TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Bilge Kağan, hükümdarlığının ilk yıllarındaki güçlük ve mücadeleleri şöyle anlatır:
Hiç de zengin bir millete hükümdar olmadım.
Kursağında aş olmayan, sırtında giyecek bulunmayan,
Sefil ve perişan bir millet üzerine hükümdar oldum.
Kardeşim Kül Tigin ile sözleştik.
Babamızın, amcamızın kazandığı milletin
Adı ve şöhreti yok olmasın diye
Türk milleti için
Gece uyumadım, gündüz oturmadım.
Kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile
Ölüp yiterek kazandım.
Böylece kazanarak, birleşmiş milleti
Ateş ile su kılmadım (birbirine düşman etmedim).
(Kül Tigin Bengü Taşı, Doğu Yüzü, Satır: 26-27)
Bilge Kağan, amcasının son yıllarında ortaya çıkan isyanları bastırmayı başarmış, dağınıklı gidermiş ve birliği tekrar sağlamaya başlamıştı. Bunu gören ve daha önce Çin’e gitmiş bulunan bazı beyler de geri döndüler. Çin’e giden ve Çinlileşmeyi reddederek isyan eden halkın bir kısmı da geri döndü.
Bilge Kağan bu olayları ve buna benzer toparlanmaları şöyle anlatmaktadır:
Ben kağan olduğum zaman
Her yere dağılmış olan millet
Ölüp yiterek, yayan yapıldak dönüp geldi.
(Kül Tigin Bengü Taşı, Doğu Yüzü, Satır: 27-28)
Gidenler geri döndüğüne ve birlik az çok sağlandığına göre Çin’e de akın yapılabilirdi. Ancak Tonyukuk, henüz yeteri kadar güçlenilmediği gerekçesiyle buna engel oldu. Bilge Kağan bu defa da Orhun vadisinde, Çinliler gibi, etrafı surlarla çevrili bir başkent yaptırmak ve içine de Budist ve Taoist tapınaklar inşa ettirmek istedi. Bu talebe karşı Türklerin “koca kurt”u Tonyukuk’un cevabını Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz:
“Gök-Türkler Çinlilerin yanında bire yüz bile değillerdir. Otlak ve sulak yerleri ararlar, avlanırlar, sabit evleri yoktur ve daima muharebe talimi yaparlar. Kendilerini güçlü hissettikleri anda ileri atılırlar. Kendilerini zayıf hissettiklerinde kaçarlar ve saklanırlar. Böylece Çinlilerin sayıca üstünlüklerini, ki bu onlara hiçbir şey sağlamaz, telâfi ederler. Eğer Gök-Türkleri surlarla çevrili bir şehre yerleştirirseniz ve bu defa Çinlilere yenilirseniz onların tutsağı olursunuz. Buda ve Lao-Tsöy’ye gelince, bunlar insanlara yumuşaklık ve telavuzu öğretirler; böyle şeyler savaşçılara göre değildir.”
Ancak Gök-Türklerin tekrar güçlenmesi Çin’i harekete geçirdi. Doğuda Kıtay ve Tatabılarla, batıda Basmıllarla, kuzeyde Kırgızlarla anlaştılar. Hatta bazı Gök-Türk asilleriyle de gizlice ittifak yaptılar. 300,000 kişilik bir müttefik ordusu toplandı. Tonyukuk’un tavsiyelerini dinleyen Bilge Kağan hücuma geçmeyip bekledi. Basmılların 721 güzünde sonuçsuz kalan yürüyüşlerinden sonra Bilge Kağan, Kansu bölgesini yağmaladı; 721 kışında Kıtayları, 722 baharında Tatabıları bozguna uğrattı. Böylece müttefikkleri birbirinden ayırıp tek tek yenmiş oldu.
Gök-Türklerin başarıları üzerine Çin durumu kabul etmek zorunda kaldı. İmparator Hsüan-tsung’un sarayında yapılan müzakerelerde “Bilge Kağan’ın iyi bir idareci olduğu, insanları iyi yönettiği ve dost canlısı kişiliğe sahip olduğu vurgulanırken, kardeşi Kül Tigin’in mükemmel bir savaşçı, iyi bir komutan, Tonyukuk’un ise çok cesur, yaşlı, bilgili, tecrübeli biri olarak Çin için tehlikeli olduları” belirtilmekteydi.
Kaynakça:
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Genel Türk Tarihi C.I; “Gök-Türkler”, s.686-687-688 Ankara (2002)Renê Grousset, Bozkır İmparatorluğu, s.119 (Çev.Reşat Uzmen), Ötüken Neşriyat, İstanbul (1980)
Hiç de zengin bir millete hükümdar olmadım.
