumhuriyet “yoktan varedilen” bir cumhuriyettir.. Bu cumhuriyetin tek dini vardır o da bilimdir. Tek hedefi vardır, o da muasır medeniyettir!.
Kemalist bir anlayışla, Türk olmayanlar, insanlaşma aşamasını tamamlamamış bir canlı türüdür belki! Onun için Mustafa Kemal “İlahların bir eşi”dir. Kemalizm bir dindir! Onun için onun adını yücelten Amentüler, Mevlidler yazılır.. Buradan baktığınızda Birgül hanım haklı! Hiçbir topluluk Türk’e eşit olamaz. “O Tanrının oğludur” çünki! “Onun yolu bizi yalancı ahiret cennetine değil, hayata kavuşturacaktır”. Onun heykelinin taşı “Kabe’nin taşından daha kutsidir.” “Kurtuluşa ermek için onun yolundan gitmek kafidir ve Allah’a ihtiyaç yoktur”…
Mustafa Kemal’in “Cumhuriyetine tapmak”, bu ulusun borcudur bu anlamda.. Hanımefendiye niye kızıyorsunuz ki. Bu ifadeler, Cumhuriyetin 15. yıl şeref kitabında fazlası ile mevcut.. O inanca göre, o bir yaratıcıdır ve her şeyi yoktan vareden odur ve onun bağlıları için ahiret günü hesabı da yoktur!..
“Hani milliyetimiz İslam idi, ırkçılık da ne” diye sorar Akif Safahat’ında. Ve ekler: “Fikri kavmiyyeti tel’in ediyor peygamber”…
Bu konuyu bundan sonra daha çok konuşacağız, bireyden kul’a, ulustan ümmete doğru evrilirken!
Selâm ve dua ile..