Kursağında aş olmayan, sırtında giyecek bulunmayan,
Sefil ve perişan bir millet üzerine hükümdar oldum.
Kardeşim Kül Tigin ile sözleştik.
Babamızın, amcamızın kazandığı milletin
Adı ve şöhreti yok olmasın diye
Türk milleti için
Gece uyumadım, gündüz oturmadım.
Kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile
Ölüp yiterek kazandım.
Böylece kazanarak, birleşmiş milleti
Ateş ile su kılmadım (birbirine düşman etmedim).
(Kül Tigin Bengü Taşı, Doğu Yüzü, Satır: 26-27)
Bilge Kağan, amcasının son yıllarında ortaya çıkan isyanları bastırmayı başarmış, dağınıklı gidermiş ve birliği tekrar sağlamaya başlamıştı. Bunu gören ve daha önce Çin’e gitmiş bulunan bazı beyler de geri döndüler. Çin’e giden ve Çinlileşmeyi reddederek isyan eden halkın bir kısmı da geri döndü.
Bilge Kağan bu olayları ve buna benzer toparlanmaları şöyle anlatmaktadır:
Ben kağan olduğum zaman
Her yere dağılmış olan millet
Ölüp yiterek, yayan yapıldak dönüp geldi.
(Kül Tigin Bengü Taşı, Doğu Yüzü, Satır: 27-28)
Gidenler geri döndüğüne ve birlik az çok sağlandığına göre Çin’e de akın yapılabilirdi. Ancak Tonyukuk, henüz yeteri kadar güçlenilmediği gerekçesiyle buna engel oldu. Bilge Kağan bu defa da Orhun vadisinde, Çinliler gibi, etrafı surlarla çevrili bir başkent yaptırmak ve içine de Budist ve Taoist tapınaklar inşa ettirmek istedi. Bu talebe karşı Türklerin “koca kurt”u Tonyukuk’un cevabını Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz:
“Gök-Türkler Çinlilerin yanında bire yüz bile değillerdir. Otlak ve sulak yerleri ararlar, avlanırlar, sabit evleri yoktur ve daima muharebe talimi yaparlar. Kendilerini güçlü hissettikleri anda ileri atılırlar. Kendilerini zayıf hissettiklerinde kaçarlar ve saklanırlar. Böylece Çinlilerin sayıca üstünlüklerini, ki bu onlara hiçbir şey sağlamaz, telâfi ederler. Eğer Gök-Türkleri surlarla çevrili bir şehre yerleştirirseniz ve bu defa Çinlilere yenilirseniz onların tutsağı olursunuz. Buda ve Lao-Tsöy’ye gelince, bunlar insanlara yumuşaklık ve telavuzu öğretirler; böyle şeyler savaşçılara göre değildir.”
Ancak Gök-Türklerin tekrar güçlenmesi Çin’i harekete geçirdi. Doğuda Kıtay ve Tatabılarla, batıda Basmıllarla, kuzeyde Kırgızlarla anlaştılar. Hatta bazı Gök-Türk asilleriyle de gizlice ittifak yaptılar. 300,000 kişilik bir müttefik ordusu toplandı. Tonyukuk’un tavsiyelerini dinleyen Bilge Kağan hücuma geçmeyip bekledi. Basmılların 721 güzünde sonuçsuz kalan yürüyüşlerinden sonra Bilge Kağan, Kansu bölgesini yağmaladı; 721 kışında Kıtayları, 722 baharında Tatabıları bozguna uğrattı. Böylece müttefikkleri birbirinden ayırıp tek tek yenmiş oldu.
Gök-Türklerin başarıları üzerine Çin durumu kabul etmek zorunda kaldı. İmparator Hsüan-tsung’un sarayında yapılan müzakerelerde “Bilge Kağan’ın iyi bir idareci olduğu, insanları iyi yönettiği ve dost canlısı kişiliğe sahip olduğu vurgulanırken, kardeşi Kül Tigin’in mükemmel bir savaşçı, iyi bir komutan, Tonyukuk’un ise çok cesur, yaşlı, bilgili, tecrübeli biri olarak Çin için tehlikeli olduları” belirtilmekteydi.
Kaynakça:
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Genel Türk Tarihi C.I; “Gök-Türkler”, s.686-687-688 Ankara (2002)Renê Grousset, Bozkır İmparatorluğu, s.119 (Çev.Reşat Uzmen), Ötüken Neşriyat, İstanbul (1980)